İştebrak Katliamı, Antakya Operasyon Odası

KONUK YAZAR: HASAN SİVRİ

Geçen mart ayının 28’inde Hatay’a komşu 3 Suriye ilinden biri olan İdlib, kent merkezi ile birlikte El-Kaide’nin uzantısı El-Nusra tarafından komuta edilen Fetih Ordusunun kontrolüne geçmişti.

Fetih Ordusu 25 Nisan gününde de Hatay sınırındaki Cisr El-Şuğur kentini ele geçirdi. Kentin birkaç kilometre güneyine de inebilen cihatçı gruplar İştebrak adlı Alevilerin çoğunluklu yaşadığı köyde, İştebraklı köylülerin verdiği son bilgilere göre saldırının ilk anlarında ve saldırıdan sonra kaçmaya çalışırken 68 köylüyü katletti.

Cisr El-Şuğur kenti, 2011 yılının Haziran ayında 120 polisin katledilip Asi Nehri’ne atıldığı katliamla Suriye’de yaşanan ilk katliam olarak biliniyor. 2011 Haziran’ındaki bu saldırıda İştebrak ilk hedef alınan köylerdendi. İştebrak köyünün yanındaki Halluz ve Galiye adlı Hıristiyanların yaşadığı köyler de cihadçılar tarafından işgal edilmiş ve Hıristiyanlar köylerinden göç ettirilmişti.

KUŞATMA ALTINDAYDI
Yaklaşık 4 hafta önce İdlib kent merkezini ele geçiren  Fetih Ordusu, 3 gün önce Halep-Lazkiye yolu üzerinde stratejik bir noktada bulunan Cisr El-Şuğur Köyü’nü ele geçirdi. Cisr El-Şuğur bulunduğu konum itibariyle önemli bir geçiş güzergahı üzerindeydi ve 4 yıldır kuşatma altındaydı.

Kente birçok cepheden saldıran cihatçılar aralarında iş bölümü yapmıştı. Bir taraf intihar eylemcileri ve yoğun saldırı ile ilerlerken diğer taraf ABD yapımı TOW füzelerini yoğun bir şekilde kullanarak (kaynaklar 24 saatte yaklaşık 200 TOW füzesinin atıldığını bildiriyor) ilerledi.
İştebrak’ın bulunduğu kentin güneyine Çeçenlerden müteşekkil olan ve daha çok Halep’te aktif olduğu bilinen Muhacirin ve Ensar adlı Kafkas Emirliği’ne bağlı bir cihadçı ordusu saldırdı (IŞİD’in askeri genel komutanı Ömer Şişani de bu gruba bağlıydı).

Muhacirin ve Ensar adlı bu Çeçen cihatçı ordunun saldırdığı İştebrak köyü, Cisr El-Şuğur Köyü’nün 3 km güneyinde yer alıyor. 2011’de Cisr El-Şuğur’daki polis katliamında saldırılara hedef olan köy göç vermişti. Evlerinin çoğu ahşap ve çamurdan yapılma olan tarihi köyün savaştan önceki nüfusu 3000 iken, 2011’deki Cisr El-Şuğur katliamı ile bu sayı 800’e inmiş.

İştebrak sürekli olarak havan topları ve roketlerle hedef alınan bir köy. Geçen yılın ağustos ayında 8 ton bomba yüklü araç ile Suudi Ebu Muaz adlı intihar eylemcisinin köye yönelik saldırısı olmuştu. Lebanon Daily sitesinin haberine göre köye şimdiye kadar 300’den fazla havan topu ve roket atılmış. Bu süre içerisinde köy hiç işgal edilmemiş. Köyde Suriye Ordusu’nun da kontrol noktaları varken köylü gençlerin de silahlandığı ve köylerini korudukları kaynaklarca aktarılıyor. Köylerini savunurken hayatını kaybeden gençlerin fotoğrafları köy adına açılan bir sosyal paylaşım sayfasında mevcut.

24 Nisan günü havan topları ve roketlerle saldırılan köy 25 Nisan’da Muhacirin ve Ensar Ordusu tarafında işgal edildi. LebanonDaily sitesine konuşan İştebrak Köyü’nden kaynağın verdiği ilk bilgilere göre en az 30 ölü vardı. 28 Nisan’da daha sonra saldırının ilk ve dehşet anlarını Şam Fm’e anlatan köylüler, köyden toplu bir halde kaçarken rastgele hedef alındıklarını bildirdi ve ulaşabildikleri ceset sayısının 15’i çocuk olmak üzere 54 olduğunu söylediler.

Bir gün sonra Lübnan merkezli Al-Akhbar gazetesine konuşan İştebraklı bir tanık,  “Belgeleyebildiğimiz ölü sayısı 68’e çıktı. Düzlüklerde kaçarken rastgele hedef alınanlar var. Cesetleri öylece duruyor. Çatışmalardan dolayı yaklaşamıyoruz’’ dedi.

OPERASYON VE SUUDİLER
İdlib ve Cisr El-Şuğur operasyonunu Türkiye, Suud ve Katar istihbaratlarının kontrolündeki Antakya Operasyon Odası’nın yönettiğini, lojistik ve istihbarat desteği verdiğini bir tek bizim basın konuşmuyor. Birçok Arap ajansı ve gazetesi Antakya Operasyon Odası’nın rolünü konuşurken muhalif bir kaynak El-Sefir gazetesine şöyle konuştu: “Antakya’daki operasyon odasının liderliği değiştirildi, İdlip ve Cisr El-Şuğur dahil son planlar da Suudi Emir Muhammed Bin Nayef’in Ankara ziyaretinde masaya yatırıldı.’’

El-Sefir gazetesine göre Muhammed Bin Nayef’in Ankara ziyaretine 20 Suudi istihbarat subayı eşlik etmiş. Suriye’nin kuzeyinde işbirliği yapılacak silahlı grupların seçimi yapılırken de Suudi istihbaratı ile Amerikan istihbaratı arasında ayrılıklar yaşanmış. Suudiler El-Kaide uzantısı El-Nusra Cephesi’nin de İdlib’deki operasyonlarda yer almasını istedi ve Fetih Ordusunun komutası Nusra’ya verildi. Bunun üzerine Suriyeli muhalifleri eğit-donat programı dahilinde eğitecek olan Amerikalı General Michela Nagata istifa etmiş.

KURTULUŞUN YOLLARI
Türkiye ve Suudiler, ABD’ye rağmen kuzey Suriye’de Nusra ve Çeçenlerle iş yapma kararı almış. Birçok kaynak son zamanlara Türkiye üzerinden İdlib’e geçen binlerce cihatçıan (Suudi, Kafkas ve Çeçen) bahsediyor. Suriye’deki askeri kaynaklar da devlet ajansına sınırdan geçiş yapan cihatçıların Suriye uçaklarınca hedef alındığını aktarmıştı.

Geçiş yapan bu grupların içinde Türkistanlılardan oluşan ve yeni kurulan cihatçı bir tugaydan da bahsediliyor. El-Sefir’e göre Suriye ordusu bu yeni grubu Tel Hemki’de vurmuş ve 13’ünü öldürmüş. Bu grupların yanında geçen sene Keseb’i işgal eden Müslim Şişani grubu da yer alıyor.

Geçen ay İdlib’in, 3 gün önce Cisr El-Şuğur’un düşüşü Suriye yönetimini kuzeyde zor duruma sokmuş durumda. Suriye Ordusu Halep’ten Lazkiye’ye giden ikmal hattını korumaya çalışırken, Fetih Ordusu (veya Antakya Operasyon Odası) Lazkiye ve Halep’e saldırmaya hazırlanıyor. Halep’te yeni başlayacak operasyon için de İdlib’te kurulan Fetih Ordusunun benzeri kuruldu.

Türkiye Suriye kuzeyinde sıkışan cihatçı gruplardan kurtulmanın yollarını arıyor. Yemen’den sonra gaza gelip Suriye’yi de “Fırtına’’ ile tehdit eden Suudiler ise Suriye’de müzakere dönemlerinden önce birçok defa denediği bir şeyi daha denemekte: Sahadaki gidişatı dönemsel olarak değiştirerek gelecek ay yapılacak müzakerelerde saha kartını kullanmak. Suudiler bunun için Antakya Operasyon Odası üzerinden cihatçı gruplara Amerikan TOW füzeleri vermiş. Amerikan TOW füzeleri zırhlı araçları etkisiz hale getiren ve çatışmanın seyrini değiştiren etkili füzeler.

İDLİB EL-KAİDE MERKEZİ
Komşumuz İdlib’in El-Kaide’nin eline geçtiği haberi, anaakım medyanın televizyon, gazete vs. bütün araçlarında ‘’İdlib Fetih Ordusunun eline geçti’’ diye verildi, gelişmelerle birlikte de aynı şekilde verilmeye devam edilecek. Biz bunu “Komşumuz El-Kaide’’ diye okumalı ve dibimizdeki gerçekliği ve ileriye dönük tehdidini görmeliyiz. Sahadaki bilgiler ve El-Kaide’nin üst düzey komutanlarının burada yer alması Suriye kuzeyinin El-Kaide merkezi haline geldiğini gösteriyor.

2014 yılında, IŞİD Halifeliği’ni ilan edip cihatçılar için bir çekim merkezi olunca, buna karşılık El-Nusra İdlib’de İslami Emirlik ilan etmişti. Daha sonra ABD’nin “ılımlı’’ silahlı gruplarını da İdlib’in birçok noktasından kovan Nusra kontrolünü artırmış ve ılımlı gruplara verilen silahları ele geçirmişti.


(http://www.ydh.com.tr/HD13157_islam-devletinden-sonra-yeni-komsumuz--islam-emirligi.html)