İttifakın adayı Kılıçdaroğlu
Millet İttifakı seçimlere 68 gün kala adayını belirledi. İttifakın ortak adayı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu oldu. Diğer partilerin genel başkanları da CHP Lideri eğer seçilirse yardımcı olarak kabinede yer alacak. Siyaset bilimciler İYİ Parti’nin giriştiği harekâta toplumsal muhalefetin geçit vermediğini belirterek “Eğer ortada bir başarı varsa bu seçmenindir. Kılıçdaroğlu süreci sakin yönetti ve ayrışmaya izin vermedi” dedi.
POLİTİKA SERVİSİ
Millet İttifakı dün cumhurbaşkanı adayını açıklamak için bir araya geldi. İttifakın adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. İttifakta yer alan diğer partilerin genel başkanları ise Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacak. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise Kılıçdaroğlu seçilirse uygun gördüğü tarihte cumhurbaşkanı yardımcılığına getirilecek. Böylece İYİ Parti’nin Saray’ın ekmeğine yağ süren hamlesi toplumsal muhalefetin tepkisiyle boşa düştü.
Seçime 68 gün kala dün en kritik günlerden biri yaşandı. Millet İttifakı toplantısına katılması beklenmeyen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ilk olarak İmamoğlu ve Yavaş’la görüştü. Ardından Yavaş ve İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı yardımcısı olması karşılığında İYİ Parti’den masaya dönüş sinyali geldi. Bir süre sonra Kılıçdaroğlu ve Akşener görüşmesi gerçekleşti. İkili daha sonra ayrı ayrı Saadet Partisi merkezinde gerçekleşen toplantıya katıldı. 4,5 saat süren toplantının ardından Kılıçdaroğlu’nun adaylığını Temel Karamollaoğlu açıkladı. Karamollaoğlu “Toplantılarımız neticesinde aldığımız kararı sizlere duyurmayı görev addlediyorum. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayımız” dedi.
Karamollaoğlu’nun ardından konuşan Kılıçdaroğlu ise şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’nin bütün renklerini bir araya getirmek için yola çıktık. Bu sofra Halil İbrahim sofrasıdır. Halil İbrahim sofrası zulmün sona ermesi, hakkın, hukukun ve adaletin hakim kılınması demektir. Bizim soframız barışın ve kardeşin sofrasıdır. En büyük gayemiz Türkiye’yi bereketli, huzurlu ve neşeli günlere taşımaktır.”
Adaylığa giden yol
Cumhurbaşkanlığı adaylığına gelinen süreçte CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, pek çok kritik adım attı. Kimi zaman eleştirilse de son bir yıldaki hamleleri göz doldurdu. Ekonomik kriz başta olmak üzere, 5’li Çete’ye karşı çıkışları dikkat çekti. 6’lı Masa’nın inşa edilmesinde, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmasının oluşmasında kurucu rol oynadı. Son bir yıl ve depremin ardından takındığı tavır da Kılıçdaroğlu’na adaylık kapılarını açtı.
• 2019 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere AKP ya da MHP’de olan 11 büyükşehir belediyesinin aday tercihlerinde ve kazanılmasında başrol oynadı.
• Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ‘‘tek adam’’ rejimi inşa edildi. Yasama ve yargı, yürütmenin tahakkümü altına girdi. Kurumların içi boşaltıldı, en tepeden en alta devlet bürokrasisi çöktü. 5 yılda ülkede kriz üstüne kriz yaratan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine karşı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ önerisi getirdi.
• 6’lı Masa’nın kurulmasında aktif rol oynadı. 6’lı Masa 13 toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantılarda yeni sistemin nasıl inşa edileceği ayrıntılarıyla ele alındı.
• 5’li Çete ile hesaplaşacağı sözü verdi.
• SADAT önüne yaptığı çıkarma ile seçim güvenliğine yönelik hamle gerçekleştirdi.
• Devletin kurumları önüne giderek içeri alınmadığı kurumların önünde açıklamalarda bulundu.
• Canan Kaftancıoğlu’na siyasi yasak kararının ardından Maltepe Mitingi düzenledi.
• Elektrik zamlarını ‘faturamı ödemiyorum’ diyerek protesto etti. Evinde elektrikler kesilmiş halde sosyal medyadan mesajlar verdi.
• İBB Başkanı İmamoğlu’na hapis ve siyasi yasak kararının ardından Almanya programını yarıda keserek Saraçhane’de İmamoğlu’na destek mitingine katıldı.
• EYT, işçilere kadro, 3600 ek gösterge, öğrencilerin KYK borçlarının faizlerinin silinmesi, emeklilere bayram ikramiyesi gibi konularda söylediği her şeyi iktidar gerçekleştirmek zorunda kaldı.
• Hükümetin, Suriye ve Irak’a asker göndermek için TBMM’ye getirdiği tezkereye ret oyu verdi.
• Hükümetin HDP’li belediyelere yönelik kayyum siyasetine karşı çıktı.
• Maraş merkezli depremlerin ardından Akşener, ilk yaptığı açıklamalarda ‘devletin yanındayız’ vurgusu yaparken Kılıçdaroğlu, hükümetin hatalarını dile getirdi. Hükümet olduklarında yapacaklarını sıraladı.
• Geçen haftaki grup toplantısında “Anladım ki ben artık eski ben olamayacağım. Bizim bir iktidarı değiştirmekten çok daha derin meselelerimiz var. Değişim iktidarı değiştirmekten büyük olmalı. Zihniyeti değiştirmemiz lazım” dedi.
• 6’lı Masa’nın 12. Toplantısında İYİ Parti Lideri Akşener ‘seçilemeyecek aday’ bahanesiyle Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıktı. Ancak son iki gündeki kriz yönetimi bile sorunu da ortadan kaldırdı.
• Bunların yanı sıra türban ve anayasa konusundaki çıkışları da eleştirildi.
Kararlar uzlaşıyla alınacak
Millet İttifakı’nın mutabakata vardığı maddeler şöyle:
1. Geçiş Sürecinde Türkiye'yi, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ilke ve hedefleri ile mutabakata vardığımız referans metinleri doğrultusunda anayasa, yasa, kuvvetler ayrılığı, denge ve denetleme esasları çerçevesinde, istişare ve uzlaşıyla yöneteceğiz
2. Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçişle ilgili Anayasa değişiklikleri, genel seçimde ortaya çıkan TBMM yapısının mümkün kıldığı en kısa sürede tamamlanacak ve yürürlüğe girecektir.
3. Geçiş Sürecinde Millet İttifakına dahil partilerin genel başkanları Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaktır.
4. Bakanlıkların dağılımı, Millet İttifakını oluşturan siyasi partilerin milletvekili genel seçiminde çıkardığı milletvekili sayısına göre belirlenecektir. İttifak partilerinin her biri kabinede en az bir bakan ile temsil edilecektir. Bakanlıklara paralel olarak kurulmuş Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Politika Kurulları ve ofisler lağvedilecektir.
5. Bakanların atanma ve görevden alınmaları, mensup oldukları siyasi partinin genel başkanıyla uzlaşı içinde Cumhurbaşkanı tarafından yapılacaktır
6. Geçiş Sürecinde Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisini ve görevini katılımcılık anlayışı, istişare ve uzlaşı esaslarına göre kullanacaktır.
7. Cumhurbaşkanlığı Kabinesine (Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar) yetki ve görev dağılımı, Anayasa ve yasalar çerçevesinde çıkarılacak Cumhurbaşkanı kararnamesi ile belirlenecektir
8. Cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenmesi, OHAL ilanı, milli güvenlik politikaları, Cumhurbaşkanlığı Kararları, Kararnameler ve genel nitelikteki düzenleyici işlemler ile üst düzey atamalarda Millet İttifakı'na dahil partilerin genel başkanlarıyla uzlaşı içinde karar alacaktır
9. Geçiş Sürecinde yasama faaliyetlerinin iş birliği içinde gerçekleşmesini koordine mekanizmalar oluşturulacaktır
10. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecinin tamamlanmasıyla birlikte, mevcut Cumhurbaşkanının -var ise-siyasi parti üyeliği sona erecektir.
11. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçildikten sonra yeni bir seçime gerek olmaksızın 13. Cumhurbaşkanı ve TBMM görev suresini tamamlayacaktır.
12. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Sayın Cumhurbaşkanının uygun gördüğü zamanda ve tanımlanmış görevlerle Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanacaklardır.
Toplumsal muhalefetin başarısı
İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü Genel Direktörü ve Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz İYİ Parti’nin masaya dönüşünü toplumsal muhalefetin sağladığını açıkladı. Korkmaz şunları söyledi: ‘‘Ortaya çıkan bu tablo toplumsal muhalefetin başarısıdır. Çünkü İYİ Parti açık kapı bırakmayarak masadan kalktı. Ama hem kendi seçmeni hem de muhalefet seçmeni tarafından bu tavır desteklenmedi. İYİ Parti de savunmaya geçti. Özellikle pazar günü bunu net bir biçimde gözlemledik. Toplumsal muhalefet bu konuda geri adım attırdı. Hem Türkiye’nin hem de İYİ Parti dahil olmak üzere tüm muhalefet partilerinin kazancına olacaktır.” Kılıçdaroğlu’nun süreci diplomasiyle yürüttüğünü ifade eden Siyaset Bilimci Seren Selvin Korkmaz sözlerine şöyle devam etti: “Kemal Kılıçdaroğlu farklı hiziplerle koalisyon kurma konusunda oldukça başarılı. Kılıçdaroğlu bu süreçte hiçbir biçimde öfkeyle hareket etmedi. Süreci sakin yönetti, kopuşu engelledi. Bununla birlikte yolundan dönmeyeceğini de ortaya koydu. Altılı Masa’da üç gündür devam eden kriz herkesin memnun olacağı bir formülle sonlanmış gibi görünüyor. İYİ Partililerin ‘kazanamayacak aday’ söylemini de ortadan kaldırmış oldular. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, izlediği tutumda Türkiye’yi önceleyen bir tavır içinde oldu. Bence bu sürecin galibi Kılıçdaroğlu oldu.
Olumlu bir adım olarak görülmeli
Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seda Demiralp şu görüşleri paylaştı: “Akşener’in önerisi uzun süredir görüşülen bir konuyu yani yürütmeye ait görevlerin ittifak aktörleri arasında nasıl dağılacağı konusunu masanın gündemine taşıdı. Daha önce çeşitli platformlarda başarılı ittifaklarda ortak başkan adayı kadar başkan yardımcılığı ya da bakanlık pozisyonlarına gelmesi düşünülen isimlerin de kampanya sürecinde ilan edilmesi gerektiğini dile getirmiştim. Bunu ifade edişimdeki iki sebep şuydu. Birincisi, bu şekilde ortak adaylıkla ilgili partiler arası rekabete ve fikir ayrılıklarına dayalı olağan gerilimlere harcanacak muhalif enerji minimize edilir, buradan tasarruf edilen enerji ortak kampanyaya aktarılır. İkincisi, ittifakın farklı becerilere ve güçlü özelliklere sahip aktörlerinin kampanyaya bu özellikleriyle doğrudan katkı yapması sağlanır. Bu bağlamda 2022 Macaristan seçimlerini ve 2018 Malezya örneklerini tekrar hatırlatmak isterim. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu örneklerin de ışığında ortak başkan/başbakan adayları kadar yardımcılarının ve/veya bakanlarının ilan edildiği seçim kampanyaların daha başarılı olabildiğini daha emin bir şekilde söyleyebiliriz. Bu çerçevede Akşener’in masaya dönüşünü de, Millet İttifakı’na yönelttiği başkanlık ve başkan yardımcılarının birlikte ilan edilmesi önerisini de, en önemlisi de bu önemli konunun nihayet masanın gündemine gelmesini de muhalefet adına olumlu bir adım olarak değerlendiriyorum.”
Operasyon püskürtüldü
Siyaset Bilimci Özgün Emre Koç ise şu değerlendirmeyi yaptı: “2 Mart akşamından beri yaşadığımız sürecin arkasındaki dinamikleri daha iyi anlayabilmek için zamana ihtiyacımız olacak. Yine de bazı olguları tanımlayabiliriz. Akşener ve muhtemelen parti yönetimindeki daha dar bir ekip bir harekâta kalkıştılar. İki belediye başkanına yaptıkları çağrıyla onları CHP hiyerarşisinden çıkarabileceklerini, onlar aracılığıyla seçmeni ve partiyi bölebileceklerini düşündüler. Hem başarısızlık hem de karşılaştıkları büyük halk tepkisi nedeniyle manevra alanları daraldı. Öte yandan parti kurmayları birbiriyle çelişen açıklamalar yaptı. Kimisi Kılıçdaroğlu’na Saray’ın adamı olmak gibi ağır ithamlarda bulunurken, daha ılımlı ve deneyimli yöneticiler CHP ile diyalog ve müzakereleri sürdürmeye çalıştı. Akşener partisine tam olarak hâkim değil. Parti içinde farklı kanatların birbirine zıt eğilimleri var. Parti bir merkez sağ parti mi yoksa içinden çıktığı geleneğin revize edilmiş bir devamı, etnik vurgulara yaslanan bir tür yeni milliyetçi parti mi olacağına henüz tam olarak karar verebilmiş değil. Ayrıca oturmuş, homojenleşmiş bir seçmen kitlesine henüz sahip olmadığı için de kendi kitlesini bile manevralarının peşinden sürüklemekte güçlük çekiyor. Neticede Akşener 4 günlük deneme sonrası masaya geri dönmek zorunda kaldı. Kendi gücünü ve kabiliyetlerini sınadı. Kötü bir sınav verdi. İyi Parti’ye kendi içinden bir operasyon düzenlendi ama tabiri caize bu operasyon diğer muhalif partiler ve seçmen tarafından geri püskürtüldü.” Kılıçdaroğlu’nun en başından beri soğukkanlılığını koruduğunu ifade eden Koç şunları aktardı: “Olayın sıcaklığı karşısında ani tepkiler vermekten kaçındı. Kendisinin adaylığına ve liderliğine karşı yapılan ağır kara propaganda karşısında dirayetli davrandı. CHP de bu süreçte parti disiplinini mutlak bir şekilde muhafaza etmeyi başardı ve kurmaylardan kontrol ve amaç dışı açıklamalar gelmedi. Sağlıklı bir siyasal iletişim süreci işletildi. Yavaş ve İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu’nun yanında olduklarını kısa sürede beyan etmeleri konumunu güçlendirdi. Nihayetinde masadaki diğer partilerin de kolaylaştırıcılığı Kılıçdaroğlu’nun basireti ve halkın tepkisiyle birleşince, adaylığı artık mutlak şekilde tescillenmiş oldu. İmamoğlu ve Yavaş kampanya sürecinde mutlaka Kılıçdaroğlu’nun yanında ve sahada olacaklardı zaten. Oluşan yeni mutabakatla geniş kesimlerin takdirini kazanan iki isim Kılıçdaroğlu iktidarının doğal ve en yakın unsurları haline gelmiş oldu. Başka bir ifadeyle 2 Mart’ta tek CHP’li olarak başladığı cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinden 6 Mart’ta 3 CHP’li olarak ayrılmış oldu Kılıçdaroğlu. Sanırım artık şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Kılıçdaroğlu’nda ispatlanmış bir liderlik vasfı fazlasıyla mevcuttur. Muhalefet derhal dağınıklığı toparlayıp yüzünü iktidara ve halka dönerek kampanyasına ve yapacaklarına odaklanacaktır. İktidarı tatsız zamanlar bekliyor.”
İnandırıclık ve güven önemli
Siyasal İletişimci Suat Özçelebi bu sürecin Millet İttifakı’na etkisini şu sözlerle yorumladı: “Evet zarar verdi, ancak kendi seçmen tabanları tüm yaşananlara rağmen bir biçimde konsolide olur. Çünkü seçimi kazanmanın yolunun ittifakın bozulmamasına bağlı olduğunu biliyor. Kutuplaştırma muhalefet seçmenini de kendi içinde kemikleştiriyor. Asıl risk kararsızlar dediğimiz AKP’den kopan, mesafe koyan, duygusal bağı zayıflamış kitle için geçerli. Eğer onlar bu süreçten negatif etkilenir ve Cumhurbaşkanı’nın ısrarla kullanacağı ‘Bunlar kendi aralarında bile anlaşamıyorlar, ülkeyi yönetemezler’ tezine inanırlarsa sorun orada başlayabilir. Bu hedef kitle, şu anda muhalefet için en öncelikli kitle. Güven ve inandırıcılığı artırmak, yönetebileceğine, çatışmayacağına bu kitleyi ikna etmek zorunda.” Kılıçdaroğlu’nun süreci iyi yönettiğini vurgulayan Özçelebi şöyle devam etti: “Gemileri yakan, hakaretamiz ifadeler kullanan Akşener’e rağmen soğukkanlı kalmayı başardı. Masanın diğer bileşenlerini bir arada sakin tuttu. Masa’nın yeniden bir araya gelmesinin yolunu hep açık bıraktı. Halil İbrahim Sofrası çağrısını unutmamalı, HDP’nin, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın desteğini, demokrasi blokunu genişletme çabasını sürdürmeli. Akşener Masa’ya geri dönmüş olsa da güven ve inandırıcılığı konusunda iz bırakacak bir çıkış yaptı. Özellikle CHP’li İmamoğlu ve Yavaş’ı parti içinde isyana teşviki, sert üslubu, tüm liderleri zan altında bırakması ve ardından bir B planı bile geliştirmemiş oluşuyla liderliği konusunda ciddi soru işaretleri yarattı. Çevresinin etkisi, duygusallığı, alınganlıkları hep gündemde olacak. Kendi tabanı da birçok yöneticisi de yaşananları kabullenemedi. Masa’ya geri dönmesi, gerçekleri kabullenen, çözüm konusunda yapıcılığına ilişkin bir algı yaratsa da, son uzlaşma birçok şeyi onaracak olsa da yaşananlar seçim sonrasında da önüne getirilmeye devam edecek.”