IŞİD’i Avrupa’nın yüreğine doğru bombalamak: Savaşın yeni yüzü

PATRİCK COCKBURN

IŞİD, her zaman, karşıtlarına korku salmak için çok sayıda sivili katletti. Batı’dakiler bu tür katliamları sadece kendi sokaklarında yaşanınca fark ederler. Oysa IŞİD’in intihar bombacıları, 12 Kasım’da Beyrut’ta 43 kişiyi, 13 Kasım’da Bağdat’ta 26 kişiyi öldürdüler. Bu saldırıların durdurulması neredeyse mümkün değil; çünkü her birini korumanın mümkün olmadığı sivil insanları hedef alıyorlar ve bombacılar hedeflerini yok etmek için ölmeyi istiyorlar.
IŞİD Paris saldırılarını, Fransa’nın Suriye’deki hava saldırılarını sebep göstererek üslendi. Başkentte 8 intihar bombacısı ve silahlı adam kullanmak, IŞİD operasyonununun tüm ayrıntılarıyla medyada en geniş şekilde yer almasını garanti ediyor. Bu saldırıların yılın başındaki Charlie Hebdo dergisi ve Yahudi süpermarketi saldırılarından kaygı verici farkı, büyük olasılıkla IŞİD bağlantısı nedeniyle, daha sofistike ve iyi planlanmış hale geliyor olmaları. Militan toplamak, silahlanmak, koordine olmak ve Paris katillerini son dakikaya kadar saklayabilmek; iyi bir organizasyon anlamına gelir. Bu, 30 Ekim’de Şarm el Şeyh’te Rus uçağına kalkıştan önce bomba yerleştirilmesi için de söylenebilir.

IŞİD’in intihar bombardımanlarının Suriye ve Irak dışında yoğunlaşmasının açıklaması nedir? Hükümetlerin suç ortaklarıymışçasına sivilleri öldürmek, her zaman El Kaide ideolojisinin bir parçasıydı ve bu yaklaşım en bilinen şekliyle New York’ta 9/11’de sergilendi. Bombacılar ya da silahlı adamlar, imanlarının bir göstergesi olarak, yok ettikleri en hafif hedeflerde bile kendilerini düşmanlarıyla birlikte öldürmek isterler.

Fakat IŞİD’in dünya üzerinde her yerde çarpışabileceğini göstermek istemesinin daha başka bir nedeni daha var: İki yıl içinde, Irak’ın batısında ve Suriye’nin doğusunda kendi devletini yarattığı bir dönemde, ilk defa çeşitli cephelerde askeri müdahaleyle geri düşürülüyor.

Geçmişte, pek çok ama bölünmüş olan düşmanlarıyla tek tek baş edebiliyordu; fakat şimdi aynı anda pek çok cephede saldırılarla yüzleşiyor. Rus hava saldırılarıyla desteklenen Suriye ordusu, geçen hafta Halep’in batısındaki Kweiris Hava üssünü IŞİD’den geri aldı. Bu, Suriye Hükümeti’nin, iki yıl içinde kazandığı en büyük zaferdi.

Suriyeli Kürtler, ABD hava kuvvetleriye işbirliği içinde, güneyde Hasaka çevresinde ilerliyorlar, Iraklı Kürtler, yine Amerikan hava desteğiyle, Musul’un batısındaki Sincar’ı aldılar. IŞİD Rakka ve Musul arasında gidip gelmekte zorlanabilir ve kuzeydoğu Suriye’de, gelir elde ettiği petrol alanları üzerindeki idaresini kaybedebilir.

Irak ve Suriye’deki savaş alanlarında yaşanan bu gelişmeler, Paris’in kalbindeki katliamdan uzak görülebilir. Fakat yıllar süren savaşta gelişen askeri becerisi; şehir terörizmi, gerilla taktikleri ve geleneksel savaşın etkili bir karışımıyla şekillenen IŞİD’in etkili bir savaş makinesi olduğunu anlamak önemli. Bağdat ve Irak’ın merkezindeki Şii bölgelerinde patlayıcı yüklü araçlar kullanan intihar bombacısı dalgası, (IŞİD’in) 2014 yazında Irak’taki ani ilerlemesini öncülemişti. Amaç; düşmanlarını, korku içinde ve hazırlıksız şekilde tutmanın yanı sıra potansiyel destekçilerine IŞİD’in alandaki gücünü göstermekti.
Dış dünyadan hiç kimse IŞİD’in Irak’taki terörist bombardımanları nedeniyle öldürülen ve ölmeye devam eden binlerce Iraklı Şii’yle çok da ilgilenmedi. Irak’ta öldürülen sivillerin sayısı 2012’de 4 bin 623’ten, 2013’te 9 bin 473’e ve 2014’te 17 bin 45’e yükseldi. Bağımsız internet sitesi ‘Iraqi Body Count’a (Iraklı ceset sayacı) göre (www.iraqbodycount.org) öldürülenlerin büyük bir kısmı IŞİD’in bombardımanlarının ya da idamlarının Şii kurbanları. Aynı vahşet şimdi Paris ve 10 Ekim’de 102 barış eylemcisinin iki intihar bombacısı tarafından öldürüldüğü Ankara sokaklarında tekrarlanıyor.

Bu IŞİD’in taktik kılavuzunun bir parçası, uluslararası haber ajandasını domine etme garantili bazı yollarla başkaldırısını göstermek için, her türlü karşıta misilleme yapmak. Böylelikle, askeri yollarla önleyemediği ABD hava saldırılarına karşı, Amerikalı gazeteciler ve yardım görevlilerinin kafalarının kesildiği videolarla tepki verdi. Kafa kesme videoları şok etkisini kaybetmeye başlayınca IŞİD, Ürdünlü bir pilotu kafesin içinde yakarak öldürmüştü.

Bu, sivillerin öldürülmesinin anlamsız cinayetler değil intikam olduğunu ortaya koyuyor: Rus uçağının ve 224 yolcusunun yok edilmesinin arkasında olduğunu söyleyen IŞİD bağlantılı bir grup, internette, Suriye’de uçağın enkaz fotoğraflarıyla Rus uçaklarının yerle bir ettiği binaların fotoğraflarını yan yana koydular. IŞİD, şunu netleştiriyor, eğer herhangi bir ülke onları havadan bombalarsa, bunun karşılığını, iyi örgütlenmiş yapı tarafından desteklenen şehir terörizmi metodlarını kullanarak karada verecekler. Daha önce böyle bir örnekle karşılaşıldığını söylemek zor.

Bu terör hamleleri bazı kaynaklar gerektiriyor, ama seçilen hedefler, Tunus kumsalında uzanan İngiliz turistler ya da Paris’te rock konserindeyken öldürülen insanlar gibi savunmasız oldukları için yüksek ölçüde bir eğitim gerektirmiyor. Etkileri tüm dünyada yankılanan böyle bir canavarlığı ortaya koymak için çok da fazla sayıda fanatik İslamcı’ya gerek yok. IŞİD’in her kademesinde çok sayıda yabancı savaşçı var ve genellikle hedef almak istediği ülkelerin içinden kendisine bağlı destekçiler bulabiliyor.

IŞİD’in potansiyel intihar bombacılarını halifeliğinin dışında bulup kullanmanın daha kolay olduğunu düşünebilecek olmasının başka bir nedeni de var. Bu yıl yaşadığı yenilgilerin biri Suriye ve Türkiye arasında ana sınır geçişi olan Tel Abyad’ın haziranda YPG tarafından ele geçirilmesi. Dicle ve Fırat arasındaki 550 millik (880 km) sınırın yarısı şu anda YPG’nin elinde, böylece IŞİD’in dış dünyayla olan bağlantısı, eskisine göre çok daha sınırlı. ABD, Türkiye’ye, IŞİD ve Selefi cihatçı grupların Suriye’ye, Fırat’ın batısına geçmelerine izin vermemesi konusunda yoğun baskı uyguladı. Daha önce IŞİD’e katılmak için Türkiye üzerinden bölgeye geçmiş olabilecekler şimdi, intihar operasyonlarında kullanılmak üzere insan gücü havuzu oluşturacaklar.

IŞİD, Irak ve Suriye’de daha önce yaşamadığı bir askeri baskı altında, fakat bu gerileyeceği anlamına gelmiyor. Hem savunma hem saldırı savaşı yapabiliyorlar. ABD ve Rusya hava kuvvetleri tarafından desteklenen düşman kara birlikleriyle savaşta, sonuna kadar mücadele etmeyecek gibi görünüyorlar. IŞİD komutanlarının, ABD hava saldırılarında 2 binden fazla savaşçı kaybettikleri Kobane’de uzun süre savaşmalarının bir hata olduğuna inandıkları belirtiliyor. Bunun yerine, Suriye ve Irak’ta daha çok gerilla taktikleri uygulayacaklar ve Paris’te henüz gördüğümüz gibi, terörist saldırıları dışarıya taşıyarak çatışma alanını genişletecekler.

counterpunch.org'tan çeviren Ömür Şahin Keyif