İBB Başkanı İmamoğlu’nun, YSK üyelerine hakaret iddiasıyla, 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası talebiyle yargılanmasına bugün devam edildi. Anadolu Adalet Sarayı'nda görülen duruşmada reddi hakim talebi reddedildi. Savcının esas hakkındaki mütalaasını tekrarlayarak en üst sınırdan hapis cezası talep ettiği dava, 14 Aralık'a ertelendi. Savcı, hapis cezasının yanı sıra İmamoğlu hakkında TCK'nin 'siyasi yasak' içeren 53. maddesinin uygulanmasını da istiyor.

İmamoğlu davası: Savcı en üst sınırdan hapis ve siyasi yasak istedi, duruşma ertelendi

HABER MERKEZİ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun 31 Mart seçimlerinin iptal edilmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında eski Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı dava, bugün devam etti.

Esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı en üst sınırdan 4 yıl 1 ay hapis cezası ve Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 'siyasi yasak' içeren 53. maddesinin uygulanmasını da talep etti. Dava karar için 14 Aralık’a ertelendi.

"MÜCADELEDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ"

İmamoğlu, duruşma sonrası sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada 'mücadeleden vazgeçmeyeceğiz' mesajı verdi. Davanın bir adalet davası olduğunu söyleyen İmamoğlu, şunları kaydetti: "Bu bir adalet davasıdır ve biz bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Bu süreçte destek mesajı paylaşan siyasi partilerimizin liderlerine ve yöneticilerine, milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza, sanatçılara, gazetecilere, aydınlara ve tüm yurttaşlarımıza teşekkürler."

"TÜRKİYE YARGISINA, ADALETİNE GÜVENMEK İSTİYORUM"

İmamoğlu, Şehzadebaşı Camii’nde kıldığı Cuma namazının ardından da gazetecilere konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

"Bugün, çok ilginç bir gün yaşandığını düşünüyorum. Aldığım bilgiye göre; duruşma esnasında ısrarlı bir biçimde mahkeme hakiminin benim sözlerimin muhatabının Sayın Bakan olduğunu Israrlı bir biçimde dile getirmiştir. Bu ısrarlı tarife rağmen, savcının en üst noktadan cezayla ilgili mütalaa bildirmesi ya da bir beyanda bulunması, çok şaşırtıcıdır, üzücüdür. Bugün yaşananlar ve bugüne kadar olanlar, toplumun vicdanında bence yerini bulmuş, kararı verilmiştir. Ben, toplumun vicdanına elbette sonsuz güveniyorum. Bu güvenceyi bana yaşatan Türkiye'mizin insanları, İstanbul'umuzun insanları 2019’da bunu ispat etmiştir, göstermiştir. Bugün de aynı noktadayım.

"BUGÜN BERAAT KARARI BEKLERDİM"

Elbette ki, süreci takip ediyoruz. Bugün, elbette ki ben net olarak beraat beklerdim ve bu mahkemenin bugün sonlanmasını beklerdim. Yargı süreci devam ediyor. Mahkemeyle ilgili daha fazla bir beyanda bulunmak, elbette istemiyorum. Ama son olarak şunu söyleyeyim: İçeride ettiğim duayı, burada vatandaşlarımızın huzurunda etmekten geri durmayacağım. ‘Allah, memleketimizi ve memleketimizin insanlarını, vicdan yoksunu ve ahlak yoksunu, adalet yoksunu insanların şerrinden korusun. Özellikle ifade edeyim ki; adaletsizliğe uğrayan, hukuksuzluğa uğrayan kim var ise, hepsinin hakkında en yakın zamanda, adalet ve hukuk yönündeki hususlar ve kararlar verilsin. Herkesin hukuka, adalete ihtiyacını, o ihtiyacı olduğunu unutmamamız gerekiyor. ‘Devletin dini adalettir’ sözü çok kutsal, çok önemli, çok özel. Ben, her zaman duamı kendi adıma da ederim. Derim ki; ‘Allah'ım ne olur kimseye adaletsiz bir kararı ya da bir süreci yaşatmayayım.’ İnsanoğluyuz, eksiğimiz, hatamız olur, ama gerçekten insanlara adaletli hizmet edebilmek, bir devlet insanının temel sorumluluğudur.

Hukuka dair süreçlerin bu kadar gündemi olumsuz anlamda meşgul etmesi, ülkemiz insanları ve özellikle gelecek nesil için çok çok sıkıntılı ortamlar yaratıyor. İnsanların ümitlerini, umutlarını kırıyor. Ama tekrar ifade edeyim ki; en fazla umudu, en fazla ümidi gelecek adına ben yine de bu güzel ülkenin, güzel insanlarında görüyorum. Hep birlikte bu adaletsiz ve hukuksuz uygulamaların olduğu günleri aşacağız. Bugün sonuçlansın ve beraat verilsin diye beklediğim bir ortamda, erteleme kararı vermiştir. Süreci takip edeceğiz. Hukukçularımızla değerlendireceğiz. Umut ediyorum, açıkça ve net söyleyeyim ki; ben, Yüce Türkiye Cumhuriyeti yargısına, adaletine güvenmek istiyorum."

imamoglu-davasi-savci-en-ust-sinirdan-hapis-ve-siyasi-yasak-istedi-durusma-ertelendi-1086625-1.

DURUŞMADAN

Anadolu Adalet Sarayı'nda saat 11.15'te başlayan duruşmada, ilk olarak FOX TV muhabiri Gülşah İnce tanık olarak dinlendi.

FOX TV muhabiri olarak olay yerinde bulunduğunu dile getiren gazeteci, şunları söyledi: "Görüntüler de ayan beyan ortada. Ham görüntüleri ve haberi size gönderdim. Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisi hakkında sarf ettiği sözleri tırnak içinde alıntılayarak aynen İmamoğlu’na sordum. O da yanıt verdi. Başka TV kanalları da vardı." İnce, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın avukatı Gökhan Günaydın'ın "İmamoğlu sözlerine 'Lafa bakarım laf mı diye, söyleyene bakarım adam mı diye' diye başladı. Siz soruyu nasıl sordunuz?" sorusuna "Sayın İçişleri Bakanı’nın bu sabah size söylediği... diyerek soruya başladım" yanıtını verdi. Bu sırada hakim, "Bu sözün muhatabı belli" dedi.

"SÖZLERİN SOYLU'YA SÖYLENDİĞİ AÇIK"

Hakim, İmamoğlu'nun 'Lafa bakarım laf mı diye, söyleyene bakarım adam mı diye' şeklindeki sözlerinin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya söylendiğinin açık olduğunu belirtti: "Süleyman Soylu’ya söylenmediğini söyleyen varsa buraya gelsin." İmamoğlu'nun avukatı, bu ifadenin kayda geçirilmesini talep etti. Hakim devamla "Hakimler, kararlarıyla konuşur" ifadesini kullandı.

REDDİ HAKİM TALEBİ REDDEDİLDİ

Duruşma sürerken, İmamoğlu cephesinin sunduğu tanıkların dinlenmesinden 'karara etkisi olmayacağı' gerekçesiyle vazgeçildi. Bunun üzerine avukat Kemal Polat, reddi hakim talebinde bulundu. Polat, "İddia makamından esas hakkındaki mütalaası sorulduğunda, sanık müdafisi söz alarak bana talepte bulunma hakkı tanınmadan esas hakkında mütala alınmaya çalışıyorsunuz, deliller toplanmadan mütalaa alınmaya kalkışılmıştır, hakimin tarafsız olmadığını düşünüyoruz" dedi.

Heyet, reddi hakim talebini reddetti.

DURUŞMA 14 ARALIK'A ERTELENDİ

Esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, İmamoğlu için en üst sınırdan (4 yıl 1 ay) hapis cezası ve Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 'siyasi yasak' da içeren 53. maddesinin de uygulanmasını talep etti.

Heyet duruşmayı, 25 Kasım 2022 tarihine ertelemek istedi ancak avukatların karşı çıkması sonucu duruşma 14 Aralık 2022 tarihi saat 11.30’a ertelendi.

İMAMOĞLU: DAVANIN SONUCU BENİ ZERRE İLGİLENDİRMİYOR

İmamoğlu davadan birkaç saat önce katıldığı bir yayında, ekonomik sıkıntıları hatırlattı ve dikkatin bunlardan uzaklaştırılmaya çalışıldığını söyledi.

Duruşma öncesi FOX TV'de yayımlanan Çalar Saat programında açıklamalarda bulunan İmamoğlu, davanın zararının da faydasının da kendisini zerre kadar ilgilendirmediğini söyledi ve "Bu mahkemeden utanç duyuyorum" dedi. İmamoğlu, "Bu davanın Ekrem İmamoğlu'na zararı ne? Beni zerre ilgilendirmiyor. Çünkü herhangi bir korku, kaygı hissetmiyorum" diye konuştu. İmamoğlu ayrıca ‘ahmak’ ifadesini YSK üyeleri için kullanmadığını, İçişleri Bakanı Soylu’ya yanıt verdiğini kaydetti.

İmamoğlu, şöyle devam etti:

"Vatandaşlarımızla epeyce dertleştim, sizin vasıtanızla da paylaşmayı istiyorum. Bu davanın Ekrem İmamoğlu'na zararı ne, faydası ne? Beni zerre ilgilendirmiyor. Ne faydası ne zararı. Bu davanın sonucu ne olursa size ne olacak? diye soruyorlar. Hiç ilgilenmedim. Hukukçularımızla oturduk genel kapsamda bir şeyler konuştuk ama şu ceza verilirse böyle olursa vs. Çünkü bununla ilgili tek bir endişe, korku, kaygı hissetmiyorum ama şu mahkemeden utanç duyuyorum. Böyle bir yargılama olamaz. Trajikomik bir durum. Siz 16 milyon insanı cezalandırmak için yaptığınız hamlenin farkında değil misiniz? 31 Mart seçimi niçin iptal edildi? Bangır bangır çıkıp 'hırsızlar', 'çaldılar' demediler mi? Sayın Binali Yıldırım, Sayın Cumhurbaşkanı, muhtelif bakanlar. Daha ötesi benimle bu davanın öznesi olan Sayın Bakan, 700 terörist demedi mi televizyonda? Bırakın teröristi dedi FETÖ terör örgütüyle ilişkilendirdi. Peki ne oldu 31 Mart seçimleri iptal edildi. İstanbul'un 3 ayı çalındı.

YSK ÜYELERİNE SESLENDİ: HİÇ Mİ SES ÇIKARMAYACAKSINIZ?

Seçimin iptal edilmesine dönük karar veren YSK üyelerine sesleniyorum, niye düşünmüyorsunuz? 31 Mart seçimlerini iptal ederken siyasetin baskısı altında kalarak, en üst mevkiden birçok siyasi kişiliğe kadar sizi zora sokacak bir biçime sokacak kadar 'hırsızlar', 'teröristler' diyerek zorla o günün mevzusu haline gelen insanların yargılanmasından tümüyle beraat 'hiçbir suçu yoktur, terörist değildir' diye çıkan karardan sonra üzüntülü müsünüz, vicdan sızınız var mı? Ne kadar kötü bir karar vermişiz diyor musunuz? Ben bu sözü şu an YSK üyelerine söyledim. Ama o davada bahsi geçen sözü YSK üyelerine söylemedim.

O gün ret oyu veren YSK üyelerine sesleniyorum. Hala kalkıp 'bir hata yaptık' demiyorsanız, şimdi de Ekrem İmamoğlu'nun siyasi yasaklı olmasına göz mü yumacaksınız? Bu konuda hiç mi ses çıkartmayacaksınız? Ben yüce Türk yargısına güvenmek istiyorum.

(Seçilme hakkınız elinizden alınırsa) Bundan da ülkemiz kaybeder. Ekrem İmamoğlu kaybetmez. Fazla değil 6-7 ay sonra bunlar gidiyor. Bu ülke adalete susamış. Bu dava tamamen siyasi. Siyasi yasaklı yapmak, kayyım atamak gibi 'belediyeyi nasıl ele geçiririm...' Öyle insanlar var ki elini böyle ovuşturup, onu görevden alsalar da biz buraya konsak. Nereye konuyorsun, kimin malına konuyorsun. İstanbul 16 milyonun bunun hala öğrenemediniz mi? Böyle bir hatanın bedeli bu ülkede 8 milyondur. Onun için ayağınızı denk alın, adil olun adaleti etkilemeyin, yargı için birilerinden talimat gelmesini beklemeyin, buna aracı olmayın."

İDDİANAMEDEN

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede o dönem Yüksek Seçim Kurulu'nda çalışan Emekli YSK Başkanı Sadi Güven'in de aralarında olduğu 11 kişinin mağdur olduğu savunuluyor. YSK Başkanlığı tarafından yapılan suç duyurusu dilekçesinde İmamoğlu'nun 31 Mart 2019 tarihinde yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimi'nin 6 Mayıs 2019 tarihinde iptal edildiği kaydediliyor. Yenilenen seçimde İBB Başkanı olarak İmamoğlu'nun yeniden seçildiği ve 4 Kasım 2019 günü yaptığı basın açıklamasında YSK üyelerine hakaret ettiği öne sürülüyor. İddianamede İmamoğlu'nun "Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret" suçundan 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar cezalandırılması isteniyor.

İMAMOĞLU NE DEMİŞTİ?

İmamoğlu, 30 Ekim 2019'da Fransa'nın Strasbourg kentinde düzenlenen Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresine İBB Başkanı olarak katılmış, kongredeki konuşmasında; seçim sürecinde kamu kaynaklarının iktidar lehine sınırsız şekilde kullanıldığını, seçim kampanyası süresince toplumu bölen ve kutuplaştıran dil kullanıldığını, Cumhurbaşkanı ve kabine üyelerinin seçim yasaklarını dikkate almayan eylem ve uygulamalarda bulunduklarını, Anadolu Ajansı'nın seçim sonuçlarını manipüle etmek istediğini söylemişti. İmamoğlu iktidarın İstanbul'da seçimi, YSK kararı ile iptal ettirerek kazanmak istediğini savunmuştu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 4 Kasım 2019'da İmamoğlu için "Avrupa Parlamentosu'na gidip, Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum; bunun bedelini bu millet sana ödetecek. Bu iş bu kadar bedava değil" demişti.

İmamoğlu aynı gün Soylu’nun sözlerinin hatırlatılması üzerine gazetecilere yaptığı açıklamada "31 Mart'ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa' da onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan biten şeylere baktığımızda, tam da 31 Mart'ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın" ifadelerini kullanmıştı.

Bunun üzerine YSK Başkanlığı tarafından 15 Kasım 2019 tarihli ihbar üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış ve dava açılmıştı.