İspanya'dan karantina notları: Ben bir paket daha alayım

MERT TAŞ/BARSELONA

Geçtiğimiz hafta İspanya’da koronavirüs vakaları da alınan önlemler de çok hızlı bir şekilde yayıldı. Sonunda kısmi sokağa çıkma yasağının uygulandığı bir olağanüstü hal ilan edildi.

İlk olarak Şubat sonunda tespit edilen vakaların sayısı ayın 27’sinde 12 olarak açıklanmıştı.

5-7 Mart arasında İspanya’da vaka sayısı 200’den 430’a çıkarken, başkent Madrid’de 70’ten 174’e yükseldi. Geçen hafta içinde sayıların kontrolsüz bir şekilde artması insanlarda İspanya hızla yeni bir İtalya mı olacak korkusu başladı. Bütün okullar tatil edildi ve yapabilen tüm şirketler evden çalışma kararı almaya başladı.

Murcia ve Valencia bölgelerinin yetkililerinin yaptığı açıklamalara göre ise asıl korkulan diğer bölgelerden yazlıklarına gelmeye çalışan insanların salgını taşıyor olmasıydı. Madridliler okul tatilini fırsat bilerek yazlıklarına gitmeye çalışıyorlardı.

Benim çalıştığım şirket 2 hafta öncesinden itibaren kritik olmayan tüm seyahatleri iptal etmişti. Her gün yönetim kurulundan haber de gelmeye devam ediyor, virüs karşısında alınacak önlemlere dair. İtalya, Çin veya Kore’den dönenlerin evden çalışmaya başladığı haberini alıyoruz. Ama biz cuma günü birkaç farklı ülkedeki ofislerden gelenlerin katıldığı bir toplantı da yaptık.

BİR ŞEY OLURSA HABER VERECEKLERDİR

İspanya’da pazartesi akşamı vaka sayısı 999 olarak açıklandı. Katalonya’da ise 75.

Salı akşamı uzun sure önce bilet aldığımız Portico Quartet konserine gittik İtalyan bir arkadaşımla. Bazı insanlar çok dikkatli olduğu ancak çoğunluğun ‘bir şey olmaz ya’ modunda olduğu bir durumdayız. Ben açık açık ikinci gruptayım, gruptaydım daha doğrusu. Yani ciddi bir şey olduğunda bize birileri bunu haber verecektir, kendimiz panik yapmayalım. Ancak asıl önemli soru şu: O birileri her zaman vaktinde ve yerinde davranabilecek mi? İkinci önemli soru da bireyin bu gündemdeki görevi nedir? Ne zaman başlar, nasıl katkı verir?

Salı günü itibariyle vaka sayısı İspanya’da 1639, Katalonya’da 124.

Çarşamba öğlen dışarıda yemek yedik Arjantinli bir arkadaşımla. Bu arada kız arkadaşım öngörülü davranıp gündüz hafif bir alışverişe çıkmış. Marketlerde yoğunluk yaşlılardan oluşuyor, hoş Barcelona yaşlı nüfusun hayatını aktif yaşayabildiği bir yer, hayatın içindeler her zaman.

Çarşamba akşamı geç saatte e- posta geliyor. 27 Mart’a kadar ofis kapalı, isteyenler ofisten monitör alıp eve gidebilir.

Perşembe sabahı evden çalışma kavramının tam olarak hayata geçişi, ekipmanları toplayıp eve geçiyoruz. Arjantinli arkadaşım her gün için birileriyle öğle yemeği planladığını, hayatı ‘normal’ sürdürmeye çalışacağını anlatıyor. Mantıklı da geliyor aslında bana da. Ben de yaparım diyorum belki buradakilerle. Ispanyol müdürümle konuşuyoruz, bir sokak ileride oturuyor o da. Birebir toplantılarımızı mahallede yaparız biz de diyoruz.

Twitter’a ve Whatsapp gruplarına bakınca bir de ben alışverişe çıkayım hissi geliyor. Markete doğru giderken alışveriş arabalarıyla geçenleri görüyorsun. Bu kadar insan hep alışverişe gidiyor muydu? Bugüne özel değildir herhalde ama ben de normalde gitmiyordum bu saatte alışverişe.

BİR ŞİŞE DAHA MI ALSAYDIM?

Markete girdin, hafif bir tedirginlik var gibi. Büyük marketteyim, Mercadona, Bim konseptinde ama hipermarket gibi. Paketli et, tavuk reyonları boşalmış. Sebze hiç kalmamış, donmuş gıdaların çoğu yok. Ton balığı sadece 2 kilogramlık var. Daha küçük, 3M Migros tarzı bir markete geçiyoruz. Eğer açık kasap reyonunda sıra beklemezseniz et, tavuk alma şansınız yok. Neyse makarna, makarna sosu, pizza, ekmek, zeytin, peynir aldım biraz. Tuvalet kağıdı reyonundan geçiyorum, yağmalanmış. Evde tuvalet kağıdı da var bir süre yetecek kadar. Alsam mı diyorum yine de? O kadar enteresan bir psikoloji ki neden olduğunu bilmeden bir reyona girmek, elinin rafa gitmesi sonra geri gelmesi. Neyse tuvalet kağıdı almadan çıktım. Yolda düşündüğüm şey: Acaba bir şişe zeytinyağı daha mı alsaydım?

Perşembe akşamı vaka sayısı İspanya’da 3 bin 4, Katalonya’da 260.

Eve geldik, artık belli ki bir süre karantinadayız ama karantina tam olarak ne demek?

Cuma günü mesaiyi erken bitirip son bir yürüyüşe çıkmak istiyorum, hava da güzel. Çok geç ama maske de soruyorum birkaç yere. Biliyorum hasta olmayanlar için maskeden ziyade el temizliği kritik. Ama duramıyorsun bir şey seni nalburların ya da eczanelerin içine çekiyor. Neyse birkaç şişe daha su alalım. Kahve var mıydı evde? Neyse ben bir paket daha alayım.

Bu arada Turkiye’nin artık İspanya dahil 9 ülkeden yolcu kabul etmeyeceği haberi düşüyor gündeme. Telaş artıyor; orada olanlar var ama hayatları burada, burada ziyarette olanlar var ama onların da evi orada.

GÖZLER TUVALET KAĞIDINDA

Cuma akşamı vaka sayısı İspanya’da 4 bin 231, Katalonya’da 316.

Cumartesi sabah erkenden kalkıyorum. Marketler 09.00’da açılıyor. Evde yemeklik et yok. Erken gideyim de kalanlardan alayım. Reyonlar boş. Mecbur mahalle marketlerine dönüyorum. Birkaç paket kıyma, tavuk vs. derken gözler tuvalet kağıdı reyonunda. Hayır almayacağım ama müthiş bir talep var hâlâ, anlamak mümkün değil. Eve girerken her şey yine sterilize edildi, ben dahil.

Cumartesi vaka sayısı, henüz saat 12.00’de 5 bin 753, Katalonya’da 509.

Cuma akşamı saat 22.00’de bütün mahalle balkonda camlarda, tencere tava çalıyoruz, tıp bayramını kutlamak ve virüsle ön saflarda mücadele edenlere dayanışma göstermek amacıyla. Gülümsetiyor tabi, insanlar mutlu çığlıklar atıyor. İnsan görmek, neşeli sesler duymak güzel.

Pazar sabahı itibariyle ülkenin tamamı, havayolları dâhil olmak üzere kapatıldı. Katalonya dâhil bazı bölgelerin girişlerinde otoyol kontrolleri başladı. Bu arada 2 gün önce birkaç kasabayı aniden onlarca vaka görüldüğü için tamamen karantinaya aldılar.

Evdeyiz, bir süredir vakit ayıramadığımız konulara bakacağız, İspanyolca çalışacağız, yazı yazacağız, kitap okuyacağız.