Gelişigüzel yürürlüğe konan bu ‘karantinalar’ virüsün yayılmasını hiçbir şekilde engellemiyor. Yayınlanan önlemlere göre iki farklı hanenin sakinleri bir hanede bir araya gelemiyor, fakat aynı hane üyeleri birlikte bara gidebiliyor ya da karantina önlemleri ilan edilmeyen komşu kasabada istediklerini yapabiliyorlar.

İngiltere plansız normalleşiyor

Robert Stevens - Paul Bond

Birleşik Krallık’ta Johnson hükümeti ekonomiyi geri açma baskısını artırıyor. İnsanların tüm tepkilerine karşın, salgının yeniden hız kazandığına dair verileri görmezden geliyor. Rejimin salgın yönetimi yaklaşımı ilk günden beri ‘sürü bağışıklığı’ politikasına dayanıyor ve on binlerce insanın ölümünü göze almak anlamına geliyor.

Karantina uygulaması 4 Temmuz günü sona erdi ve nüfusun yoğun olduğu yerlerde vakaların artışına tanık olduk. Günlük vaka artışı ağustos ayı boyunca binin üzerinde seyretti. Eylül ayının ilk haftası itibarıyla günlük 2 bin vakaya doğru yaklaştığımızı görüyoruz. King’s College London’ın analizine göre ise bu rakama çoktan ulaşmış olabiliriz.

ÇALIŞANLARIN YÜZDE 34’Ü OFİSE DÖNDÜ

Ofis çalışanlarının büyük bölümü güvensiz işyerlerine dönme ve ailelerinin hayatını tehlikeye atmaya fikrine karşı çıkıyorlar. Morgon Stanley tarafından geçtiğimiz ay paylaşılan anket sonuçlarına göre, çalışanların yalnızca yüzde 34’ü ofise döndü. Londra’da ise bu oran yüzde 29’du. Geçtiğimiz hafta itibarıyla sayı yüzde 37’ye çıktı. Diğer yandan Almanya, İtalya, İspanya gibi ülkelerde işgücünün üçte ikisi iş yerlerine dönmüş bulunuyor. Fransa’da oran yüzde 84.
Cardiff ve Southampton Üniversitelerinden araştırmacıların yürüttüğü çalışmaya göre, çalışanların yüzde 90’u evden çalışmanın ‘bir ölçüde’ sürmesini istiyor. İşyeri sahiplerine yoğunlaşan farklı bir çalışmaya göre, işverenlerin yalnızca yüzde 31’i işyerine dönüşün desteklenmesi gerektiğini düşünüyor.

Londra Ulaştırma Birimi’nin verilerine göre şehirde metro kullanımı geçen hafta yüzde 17,2 artış gösterdi. Tabii yoğunluk geçtiğimiz seneye göre halen yüzde 30 daha az. Otobüs kullanımının ise bir önceki haftaya göre yüzde 22 arttığı bildiriliyor.

Daily Mail gazetesi olup bitenden kendine pay çıkararak, çarşamba günü okula dönen çocukları manşetine taşıdı. Okula dönen çocukların fotoğrafının hemen altında ise Paddington Tren İstasyonu’nun boş platformu vardı. Manşette ise “Binlerce çocuk okula dönerken trenler, yollar ve ofisler boş. Birleşik Krallık nerede?” yazıyordu. İngiliz Endüstri Konfederasyonu Genel Müdürü Carolyn Fairbairn, okulların açılmasını ‘önemli bir ilk adım’ olarak tanımlıyor, bunu ebeveynlerin iş yerlerinde dönmesinin önkoşulu olarak tanımlıyordu. Alenen suç sayılabilecek bu politika, enfeksiyon oranlarını hızla arttırabilir. 10,3 milyon öğrenci ve 1,5 milyon öğretmen ve eğitimci okula dönmüş bulunuyor. Bu sayı, Birleşik Krallık nüfusunun yüzde 18’ine tekabül ediyor.

4 Eylül günü itibarıyla toplam 100 okuldan salgın haberleri geldi. İskoçya’da ise İskoç Ulusal Partisi yönetimi tarafından 11 Ağustos günü açılan İskoç okullarının 73’ünde virüs tespit edilmişti. Kuzey İrlanda’dan 15, Wales’dan 1 okuldan daha haber geldi. Cuma günü geldiğinde bir günde 11 okuldan salgın haberi geldi, tespit edilen vaka sayısı bir günde ikiye katlanmıştı. Öğrencilerin büyük bölümü toplu taşıma kullanıyor. Londra Ulaştırma Birimi’nin toplu taşıma için belirlediği taşıma kapasitesi kuralları, okul taşıtlarında uygulanmıyor.

YENİ VAKALAR ULUSLARARASI SEYEHAT KAYNAKLI

Yeni vakaların büyük bölümü uluslararası seyahat kaynaklı. Tespit edilen vakalardan yedisi geçtiğimiz haftada Yunanistan’dan Wales’a seyahat etmiş. Bu hafta İskoçya ve Wales yönetimleri, Portekiz’den ve Yunanistan’dan dönen kişilerin kendilerini karantinaya almaları çağrısı yaptı. İngiltere ve Kuzey İrlanda’nın ise böyle bir açıklaması olmadı. Portekiz’de salgının yedi günlük yayılım ortalaması her 100,000 kişi için 15,3 iken, bir anda 23’e yükseldi. 20 sayısı karantina uygulanması gereken ‘kritik eşik’ olarak tanımlanıyor.

Muhafazakâr Parti ile İskoçya ve Wales’daki ortakları son birkaç haftadır yerel ölçekli karantina uygulamaları ilan ediyorlar. Johnson buna da aptalca bir isim takarak buna bir tür ‘zıpçıktı’ stratejisi dedi. Yerel uygulamalar, hükümetin ulusal karantinaya dönmemekteki ve virüsle mücadele etmek için gereken yaygın test ve takip uygulamalarını göz ardı etmekteki ısrarına dayanıyor.

Gelişigüzel yürürlüğe konan bu ‘karantinalar’ virüsün yayılmasını hiçbir şekilde engellemiyor. Yayınlanan önlemlere göre iki farklı hanenin sakinleri bir hanede bir araya gelemiyor, fakat aynı hane üyeleri birlikte bara gidebiliyor ya da karantina önlemleri ilan edilmeyen komşu kasabada istediklerini yapabiliyorlar; kafelerde oturabiliyor, alışveriş yapabiliyorlar. Başkalarıyla oda paylaşmadığınız sürece yurtdışı tatiline gitmek de serbest!

Uygulanan sistemin saçmalığını Mancester’da da görmek mümkün. Toplam üç şehir ve sekiz kasabadan oluşan Manchester ilinin toplam nüfusu üç milyon kadar. Temmuz sonuna kadar il çapında karantina uygulandı. Bolton ve Trafford kasabalarında yaşayan yarım milyon insan, salı akşamı karantinanın sonu günü olduğunu sanarak yatağa yattılar. Sağlık Bakanı Matt Hancock, çarşamba günü kameraların önüne çıkarak, ‘gelen veriler ışığında’ karantinanın uzatıldığını duyurdu. Bolton bölgesinde vakalar bir hafta içinde üç kat artmıştı ve Trafford’da da iki kat artış vardı. Dört haftadır karantina uygulanmasına rağmen Bolton’daki vaka sayıları ülkede neredeyse başı çekiyordu. Sayı her yüz bin kişi için 76,5 dolaylarındaydı. Ağustos ayının son haftasında Bolton’da 220 yeni vaka saptanmıştı.

İŞYERLERİNDE VE OKULLARDA KOMİTELER KURMAMIZ ŞART

Hükümetin ‘şirket yanlısı’ gündemini yürütmeyi sürdürebilmesinin sebebi, İşçi Partisi’nden ve işçi sendikalarıyla danışıklı dövüş halinde olması. İşçi Partisi Lideri Keir Starmer, çarşamba günü bir açıklama yaptı. Johnson hükümeti okulların açılması için hazırlık yaparken hükümete bir mektup yazmış ve “toplumun tüm kesimlerinde özgüven ve görüş birliği sağlanması için desteğe hazır olduğunu” belirtmişti. Sonrasında ise “yanıt bile gelmedi” diye şikâyet etti.
İşçiler kendi çıkarlarını savunmak ve yönetici sınıfının cinayet niteliğindeki planlarına karşı çıkmak zorunda. Tüm işyerlerinde ve okullarda komiteler kurmamız, iş güvenliği ile toplum sağlığını birleştiren mekanizmalar üretmemiz şart.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: World Socialist Web Site