İmamoğlu, ‘Altyapı ve Dönüşüm Başkanlığı’ birimiyle ilgili yetersizliğe değinerek, “Birileri, İstanbul mevzu olunca, İstanbul'un hakkına, hukukuna tecavüz etmeye gayret ediyor. İsteseniz de istemezseniz de o yanınızdaki koltukta, bizim yerimiz var. Bu tür iş ve uygulamaları yaparken, lütfen bizimle diyaloğunuzu koparmayın. Gelin, hep birlikte güçlü kararlar alalım ve İstanbul'un önündeki engelleri kaldıralım" tepkisi gösterdi.

Kaynak: Haber Merkezi
İmamoğlu: Birileri İstanbul'un hakkına, hukukuna tecavüz ediyor
Fotoğraf: İBB

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 1994 yılında yapılan Davutpaşa ve Merter ile 2002’de inşa edilen Dünya Ticaret Merkezi (DTM) viyadüklerinde başlatılan deprem güçlendirme projesinin temel atma törenine katıldı. 

DTM istasyonunda gerçekleştirilen temel atma töreninde konuşan İmamoğlu, geçen hafta yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, deprem ve kentsel dönüşüm sürecini koordine etmek amacıyla, ‘Altyapı ve Dönüşüm Başkanlığı’ biriminin kurulmasının yetersizliğine tepki gösterdi.

Olası İstanbul depremi ve kentsel dönüşüm konusunda, seçim sonrası göreve gelen yeni Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki ile geçtiğimiz günlerde bir araya geldiklerini hatırlatan İmamoğlu, görüşme ve sonrasında yaşanan sürece de değindiği açıklamalarında şunları söyledi: 

“Geçen hafta Cumhurbaşkanlığı, bir kararname yayınladı. Bu kararnamede şöyle diyor: Altyapı ve Dönüşüm Başkanlığı… Yani TOKİ gibi bir şey. Şimdi ben buradan kıymetli Şehircilik Bakanımıza bu konuda seslenmek istiyorum. Saygıdeğer Bakanım; sizinle oturduk, konuştuk. ‘Müşterek çalışmayla, birçok hususun ilerlemesi ve yönetilmesi hususunda iş birliği yapmamız konusunda hazır olduğumuzu, her konuda, her türlü fedakarlığı yapmaya kararlı olduğumuzu, deprem meselesini siyaset üstü bir yere koyduğumuzu ilettik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi kurumu da bu milletin, Bakanlık da bu milletin, diğer kurumlar da bu milletin. Birlikte kararlar alarak, işlerimizi kolaylaştıralım ve hızlandıralım.’ Ben bu sözü ettim. Sonra kendilerinin de birkaç kez bu mealde paylaşımları oldu. Özellikle dedim ki; ‘İstanbul'un gerekiyorsa bir kanuna bile ihtiyacı var. Yani bu konuda özel bir düzenlemeye, bir sürecin hızlanması noktasında bir kararlılığa ihtiyacı var. İstanbul'u özel bir yere koyun. Ama nasıl özel bir yere koyun? İstanbul'da bir ‘Deprem Konseyi’ gibi, ‘Deprem Kurulu’ gibi bir mekanizmanın olması, baz kararlarını hızlı alınması, meselelerin siyaset üstüne taşınması gerekiyor. Çünkü, bazen bazı noktalarda, bazı binaların dönüşümü 10 yıl, 15 yılı alıyor. Ben bunları yaşadım. Siyasetin nasıl engellediğini de şehre bir bütün bakarak, bütün mevzularını, bütün kurumlarıyla aynı masada ele alma kabiliyetini de öne koyarak bir düzen oluşturmalıyız’ diye bir açıklama, bir açılım yaptım ve kendisine bunu sundum.” 

“EĞER İŞ YAPMA BİÇİMİNİZ BU İSE SAYGIDEĞER BAKAN…”

“Sonra -sağ olsun- birkaç kez bizim arkadaşlarımızın; genel sekreterimiz, genel sekreter yardımcılarımız, daire başkanlarımız, belli iştiraklerimizin genel müdürlerinin katıldığı toplantılar oldu. Bu toplantılarda arkadaşlarım önerilerini sundular. Birçok önerimiz var. Bu söylediğim o büyük çatının altında birkaçı, böyle cımbızla çekilerek yürürlüğe konuldu. Bir de önümüze diye böyle bir Başkanlık konuldu. Bizim İstanbul'a dair sunduğumuz şey; İstanbul'da Bakanlığın içinde olduğu, Büyükşehir Belediyesi’nin içinde olduğu, ilçe belediye başkanlarının içinde olduğu, aynı zamanda bu şehrin bir kısım meslek odaları, sivil toplum kuruluşlarının içinde olduğu karar alma mekanizması, öncesinde özellikle belli bir istişare gücünün, ortak akıl gücünün yüksek tutulduğu, ama aynı zamanda işleyişinin de sağlıklı bir düzene konulduğu bir mekanizma önerisiydi bu. Bütün bunlar yok, bir tane ‘başkanlık’ var. Böyle bir başkanlık kurulacak! ‘Sizin söylediklerinizden şunları aldık, bunları aldık’; bu da yok. Bu eğer iş yapma biçiminiz ise saygıdeğer Bakan ve bu şekilde yürütülecekse, siz, bizi sadece dinlediniz. Bu olmaz.”

“BİZİMLE DİYALOĞUNUZU KOPARMAYIN”

Benzer sürecin Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj sorununun da yaşandığını hatırlatan İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: 

“Birileri, İstanbul mevzu olunca, İstanbul'un hakkına, hukukuna -sanki burası Patagonya'da bir belediyeymiş gibi davranarak- tecavüz etmeye gayret ediyor. Ben buradan Şehircilik Bakanlığımızı uyarıyorum. Biz samimiyetle, depremle mücadele konusunda, sizin yanınızdayız. O koltuktayız isteseniz de istemeseniz de. Biz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yiz. Merkezi idarenin, hükümetimizin, Sayın Cumhurbaşkanı'nın atadığı bir makamınız var. Biz de 16 milyon İstanbullunun seçtiği bir makamdayız. İstanbul'un hakkını, hukukunu koruyarak, bu tür sorunlarını çözerek görevimizi yapmakla yükümlüyüz.

İsteseniz de istemezseniz de o yanınızdaki koltukta, bizim yerimiz var. Onu bize Anayasa veriyor. O bakımdan, bu tür iş ve uygulamaları yaparken, lütfen bizimle diyaloğunuzu koparmayın. Bakın depremden bahsediyoruz. Çok önemli bir meseleden bahsediyoruz. Bu vesileyle kamuoyunun bilgisine hem sunuyorum hem de deprem meselesindeki samimiyetimizin en güçlü seviyede değerlendirilmesini ve bunu sayın Şehircilik Bakanı'nın bir fırsata dönüştürmesini istiyoruz. Gelin, hep birlikte güçlü kararlar alalım ve İstanbul'un önündeki engelleri kaldıralım.”