Ressam Singh ve müzisyen Fohrer’nin İstanbul izlenimleri InsitutFrançais’de. Patrick Singh,“Birbirimizi akort ederken İstanbul’a da akort olduk” diyor.

İstanbul’a Fransız bakışı…
Sergi 22 Temmuz’a kadar görülebilir. (Fotoğraflar: BirGün)

Deniz Burak BAYRAK

Bir çellistin sahnede enstrümanını çaldığını, yanında bir ressamın seyircilerin karşısında belli bir sürede canlı canlı resim yaptığını düşünün. Bir sergi açılışı için ne alışılmadık deneyim değil mi? Institut Français’nin yeni sergisi Scordatura İstanbul’da iki Fransız, Patrick Singh ve JérômeFohrer konukları böyle karşıladılar. 

Patrick ressam, Jérôme ise müzisyen. Scordatura ise bir müzik terimi. Akort için kullanılan bu terim için Patrick Singh “Birbirimizi akort ederken İstanbul’a da akort olduk” diyor. Patrick Singh otuz yılı aşkın birçok ülkede çeşitli sanat etkinlikleri yapmış. İçinden geçtiği kültürlerden çok etkilenen sanatçı bu kez durak olarak İstanbul’u seçmiş. Jérôme Fohrer ise özgür ve macera peşinde olan bir müziğe inanıyor. Böylece İstanbul biçilmiş kaftan olmuş onun için. Bu iş için besteler yapmış.

Mekânda konuştuğumuz Fransa İstanbul Başkonsolosu Olivier Gauvin “Bu sergi resmin ve müziğin buluşma noktası olduğu gibi insanların da buluştuğu bir etkinlik oldu. Fransa’dan gelen sanatçılar Türkiye’deki izlenimlerinden yola çıkarak duygularını ifade ettiler. Ben de bu buluşmadan dolayı duygulu ve heyecanlıyım” dedi. 

ŞEHİR VE SOSYAL HAYAT

Salondaki resimlere bakınca iki sanatçının kesişen imgelemi görünüyor. İstanbul’a ilişkin görülmesi gereken ne varsa kendi pencerelerinden yansıtan sanatçılar turistik bir gezi rehberi sunmuyorlar. “Yapıların farklılığı ilgimizi çekti. Böylece değişik ambiyansları yansıtmış olduk. Ortamın çeşitliliğine göre değişik teknikler kullandık” diyen Fohrer bunu görsel ve işitsel olarak aktardıklarını ifade ediyor. Kentin kozmopolit yanının da ilgilerini çektiği belli. Çünkü ikisi de kafelerde oturarak gelip giden insanların yüzlerindeki geçişleri izlemişler. Özetle serginin öznesi İstanbul olduğu gibi şehirle bütünleşen sosyal hayat da. İstanbul siluetlerinin yanında büyük boyutlu kadın ve erkek portreleri de dikkat çekiyor. Onların hiçbirinin bir modele bakılarak yapılmadığını belirten ressam, “Benim için portre, bir şehrin manzarasıdır. Öte yandan İstanbul’da konuşabildiğimiz insanlar bulduğumuzdaysa ettiğimiz sohbetlerden ilham alarak işleri ortaya çıkardık” diye ekliyor.