HDP’li Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan, bakanlıktan istifa kararının partinin yetkili organlarında alındığını belirtti. İstifa açıklamalarıyla ilgili olarak Saray ve AKP’den yöneltilen metni kim yazdı” sorularına tepki gösteren Doğan, “Bizim bir metni yazabilecek bilgimiz, siyasi irademiz, mücadele birikimimiz var. Bu tür sözleri ayıp buluyorum” dedi. HDP’li iki bakanın istifaları ve yaptıkları açıklamalarla ilgili tartışmalar sürüyor. Seçim hükümetinde Kalkınma Bakanı olarak 26 gün görev yaptıktan sonra istifa eden HDP’li Müslüm Doğan, sürece ve istifanın ardından yöneltilen eleştirilere yönelik BirGün’e konuştu.

İstifa parti kararı, metni biz yazdık

SEBAHAT KARAKOYUN
senyaprak@gmail.com

TOPLANTI MEDENİ ÖLÇÜLERDE YAPILDI


>>Bakanlar Kurulu toplantısında istifanızın ardından nasıl bir hava oluştu?
Biz toplantıda Cizre’yi Varto’yu, ülkede kardeşlik bağlarının zayıfladığını anlattık. Seçilmişlerin Cizre’ye girişinin engellenmesiyle ilgili tepkilerimizi ifade ettik . Elbette ki medeni ölçüler içerisinde gerçekleşti toplandı. Herhangi bir sataşma ya da tepki olmadı. Sonuçta bir Bakanlar Kurulu’nda nasıl davranılması gerekiyorsa o çerçevede gerçekleşti. Kısa süreli de olsa bir dönem çalışma arkadaşlığı yaptık oradaki bakanlarla.

>>Bu süreçte resmi olmamakla birlikte sizin katılmadığınız toplantılar yapıldığını düşünüyor musunuz? Bürokrasiden bir dirençle karşılaştınız mı?
Öyle bir izlenimim olmadı. Bizler de bürokrasiden gelen insanlarız. Hukuk devleti kuralları içinde sınırlı bir süre de olsa gündemdeki konular ortaya konuldu, bir çalışma yürütüldü. Bürokrasiden bir direnç olmadı bu süre zarfında. Zaten böyle bir şey bürokrasinin ruhuna aykırı. Bakanlığımızda son derece saygın bürokratlar görev yapıyordu.

>>Cizre örneği yaşandı. Milletvekilleri ile birlikte sizler bakan olarak Cizre’ye giremediniz...
Biz iki bakan olarak bölgeye gidip sorunları görmek, halkın sıkıntılarını teşhis etmek, şiddet sarmalına son vermek için bir çaba ortaya koyduk. Bu konuda izin verilmemesini de zaten Bakanlar Kurulu toplantısında eleştirerek istifamızı verdik.


KARAR YETKİLİ ORGANLARIN

>>İstifa kararını nasıl aldınız?
Bu, partimizin yetkili organlarının aldığı bir karardır. Mevcut hükümet anayasal bir gereklilik üzerine, güvenli bir şekilde seçime gidilmesini sağlamak üzere kurulmuş bir hükümet. Esas görevi hukuk devleti normlarında güveni ve adil bir seçim ortamını yaratmaktır. Ancak yaşanan sürece baktığımızda yaklaşık 400 noktada partimize saldırılar oldu. Genel merkezimiz yakılmaya çalışıldı. HDP 6 milyonu aşkın oy almış bir partidir. Halkın iradesini engellemeye yönelik yaklaşımlar, partimizin çalışmalarına, fiziki yaşam alanlarına yönelik saldırılar kabul edilemez. Biz de bunu kabul etmeyeceğimizi belirterek istifamızı verdik.

>>Erdoğan istifanıza ilişkin “Acaba metin önlerine nereden geldi” açıklaması yaptı. Davutoğlu da benzer şeyler söyledi. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Bizim bir metni yazabilecek bilgimiz, siyasi irademiz, mücadele birikimimiz var. Bu tür sözler özenli seçilmiş ifadeler değil. Bunları doğru bulmuyorum, ayıp buluyorum. Bizim meselemiz hakımızın gerçek bir demokrasiye ulaşma mücadelesi. Bu mücadeleyi yürütürken kişilerin bizi eleştirmesini çok önemsemiyorum. Meselemiz ortak vatanımızda kalıcı bir barışın tesis edilmesi. Gerisinin, söylenen sözlerin önemi yok.


HÜKÜMETİ TEŞHİR ETTİK

>>İstifa gerekçeleriniz ile Levent Tüzel’in bakanlık teklifini reddederken söylediklerinin benzerliğine dikkat çekilerek, görevi kabul ettiğiniz için size yöneltilen eleştirilere yanıtınız ne?
Levent Tüzel’in söyledikleri ile bizim söylediklerimiz birbirinden farklı. Biz bir anayasal gereklilikten dolayı Bakanlar Kurulu’nda görev aldık. Bu süre içinde de bu hükümeti teşhir etme imkânı yakaladık. Seçimlerin ardından geçen süreçte onlarca insan öldürüldü. Polis, asker, gerilla ayırt etmiyorum. Bizim derdimiz bu insanlar toprağa düşmesin. Ölümlerin nedeni AKP’nin ayrıştırıcı, ötekileştirici politikalarıdır. Biz bunlara engel olmak için elimizden geleni yaptık. Biz irademizi yansıtma çabamızın önemli olduğunu düşündük. Biz demokratik bir partiyiz ve demokratik alanları iyi değerlendirmek zorundaydık. Toplumsal görevimizi yerine getirirken izlenen politikaları, şiddetin nedenini de teşhir etmiş olduk.


>> Levent Tüzel’in yaklaşımı parti yönetimi tarafından eleştirildi ve kendisi milletvekili adayı gösterilmedi.
Levent Tüzel bizim yoldaşımızdır. Mücadele içinde çok doğru bir yeri vardır. Kendisine saygı duyuyorum. Yoldaşça eleştiriler olmuştur süreç içinde ancak emeği çok büyüktür hareketimiz içerisinde. Kendisi de aday gösterilmemesini saygıyla karşıladı zaten. Bizim partimizde aday gösterilmek ya da gösterilmemek çok önemli değil. Herkes gerektiği zaman elini taşın altına koyacak ve görev alacaktır.

HALK, OYUNA SAHİP ÇIKMALI

>>İstifa açıklamanızda da seçim güvenliğiyle ilgili kaygıları dile getirdiniz. Sizce sağlıklı bir seçim yapılabilecek mi bu ortamda?
Halkın kendi oyuna ve iradesine sahip çıkması gerekir. Halkımız bunu yaparsa hangi şart yaratılırsa yaratılsın iradesinin sandığa yansıması engellenemez. Halkımıza inanıyorum. Bir tek oyun bile nelere mal olabileceğini gördü artık.

>>AKP’nin, sandığa müdahaleye yönelik girişimlerine yönelik neler söylemek istersiniz?
Alışkanlıklarını devam ettirecektir elbette. Partimiz 7 Haziran seçim sonuçlarıyla ilgili bir inceleme yaptı. 2 bin sandıkta HDP’ye hiç oy çıkmamış. Bu olacak iş değil. Sandık oyunları yapacaklardır buna karşı duyarlı olmalıyız. Demokratik mücadele dışında hiçbir mücadele konulmamalı önümüze. 1 Kasım çok önemli bütünleşme alanı olacaktır. Sol ve sosyalistler HDP’de buluşacaktır. Biz 7 Haziran’dan sonraki süreçteki tutumumuzla, seçim öncesi kitlelere verdiğimiz sözü tuttuğumuzu gösterdik. Ülkemizde yaşayan tüm insanların ulu bir çınarın dalları gibi birbirini kucaklayarak ama birbirine değmeden, zarar vermeden, saygı duyarak birlikte yaşamasıdır tüm dileğimiz.


OYLAR KİMSENİN TEKELİNDE DEĞİL

>>CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, 1 Kasım’da seçmenin “baraj” kaygısıyla oy kullanmasına gerek olmadığını belirterek, partinize yönelik “CHP’nin artık kimseye verecek bir tane oyu yok “ dedi.
Ben hiçbir parti karşıtlığı üzerinden bakmak istemiyorum olaya. Seçmenin iradesi kimsenin ipoteği altında değil. Seçmen iradesiyle HDP’ye oy verdi; bu iradeye saygı duyanlar bu sözleri etmemeli. Halkımız siyasi bilinçle hangi partinin iktidara yürüyebileceğini, iktidarda olması gerektiğini düşünerek tercihini yapar. Oy kimsenin babasının tekelinde değil.