Bartın’daki maden cinayetinin acısı dinmeden hesap vermesi beklenenler, arka kapıdan başka acılara yol açması muhtemel bir kanun taslağı Meclis’e getirdiler. İmar affı döngüsü ile oluşan kentsel sorunların ve kırılgan kaçak yapı stokunun ortaya çıkaracağı acıların faili, imar aflarını yürürlüğe koyanlar olacak.

İmar affı çıkmazı
Marmaris’te milli park sınırları içerisindeki Kızılbük Koyu’nda Sinpaş GYO tarafından inşasına başlanan otele büyük tepki var.

Tayfun Kahraman - Dr. Öğr. Üyesi - Silivri 9 No’lu Cezaevi,A/47

Tüm ülke Bartın’da yaşanan madenci cinayetlerinin acısını yaşarken, hesap vermesi beklenenler arka kapıdan başka acılara neden olması muhtemel bir kanun taslağını Meclis gündemine getirdiler: İmar Affı. İktidar ve ittifak ortakları seçim öncesi, seçmen tercihlerini etkilemek üzere bir af silsilesine hazırlanıyorlar. Vergi affı, KYK affı, ceza affı, infaz affı konuşulurken, bunlara bu hafta imar affı da eklendi. Birbiri ardına yasalaşması beklenen afların içinde yaşamsal riskler barındıran, en fazla tehdit içereni ve iktidarın en fazla rant ve taraftar yaratmayı beklediği de imar affı olacak.


Türkiye’de imar afları yeni bir gündem değil. 1948 yılından itibaren çok partili sistem içerisinde değişen iktidarlar, hem kentlerde konut sorununa çare üretemedikleri hem de popülist politikalar sonucu onlarca af kanunu çıkardılar. Erbatur Çavuşoğlu’nun tespiti ile AKP iktidarına kadar 14 tane kanun imar affı adıyla kabul edildi, AKP de bu furyaya 2018 yılında İmar Barışı adıyla dahil oldu. Tabi bunları adında imar affı geçen düzenlemeler ve onlardan çok daha fazla sayıdaki gizli imar afları takip etti. AKP iktidarı sırasında yapılan gizli imar aflarından birkaçına bakarsak; örneğin 2004 Yılı Bütçe Kanunu ya da 2008 Elektrik Piyasası Kanunu içinde kullanma izni olmayan yapılara elektrik, su, doğalgaz gibi altyapıların bağlanmasına, yol açılmasına izin verildi. Af kanunlarında olduğu gibi kullanım izni sonucu doğurmasa da gizli imar afları ile bir yapının kullanılabilir olması için gereken donanımların bağlanmasına izin verilerek, bu kaçak yapılar yasallaştırıldı.

SORUNLAR ÜRETİYORLAR

Cumhuriyet tarihi boyunca iktidarlar hep bir bahane arkasına saklanarak birçok imar affını yürürlüğe koydular. Ancak, ne kentleşme sorununa ne de yaşanan konut problemlerine çözüm yaratamadılar. Sorunlar çözülmedikçe, kentte yaşayanların haklı isyanları dile getirilmeye başlandıkça imar afları birbirini izledi. Fakat gelin görün ki, her biri ile "Bu defa son imar affı olacak, sorunlar çözülecek" dense de; ne bunlar son oldu, ne de kentleşme ve konut sorunlarımıza çözüm üretildi. Aflar ile bir taraftan kentleşen nüfusun konut ihtiyacını karşılayamayan iktidarlar, kaçak ve mühendislik hizmeti olmayan yapılara kullanım izni verirken, diğer taraftan kamu mülkü kentsel toprağın mülkiyetini kullanıcılara devrettiler. Böylece, Cumhuriyet tarihi boyunca kentte yaşanan problemleri çözemeyen iktidarlar, her dönem amaçları değişse de, imar afları ile bu problemleri görünür olmaktan çıkardılar.
Her dönem iktidarların kentleşmeye ve konut sorununa bakış açıları değişirken, imar aflarının amaç ve içerikleri de değişti. 1950’li yıllar ile birlikte yoğun sanayileşme sonucu yaşanan hızlı kentleşme problemlerine ve konut ihtiyacına çare üretemeyen dönemin iktidarlarının bulduğu formül imar aflarını yürürlüğe koymak oldu. Kente gelen işçilere konut sunamayanlar, sanayi sermayesinin de teşviki ile işçilerin barınma ihtiyacını karşılamak üzere gecekondular yapmalarına izin verirken,

sosyal ve sağlıklı konutlar üretmektense imar afları ile bu konutlara af getirdiler. Aslında, o dönemde işçilerin konut sorununa çözüm üretemeyen iktidarlar, sanayinin mutlak ihtiyaç duyduğu işçilerin konut sorununu kendi başlarına çözme aracı olan gecekonduları yasal zemine taşıdılar. Böylece, “Her İşçiye Bir Çatı” sloganı ile seçimleri kazanan Demokrat Partili Çalışma Bakanı’nın Meclis’te söylediği gibi, imar afları ile mülkiyet sahibi olan işçinin mülkiyete düşmanlığı, sosyal ve politik tehlikeler bertaraf edilmiş olacaktı. Hakan Koçak’tan hatırımda kaldığı ile aktardığım bu sözde vurgulandığı şekliyle o dönemin imar afları emeğin yeniden üretimi anlamına gelmekteydi.

İzleyen Özallı yıllarda iktidarın değişmesi ile ilk gündeme gelen yine bir imar affı oldu. Ama 1984 yılında çıkan 2981 sayılı İmar Affı ile afların anlamı da değişiyordu. O dönem ‘4 Kat Yasası’ olarak anılan imar affı ile ANAP iktidarı, kaçak yapıların bulunduğu alanları ıslah imar planları ile kentsel arsalara dönüştürerek; sağlıklı kentsel mekanlar yaratmaktansa, ekonomik gelişmeyi sağlamak üzere inşaat sektörünü canlandırma arayışına girdi. İktidar 2981 sayılı İmar Affı ile bir yandan kentlileri konut sahibi yaparken bir yandan da inşaat sektörüne hız kazandırdı. Fakat yine sağlıklı bir kentsel çevre yaratma talebi ve planlama görmezden gelinirken, kentsel problemler daha da arttı.

AKP AFFI BOYUTLANDIRDI

AKP iktidarında ise imar afları bambaşka bir boyut kazandı. 1950’lerden Özallı yıllara imar aflarının hedefi, alt sınıflar ve işçiler için kentte enformel konut sektörünü yasallaştırmakken; AKP iktidarı üst sınıfların kullanımına ayrılmış tüm yapıların kaçaklarını da yasallaştırdı. Daha önce alt sınıfların konut ihtiyacını karşılayamayan iktidarlar kaçak yapıları aflar ile meşrulaştırırken; AKP iktidarı sadece konut yapıları değil, oteller, rezidanslar, gökdelenler, ticari yapılar için de meşruiyet sağlayan yeni bir af yaklaşımı getirdi. 3194 sayılı İmar Kanunu Geçici 16. Maddesi ile İmar Barışı adıyla yürürlüğe konan af sonucu, AKP kentlerde kendi yarattığı tahribatı yasal hale getirdi. İmar Barışı, imar planlarına aykırı düzenlenen ruhsatlar, görmezden gelinen kaçaklar ve ruhsatsız fonksiyon değişikliklerini meşrulaştırdı. Kentlerdeki üst sınıf kullanımlara yönelik prestij yapıları, kuleler, oteller, ticari yapılar ve konutlar Bakanlığa ödedikleri bedeller ile kaçaklarını yasallaştırdılar, kamu mülkü araziler üzerindeki işgallerini kamudan satın aldılar.

İmar Barışı her ne kadar kentlilerin konut sorunlarını çözmek üzere yapıldığı iddiası ile kamuoyuna anlatılsa da önceki aflardan esaslı farkı üst sınıf kullanımlara özgü yapılara getirdiği meşruiyet oldu. Örneğin, İstanbul Boğazı ön görünüm harici alanlarda, sit alanlarında, orman alanlarında, kıyı alanlarında yapı yasaklı ya da yapı kısıtlı alanlarda yapılan otellerin kaçak bölümleri İmar Barışı ile kayda geçirildiler. Kayıt altına alınan Ege ve Akdeniz sahillerinin en prestijli otellerinin kaçak bölümleri bugün geceliği binlerce dolara satılıyorlar. Ya da kentlerin en prestijli kulelerinde, imar yönetmeliklerinin de yardımı ile mimari projesinde kat bahçesi gibi ortak kullanım alanı olarak gösterilip bağımsız birimlerle ilişkilendirilen alanlar meşrulaştırıldılar ve bu bağımsız birimler büyük bir rant artışı yaşadılar. Bu liste daha da uzayabilir ama İmar Barışı üst sınıf yapılara paha biçilmez katkılar sağlarken, asıl hedef olarak ilan edilen alt sınıflar açısından ise beklenen sonuçları doğurmadı. İlk kez kaçak yapılardan para toplayarak affeden iktidar, büyük umutlarla parasını ödeyen alt sınıfların beklentilerini karşılamadı.

Diğer taraftan kayıt altına alınarak affedilen yapılardan elde edilen gelir ile kentlerin afetlere karşı kırılganlığının azaltılacağı söylenirken, aslında kırılgan yapıların tümü yasal hale geldi. Bir taraftan, üst sınıf yapılar kaçakları ile meşruiyet kazanırken, diğer taraftan olası bir afet karşısında tehdit olan kırılgan yapı stoku mevcut hali ile korundu. Afet ve diğer olumsuzluklar ihtimali nedeni ile Bakanlık yapı kayıt belgesi olan yapıları ve verileri hiçbir zaman açıklamadı, hatta yerel yönetimlerin bilgi taleplerine dahi cevap vermedi. Olumsuzluklara karşı sorumluluk almamak üzere bürünülen sessizlik, ne yazık ki yaşanan acılara son vermedi. İmar Barışı’ndan yararlanarak kaçak bölümlerini kayıt altına alan ve kaçakları nedeniyle oluşan aşırı yük sonucu çöken Kartal’daki Yeşilyurt Apartmanı ise bize en acı sonucu yaşattı. Yapısal kırılganlıklara dair tüm sorumluluğu yapı sahiplerine bırakan İmar Barışı düzenlemesi, ne kadar büyük bir tehdit içerdiğini göz göre göre gelen bu katliam ile gösterdi.

İmar afları ile ortaya çıkan kentsel problemlere ve tüm bu acılara rağmen, 2018 yılında seçim öncesi yapılan İmar Barışı üzerinden çok geçmeden, bugün seçime giderken yine imar affından bahsediyoruz. Fakat, asıl sorunumuzu görmezden gelen AKP iktidarı ile kentlilerin sağlıklı kentlerde ve dayanıklı konutlarda yaşama hakkını konuşmak yerine, ranta erişimin kolaylaşacağı bir yöntemden bahsediyoruz. Bu şekilde, alt sınıfları kırılgan konut stokunda yaşamaya mecbur ederken, üst sınıflara kentin ortak yarattığı rantı bedelsiz devrediyoruz. Yani AKP iktidarının gerçekleştirdiği tüm uygulamalarda olduğu gibi, yine sınıfsal ayrışmayı derinleştirecek bir imar affı ile karşı karşıya kalacağız.

KAÇAK YAPILARA TEŞVİK

Geldiğimiz noktada adı imar affı ya da imar barışı olsun, tüm bu popülist girişimlerin fayda yerine beraberinde yeni sorunlar getireceği açık. İmar afları silsilesi sürdükçe kanun ve kuralların uygulanmayacağını bilen tüm toplum kesimlerinin kaçak yapılar yapmamasını nasıl bekleriz? İmar Kanunu’na aykırı yapı yapmanın ya da Türk Ceza Kanunu 184. Maddesi’ndeki imar kirliliğine neden olma suçunun, imar afları ile ödüllendirildiği gerçeği ile iktidar kaçak yapı yapımını teşvik etmeyi sürdürmektedir.

Fakat, iktidarın bu kez üst sınıfların zenginleşmesine olanak tanırken alt sınıflar açısından bekleneni veremeyen İmar Barışı’ndan farklı bir uygulamaya gideceğini bekleyebiliriz. Özellikle, inşaat sektörünü de canlandırmak adına mevcut kaçak yapılaşmış çevreyi kentsel arsalara dönüştürerek oluşacak rantı paylaşma umudunu toplumda yaygınlaştırmak ve kendi iktidarının devamı ile bunun mümkün olacağını seçmene anlatmak üzere; yeni bir imar affı yaklaşımını yasallaştırmaları şaşırtıcı olmayacaktır. Nitekim, 20 yıllık AKP iktidarının uygulamalarına bakarak bu olasılığın gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu söylenebilir.

Son söz olarak, imar affı döngüsü ile oluşan kentsel sorunların, yaşanan sağlıksız kentleşme pratiğinin ve en önemlisi afetler karşısında kırılgan kaçak yapı stokunun ortaya çıkaracağı acıların faili; çözüm üretmek yerine popülist girişimlerle imar aflarını yürürlüğe koyanlar olacaktır.