Liberal ve merkezci destekçileri hoşlansa da hoşlanmasa da İsrail, Avrupa ve Batı’da aşırı sağcılar için ilham kaynağı haline geldi

İsrail nasıl faşistlerin ilham kaynağı oldu?

Sam Hamad

Sağcı Kuzey Ligi partisinin lideri ve İtalyan İçişleri Bakanı Matteo Salvini, İsrail’e gidecek ve İsrailli Lider Netanyahu ile görüşecek.

Salvini seçimlerden önce de İsrail’e gitmiş ve şu sözleri sarf etmişti; “İsrail sınırları içinde farklı gerçeklikleri barındırıp hukuku ve düzeni korumayı başarıyor. Güvenlik ve terörle mücadele politikaları açısından tam bir model ülke.”

Salvini ‘güvenlik’ ve ‘terörle mücadele’ ile ne demek istiyordu? Bu günlerde sergilediği tutuma ve uygulamalara bakacak olursak ne demek istediğini hemen anlayabiliriz.
İçişleri Bakanı koltuğuna oturduğu günden bu yana Salvini, göçmen düşmanı politikalar konusunda Avrupa’da çığır açtı. İtalya’nın etnik ve dini azınlıklarına yönelik saldırgan bir tutum takındı. Yürürlüğe koyulmasını sağladığı yasa tasarısı sayesinde mültecilere ve sığınmacılara koruma statüsü verilmesini fiilen yasaklamış oldu.
Salvini yasası onaylandı

Kuzey Ligi partisi mülteci ve sığınmacılara dair sorumluluklarını topyekûn bırakma lüksüne henüz sahip değil ancak yapılan düzenleme bunun yolunu açıyor. Şüphesi olan varsa şunu hatırlamakta fayda var; yasa tasarısı meclisten geçtiği gün Kuzey Ligi milletvekillerinin açtığı pankartta şöyle yazıyordu; “Salvini kararnamesi yasalaştı; (göçmenler için) güzel günler bitti.”

Salvini, hâlihazırda soykırım derecesinde sert AB politikasını daha da ileriye taşıdı ve Akdeniz’de mültecileri kurtaran sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini yasakladı, İtalyan limanlarına yanaşmalarını da yasadışı kıldı.

İdeolojik kökenleri altı milyon Yahudi’yi öldürenlere dayananlar nasıl oluyor da Yahudi devletinin baş müttefiki haline geliyorlar? Tam olarak İsrail bir Yahudi devleti olduğu için.

Son birkaç on yılda (özellikle de son birkaç yılda) İsrail kendini Yahudilik üzerinden olduğu kadar Yahudi olmayanlara düşmanlık üzerinden tanımlayan bir devlet haline geldi.

Salvini gibi Avrupalı faşistler, İsrail’i ‘doğrudan faşist devlet’ kavramının mükemmel bir örneği olarak görüyorlar. Irksal kimlik her devlette farklı ölçüde mevcut olsa da, İsrail’in politikaları genelde kolonyal dönemden bu yana görmediğimiz türden etnik şovenizm öğeleri barındırıyor. İsrail’in Batı Şeria’yı yasadışı şekilde işgal etmesinin nasıl apartheid benzeri koşullar yarattığı uzun süredir belgeleniyor.

Diğer yandan alışık olduğumuz İsrail, bir yandan Filistinli İsrail vatandaşlarına eşit haklar sunmak, diğer yandan İsrail’i bir Yahudi devleti olarak muhafaza etmek gibi çelişkili bir varoluşa sahip – yani ülkede Yahudi bir çoğunluk hep zorunluluk olarak görülmüştür.

Trump’ın Amerikasında da aynı şeyi görüyoruz. Trump vurguyu İslam düşmanlığına verse ve Siyonizm’i övse de ülkede Yahudilere yönelik saldırılar artıyor. Bizim açımızdan korkutucu olsa da bizi bir araya getirmesi gereken olgu da bu: Irkçılar ayrım yapmaz.

Etnik çoğunlukçu yaklaşım, dünyada yükselişe geçen otoriter düzen ile uyuşuyor. Çin’in totaliter rejiminin Uygur Müslümanlarına yaptığı muameleyi gördük, Myanmar rejiminin Rohingya Müslümanlarına yönelik soykırım benzeri saldırılarını da hatırlıyoruz.

Hatta Suriye’de Sünni Müslümanların saldırıya uğradığını, rejimin kitlesel cinayetleri mezhepçi söylemlerle savunurken İsrail gibi ‘Avrupa’yı İslamcılardan koruduğu’ argümanlarına sığındığını gördük.

Arkamıza yaslanıp bu düşünüş yapısının Avrupa’nın merkezini sarmasını izleyemeyiz.


Irkçılar ayrım yapmaz

İsrail’in Avrupalı ve Batılı faşistlere hitap etmesinin sebebi de zaten Avrupa’daki liberal ve demokratik düzeni görmezden geliyor, tepetaklak ediyor olması. İsrail kendini, ‘Batı medeniyetini İslamcılardan koruyan bir muhafız’ olarak göstermeye çalışıyor. İslam korkusu belki de Batılı faşistleri İsrail’e yakınlaştıran en büyük etmen. Salvini İslam’ın ve Müslümanlığın İtalya ile uyuşmadığını düşündüğünü açıkça ifade etti. Bir yandan İsrail’i kucaklayan açıklamalar yaptıysa da İtalya’da Yahudi düşmanlığı artışta.

Kaynak: The New Arab’dan
Çeviren Fatih Kıyman