Işin zor kısmı engelsiz mekânlar bulmak

ÖYKÜ ÖZFIRAT

Her yıl Türkiye ve dünya sinemasının en iyi örneklerinden filmleri; görme, işitme ve ortopedik engelli sinemaseverlerin erişimine uygun olarak sunan Engelsiz Filmler Festivali, bu yıl 38 film ve birçok etkinlik ile gerçekleşti. Altıncı kez düzenlenen festivalin genel koordinatörü Kıvanç Yalçıner ile Ankara’da bir araya geldik.

- Kendinizden ve Engelsiz Filmler Festivali yapma fikrinin doğuşundan bahseder misiniz?

Festivali Emrah Kalan ve festivalin program koordinatörü Ezgi Yalınalp ile birlikte 6 yıl önce düzenlemeye başladık. 2013’te Ankara Engelsiz Filmler Festivali olarak gerçekleştirdik festivali. İlk 4 yıl sadece Ankara’daydık. Sonra geçen yıl İstanbul ve Eskişehir’i de ziyaret ettik. Festival fikrinin arkasında aslında çok basit bir fikir var: Kültürel yaşama katılma hakkı hepimizin. Bir arada film izlemek mümkün. Biz yıllardır film festivalleri organize ediyoruz, film festivallerinde çalışıyoruz. Engelsiz Filmler Festivali’nden önce de festivaller düzenliyorduk, festivallerde çalışıyorduk.

Biz bu festivali düzenlemeye başlamadan önce de sesli betimlemeli filmler görme engelliler için yapılıyordu bazı film festivallerinde. Biz de bunu gördükten sonra aslında bu soruyu sorduk diyebilirim. Ama bu gösterimler yalnızca görme engellilerin katıldığı gösterimlerdi. Sesli betimlemenin salona verildiği, işitme engelliler için uygun olmayan, herhangi bir engeli olmayanlar için dahi pek de konforlu olmayan gösterimlerdi bunlar.
Nüfusun 9 milyonu engele sahip

Festival fikrinin arkasında aslında çok basit bir fikir var: Kültürel yaşama katılma hakkı hepimizin

- Engelsiz Filmler Festivali’nde filmlerin seçilme süreci nasıl işliyor?
Engelsiz Filmler Festivali diğer festivallerle kıyaslandığında nispeten daha az sayıda filmi bünyesinde barındırıyor. Bu yıl 38 film gösteriyoruz kısalar ve belgeseller de dahil buna. Gösterdiğimiz filmleri genelde o yıl içinde ses getiren, festivallerde ödül alan, merak edilen yapımlardan seçmeye çalışıyoruz. Yıl içinde yerli ve yabancı festivallerde gösterilen filmler bizim bu etkinliğe dahil etmeye çalıştığımız görme ve işitme engellilere ulaşmıyor. Nüfusun genel olarak %12’sinin herhangi bir engele sahip olduğundan bahsediliyor. Bu Türkiye nüfusuyla hesapladığınızda 80 milyonun 9 milyonu aslında öyle veya böyle bir engele sahip. Dolayısıyla bu kapsayıcılığı sağlamaya çalışıyoruz biz. Bu engel durumlarından herhangi birine sahip olanları bu yapımlara ulaştırmaya çalışıyoruz.

Sesli Betimleme Derneği adında bir kurum var ve bu kurum sadece Engelsiz Filmler Festivali değil pek çok film festivaline ya da televizyon kanalına bu hizmeti sağlıyor. Sesli betimleme tekniği şöyle bir teknik, sahnede görüneni, görme engelliler için betimliyor. Bir çeşit radyo tiyatrosu gibi.

isin-zor-kismi-engelsiz-mekanlar-bulmak-523493-1.
Kıvanç Yalçıner

İşitme engelliler için de işaret dili ekranın sağ alt köşesinde ve ayrıntılı altyazı bulunuyor. Aynı zamanda ortopedik engellilerin erişebileceği salonlarda bu festivali yapıyoruz. En zor taraflarından biri de bu aslında: Engelsiz mekânlar bulmak.

- Engelsiz Filmler Festivali ile sinema alanında farkındalığın artmaya başladığını düşünüyor musunuz?
Evet bu mesele daha görünür hale geldi. Örneğin şu var. Biz 150 civarında filmin bu 6 yıl boyunca erişilebilir kopyalarını hazırladık ve birikti. Bu filmlerin sesli betimlemelerini, işaret dili ve ayrıntılı altyazılarını henüz DVD’si çıkmamış filmlerle paylaştık. İşte Reha Erdem’in veya Erdem Tepegöz’ün filmi. Filmlerin DVD’lerine sesli betimlemeler eklendi. Oradan da başka izleyicilere ulaştığını düşünüyorum. Çok da masraflı bir iş bu arada...

isin-zor-kismi-engelsiz-mekanlar-bulmak-523494-1.- Sanal gerçeklikten bahseder misiniz?
Bu yıl 3 proje var biri The Party, Otizm Spektrum bozukluğu olan 16 yaşındaki genç Leyla’nın doğum günü partisinde hissettiklerini, etraftaki gürültünün, karmaşanın, insanların davranışlarının nasıl etkilediğini deneyimliyorsunuz. Bir diğeri tekerlekli sandalyede buz pateni yapan bir karakter hakkında. VR teknolojisinin empati açısından çok uygun olduğunu düşünüyorum. Sizi bir ortam içine sokuyor, kulaklıkla beraber ses de oluyor ve bambaşka bir çevreye giriyorsunuz.

**

Kültürel hayata eşit katılım

Engelsiz Filmler Festivali kapsamında, Türkiye, İngiltere ve Almanya’daki film festivallerinde erişimin nasıl tanımlandığı üzerinden kültürel hayata katılım konusunu tartışmaya açan bir panel gerçekleşti. Panel; İngiltere’den Oska Bright Film Festivali ile Hamburg KLAPPE AUF! Kısa Film Festivali’nden gelen konukları Ankara’da bir araya getirdi. Hamburg’dan gelen konuklar Almanya’nın engelsiz taşıma gibi olanaklar ile erişilebilir bir kültür konusunda nispeten iyi olduğundan bahsederken, İngiltere’den gelen konuklar ise sosyal bakım bütçesinin gittikçe azalmasından engellilerin de etkilendiğine dikkat çekti.

**

Engelsiz yarışma

2017 yılının ses getiren yerli yapımlarından derlenen Engelsiz Yarışma’da bu yıl Seyirci Özel Ödülü Pelin Esmer’in “İşe Yarar Bir Şey” filmine giderken, En İyi Senaryo için seçilen film Ümit Ünal’ın “Sofra Sırları” filmi oldu. En İyi Yönetmen “Yol Kenarı” filmi ile Tayfun Pirselimoğlu olurken, En İyi Film ödülü ise Emre Erdoğdu’nun yönettiği “Kar”a verildi. Goethe-Institut Ankara’da gerçekleşen törenin ardından En İyi Film ödülünü alan Emre Erdoğdu ile konuştuk. “Kar gibi filmler çok en iyi film ödülüne layık görülen filmler değildir. Radikal bir film. Bu filme en iyi film vermek de radikal oluyor.” diyen Erdoğdu, “Sinema hissiyat işi” ifadelerini kullandı.

**

isin-zor-kismi-engelsiz-mekanlar-bulmak-523495-1.

Polonya filmleri izlemek isteyenler için fırsat

İstanbul Modern Sinema, son dönem çağdaş Polonya sinemasından örneklerin yer aldığı bir program sunuyor. Polonya’dan Şimdi adlı program 25– 28 Ekim’de izleyiciyle buluşacak. Polonya’nın yükselen yönetmenlerinin uluslararası festivallerde övgüyle bahsedilen, ödüller toplayan filmlerine yer veren seçkide; Polonya’da ilk defa yüz nakli yapılan bir adamın yaşadıklarının trajikomik hikâyesi Yüz, Venedik Film Festivali’nde En İyi Belgesel ödülünü alan ve 1930’lar Polonyasının önde gelen yönetmenlerinden Michal Waszynski’nin esrarengiz hayatını perdeye taşıyan Prens ve Dibbuk yer alıyor. Cannes’da bu yıl En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan ve II. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra iki müzisyen arasında yaşanan tutkulu aşkı konu alan Soğuk Savaş ve dünya festivallerinden ödüllerle dönmüş kısa filmlerden bir seçki de programda yer alıyor.