Google Play Store
App Store

Kocaeli Dilovası’nda sığınmacılara yönelik yapılan yürüyüş göçmen karşıtlığının önüne geçilemediğini tekrar gösterdi. Sosyolog Aktükün, tüm dünyada iktidarların sorunları örtmek için mültecileri kullandığını söyledi.

İktidarlar sığınmacıları sorumlu gösteriyor: Sorunun kaynağı sığınmacılar değil
Dilovası’nda suriyelilere karşı yürüyüş düzenlenmişti. (Fotoğraf: AA)

Umut SERDAROĞLU

Dünyada göçmen karşıtlığı ve sağ popülist partilerin yükselişi sürerken Türkiye’de de özellikle sığınmacılara yönelik karşıt söylemler ve hareketlerin önü arkası kesilmiyor. Göçmenlerin tatile gitmesi bile yoğun eleştirilere sahne olurken geçtiğimiz günlerde Dilovası’nda ‘Suriyeliler ev bastı’ iddiasıyla başlayan linç girişimi sorunların ulaştığı noktayı bir kez daha gösterdi. Aynı zamanda göçmen karşıtlığı muhalefet tarafından kaşınmaya devam edilirken yanlış göçmen politikaları nedeniyle problemin asıl sorumlusu iktidar ise yaşananları sadece izlemekle yetiniyor.

Sosyoloji Mezunları Derneği Başkanı Sosyolog Özgür Aktükün, iktidardan muhalefet bütün güçlerin hâkimiyetlerini güçlendirmek için göçmenleri araç olarak kullandığını söylerken mültecilerin kapitalizmin eliyle birer köleye dönüştüğünü aktardı.

MÜLTECİ STATÜLERİ YOK

Türkiye’de yaşanan göç sorununun yerinden edilenlerin mültecilik hakkına erişememesi olduğunu dile getiren Sosyolog Özgür Aktükün, “Mültecilik, kaynağını ve güvencesini uluslararası sözleşmelerden alır. Oysa bugün Türkiye’de yaşayan milyonlarca insan, kendi geleceklerini nasıl inşa edebileceklerine dair bir öngörüde bulunmaktan mahrumlar. Çünkü mevcut düzende Türkiye’de bulunan milyonlarca insana gelecek inşa etme hakkını tanımayan ara statüler oluşturuldu. Geçici Koruma Statüsü sadece Suriyelilerin faydalanabildiği bir statüdür ve bu statü kişilere kayıtlı oldukları ilde kamu kaynaklarına erişim hakkı tanısa da kayıt ili dışında yaşayanların geri gönderme dâhil birçok yaptırımla karşılaşmalarına sebep olmakta” dedi.

Mevcut sorunlar tartışılırken mültecilik kavramının yanlış şekilde kullanılmasının birçok problemi de görünmez kıldığını belirten Aktükün, “Aslında sorunun kaynağında ‘mülteciler’ değil ‘kim, nasıl ve ne olacakları belli olmayan’ milyonlarca geleceksiz insanın varlığıdır. Üstelik bu geleceksizlik sadece kimliksiz bırakılmış bu insanlarla da sınırlı değil. Gittikçe yoksullaşan, sosyal haklarından zorla arındırılan, temel hakları kısıtlanmış bir Türkiye vatandaşı içinde geçerlidir” ifadelerini kullandı.

Muhalefetten iktidara siyasilerin kendi alanlarındaki hâkimiyeti güçlendirmek için göçmenleri bir araç olarak kullandığının altını çizen Aktükün şöyle devam etti:

“Milyonlarca insanın gelecekte ne olacağını bilmedikleri bir düzende kendi toplumunuzda yaşanan birçok sorunu görünmez kılabileceğiniz, iktidarınızı güçlendirecek, krizleri yönetmenizi kolaylaştıracak bir araç elde etmiş olursunuz. Muhalefettekiler de kendi konumlarını güçlendirmek ya da oy potansiyellerini arttırmak için bu kontrolsüz alanın varlığını kullanmaktan geri durmuyorlar. Kısacası bu kontrolsüz durum herkesin ‘iktidarlaşmasında’ işine gelen bir araç durumunda.”

Sosyolog Özgür Aktükün, Sosyoloji Mezunları Derneği Genel Başkanı

‘YABANCIYA’ YIKILIYOR

Türkiye’de olduğu gibi neredeyse tüm dünyada kötü yönetimin yarattığı problemlerin sistematik olarak göçmenlerin üzerine yıkıldığını belirten Aktükün, “Kimliksiz, geleceksiz bıraktığınız milyonlarca insan sayesinde birçok sorunun kaynağını sanki bu insanların sebep olduğu sorunlarmış gibi gösterebilme şansına sahip oluyorsunuz. Bu yolla ev sahibi halk yaşadığı sorunlar nedeniyle mevcut kötü yöneticilerine hesap soracak bir yolu değil, sorunların kaynağı olarak gördüğü ‘yabancıya’ öfkesini yöneltiyor” dedi.

İTİRAZ EDEMİYORLAR

Yerinden zorla göç ettirilen kişilerin modern dünyanın kölelerine dönüştüğünü savunan Aktükün, “Tüm dünyada kapitalist sömürü düzeninde ‘mülteciler’ ve ‘herhangi bir statüye erişemeyen göçmenler’ sistemin devamı için sigorta işlevi gören köleler olmuşlardır. Yaşam koşulları ve sermaye karşısında ki savunmasızlıkları düşünüldüğünde kölelerden hiçbir farkları yoktur. Uğradıkları haksızlıklar karşısında itiraz etme mekanizmaları ellerinden alınmış güvencesiz iş gücü anlamına gelen milyonlarca insan kapitalizm için daha çok kârdan başka bir anlam ifade etmemektedir” diye konuştu.

DÜZEN VE DEMOKRASİ GETİRME YALANLARI DERHAL BIRAKILMALI

Sosyolog Özgür Aktükün içi boşaltılmış söylemlerle sorunların daha çok artacağını belirterek alınması gereken aksiyonları şöyle anlatıyor:

“Mülteci hakları mücadelesi günümüz dünyasında köleliğe karşı mücadele perspektifi içinde yürütülebilir. Özellikle emperyalistlerin ‘düzen ve demokrasi getirme yalanları’ ile süslenen yeni işgal modellerine ve bu politikaların yerel işbirlikçi siyasetine karşı sol siyasetin anti-emperyalist mücadele yöntemlerinin ve söz üretme kapasitesinin tüm dünya solunda yeniden en temel politik söylem alanı haline gelmesi bir zorunluluktur. Mülteci hakları ve bu kapsamda yaşanan tüm sorunların kaynağında politikasızlık ve şeffaf olmayan süreçler karşısında insanların yaşadığı ‘güven’ sorunları yatıyor. Ne ‘mülteci’ ya da ‘göçmen’ olan geleceğini öngörebiliyor ne de ev sahibi toplumlar.”