İran’da yeni ortak alanlar

Hossein Derakhshan

Erkek egemen bir toplumda, erkek egemen olmayan bir platformun etkisi ne olur? İranlıların Clubhouse platformuna duydukları büyük ilgiyi bu açıdan da ele almalıyız.

İran’da yüz binlerce insan bu platformda saatlerce vakit geçiriyor, ciddi fakat medeni tartışmalar ile ülkenin güncel meselelerini ele alıyorlar. Yaklaşan başkanlık seçimleri, nükleer anlaşma, demokrasinin geleceği, toplumun gözü önündeki bazı erkek figürlerin cinsel istismar geçmişleri...

Ülkenin tanınmış hak savunucularından olan Faize Haşimi Rafsancani tarafından yapılan oturum ilgi odağı oldu. Clubhouse’da odalara en fazla 8bin kişi katılabiliyor. Bu kapasite aşıldı ve ikinci bir odaya naklen yayın yapılmasıyla binlerce insana ulaşıldı. Bu esnada binlerce insan daha Twitter’ın yeni sesli sohbet fonksiyonu ‘Spaces’ ile tartışmaları takip etti.


Beş saatten uzun süren oturumda Rafsancani, farklı katılımcılar tarafından zorlu sorulara yanıt verdi. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif de geçtiğimiz hafta benzer oturumlarda sorulara yanıt vermişti.

Diğer platformların aksine Clubhouse kitlelerin ‘katılımını’ ön plana koyuyor. Aynı görüşlerde buluşan insanlara vaaz vermek yerine, farklı görüşlere sahip insanları bir araya getirmeye çalışıyor. Aynı görüşlere sahip konuşmacıların katıldığı oturumlar kısa sürede sıkıcı hale geliyor ve izleyici sayıları düşüyor. Clubhouse oturumlarını televizyon programlarından ayıran başlıca özellik, zaman kısıtlaması olmaması ve oturumların sık sık planlanandan çok daha uzun sürmesi.

Birçok toplum gibi İran toplumu da kuşak, cinsiyet ve sınıf ayrımları neticesinde bölünmüş durumda. Bir yanda İran devlet kontrolündeki medya var, diğer yanda ise Birleşik Krallık, ABD, İsrail veya Suudi Arabistan’dan yönetilen medya şirketleri tarafından yönetilen medya organları var. Bu mecralarda kamusal tartışmalar rejim yanlısı ya da rejim karşıtı ‘aşırı görüşler’ üzerinden şekilleniyor ve toplumsal kesimlere diyalog alanı kalmıyor.

Twitter ve Telegram gibi platformlar rejim tarafından engellenmiş olsa da VPN ile erişim sağlanabiliyor. Fakat kullanım şekli itibarıyla bu platformlar da ana akım medya kanallarının ‘birer uzantısı’ gibi işlev görüyor ve aynı aşırı görüşler tekrar ediliyor. Instagram henüz engellenmemiş olsa da ağırlıklı olarak ünlülerin apolitik paylaşımları etrafında şekilleniyor. Bu bağlamda Clubhouse’un sunduğu imkanlar önemli bir istisna. Clubhouse’un insanları cezbeden bir yönünün de orta ve küçük ölçekli odalarda rejim karşıtı ya da yanlısı hak savunucularının ve gazetecilerin bir araya gelebilmesi olduğunu görüyoruz.
Twitter’da olsa bu insanlar birbirilerini engelleyecek ya da trolleyeceklerdi fakat Clubhouse’da iki dakika konuşmak için bir oturumu saatlerce dinliyorlar. Birbirine uzun yıllardır öfke duyan insanların sabırla bekleyip, güncel konuları sakince tartıştıklarını görmek adeta bir ütopya.

KADINLARIN SESİ DAHA GÜR

Kadınların tartışmalara aktif katılımı ve birçok oturumu bizzat yönetmeleri de de Clubhouse’un diğer platformlardan farklılaşan yapısal özelliklerini ortaya koyuyor. Özel mesaj ya da ‘beğen’ tuşu gibi fonksiyonlar kasıtlı olarak eksik bırakılmış. Konuşmacıları kötü yorumlar ile aşağılama şansınız kalmıyor. İnsanları sesli olarak taciz etme imkanınız hâlâ var fakat bu davranışlar hemen ‘anti-sosyal’ olarak algılanıyor ve moderatörler tarafından engellenmenize sebep oluyor. İzleyici kitlesinin canlı ve sesli olarak katılıyor olması da ‘gizemli’ takipçi kitleleri oluşmaması anlamına geliyor. Bu sayede kadınların toplumsal ve siyasi konularda kamusal tartışmalara katılması önündeki güçlükler de kalkmış oluyor. Toplumun gözü önündeki bazı erkeklerin isimlerinin anıldığı cinsel istismar iddiaları da Clubhouse odalarında bolca tartışıldı ve bu kişilerden bazıları toplum önünde özür dilemek zorunda kaldılar.

Haziran ayında yapılacak seçimler birçok insan için ‘heyecan kaynağı’ olmaktan uzak çünkü nükleer müzakereler kimin aday olabileceği konusunda fazlasıyla belirleyici olacak. Fakat bu yeni platform birçok İranlı için gecenin geç saatlerine kadar heyecan kaynağı oluyor.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: The New Arab