Bu isyanların temelini ekonomik ve sınıfsal dayanaklar oluştursa bile İran halkının bu isyanının temel nedeni özgürlük arayışıdır.

İran’ın yakın tarihinden kesitler

UMUTCAN ALLAHVERDİ

Tarihsel süreç içerisinde geçirdiği aşamalar ile Ortadoğu coğrafyasının en önemli devletlerinden biri olan İran, bugün tekrardan yeni bir isyan dalgasıyla gündeme gelmiştir. Ancak bugün yaşanan isyanın boyutlarını kavrayabilmek için kısa da olsa İran tarihinden bahsetmek gerekir. 19.Yüzyılı devrimler çağı olarak nitelendirebiliriz.

Bu devrim çağı doğu toplumlarını da etkisi altına almış ve Rusya ile başlayan meşrutiyet devrimi süreci İran ve arkasından Türkiye’de etkilerini göstermiştir. İran’da gerçekleşen meşrutiyet devrimi özellikle dönemin büyük devletleri hoşnut etmemiş, halkın kolektif irade koyarak yarattığı bu devrim süreci bu devletlerde rahatsızlık yaratmıştır. Petrol kaynaklarından kaynaklı büyük devletlerin her zaman kıskacında olan İran bu dönemde zayıf bir burjuvazi ve cılız bir işçi sınıfından oluşuyordu.

Bu noktalarda yaşanan eksiklik ve aksaklıklardan bahsetmekle birlikte halkın kolektif iradesiyle yaratılmış baskıcı bir yönetim tarzını alt eden pratiği karşılığını kültür ve edebiyat alanlarında vermiştir. Meşrutiyet dönemini genel hatlarıyla özetledikten sonra ülkenin yaşadığı ikinci kırılma 1953 yılında gerçekleşen darbedir.

1953 yılında gerçekleşen darbe sonrası şah Abd’nin tam olarak askeri desteğini aldı ve TUDEH Partisini yasakladı. Devam eden zaman zarfında toplumun farklı katmanları bir araya gelerek Şah yönetimine karşı çıktı ve ilk büyük deneme Humeyni yönetiminde 1963 yılının Haziran ayında denenmiş ancak bu isyan başarısızlıkla sonuçlanmıştır. TUDEH Partisi’nin kapatılmasından sonra radikal Marksist hareketler kent ve kırsal alanlarda gerilla faaliyetlerine girişmişlerdir. Bu örgütlenmeler 1971 yılında büyük Siahkal isyanını getirmiştir. Siahkal isyanını büyük bir sertlikle bastıran Şah sert önlemler almaya devam etmiştir. Genel hatlarıyla devrim öncesi dönemi özetlemeye çalıştık.

DEMİR YUMRUK DÖNEMİ

Devrim öncesi dönemini incelerken özellikle gözden kaçırılmaması gereken noktalardan biri kentlilik ve bunun getirdiği ekonomik kıstaslardır. İran Devrimi döneminde ülkenin toplam nüfusu yaklaşık olarak otuz beş milyon civarındaydı. Bu nüfusun ağırlığı Tahran, Meşhed ve İsfahan gibi şehirlerde bulunuyordu. Ancak Ahvaz, Kermanşah ve Kum gibi küçük şehirler ise hâlâ ülkenin yarısının bulunduğu yerlerdi. Kitle iletişim araçlarının gelişmesi ile birlikte kırsal kesim ile özellikle metropol diyebileceğimiz şehirler arasında ağırlıklı olarak üniversiteler ile kontaklar kurulmuştur. Ülkenin içinde bulunduğu istikrarsız ekonomi ve devam eden zaman zarfında sol,seküler ve İslamcı yapıların iç içe girmesiyle birlikte bu karmaşa hali devrim sürecinin evrilmesine yol açmıştır. Özellikle devrim sürecinde birçok yazarın bahsettiği lider eksikliği meselesi sonucunda Humeyni iktidarı başlamıştır. Humeyni, 1979-1989 yılları arasında ülkeyi demir yumrukla yönetmiştir.

Kürtler, devrimciler ve belirli İslami gruplar hızla tasfiye edilmiş ve birçoğu idama maruz kalmıştır. Bu dönemde gerçekleşen İran-Irak savaşı da Humeyni’nin otoriter yönetim tarzını meşrulaştırma girişimlerinden biridir. Humeyni sonrası dönemi incelediğimiz zaman ise Cumhurbaşkanlığı görevine Rafsancani gelmiştir. Rafsancani 1989-1997 yılları arasında görev yapmıştı.

Rafsancani döneminde sonra ise hakkında Türk gazeteciler tarafından da çalışma yapılmış ve liberal eğilimleri fazla olan Muhammed Hatemi Cumhurbaşkanlığı görevini icra etmiştir. 1997-2005 yıllarında görev yapan Hatemi, göreceli bile olsa belli bir özgürlük ortamı sağlamıştır. Farklı yapıların bir araya gelerek oluşturduğu bir koalisyonun ürünü olan Hatemi dönemi sonrasında ise Ahmedinejad dönemi başlamıştır. 2005 yılında göreve gelen Ahmedinejad döneminden itibaren ise yeniden otoriter bir yönetim tarzı ortaya çıkmıştır. Önceki dönemlerde sergilenen liberal politikalar yerini dışa kapalı içe dönük ekonomik politika pratiklerine dönüşmüştür. Özellikle 2009 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yolsuzluk yapıldığı iddialarından kaynaklı olarak İran’ın şehirlerinde büyük protesto eylemleri yapılmış ve protestolar sonrasında Yeşil Hareket kurulmuştur.

Ahmedinejad’ın yönettiği 2005-2013 yılları arasında çeşitli isyanlar devam etmiştir. 2013 yılında ise göreve Hasan Ruhani gelmiştir. Hasan Ruhani pragmatist bir siyaset izlemekle birlikte özellikle görevde bulunduğu zaman zarfında birçok toplumsal kalkışma yaşanmıştır. 2017 yılında gerçekleşen isyanın temel nedeni gıda fiyatları üzerinden şekillenmişti ancak son günlerde yaşanan isyanların temelini ise akaryakıt fiyatları oluşturuyor. Sonuç olarak bu isyanların temelini ekonomik ve sınıfsal dayanaklar oluştursa bile İran halkının bu isyanının temel nedeni özgürlük arayışıdır. Olivier Roy’un önemli kitabı Siyasal İslamın İflası günümüz İran’ını tam anlamıyla özetlemektedir.