TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), CHP’li Orhan Sarıbal’ın şantiye şefliği hakkında verdiği öneriye ilişkin açıklama yaptı. Sarıbal’a tepki gösterilen açıklamada, “Kalıcı konutların üretiminde sadece eksikliği şantiye şefi görevini üstlenecek mimar ve mühendislerin sayılarının azlığına bağlaması ne yazık ki ülkemizde sağlıklı kentleşme ve güvenli yapılaşma konusundaki başarısızlığımızın sebeplerinin teyidi olmuştur” denildi. Açıklamada hızlıca hayata geçirilmesi gereken uygulamalar da sıralandı.

Kaynak: Haber Merkezi
İMO’dan CHP’li Orhan Sarıbal’ın şantiye şefleri hakkındaki önerisine tepki

CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, deprem bölgesindeki yerinden dönüşüm ile yapılmayı bekleyen inşaatların yeterli sayıda mimar ve mühendis bulunmadığı için yapılamadığını, yasaya göre bir mimar ya da inşaat mühendisinin sadece 5 binaya inşaat şefliği yapabildiğini, çözüm olarak da her bir mimar/mühendise, yani inşaat şefine beşten fazla bina izni verilmesi gerektiğini Meclis gündemine getirmişti.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı İnşaat Mühendisleri Odası’ndan yapılan açıklamada Sarıbal'ın bu önerisine tepki gösterildi.

Sarıbal’ın konut üretimine ilişkin verdiği önerinin “tam da söz konusu deprem bölgesinde on binlerce yapının yerle bir olup 50 binin üzerinde insanımızın hayatını kaybetmesine, yüz binlercesinin de yaralanmasına yol açan ana sebeplerden biri” olduğu belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi:

“Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen deprem bölgesinde birçok sorunun devam ettiği, eğitim, sağlık, güvenlik ve altyapı hizmetlerinin sağlanmasında hâlâ çok ciddi sorunlar yaşandığı bilinmektedir. İktidar, 319 binini 1 yıl içerisinde teslim etmek kaydıyla 650 bin konutun yapılacağı vaadinde bulunmuş, ancak bir yılın sonunda bitirilip teslim edilebilecek konut miktarı TOKİ verilerine göre 25 bin civarında kalmıştır. Elbette deprem bölgesindeki yurttaşlarımızın bir an önce kalıcı konutlarda barınmasını sağlamak son derece önemlidir. Yurttaşlarımızın bir an önce sıcak yuvalarına kavuşturulması için güvenli kentleşme ve sağlıklı yapılaşmanın olmazsa olmazı mühendislik hizmetlerinin tam ve eksiksiz sağlanmasıdır.”

“SARIBAL’IN FİKİRLERİ SORUNLARI BÜTÜNDEN KOPARDI”

Sarıbal’ın bu önerisine tepki gösteren odanın yönetim kurulu şunları kaydetti: “Sarıbal’ın fikirleri ve nihayetinde sorunları bir bütünden kopartıp, kalıcı konutların üretiminde sadece eksikliği şantiye şefi görevini üstlenecek mimar ve mühendislerin sayılarının azlığına bağlaması ne yazık ki ülkemizde sağlıklı kentleşme ve güvenli yapılaşma konusundaki başarısızlığımızın sebeplerinin teyidi olmuştur.

Sayın Sarıbal’ın ziraat mühendisi bir meslektaşımız ve meslek odasında yöneticilik görevini icra etmiş bir milletvekili olarak, sağlıklı kentleşme ve güvenli yapılaşmanın doğrudan muhatabı olan odamızın bu alanda ürettiği çalışmalardan bihaber olması ya da verdiği önem hem demokrasi kültürümüz mevcudiyetinin hem de sorunlara bilim, akıl ve liyakat perspektifinde bakılamadığı gerçeğinin ispatı niteliğindedir.

6 Şubat depremleri, mühendislik hizmetlerinin yasa ve yönetmelikler nezdinde eksik bırakıldığının ve bu eksik mevzuat dahilinde bile mühendislik hizmetlerinin kâğıt üzerinde kalmasının, sadece bir imzaya indirgenme çabasının acı sonuçlarını bize göstermiştir.”

“YIKIM ÇOĞUNLUKLA İMALAT HATALARINDAN”

Deprem bölgesindeki sorunun sadece kalıcı konut üretmek olmadığı vurgulanan açıklamada şunlar kaydedildi:

“Deprem bölgesindeki sorun, sadece kalıcı konutlar üretmek değil sağlıklı bir kentleşme bütününde güvenli, mühendislik hizmetlerini eksiksiz almış, kalıcı konutlar üretmektir. Zira 6 Şubat depremi bölge için son değildir. Dolayısıyla konut üretimi sadece insanların başlarını sokabilecekleri bir mekân üretme meselesi değil, halk sağlığını ve toplum refahını doğrudan ilgilendiren bir güvenlik meselesidir.

Tarihimizin en büyük afetlerinden olan 6 Şubat depremlerinin ardından yapı üretimi ve denetimi süreçlerindeki sorunlar bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır. Odamızın sıklıkla vurguladığı üzere bir depremde oluşan yıkım, çoğunlukla imalat hatalarından kaynaklanmaktadır. İmalat hatalarını önlemenin en temel koşullarından biri de yapı üretim sürecinde anahtar rolde bulunan şantiye şefinin görevinin başında bulunmasıdır.

Şantiye şefi; bir yapının fen ve tekniğe, ruhsat ve projesine uygun olarak inşa edilmesi ile inşaatın iş ve işlemlerinin planlanmasını sağlamak, bunun yanı sıra işçi sağlığı ve güvenliğini şantiye sahasında gözetmekle görevlidir. Anlaşılacağı üzere yapı üretiminin sağlıklı, güvenli ve doğru bir şekilde sağlanması için şantiye şefinin görevi başında bulunması zorunludur. Bir şantiye şefinin birden fazla inşaat sahasında yukarıda söz edilen görevlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmesinin imkânı yoktur.

Odamız tarafından, güvenli yapı üretimi ve yapı üretim sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için şantiye şefliği görevinin düzenlenmesi hakkında kapsamlı çalışmalar yapılmış, bu çalışmalar raporlar haline getirilerek kamuoyuyla, milletvekilleriyle ve tüm ilgili kurum/kuruluşlarla paylaşılmıştır.

Nitekim Bakanlık da Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelikte revize yapma ihtiyacı duymuş, 18.11.2022 tarihli Resmî Gazetede Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan “Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımlanmıştır. Yayımlanan yönetmelik değişikliğinde şantiye şeflerinin; 1500 m²yi geçmeyen 4 iş, 4500 m²yi geçmeyen 3 iş ve 7500 m²yi geçmeyen 2 iş üstlenebilmesine olanak tanımıştır. Oysa Odamız 1500 m² üstü bütün işlerin şantiye şefliğinin tam zamanlı olarak yapılmasını, işin niteliğine göre mesleki deneyim aranmasını, şantiye şeflerinin meslek içi eğitim alması gerektiğini, şantiye şeflerinin özlük haklarının geliştirilmesini savunmaktadır.

Üstelik, ülkemizde yeterli sayıda inşaat mühendisi bulunmaktadır. Sorun mühendis sayısının yetersizliği değildir. Bugün temel sorunlarında biri deprem olan ülkemizde, inşaat mühendislerinin yaklaşık %20’si işsizdir. Bu oran genç ve kadın meslektaşlarımızda %50’yi bulmaktadır. Sayın Sarıbal’ın soru önergesinden de anlaşıldığı üzere, bugün yapı üretimi ve denetimi süreçlerinde mühendis açığı söz konusu olmasına rağmen mühendisler arasında işsizliğin bu kadar yaygın olması akıl ve mantıkla açıklanabilir bir durum değildir."

HIZLICA HAYATA GEÇİRİLMESİ GEREKENLER

İMO, açıklamasının devamında "Sarıbal nezdinde bütün kamuoyu ve karar alıcılara depremlerin felakete dönüşmesini önlemek için ivedilikle hayata geçirilmesi gereken temel konuları" şöyle sıraladı:

-Öncelikle sağlam, kararlı ve istikrarlı bir siyasi irade ile kamunun ihtiyaç ve menfaatlerini gözeten, meselelere bütüncül ve bilimsel bakabilen politik bir anlayışa ihtiyaç vardır. 

-Deprem ve diğer afetlerin yapılarda yaratmış olduğu hasarların çok büyük bir kısmının imalat kusurlarından kaynaklandığı bilinmesine rağmen inşa sürecinin temel aktörü olan şantiye şefliğine gerekli önem verilmemektedir. Uygulamada şantiye şefliği hizmeti sadece resmi prosedürleri tamamlamak amacıyla kâğıt üzerinde kalmaktadır. Dolayısıyla Şantiye Şefliği formalite olmaktan çıkarılmalı, her şantiyede tam zamanlı olmak üzere bilgili ve işin gerektirdiği deneyime sahip mühendisler vasıtasıyla yapılması sağlanmalıdır.

-Afetlere hazırlık çalışmaları kaynak ve zaman gerektiren uzun soluklu çalışmalardır. Yani siyasi kadroların ihtiyaç duyduğu ve kendi dönemlerinde yapıp bitirebilecekleri gösterişli yapılar/faaliyetler olma özelliğine sahip değildir. Dolayısıyla gerek merkezi gerekse yerel yöneticilerin esnetip gevşetemeyeceği yasal düzenlemeler yapılmalı, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı için önlemler alınmalı, aksine davranışların hukuki ve cezai yaptırımları olmalıdır.

-Rant odaklı imar düzeni ile yapılaşmada kuralsızlığın ve cezasızlığın hâkim olması kaçak yapılaşmanın önünü açmakta, bunun sonucunda da imar afları gündeme gelmektedir. Unutulmamalıdır ki, yozlaşma kültürü büyükten başlayıp küçüğe doğru yayılmaktadır. Sermaye gruplarının, “güçlü” kesimlerin inşaatlarına göz yumup tam tersine özel düzenlemelerle hukukileştirmeye çalışılması toplumun geneline emsal teşkil etmektedir. İmarda kural kuraldır. Merkezi ya da yerel siyasi/iktisadi aktörlerin çıkarlarına göre değişkenlik arz etmemelidir.

-Ülkedeki riskli yapı stoku belirlenmeli, yapı envanteri çıkarılarak risk öncelik sırasına göre tüm binalar depreme karşı güvenli hale getirilmelidir.

-Kentsel dönüşümde kamu yararı gözetilmeli, rant odaklı kentsel dönüşüm anlayışı terk edilmelidir. Dönüşüm sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişmenin bir bütünü olarak ele alınmalıdır.

-Yetkin mühendislik uygulaması muhakkak hayata geçirilmelidir. İnşaat mühendisliğinin ilgi alanına giren konularda halkın güvenli yaşam hakkının korunması ve mühendisliğin gerekliliklerinin yerine getirilmesi amacıyla bilgili, deneyimli ve etik kurallara bağlı mühendisler eliyle yapılabilmesi için, meslek kuruluşlarının sorumluluğunda yetkin mühendislik uygulamasına geçilmelidir.

-Mevcut Yapı Denetim Yasası’nın öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; mesleğinde yetkin yapı denetçilerinin faaliyetlerine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir model hayata geçirilmelidir. Yapı denetim görevlileri kamu personeli niteliğinde kabul edilmeli, can güvenlikleri sağlanmalıdır. Proje denetimi ve yapı denetimi birbirinden ayrılmalı, Proje Denetimi doğrudan kamu tarafında ve yetkin mühendisler eliyle yapılmalı, Yapı Denetim Kuruluşları ve Laboratuvarları doğrudan kamuya karşı sorumlu olmalı ve onun denetiminde çalışmalıdır. “