Rosi Braidotti, bu çalışmasında insan sonrası dönemde ortaya çıkan yeni öznellik türlerini incelerken, bu alanı tüm çelişikleriyle anlamaya çalışıyor. Dahası bilgi üretim pratikleri ve akademik çalışma alanlarındaki çelişkileri de çalışmasına dahil ederek gelecekte, kolektif olarak neler yapabileceğimizi tartışıyor.

İnsan sonrası için etik bir çerçeve

İLKE KAMAR

“Her tür internet sitesi ve dijital hizmet sağlayıcısının kullanıcılarından her gün insan olduklarını kanıtlamalarını istemesi hiç de garip karşılanmıyor artık. Genellikle şöyle bir uyarı okuyoruz: ‘Aboneliğinizi Onaylamadan Önce İnsan Olduğunuzu Doğrulamanız Gerekiyor’. Sonra da ekranda bir görüntü beliriyor:

‘Ben robot değilim’

Kişinin insanlığını kanıtlanmak zorunda bırakılması, ana referans noktasının insan değil, bilişim ağlarının algoritmik kültürü olduğunu gösterir. Bu örnek, çağdaş toplumda insanın bir soru işaretine dönüştüğüne işaret eder. Günümüzde kim ya da ne insan sayılır?”

Geçen günlerde Seyran Çam, Eda Çaça çevirisiyle Kolektif Kitap tarafından yayımlanan İnsan Sonrası Bilgi kitabında Rosi Braidotti insan olma kavramının ne anlama geldiğini daha ilk paragrafta tartışmaya açıyor.

Günümüzde dijital ortamları kullanan milyonlarca kişi fotoğraf karesinin içinde yer alan ‘trafik lambalarını’ ya da ‘palmiye ağaçlarını’ işaretlemediği sürece yapay zekâlar tarafından insan kabul edilmiyor. Ve biz ‘insan olduğumuzu’ kanıtlamaya çalışırken robotları da eğitme, geliştirme görevi üstleniyoruz. İşte Braidotti, İnsan Sonrası Bilgi kitabında böyle bir dünyada, alternatif insan sonrası özne oluşumlarını saptamaya ve bilgiyi olumlayıcı bir etik çerçevesine yerleştirmeye çabalıyor. Hayatımıza giren teknolojilerden vazgeçmemizin gerçekçi olmadığını ama onlarla ve onları yaratanlarla mücadele edebileceğimizi, gücün, bilginin daha adil ve sürdürülebilir yaşama dönüştürmesinde yeniden kurgulanmasının gerekliliğinin üzerinde duruyor.

İNSAN SONRASI BİLGİ ÜRETİMİ

Rosi Braidotti’nin akademik çalışmaları temelde sabit kimlikleri ve diyalektik karşıtlıkları reddetme üzerine kuruludur. Çoğul hiyerarşilerin dışında birlikte yaşamayı ve kolektif duyguları besleyecek değişimleri önemser.

Bu yüzden de sorunlar karşısında hep dengeleyici bir adım atma üzerine düşünür. İnsan sorunun bir parçası olduğu için çözümün de parçası olmalıdır ona göre. Örneğin Türkçeye çevrilen bir önceki kitabı İnsan Sonrası’nda, insan -dışı, insan- olmayan, insanlık- karşıtı ve insandan sonra gelene ilişkin temsiller üzerine tartışmaları ve kavramları irdeliyordu. Bununla birlikte, Deleuzecü düşünceyi ve post hümanist felsefeyi, post modernist yaklaşımla birlikte inceleyerek, hümanist perspektifin ötesine geçme ve insan merkezli dünya görüşünü terk etme üzerine bir düşünme biçimi öneriyordu.
İnsan sonrasına ve insan dışına ilişkin yeni bir etik anlayışın düzenlenmesinin imkân ve koşullarını değerlendirirken, ‘insan sonrasının’ yeniden inşasında ekolojiyi ve feminist anlayışı yeni bir politik söylemle ele aldı. En çok üzerinde tartıştığı, çalıştığı konulardan biri de ileri Kapitalizm karşısında alternatif insan sonrası özne oluşumlarına odaklanmak oldu. Özellikle de teknolojinin hâkimiyetinde özneyi kuran süreçler arasında bir denge kurmanın olanağının izini sürdü. Avrupa-merkezci insan tasarımıyla yerleşen hiyerarşik tür ayrımıyla baş etmeyi de çok önemsedi. Ona göre, tarihsel olarak “insan’/’erkek-insana” tekabül eden özne cinsiyetçi ve ırkçı bir dünya inşa etmekteydi ve bu yüzden insan sonrası görüşün yeniden tasarlanması gerekiyordu. Braidotti, Deleuzecü öteki -oluş kavramının birleştirici gücüyle hareket ederek kimlik politikaları, hayvan hakları, felsefesi, doğa bilimleri, medya ve teknolojik çalışmaları da içeren bir alana vurgu yaptı.

KOLEKTİF DİRENİŞ

Rosi Braidotti’nin son çalışması İnsan Sonrası Bilgi kitabına gelirsek: Braidotti, bu çalışmasında insan sonrası dönemde ortaya çıkan yeni öznellik türlerini incelerken, bu alanı tüm çelişikleriyle anlamaya çalışıyor. Dahası bilgi üretim pratikleri ve akademik çalışma alanlarındaki çelişkileri de çalışmasına dahil ederek gelecekte, kolektif olarak neler yapabileceğimizi tartışıyor. İnsan Sonrası Bilgi yedi bölümden oluşuyor: İnsan Sonrası Durum, İnsan Sonrası Özneler, İnsan Sonrası Bilgi Üretimi, Eleştirel Post Beşerî Bilimler, İnsan Sonrası Düşünme, Olumlayıcı Etik Üzerine ve Tüketilmez Olan…

Braidotti, çalışmasında bütün canlı yaşamı, ekoloji ve teknolojiyi bir süreklilik olarak görüyor. Kitap insan sonrası bilgi üretiminin örneklerini incelerken; insan olan/olmayan ve insansız bileşenleri kapsayan transversal bir öbekleşmeyi inşa etmenin yollarını araştırıyor. İnsan sonrası bilginin heterojenlikler ve transversalliklerden beslendiğini söyleyen Braidotti, post - beşerî bilimler alanındaki bilgi üretiminde rehberlik eden temel ilkelerin çokluk ve karmaşıklık olduğunu savunuyor. Geniş ölçekli düşünmede medya çalışmaları, insan merkezi olmayan teknolojik aygıtlar, ağlar, kodlar gibi araştırma nesnelerine odaklanıyor:

“Canlı madde en derinden hissettiği özgürlüğünü dışa vurma arzusuyla hareket eder; arzunun kendisi kategorik ayrımları yerinden eden, transversal bir ontolojik kuvvettir. Bu türden bir madde anlayışının can verdiği insan sonrası bilgi özneleri gömülü ve bedenli olarak ortaya çıktıkları halde insan olan ve olmayan ötekilerle ilişkisel bir ağ içinde akış halindedir. İnsan sonrası öznellik zoelojik, jeolojik ve teknolojik organizmalardan oluşan bir bütünlüktür, bir zoe/jeo/tekno öbekleşmesidir. Bunun içerimleri hem epistemolojik hem de etiktir. Epistemolojik muhakeme hatası, öznenin ilişkisel doğasına haksızlık eden bir yanlış anlamadır.”

Braidotti, günümüzde bilginin sermaye ve iktidarlar tarafından nasıl kullanıldığını anlamanın çok önemli olduğunu sıklıklarla vurguluyor. Çünkü olup biteni tam anlamadan doğru politikalar geliştirilemez ona göre: “İnsan sonrası eleş tirel kuramcılar olarak tüm o “ötekiler”i insan sonrası bilgi üretimine dahil etmek istiyorsak bir perspektif değişimi gerekiyor. Bu da yerküresel, gezegensel, kozmik kaygıları; hayvanlar ve bitkiler gibi doğallaştırılmış ötekileri, son olarak da teknolojik aygıtları transversal düşünme ve bilmenin ciddi ve ortak inşacıları olarak yeniden konumlandırmak demektir. Bu sayede gerçekten de zoe/jeo/tekno odaklı bir perspektif elde edilebilir.”

Tüm bunlarla birlikte Braidotti, kapitalizmin bilgiden para kazandığı bir dünyada bilgi kavramının yeniden düzenlenmesi için gelinen noktayı iyi analiz etmenin ve sonrasında dayanışmayı esas alan bir direnişin ortaya konulmasını öneriyor. Bunun için de temellendirilmiş, hesap verebilir ve aktif bir ‘biz’ oluşturmanın en önemli adım olduğunu söylüyor.