İBB başkanı İmamoğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Borç yiğidin kamçısıdır, bu krediyi bulmak sizin işiniz' sözlerine yanıt verdi. İmamoğlu "Bizim işimiz var, işimize bakalım, ama Cumhurbaşkanı da İstanbul’la meşgul olmasın" dedi

İmamoğlu'ndan Erdoğan'a: Cumhurbaşkanı İstanbul’la meşgul olmasın

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Borç yiğidin kamçısıdır, bu krediyi bulmak sizin işiniz' sözlerine yanıt verdi.

İmamoğlu “Bizim işimizle ilgili bir şikâyetimiz yok. Biz sadece görevi yerine getirmeyenlerle ilgili duyuru yapmıştık. Keşke ona yaklaşım gösterseydi Sayın Cumhurbaşkanı. Bizim işimiz var, işimize bakalım, ama sayın Cumhurbaşkanı da İstanbul’la meşgul olmasın" dedi.

İSMEK (İBB Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları) Pastacılık ve Fırıncılık Okulu’na yaptığı ziyarette gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin "Erdoğan’ın konuşmalarında hedefindeki isimlerden biri de sizdiniz. Özellikle meclisin size borç verme yetkisini eleştirerek, borç yiğidin kamçısıdır, bu krediyi bulmak sizin işiniz eleştirisi geldi" sözlerini hatırlatması üzerine İmamoğlu, "Bizim işimizle ilgili bir şikâyetimiz yok. Görevimizin farkındayız. Elbette ki görevimizi layıkıyla yerine getirme çabasındayız.

Bu çok önemli ve değerli. Bunu takdir edecek olan da halktır. Biz sadece görevi yerine getirmeyenlerle ilgili duyuru yapmıştık. Keşke ona yaklaşım gösterseydi Sayın Cumhurbaşkanı. Çünkü bu yukarı doğru gidiyor, görevi yapmayanlar arttıkça. Birbirini tetikliyor. Yani, kamu kurumlarının, kamu bankalarının görevlerini yeterince, liyakatli ve de vicdanlı, adaletli yapmamasının yansımasından bahsettik. Örneğin kamu kurumlarının, kamu bankalarının kredi vermemesi. Bize bir lütufta bulunmuyor. Zaten olan, hemen seçimden bir gün önce, bir hafta önce olan uygulamayı, seçimden bir hafta sonra uygulamaması! Bu tümüyle siyasi, tümüyle taraf olma ile ilgili

Bahsettiğimiz şey ise şehrin çıkarı. Bu konuda, borcu bilme konusunda, bizimle hiç vakit harcamasına gerek yok Sayın Cumhurbaşkanı’nın. Kamu kurumlarının içinde olan, başında olan, kamu bankaları. İşte sudan bahsediyor. Devlet Su İşleri (DSİ) ya da bakanlık. Bence oralardan hesap sorulmalı. Çünkü, yani yanılmış da olabilir Sayın Cumhurbaşkanı. Mesela seçimden önce, ‘2040’a kadar hiçbir su problemi yok’ dediği İstanbul.

Biz de sayın Cumhurbaşkanı’nın sözüne itimatla göreve geldik, ama öyle değilmiş. Ne yazık ki 3-5 aylık kuraklıkla sıkıntı çekebilir İstanbul var! Niye yanıltılmış sayın Cumhurbaşkanı? Bence onun hesabını sorsun. Yani ilgili kurumlar; bu DSİ olabilir. Mesela DSİ Genel Müdürü ne yapıyor, İstanbul’un barajları ile ilgili? Bence bunlarla ilgili bir denetim başlatsın. Bir rapor istesin. Umudum budur. Biz, görevimizi yapıyoruz.

Ama hatırlatmak isterim: Bizim işimiz var, işimize bakalım, ama sayın Cumhurbaşkanı da İstanbul’la meşgul olmasın. Bakın, ülkede 10-11 insan intihar ediyor işsizlikten, ekonomi problemlerinden; üzülüyoruz. Gerçekten ülkenin bazı travmaları var. Gerçekten İstanbul’la yorulmasın, bize destek olsun. Biz işimizi yapalım, Sayın Cumhurbaşkanı ülkenin bütüncül sorunlarına odaklanırsa birbirimizi destekleyen ve ülkenin ve milletimizin mutluluğuna refahına beraberce katkı sunmuş oluruz." şeklinde konuştu.

ERDOĞAN'A 'HORON' YANITI

Başka bir gazetecinin, "İlk kez Cumhurbaşkanından bir su uyarısı duyduk. Bunu söylerken de atık sudan bahsetti. Yine sizin nezdinizde, “Madem bu horana girdiniz, çözeceksiniz bu işi” eleştirisi de geldi. Hem horon benzetmesi hem de atık suyla ilgili aslında bir mesaj mıydı sizce?" sorsuna ise İmamoğlu, "Ben, kendimden daha iyi horon oynayan bir siyasi bilmiyorum Türkiye’de. Horonu iyi bilirim. Yani işimin gereğini yapmayı da iyi bilirim. İnşallah bir gün aynı halkada horon da oynarız yani, sorun yok. Ama dediğim gibi; ‘2040’a kadar İstanbul’un su sorunu yok.

Hatta 40-50 yıllık su sorunu çözdük’ diye açıklamaları var belediye başkanlarının. Ama bugün gördüğümüz, şurada 3-4 aylık süreçte bile, kuraklık sürecinde bile İstanbul’un sıkıntı yaşadığını gördük! Her konuda biz süreci takip ediyoruz. Devletin kurumları ile irtibat halindeyiz. Gerekirse kamuoyu ile paylaşacağımız kaygılarımız da var; ama şu anda kamu kurumları ile bakanlıkla, DSİ ile başka kurumlarla süreçlere çözüm arıyoruz. Çözümde art niyet ya da çözümsüzlük oluşturma eylemini gördüğümüz anda, hem sayın Cumhurbaşkanı’nı bilgilendiririz hem de kamuoyunu bilgilendiririz. Herkesin itinalı, dikkatli, kendi konularına konsantre bir şekilde işlerini yapmalarını diliyorum.

İmamoğlu, 'Yetkili bir isim olarak size soralım. İstanbul için böyle bir risk yok mu?' sorusuna ise, "Şu anda yok. En az iki yıl üst üste İstanbul’da kuraklık yaşandığında risk var. Çünkü az önce dediğim gibi Melen Barajı devreye girmedi mesela. Ya da orada alternatif yaratmaya çalıştığımız hususlarda bazı kurumlar yavaş hareket ediyor. İki yıl üst üste kuraklık olur mu? Tabi onu şimdiden kestirmek mümkün değil. Yani tabii ki 4-5 aylık kuraklık üzerinden bizi suçluyor, ‘Su problemini çözün kardeşim’ falan tarifler var. Ama çözeceğiz. Sürecin, ihmal edilmiş sürecin ve bugüne kadar çözülmemiş birtakım konuların çözümü de geliştiriyoruz, geliştireceğiz. Ama şu anda önümüzdeki yıl için İstanbul’un bir su sorunu yok.

'İSMEK DAHA FAZLA İNSANA HİZMET EDEN BİR KURUMA DÖNÜŞECEK'

Kapatılacağı iddia edilen İSMEK kurslarına ilişkin de açıklamalarda bulunan İmamoğlu, "İSMEK kurumunu daha sağlıklı ve verimli, part-time (yarı zamanlı) ve mevsimlik çalışandan daha çok sürekli çalışan yapısına kavuşturmak istiyoruz. Bu bir geçiş süreci. Görecekler daha yüksek sayıda kursiyer, daha fazla insana hizmet eden bir kuruma dönüşecek ve verimliliği artacak" dedi.

İSMEK ürünleri satacak alanlar planladıklarını kaydeden İmamoğlu, 'Burada yapılan ürünleri satın alabileceğimiz bir yer var mı projelerinizde' sorusuna ise, “Bir yerde üret, rafa diz, sat değil. Gerçekten arkadaşlarımızın yeteneklerini de gösterebilecekleri, buna alt yapı oluşturan alanlar… Burada amaç şu: Bir kere toplumun hijyenik koşullarda iyi üretilen ürünlere erişmesini sağlamak.

O kadar zincirleme faydası var ki. İkincisi, istihdam sağlamak. Burada görüyoruz ki, yoğunluklu kadın. Üçüncüsü, kadın istihdamını desteklemek. Bir başka boyutu sağlıklı. Niye sağlıklı? Özellikle ülkemizin topraklarında yetişen bazı buğday türlerini desteklemek. O buğday türlerinden yola çıkarak, yine yerel bir takım karakteri olan, ülkemize ait, bu topraklara ait karakteri olan ürünleri orada servis etmek. Tümüyle faydalı ve geleneksel. Yakın zamanda bir bakmışız turistlerin birçok ilgisini çekecek bir hale dönüşebilir bu. Böyle bakıyoruz. Şu sabahın bana verdiği enerji, böyle bir enerji” şeklinde cevap verdi.