İMO, Çevre ve Şehircilik Bakanı'na Depremlere Karşı Alınabilecek Önlemleri Araştırma Komisyonu’nda yaptığı konuşmalarla ilgili 5 maddelik soru yöneltti.

İMO’dan Bakan Kurum’a 5 soru

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un Depremlere Karşı Alınabilecek Önlemleri Araştırma Komisyonu’nda yaptığı konuşmalarla ilgili açıklama yaptı.

İMO, Bakan Kurum’a, “Bina Kimlik Sistemi” konusunda açıklık getirilmesi gereken sorular sordu

Kurum komisyonda “Bugün ülkemizde 17 milyon bina var. 28,6 milyon konut var. Yaklaşık 6,7 milyonu riskli. Bunun da yaklaşık 1,5 milyonunun acil dönüşüme girmesi gerekiyor. Yine depremin merkezi olan İstanbul`da 1,2 milyon bina ve 6,1 milyon konut, 1,1 milyon iş yeri bulunuyor. İstanbul`umuzda da riskli 1,5 milyon konut var. Bunlardan da 300 binini çok acil bir şekilde, el birliğiyle dönüştürmemiz gerekiyor” demişti.


BAKAN KURUM’A SORULAR

“Açıklamada netlik kazanmayan ve anlaşılamayan aşağıdaki sorulara Bakanlıkça cevap verilmesinin talep edilmesi yerinde olacaktır” denilen İMO’nun açıklamasında Bakan Kurum’a şu sorular soruldu:

1-Açıklamada faydaları ifade edilen Bina Kimlik Sistemine neden sadece yeni yapılan binalar dahil olacaktır? Mevcut yapıların durumu ne olacaktır? Sadece yeni yapılan binalar için yapılacak uygulama, vatandaşların sağlıklı konutlarda yaşama hakkını ne zaman ve nasıl yenileneceği bilinmez bir tarihe öteleyen ve ülkemizdeki asıl tehdit olan mevcut yapı stokunu görmezden gelen bir yaklaşım değil midir?

2-Hali hazırda yürürlükte bulunan ve 2012-2017 yılları arasında T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sorumluluğunda tamamlanması öngörülen Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planının (UDSEP 2023) B.1.2. Stratejisinde "Başta okul ve hastaneler olmak üzere, Türkiye`deki bina envanteri çıkarılacak ve mevcut yapılar hasar görebilirlikleri ve riskleri esas alınarak gruplandırılacaktır." denmektedir. Bu Strateji ve Alt Eylem planları gereği mevcut yapı stokunun envanterinin çıkarılıp tipolojisi belirlenmiş midir? Eğer bu çalışmalar yapılmamışsa nedeni nedir? Eğer çalışmalar tamamlanmışsa, bu binalara "yenilikçi bir ürün" olarak ifade ettiğiniz bu etiket neden takılmayacaktır?

3-Sn. Bakan`ın konuşmasında ifade ettiği "bundan böyle inşa edilen bütün yapıların kimlik kartı olacağı" sözleri yukarıdaki sorularımızla birlikte değerlendirildiğinde, Bina Kimlik Sistemini tasarlayanların önceliği ülkemizde deprem zararlarının azaltılması mıdır, yoksa yeni yapılacak yapıların satışının özendirilmesi midir?

4-Şu andaki dijital veri aktarımında gelinen nokta itibarı ile, değil 50 metre, binlerce kilometre uzaktan bile sadece bir numara girerek (eğer bilgiler toplu ve uygun olarak derlenmiş ve dijitalleştirilmişse) tüm bilgilere ulaşma imkanı varken, temel amacı hareketli nesnelerin izlenmesi olan "çip" türü bir etiketin sabit binalara takılmasının amacı nedir?

5-Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planı-2023`ün B.1.2.3 "Başta okul ve hastaneler olmak üzere, mevcut binaların deprem risk gruplamasının tamamlanması"na ilişkin eylem tamamlanmadan ülkemizdeki yapıların sayısını risk gruplandırması da içerecek şekilde, açıklamada yer aldığı gibi sayılarla ifade etmek mümkün müdür? Eğer değilse, bu konuda yapılması gereken çalışmalar yapılmadan sayıların yaklaşık olarak verilmesi, dönüşüm uygulanması gerekenler yerine, rant yaratacak binalara öncelik verilmesine neden olmaz mı?

İMO’nun açıklaması şöyle sonlandırıldı:

“İlk başta da belirttiğimiz gibi, bina kimlik sistemi ve mevcut binaların rutin denetimini sağlayacak bir sistemin kurulması, geç kalmış olmakla birlikte olumlu bulduğumuz bir gelişmedir. Ancak bunların hayata geçirilebilmesi için yapılması gereken çalışmalar bulunmaktadır ve bunlar UDSEP-2023`te tanımlanmış ve programlanmıştır. Bu çalışmalar tamamlanmadan yapılmaya çalışılanlar bir yönüyle günü kurtarma, bir yönüyle de sermaye aktarımının bir aracı olma niteliğinin ötesine geçemeyecektir. Bu nedenle bu konuda yapılacak çalışmalarda deprem zararlarının azaltılması ve vatandaşların sağlıklı konutlarda yaşamasının sağlanmasının öncelikli hedef olarak kabul edilmesi ve içselleştirilmesi büyük önem taşımaktadır.”