Yapılan bir araştırmayla, Amazon ormanlarının toplam alanının yaklaşık yüzde 20’sini oluşturan güneydoğu bölgesinin, emdiğinden daha fazla karbondioksit gazı saldığı, yani bölgenin artık bir karbon yutağı özelliğinde olmadığı saptandı. Bunun sebebi ise kontrolsüz ağaç kesimi, küresel ısıtma ve yangınlar…

İnsan etkisi sebebiyle, Amazon ormanlarının bir kısmı emdiğinden daha fazla karbondioksit salıyor

Amazon yağmur ormanları, yokluğunda atmosfere salınacak olan büyük kitlelerdeki karbondioksit gazını emerek iklim değişikliğine karşı mücadelede kritik bir rol oynuyor.

CBS News haber portalında yayımlanan habere göre çarşamba günü Nature dergisinde yayımlanan bir makalede, insanların amazon ormanlarının ‘absorpsiyon’ özelliğini tehdit ettiği ve bu durumun gezegenimiz için yıkıcı sonuçları olabileceği belirtildi.

Araştırmayı destekleyen ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi, Amazon havzasının Dünya genelinde geriye kalan tropik yağmur ormanlarının yarısından fazlasına ev sahipliği yaptığını ve 4,5 milyon kilometrekarelik bir alanı kapsadığını ifade etti. Amazon bölgesi, ağaçlarda ve toprakta yaklaşık 123 milyar ton karbon depoluyor.

“AĞAÇLAR OLMASAYDI DAHA KÖTÜ DURUMDAYDIK”

Makalenin baş yazarlarından John Miller, CBS News'e verdiği röportajda "İnsanların fosil yakıt kullanarak atmosfere saldığı karbondioksit gazının yaklaşık yarısı ya okyanuslar ya da toprak tarafından emildi. İklim değişikliği tehdidi karşısında zararlı gazların yarısının doğa tarafından absorbe edilmesi insanlar için büyük bir şans. Doğa başlı başına insanlara iklim değişikliğiyle mücadele hizmeti sunuyor ve ağaçlar tüm bu zararlı gazları absorbe etmeseydi küresel ısınma bugün çok daha kötüleşirdi" ifadelerini kullandı.

BÖLGEYİ ANALİZ ETTİLER

Amazon havzası, uzun zamandır dünyanın "karbon yutağı" olarak biliniyor. Bölge, atmosfere saldığından daha çok karbon emdiğinden hayati önem teşkil ediyor. Fakat araştırmalar, Amazon yağmur ormanlarının karbon tutma özelliğini kaybetmeye başladığını ortaya koyuyor. Miller ve araştırmada görevli diğer bilim insanları, sorunun nedenine inmek için dokuz yıllık bir araştırma başlattı. Amazon havzasını dört farklı bölgeye (kuzeybatı kuzeydoğu, güneybatı ve güneydoğu) ayırdılar ve 2010 yılından 2018 yılına kadar her bölgeyi ayrı analiz ettiler.

YANGINLAR ARTIYOR, DENGE BOZULUYOR

Amazonia olarak da bilinen Amazon havzası, toprağında ve bitki örtüsünde büyük miktarlarda su depolama özelliğiyle bilinen bir bölge.

Bir tür doğal su deposu niteliğinde olan bölgede sular su döngüsüyle atmosfere ulaşıyor ve yağış olarak yeryüzüne iniyor. Böylece bölgedeki bitki örtüsü ve ormanlar yıl boyu canlı kalıyor. Ancak kontrolsüz ağaç kesimi ve küresel ısıtma, yağmur ormanlarının ekosisteminin bir kısmını etkiledi. Sonuç olarak bölgede kurak mevsimler uzarken ormanlar yangın tehdidine daha duyarlı hale geldi.

Yıl boyunca iklimin sıcak ve nemli olup bitki örtüsünün değişmediği kuzeybatı Amazonia'da araştırmacılar, bölgenin karbon dengesine yakın olduğunu, böylece saldığı kadar karbon emdiğini buldu. Araştırmacılar güneydoğu bölgesini gözlemledikçe bu dengenin yavaş yavaş bozulduğunu tespit etti.

Araştırmacılar, Amazonia'da kontrolsüz ağaç kesimi ve ısınma seviyelerinin daha yüksek olduğu güneydoğu ve kuzeydoğu bölgelerinde nemli mevsim yaşanırken karbon dengesinin hakim olduğunu tespit etti. Ne var ki kurak mevsim geldiğinde ormanların önceki mevsimde saldıklarından daha fazla karbon saldığına rastlandı.

Yine Nature dergisinde yayımlanan bir haberde araştırmayla ilgili “Doğu Amazon bölgeleri, son 40 yılda kurak mevsimler boyunca her on yıl yaklaşık 0,6 santigrat derece daha da ısındı. Bu oran, küresel ısınma oranının üç katından fazladır ve Kuzey Kutbu'ndaki ısınma ile aynı orandadır” ifadelerine yer verildi.

ARTIK ‘KARBON YUTAĞI’ DEĞİL

Araştırmacılar, toplam alanın yaklaşık yüzde 20’sini oluşturan güneydoğu bölgesinin emdiğinden daha fazla karbondioksit gazı saldığını, yani bölgenin artık bir karbon yutağı özelliğinde olmadığını saptadı.

Miller, verdiği başka bir röportajında, “Ormansız ve fazla ısınan bir Doğu Amazon (özellikle de Güneydoğu Amazon) bölgede yaşanan yangınların da bir sonucu olarak atmosferdeki karbonu absorbe etmektense atmosfere karbondioksit gazı yayıyor. Dokunulmamış ormanların orman yangınlarından açığa çıkan karbondioksiti absorbe etmesiyle absorpsiyon-salınım oranında bir denge sağlanıyor. Bu durumda daha nemli ve korunmuş olan Orta ve Batı Amazon, ne bir karbon yutağı ne de karbondioksit kaynağı teşkil ediyor” şeklinde konuştu.

KARBON SALINIMI İKİ KATINA KADAR ÇIKACAK

Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'ne göre söz konusu araştırma, karbondioksit seviyelerinin 3.6 milyon yıldır geldiği en yüksek noktada yapıldı. Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'nden bir bilim insanı, pandemi olmasaydı 2020 yılının küresel emisyonlarda rekor seviyeleri göreceğini öngördü.

Bilim insanları, mevcut alışkanlıklarımızda değişikliğe gitmezsek bugünkü karbondioksit salınımının yaklaşık 55 yıl içinde sanayi öncesi dönemlerdeki karbondioksit salınımının iki katı olacağına inanıyor.

Araştırma, Amazonia'nın karbon yutağı olma özelliğini yavaş yavaş kaybettiğini ve gelecekte dünya genelindeki tropikal ormanların karbondioksit emme özelliklerini kaybedebileceğini ortaya koyuyor.