Ankara Film Festivali’nin “En İyi Film”i seçilen “Bilmemek”i yönetmeni Leyla Yılmaz ile konuştuk. Yılmaz, “İyi film yaşar. İzleyici salondan çıktığında, hatta günler sonra aklına hâlâ film geliyorsa, bu en büyük ödül olabilir” diyor.

İyi film yaşar

Öykü Özfırat

Leyla Yılmaz’ın yönettiği “Bilmemek” filmi birçok festivalden ödülle döndü. İzleyiciyi toplumdaki “bilme açlığı” olgusu üzerine düşünmeye iten “Bilmemek”, Ankara Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Film seçildi. En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülleri de Senan Kara ve Emir Özden’in oldu. Adana Altın Koza Film Festivali seçkisinde de yer alan film bu festivalden de birçok ödülle döndü.

Filmin yönetmeni Leyla Yılmaz ile filmin festivallerdeki başarısını konuştuk.


► Bilmemek Ankara Uluslararası Film Festivali’nde En iyi Film seçildi. En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülleri de ekibinizden Senan Kara ve Emir Özden’in oldu. Neler hissediyorsunuz? Ödül hakkında neler söylemek istersiniz?
Elbette çok sevindim. Festivaller sinemacılara yeni filmler yapması için güç veriyor ve teşvik edici oluyor. Ödül almak güzel ama ödül alınsa da alınmasa da bu sonuçta bir jürinin kararı. Bir jürinin hiç ödül vermediği bir filme bir başka jüri “en iyi film” ödülü verebiliyor. Oyuncularımın ödül almasına çok sevindim. Benim bu filmde üç başrol oyuncum vardı. “Yardımcı oyuncu” kavramı farklı yorumlanabiliyor, jüri de bu farklı yorumlardan birini baz almış olmalı. Yoksa benim için Senan’dan daha başarılı bir başrol kadın oyuncu yok. Bizim iki erkek başrol oyuncusu adayımız oldu: Yurdaer Okur ve Emir Özden. Yurdaer’in çok zor bir rolü vardı, hiçbir zaman sempati duymayacağınız öte yandan bazen de haline üzüleceğiniz sıkışmış ezilmiş bir karaktere can verdi. Filmin hakikat hissinde Yurdaer’in oyunculuğunun çok önemli bir payı var. Umut karakterini oynayan Emir Özden sinemamızın yeni yıldızı bence. Olağanüstü disiplinli, rolüne kendini adayan ve bu nedenle hiçbir şey yapmadığı bir karede bile “Umut” olabilen bir oyuncu. Genç yaşında böyle bir ödül alması çok sevindirici.

DUYGU AKIŞI BEKLENTİMİN ÖTESİNDEYDİ

► Ankara izleyicisinden film hakkında nasıl yorumlar aldınız?
Bilmemek filmini izledikten sonra izleyicide ortak bir tavır gelişiyor. Önce uzun süre bir sessizlik oluyor ve ardından sorudan çok kendi hayatlarıyla özdeşlik kurdukları cümleler geliyor. Ankara’da da böyle oldu, söz alan izleyicilerin çoğu filmde kendini bulduğunu söyledi. Duyguyu yükseltmek için hiçbir hileye kaçmayan, içinde müzik bile olmayan bir filmden insanların bu denli duygu yüklü çıkması benim de beklentimin ötesinde. İyi film yaşar. İzleyici salondan çıktığında, sokakta yürümeye başladığında, hatta bazen günler sonra bir sabah uyandığında aklına hala film geliyorsa, bu birçok sinemacı için en büyük ödül olabilir. Yorumlardan mesajlardan gördüğümüz kadarıyla Bilmemek bunu başardı. Ankara’da da buna bir kez daha şahit olduk.

iyi-film-yasar-786862-1.► Bilmemek geçtiğimiz hafta Adana Altın Koza’dan birçok ödülle döndü. Bu ödüllerin sizin için anlamı ne oldu?
Adana Altın Koza’dan çok anlamlı 5 ödül aldık. Öncelikle zor günlerde hep yanımızda olan ve geçen yıl kaybettiğimiz Cüneyt Cebenoyan adına verilen Siyad En İyi Film Ödülü’nün onurunu yaşadık... Festivalin en önemli ödüllerinden biri olan Yılmaz Güney Jüri Özel Ödülü’nü kazanmak da büyük mutluluk oldu. Başrol oyuncum Senan Kara’nın En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü almasına çok sevindim. Onun bu ödülü kazanmasında en önemli etkenlerden olan Yurdaer Okur için de bir ödül bekledim açıkçası. Ve Emir Özden de “Umut Veren Oyuncu” ödülüyle Bilmemek’le ikinci ödülüne kavuşmuş oldu. Bana da En İyi Yönetmen Ödülü verdiler. Altın Koza tarihinde Metin Erksan, Yılmaz Güney, Ertem Eğilmez’in olduğu bir listede olmak gurur verici olsa da, bu elbette jürinin öznel kararı. Bu yıl bu ödülü hak eden çok sayıda yönetmen de oldu. Sinemanın, sanatın, ışığın kazandığı bir gelecek hepimiz için en büyük ödül olacak kuşkusuz.

► Filmin önümüzdeki dönem için yolculuğu nasıl olacak?
Şimdi tek isteğim filmin gösterime girmesi ve mümkün olduğunca fazla kişinin kendi sırları, kendi bencillikleri ve kendi “Bilmemek”leriyle yüzleşmesi.