İktidarın sinema ‘aşkı’

MEHMET UTKU ŞENTÜRK

Daha önce ‘Artizler Kahvesi’, “Yeşilçamda Unutulmayan Yüzler, Pendikli yıllar ve sinemasal anılar’, ‘Sinema ve 12 Eylül’ ve ‘Yeşilçam Hatırası’ adında birçok kitabı olan yönetmen ve sinema yazarı Mesut Kara’nın son kitabı ‘Devlet, Toplum ve Sinema’ adlı kitabı Klaros Yayınları tarafından yayımlandı.

Mesut Kara, kitabında sinemanın, toplumsal ve tarihsel bağlamda ortaya çıkışına odaklanırken, iktidar olgusuyla olan ilişkisini de merkez alıyor. Türkiye’de sinemanın, özellikle 12 Eylül darbesinden nasıl etkilendiğine bakarken, günümüz sinema pratiğini de tanımladığı olgular üzerinden değerlendiriyor.

Kitabında devletlerin sinemaya bakışını; “en yaygın ve etkili kitle iletişim aracı olarak sinema, yayılmacı devletlerin de, ülke iktidarlarının da kitleleri doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemek, yönlendirmek için kullandıkları bir araç” olarak özetleyen Kara, bunun açıktan olabildiği gibi dolaylı ve izleyicinin bilinçaltını hedefleyerek mesajların iletilmesiyle de olabildiğini de vurguluyor.

Dünyada da, Türkiye’de de 1980’lerden bu yana yaşanan toplumsal değişimler, dönüşümler, sarsıntılar, altüst oluşlar olağan dışı bir seyir izledi. Çoğu zaman ne hızına ayak uydurabilmek olanaklı olmuştur ne de olan biteni anlayabilmek. Birçok toplumsal kesim hayatın dışında kalmış, akışa, gidişata müdahale edemez duruma düşmüştür. Temsiliyet ve etki gücünü, yeteneğini yitiren, yaşananları ‘doğru’ okuyamayan toplumsal yapılanmalar müdahil olmaktan çok ‘izleyici’ olma durumunda kaldı. Bu süreçte yaşanan toplumsal yükselişlerin çoğu ‘kendiliğinden’ oluşmuştur diyebiliriz. Elbette hayatın diyalektiği içinde toplumsal hafızanın, toplumsal bilinçaltının da yok sayılmaması gerekir. Yaşananlar kültür sanat alanına da yansır; doğrudan ya da dolaylı etkiler. ‘80’lerde dünyada yaşanan, ‘yenidünya düzeni’ olarak adlandırılan dönüşüm ve buna uygun yaşanan süreç; bizde de 12 Eylül darbesi dönüşümlerin, yeniden yapılandırmaların miladını oluşturur.

Kitabın ‘Barış İçin Sinema’ başlıklı bölümünde ise Barış İçin Sinema Kolektifi konu ediliyor. Mesut Kara’nın ifadeleriyle Kolektif kendini “Küresel sermayenin ekonomik ve askeri saldırılarına ve tahakkümüne karşı, doğrudan ve pozitif eylemlilikten yana bir muhalefet anlayışıyla ifade ediyor.

‘Kürt Sineması’ başlıklı bölümde de 1990 sonrası değişen, dönüşen sinemayla birlikte Kürt sinemacıların da kendi dillerinde, kendi halkının kültürlerini, sorunlarını yansıtan filmler yaparak bir Kürt Sineması’ndan söz edebilmenin adımlarını attıklarından bahsediliyor.

Kitap, Kara’nın 2012 tarihinden bugüne dek yazdığı yazılardan ‘Devlet, Toplum ve Sinema’ başlığıyla bağlantılı, birbirini tamamlayan, destekleyen yazılardan oluşuyor.