Geçtiğimiz sene ‘Always Ascending’ albümünü yayımlayan İskoç indie-rock grubu Franz Ferdinand, albüm turnesi kapsamında bu akşam Zorlu PSM’de sahne alacak. Kendilerinden önce Baba Zula’nın ön grup olarak çalmasını isteyen dünyaca ünlü grup, sevilen şarkılarını seslendirecek. Grup elemanlarından Alex Kapranos, Bob Hardy, Paul Thomson ve Dino Bardot ile konser öncesinde bir araya geldik. • 12 yıl […]

İyi melodi dinleyicisini bulur

Geçtiğimiz sene ‘Always Ascending’ albümünü yayımlayan İskoç indie-rock grubu Franz Ferdinand, albüm turnesi kapsamında bu akşam Zorlu PSM’de sahne alacak. Kendilerinden önce Baba Zula’nın ön grup olarak çalmasını isteyen dünyaca ünlü grup, sevilen şarkılarını seslendirecek. Grup elemanlarından Alex Kapranos, Bob Hardy, Paul Thomson ve Dino Bardot ile konser öncesinde bir araya geldik.

• 12 yıl önce gelmiştiniz İstanbul’a. Neler değişmiş?

Alex Kapranos: Uzun bir zaman oldu gerçekten. Biraz bakma imkânımız oldu. Binalar her taraftan yükselmeye devam etmiş.

• Türkiye ile kurduğunuz ilişkide Türk Müziği’nin de yeri olduğunu biliyorum. Neleri takip ediyorsunuz şu sıralar?

A.K.: Evet evet, takipteyiz. Mesela konserde de Baba Zula ile beraber çalışacağız. Bazı arkadaşlarımız var, onlar sıklıkla bize yeni grupları öneriyor. Bazılarını biliyoruz biz de. Baba Zula da onlardan birisi.

• Onlarla çalmak heyecanlı mı olacak.

A.K.: Hem de nasıl! Soundları kesinlikle çok özgün.

• Baba Zula ile çalmayı siz istediniz. Başka bir ihtimaliniz olsa kimi seçerdiniz?

Paul Thomson: Altin Gun güzel olurdu. Saykedelik Türk Müziğine gerçekten bayılıyoruz. Gamları çok farklı, Batı Avrupa Müziği’nden farklı. Yerel bir tat bu. Yarattığı hava ise kontrast bir mod. Farklı.

• Dünya üzerinde de, özellikle elektronik müzik yapan müzisyenler, etnik tınılar üzerine şarkılar inşa ediyorlar. Siz müzikte etnik tınıları nasıl buluyorsunuz?

A.K.: World (dünya) müzik tanımı yapılıyor böyle işler için. Ama bu da bir yerde saçma. Dünya devasa bir yer. Mesela Türk Müziği’nin Peru Müziği ile nasıl aynı kümenin içerisine koyabilirsin ki? Mümkün değil. Ama ben farklı farklı yerlerden müzikleri dinlemeyi çok severim. Beni her zaman şaşırtmıştır. Misal, Yunan mirasına sahibimdir. Türk etkilerinin de olduğu rembetikodan, Yunan müziğinden çok fazla melodi bulmuşumdur.

• Peki, bu etnik melodilerin şarkılara da işlemesi bir çeşit köklere dönüş mü?

A.K.: Muhtemelen. Bir de artık gerçekten farklı müziklere, farklı ritimlere ulaşmak çok kolay. 10 yıl öncesini kıyaslasana. Şimdi bulmak, duymak ve uygulamak çok kolay.

Bob Hardy: Bir de unutmamak lazım, iyi melodi iyi melodidir ve dinleyicisini mutlaka bulur. Türk ezgilerinin tarihi de ayrı. Bu bölge çok fazla müzikal düzeni etkiledi ve değiştirdi.

• Peki ya sizin müziğiniz? Ne türden bir değişime uğradı?

A.K.: Evrime uğradı elbette. Çok fazla farklı şeyler denedik. Bir şeyleri denerseniz bilirsiniz ki, değişimler de beraberinde gelir.

• Mutlu musunuz bu evrimden?

Dino Bardot: Ben çok mutsuzum! (Gülüşmeler)

• Para kazandırıyor sonuçta!

B.H.: Dans para kazandırmadı, aşkı değiştirdi. Evet, bu ilginç bir mesele. Bir gruba katılmışsanız muhtemelen tek motivasyonunuz para kazanmak olmuyor. Bu asla bizim için böyle olmadı.

• Indie Pop ve Indie Rock gibi kavramlar var. Sizin müziğinizde ne türden farklarınız var?

A.K.: Bunları ben pek bilmem. Bir eleştirmen değilim. Muhtemelen sen benden daha iyi biliyorsundur.

• 2016 yılında Demagogue şarkısını yapmıştınız. Trump karşıtı politik bir şarkıydı. Elton John da yakın zaman önce Brexit karşıtı bir şeyler demişti. Siz ne düşünüyorsunuz onun söyledikleri hakkında?

B.H.: Bela gibi. (gülüşmeler)

A.K.: Diyor ki, Avrupa’da da İngiltere’de de konser veriyordum. Karşısında hangi izleyici oturursa otursun Brexit gerçekleşti gibi konuşuyor. Tam bir hayal kırıklığı!

• Siz ne düşünüyorsunuz Brexit hakkında?

A.K.: Öyle geliyor ki, süper zengin insanların büyük kitleleri motive etmek için elinde tuttuğu bir konu gibi geliyor bana. Bizim çıkarlarımıza hizmet edeceklerine inanmıyoruz. Asıl motivasyon da büyük insan topluluklarına Avrupa Birliği’nin sahip olduğu vergileri ve yasaları ortadan kaldırmak için olduğunu anlatmak oldu.

• Bu konuyla ilgili bir şarkı yapmak ister miydiniz?

Paul Thomson: Çok acıklı be!

A.K.: Asıl üzücü olan ne biliyor musun? Boris Johnson’ın Başbakanımız olarak seçilecek olması. Peki bu seçim kaç kişi tarafından gerçekleştirilecek? 100 binlerce muhafazakar tarafından. Beyaz, zengin, sağcı ve erkek yüzde elli. Bu kesinlikle demokratik bir şey değil. Türkiye nasıl?

• Kötü. Yüzlerce meslektaşım, yazar, politikacı ve akademisyen bugün hâlâ suçsuz yere hapiste. Takip ediyor musunuz burada olup bitenleri. Nasıl görünüyor sizin taraftan?

P.T.: Berbat! Gazeteci olmak için de zor ve tehlikeli bir yer.

• Evet, zor. Sahneden politik mesajlar veriyor musunuz? Mesela bu İstanbul konserinizde bu konularda bir şey diyecek misiniz?

A.K.: Bu zor bir şey. Eskiden İrlandalı gruplarda bunu görürdük. Sahneden seyircilere “Bunu düşüneceksiniz” derlerdi. Mesaj güzel bile olsa kimse çok takmazdı. Vaaz ve öğüt çünkü bu. Evet ama bizim de bazı mesajlarımız olacak elbette. Michael’ın Türkiye’de LGBTİ arkadaşları var. LGBTİ haklarıyla alakalı bir şeyler diyeceğiz. Ama işte dediğim gibi bu ince bir zekâyla yapılmalı ki, vaaz gibi algılanmasın.

Fotoğraf: Sevdenur Doğan

• Ekşi Sözlük’te ‘Lucid Dreams’ şarkınız için Christopher Nolan filmi gibi bir yorum vardı. Inception filmine benzetilmiş şarkı. Ne dersiniz bu benzetmeye?

P.T.: Güzel fikirmiş!

A.K.: Lucid rüyalar görmeyi seviyorum. Uyuyorsun, rüya görüyorsun ama hâlâ zihnin fazlasıyla açık ve fazlasıyla da kendindesin. Rüyanı da kontrol edebiliyorsun. Ama siz de rüyada olup bitenlere katılmak için farkında olmanız ve rüyadaki kaderinizi nasıl kontrol etmeniz gerektiğinin bilincindesiniz. Şarkıda da bunu etkileri var sanırım. Şarkıda bu arada İstanbul’dan da bahsediyoruz. Rüyamın bir parçası olan İstanbul’u. İstanbul’a uçtuğumu ya da uçmak üzere olduğumu tam hatırlamıyorum ama İstanbul kesinlikle o şarkıya dair olan rüyanın bir parçasıydı.

• Konser öncesinde İstanbullu dinleyicilerinize mesajınız var mı?

A.K.: Bize sosyal medyadan, radyodan gönderdikleri mesaj için çok teşekkür ederiz. Bu şehirde alabileceğiniz her türlü güzel duyguyu edinebiliyorsunuz. Sahnede çalmak için sabırsızlanıyoruz.