İstanbul Barosu seçimleri üzerine

Konuk yazar: Halis Yıldırım - Avukat

İsmi dünyanın en büyük barosu olarak da geçen İstanbul Barosu, 10 adayla çekişmeli bir seçimi daha geride bıraktı. Seçim sonuçlarına göre mevcut Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu, bir önceki seçime göre oy kaybederek kazandı. Durakoğlu önceki seçimde 13 bin oy almış, yüzde 54 oy oranıyla seçimi kazanmıştı. Pazar günkü seçimde ise 8 bin oy alarak yüzde 30 oy oranına düştü.

Birçok açıdan ilginç gelişmelere sahne olan bu seçim süreci ortaya çıkardığı sonuçları itibariyle olduğu kadar, son nokta konamasa da İstanbul Barosu'nun tarihsel bir sürecinin sonuna yaklaşıldığının ipuçlarını da göstermesi açısından değerli veriler sunmuştur. Elbette ki gruplar, kişiler ve ilgili herkes bunun derinlemesine analizini yapacaktır. İçinde bulunduğum Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG) da elbette kurumsal değerlendirmede bulunacaktır.

Şimdi sıcağı sıcağına ilk bireysel gözlemlerim kısaca şunlardır:

Birincisi, 16 yıldır kesintisiz olarak baroda iktidarı elinde tutan bir grup sonuçta kazansa da dramatik bir şekilde oy kaybederek,

Baro yönetimini, merkezlerini, staj eğitim merkezlerini, çalışma isteklerini engelledikleri genç avukatlardan gelen tepkilerin nasıl bir mecrada biriktiğini, mesleğin hukuksuzluğun olağan hale gelmesi nedeniyle bin bir sorunla boğuşmak durumunda kalan ama baroyu yanında bulamayan meslektaşların “Başka bir baro”arayışlarının hangi zeminlerden kaynaklandığını,

Hak ihlallerinde, kent ve imar suçlarında, doğanın talanında ve bireysel özgürlüklerin kullanılmasında insanların yanında olması gereken baronun nasıl da kayıtsız kaldığının birçok örneğini ortaya koyması sonucu,

Özetle iktidar olanaklarının ve yüksek oyla onu elde etmenin rahatlığı ve eminliği ile adeta idare- i maslahatla bir yönetim şekli ortaya koymanın faturasını ödemekle karşı karşıya kalmışlardır. Her ne kadar iktidar kaybedilmemişse de taşların yerinden oynadığı ortadadır.

İkincisi, yine yukarıda izah etmeye çalıştığım gerek iktidarın avukatlara ve halka karşı saldırılarında pasif duruşu, gerekse pek çok açıdan dışlayıcı ve öteleyici tutumu bütün avukatları daha farklı arayışlara yöneltmiş, bunların içinde gençlerin başını çektiği ve seçimlerde Hasan Kılıç’ın başkanlığında temsil edilen Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu (Yükseliş) ciddi bir çalışma ve etkinlikle ortaya çıkarak ve yaklaşık 7 bin oy alarak seçimin ikinci grubu olmuştur. Yükseliş grubu 16 yıllık baronun yukarıda sayılan eksik ve yanlışlarına karşı içerden ortaya çıkan bir kabuk çatlatma ve genç tomurcuğun doğuşudur dersek sanırım abartmış olmayız. Ve kanaatimce genç avukatların kendi sorunlarını tespit ederek çözüm yolları için örgütlenmeleri, ayrıca kemikleşmiş, eskimiş ve işlevsiz kalmış bir yönetim anlayışını reddederek yeniyi ortaya çıkarma noktasında devrimci bir anlayış içinde davranmaları da hem yöntemleri hem de elde ettiği sonuçlar itibariyle (seçimi kazanamasa da) yarını kazanma umudunu kazandırmıştır.

Üçüncüsü; içinde bulunduğum grubun seçim siyasetine dair gözlemlerimdir. ÇAG 43 yıllık bir grup olarak, 16 yıllık iktidarın birkaç parçaya bölünmesi üzerine Hasan Kılıç ve birlikte hareket eden gençlerle istişare sürdürmüş belli temel konularda (Baronun komisyonlar aracılığıyla yönetilmesi, merkezlerin, staj eğitim merkezlerinin çalışması vb) ana ilkeler ışığında bir araya gelinmesi, gençlerin daha da etkin hale getirilmesi, avukat ve meslek sorunlarına dair çözümler üretilmesi hususlarında bir anlayış ortaklığı oluştuğundan, yönetim kurulu ve disiplin ve denetlemeye ve delegasyona aday vererek bir ittifak/ işbirliği gerçekleştirmiştir. ÇAG bu ittifak kararını kendi genel kurulunda almış ve uygulamıştır. Ortaya çıkan başarılı seçim sonuçlarında, ezber bozan tavrıyla gerektiğinde demokratik bir baro ve ülke için aynı kaygıları taşıyanlarla kapalı kapılar ardında değil, açık şeffaf bir tarzda tartışarak ittifak yapılabileceğini göstermiş, sürekli aynı şekilde davranma mecburiyetinin (adeta kaderinin) olmadığına da karar vermiş ve uygulamış olan ÇAG’ın da büyük payı vardır.

Ayrıca kendi grubu içinden yapılan dayatma ve fiili durumlara karşı da son derece dik bir duruş sergilemiş ve kararlarını hayata geçirmiştir.

Bu nedenle bu seçimin bir kazananı da ÇAG’dır. Bu arada İzmir’de de ÇAG grubumuz seçimi almış ve hepimizin moralini yükseltmiştir. İleride yeni tartışma süreçlerinden bilgi vereceğiz.