İlker Başbuğ darbe komisyonunda konuştu

Eski Genelkurmay Eski Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, TBMM FETÖ ve 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonuna bilgi verdi. Başbuğ, komisyon üyelerinin karşısına yazdığı kitaplarla çıktı. Meclis koridorlarında medyanın yoğun ilgisi ile karşılaşan Başbuğ, komisyon masasına oturur oturmaz çantasından çıkardığı kitapları yanı başına koydu.

İlker Başbuğ sözlerine, “TBMM’nin manevi şahsiyetine duyduğum saygı nedeniyle burada bulunuyorum” ifadeleriyle başladı.

Başbuğ’un sunumundan öne çıkanlar;

"15 Temmuz’a askeri darbe demek TSK’ya büyük haksızlık olur. FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızdırdığı cunta vasıtasıyla yaptığı bir darbedir.

15 Temmuz’da yaşananları bir oyun veya diğer terimlerle değerlendirilmesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Darbenin başarısız olmasındaki en önemli etken, TSK’nın komuta kademesinin darbe girişimine karşı durması ve direnmesidir.

“Genelkurmay Başkanlığım döneminde 2008 yılında MİT’ten (Emre Taner müsteşardı) Fetullah Gülen cemaatiyle ilgili rapor istedim. Bir süre sonra bir rapor verdi. Yaklaşık 100 sayfaydı. Raporu verirken, ‘Komutanım bunu size gayri resmi veriyorum’ dedi. Benim için önemi yoktu.

Raporda Fetullah Gülen cemaati ile ilgili genel bilgiler vardı. Kimdir bunlar, TSK’ya nasıl sızıyorlar, bir bilgi yoktu. Sadece polislerle ilgili isimler vardı. 8-9 polisin ismi vardı, en tepedeki isim de Ali Fuat Yılmazer’di. Polislerin isimlerini Başbakan’a verdim.”

“FETÖ’NÜN EN GÜÇLÜ OLDUĞU KONU…”

FETÖ’nün en güçlü olduğu konu, bilgi sahibi olmalarıdır. Teknolojik olanaklarla güvenlik arasında dengeyi kuramazsanız, bu adamlar da bilgiye sahip olur.

Genelkurmay Başkanı olduğum dönemde Başbakan’a ‘Bugün bize yarın size’ dedim. Bana, ‘Komutanım siz bunları çok büyütüyorsunuz’ dedi. Büyütüyoruz çünkü çok ciddi bir tehlike.

“KOZMİK ODAYA GİRİLMESİNE İZİN VERDİM ÇÜNKÜ…”

“Hakim Kadir Kayan Kozmik Odada arama yapmak için geldi. ‘Sayın Başbakan’a anlatalım, izin verirse ararsınız’ dedim. Başbakana bu aramaya müsaade edersek, ülke güvenliği açısından mahsurları çıkabilir dedik. Sonuç alamadık ve arama yapıldı. 25 Aralık 2009’da başladı, 20 Ocak 2010’da bitti. Hakim oradan belge çıkaramaz. Zaten çoğu dijital veriler. Kadir Kayan da belge çıkartmadı, müsaade etmedik. Hakim kod kelimeler yazdı, onun karşılığını aradı. Çuval çuval belge çıktı diyorlar, yalan. Hakimin baktığı dokümanların hepsini Genelkurmay’da bir kasaya kilitledik ve dışarı çıkarmadık. O belgeleri 16 Mart 2013’te savcı Mustafa Bilgili istedi ve verildi. Genelkurmay’dan çıktı ve TÜBİTAK yetkililerine kadar gitti belgeler.”

“FAİLİ MEÇHULLER ARANDI”

“Kozmik Odada Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi faili meçhul cinayetlerle ilgili arama yapıldı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin ilgisi var mı diye. Girilmesine müsaade edilmedinin nedeni budur. Ben verdim izni, vermezsek, ‘Bütün faili meçhuller buradaydı’ diyeceklerdi. Bu, TSK’nın üzerinde silemeyeceğimiz bir şaibe olarak kalacaktı. Pişman değilim, doğru yaptığıma inanıyorum.”

“FETÖ’nün esas güçlendiği dönemin 2002-2012 yılları arsında olduğunu düşünüyorum. Dün burada eski Emniyet Genel Müdürü, göreve geldiğinde 64 il emniyet müdürünün FETÖ’cü olduğunu söylüyor.

Bizim elimizde 64 kişinin FETÖ’cü olduğu bilgisi olsaydı, onların yakasından tutar atardık.

2002-2007 AKP, cemaatin bürokrasisine dayanmıştır. Bu dönemde TSK ile çatışma sürecine girmemiştir.

2007 Türk siyasi tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bundan sonra siyasi iktidar Fetullah Gülen cemaati ile tam ittifak haline girdi ve TSK’ya yönelik komplolara destek oldu.

“KIRILMA NOKTASI 2011”

Bana göre kırılma noktası 2011 genel seçimleridir. Cemaat çok sayıda milletvekilliği istedi ve kırılma burada başladı.

“BENİM ALINMAM BİR DENEMEDİR”

2012’ye gelindiğinde benim alınmam var. Bu bir deneydir, testtir. ‘Genelkurmay Başkanını alıyoruz, toplum da, kendi kurumu da tepki göstermedi’ diye düşündüler.

“SAVAŞ 2012’DE BAŞLADI”

Sonra MİT Müsteşarı olayı oldu. O zaman Başbakan olayın vahametini anladı. Ondan sonra da sıra kendine gelecekti. Savaş bence 2012’de başladı. Bu süreç 14 Temmuz 2016’ya kadar geliyor.

Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanının FETÖ ike ciddi şekilde mücadele ettiğini görüyoruz. Sonuçlar daha önemli, sonuca odaklanılmalı. Bu dönemde Sayın Cumhurbaşkanı tek başına mücadele etti. 2008-2010’da da ben tek başına mücadele ettim.

Eğer 2012’den sonra herkes Cumhurbaşkanına bu mücadelede ayak uydursaydı, 15 Temmuz’a gelir miydik, gelmez miydik?”