The Economist dergisinin düzenlediği 5. Sürdürülebilirlik Zirvesi’ne çevrimiçi olarak katılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Merkezi yönetimler artık makro düzeydeki politikalarla bu karmaşık sorun ağını tek başlarına aşabilecek durumda değiller. Yerel yönetimler, her gün sokağa çıkan, insanlarla ve sorunlarla ilk elden yüzleşenlerdir” diye konuştu.

İmamoğlu: Merkezi yönetimler sorunları tek başına aşamaz

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Londra merkezli The Economist dergisinin düzenlediği 5. Sürdürülebilirlik Zirvesi’ne katıldı.

İmamoğlu, Atina Belediye Başkanı Kostas Bakoyannis, Yunanistan Belediyeler Birliği (KEDE) Başkanı ve Trikala Belediye Başkanı Dimitris Papastergiou ile WIND Hellas Kurumsal İlişkilerden Sorumlu İcra Direktörü George Tsaprounis'un yer aldığı zirveye çevrimiçi katılım sağladı.

Zirvede, “Kovid-19 dönemi sonrası sürdürülebilir şehirler” konusu ele alındı. Zirve katılımcısı konuklara; “Şehirler, sürdürülebilirliğin sağlanmasında ulusal hükümetin oynayamayacağı hangi rolü oynayabilir” ve “Şehir düzeyinde uluslararası iş birliği, iklim değişikliğine yönelik küresel çabaları nasıl geliştirebilir” soruları yöneltildi.

‘ASKIDA FATURA’YA DİKKAT ÇEKTİ

Pandeminin, sosyal ve ekonomik kalkınmayı pek çok düzeyde engellemiş olmasına vurgu yapan İmamoğlu, Covid-19 sürecinde temel ihtiyaçların sağlanmasına yönelik çalışmalara yönelmek zorunda kaldıklarına dikkat çekti.

“Askıda Fatura” uygulamasının küresel anlamda çığır açan dijital dayanışma kampanyası olduğunu belirten İmamoğlu, “Bu anlamda pandemi hem İstanbulluları birbirine yaklaştırmış hem de kentsel dayanışmayı artırmıştır” diye konuştu. Pandemi sırasında artan yoksulluk biçimleriyle mücadele etmek için istihdam yaratmaya odaklandıklarına vurgu yapan İmamoğlu, “İBB’nin yeni kurulan ‘Bölgesel İstihdam Merkezleri', yaklaşık 20 bin İstanbulluya iş buldu” bilgisini paylaştı.

“ŞEHİRLER HEM AKTÖR HEM KURBAN”

Merkezi hükümetlerin yerel gündem ile yeterince entegre olmadıklarını ifade eden İmamoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

“2007 yılından bu yana kentlerde yaşayanların sayısının tarihte ilk kez kırsal kesimde yaşayanları geride bıraktığını biliyoruz. Bu gerçek bize, şehirlerin artık her zamankinden daha karmaşık hale gelen en acil küresel zorlukların hem aktörleri hem de kurbanları olduğunu göstermektedir. Bu nedenle merkezi yönetimler artık makro düzeydeki politikalarla bu karmaşık sorun ağını tek başlarına aşabilecek durumda değiller. Yerel yönetimler, her gün sokağa çıkan, insanlarla ve sorunlarla ilk elden yüzleşenlerdir. Bu nedenle her zaman yerelin bilgisiyle kişiye özel çözümler üretmemiz gerekecektir. İnsanları her bir yerel eyleme entegre etmek için onları dinlemeli ve sürdürülebilirlik hedeflerimizi yerelleştirmeliyiz.”

“NEDEN BU YÜKÜ BİRLİKTE OMUZLAMAYALIM?”

“Pandemi deneyiminin ve iklim krizinin neden olduğu aşırı hava koşullarının artışı, gezegenimizin öfkesine karşı insanlık olarak ne kadar küçük olduğumuzu bize gösterdi” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:

“Ancak olumlu bir açıdan bakarsak, birlikte hareket ettiğimizde ne kadar güçlü olabileceğimizi de göstermektedir. Bu günlerde herkes güvende olana kadar, kimsenin güvende olmadığına tanık olmaktayız. Bu bağlamda, şehir diplomasisi hayati bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, özellikle ‘C40', ‘Urban 20' ve ‘Küresel Belediye Başkanları Sözleşmesi' gibi uluslararası ağlar aracılığıyla, diğer şehirlerle yakın çalışmaya özel önem veriyoruz. En son İstanbul ve Balkan şehirleri arasında ortak bir girişim başlattık. Bunun dünyanın geri kalanı için eşsiz bir örnek olacağına inanıyorum. Sınırları paylaşıyoruz, kültürleri paylaşıyoruz ve hatta sorunları paylaşıyoruz. O zaman neden bu yükü birlikte omuzlamayalım? Bu sayede değişimin yerelden başlayacağını tüm dünyaya kanıtlayabileceğiz.”