İyi de başkan, 8’inci madde unutulmuş

Konuk Yazar: Necla Akgökçe

Eğitimin cinsiyetçi yapısı herkesin malumu. Uzaktan eğitimden sorumlu EBA TV de, tarih diye çocuklara idam sehpası gösterirken, gündelik yaşamda koranavirüsle mücadele tedbirleri çerçevesinde -belki daha demokrat olabilecek ana-baba eğitimi tehlikesine karşı- harekete geçerek, toplumdaki cinsiyetçi rol dağılımının önemini çocuklara ve babalara hatırlattı. “Evde yapılacaklar” başlığı altındaki videoda, kadınlar ev işleri yaparken babaları temsil eden dış ses de onları idare ediyordu.
Eğitim Sen temsilcisi, cinsiyetçi rol dağılımını pekiştiren bu tür ideolojik müdahalelerin okullarda her vesileyle yıllardır yapıldığını, kendilerinin karşı çıktığını, şimdi bunun eve kapanma sırasında daha da görünür olduğunu vurgulayarak bu tutumu kınadı. Doğru yaptılar. Patriyarkal devlet politikalarını ve ideolojilerini koronavirüs günlerinde de teşhir etmekten kaçınmamalıyız.

Patriyarkanın bizim dışımızda ve bize rağmen süregelen gelen bir maddi temeli vardır. Ama bu sömürü düzeni, onun körüklediği ayrımcılık ve eşitsizlikler, aynı zamanda her süreçte ve her yeni durumda, her krizde, her olayla yeniden inşa edilir. Koronavirüs salgınında da böyle oluyor.

O nedenle eşitlik iddiasında olan siyasi partilerin ve sendikaların teşhir politikalarıyla yetinmemeleri gerekiyor. Olağan ve olağanüstü hallerde yapılması lazım gelenlerden biri de, mücadele politikaları oluştururken patriyarkal sömürü ve şiddetin o süreç içinde almış olduğu özgün biçimlerine karşı da çözüm önerileri sunmak ve geliştirebilmektir.

Kadınlar evde kalınca

Buradan DİSK, KESK, TMMOB, TTB’nin geçtiğimiz günlerde yayımladığı ve imzaya sunduğu 7 acil talep listesine gelmek istiyorum. Hepimiz imzaladık elbette. Ama şu sıralarda tüm kadın gruplarında haklı bir isyan var. Kadınlar yine unutulmuş. Sendikalar içinde feminist politika yapan kadınların ve yönetici kadınların kamusal alanda bunu dile getiremeyeceğinin bilincindeyim, şeytanın avukatlığına soyunup bir iki laf etmek isterim:

7. acil talep listesinin birinci maddesi “Temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde salgın süresince çalışma acilen durdurulmalıdır.” Hükümetin “evde kal” çağrısının çalışanlar açısından nasıl mümkün olabileceğini gösteriyor örgütlerimiz, bunun para olmadan mümkün olamayacağının altını çizerek, “Çalışanlara ücretli izin verilmeli ve işsizler için ise koşulsuz işsizlik maaşı ödenmelidir” diye devam ediyor. Çok yerinde bir talep, katılıyoruz.

Fakat erkekler evlere yollanınca başka bir şey daha oluyor. Rakamlar Çin’de bir aylık evde kalma süreci sonucunda kadına yönelik erkek şiddetinin normal zamanlara göre üç kat arttığını gösteriyor. Kanada, Batı ülkelerindeki sendikalar ve ülkemizde de feministler, kadın kuruşları hatta bazı belediyeler de kapanma halinde kadına yönelik şiddetin artabileceğini vurgulayarak tedbirler alınması gerektiğini vurguluyorlar.

Siz 7 acil taleple kapitalizme karşı üyelerinizi koruyabilirsiniz, fakat patriyarka maalesef ev içlerinde. Ama devrimci, sol, toplumsal hareket sendikacılığı yapma iddiasındaysanız, 25 Kasım’larda kadına yönelik şiddeti kınamakla yetinmemeniz, bu özel koşullarda ev içlerine yolladığınız erkeklerin şiddetine karşı kadın üyelerinizin can güvenliğini korumaya yönelik politikalar da geliştirmeniz gerekir.

Eşitlik politikaları geliştirin

Ayrıca koronavirüs günlerinde, cinsiyetçi işbölümüne göre şekillenmiş ailelerde, ev içlerinde sarf ettiğimiz ücretsiz emeğimiz oldukça yoğun bir biçimde artış gösterdi. Çocukları kreşlere, büyükannelere, kız kardeşlere bırakamıyor, okullara yollayamıyor, derslerini biz takip ediyoruz. Tonlarca yemek pişirdiğimiz gibi hasta, yaşlı bakım yükümüz de artıkça arttı. Kadınların yükünün artması, erkek egemenliğinin gücünün artması ev içi cinsiyet temelli hiyerarşilerin güçlenmesi anlamına gelir. Sendikalar eve yolladıkları erkek ve kadın üyelerine yönelik eşitlik politikaları geliştirebilmelidir. Ev işi yükü artan kadınlara mali yardım ya da ebeveyn yardımı talepler arasında yer alabilir. Hiçbir şey yapmasanız, erkek üyelere ev işlerini paylaşmaları konusunda uyarıda bulunabilirsiniz mesela.

Sendikaları biraz biliyorum. Bu metinler konuya en vakıf erkek uzmanlar tarafından yazılır ve tartışmaya sunulur. Sendikalardaki hiyerarşi erkekler arası bir hiyerarşidir, kadınların kırması zordur ama yine de metni yazanlara ve onaylayanlara sesleniyorum: İyi hoş da hocam ve başkanlar, bu işin bir de 8’inci maddesi var.