AKP milletvekilliği döneminde ‘muhalif çıkışlarıyla bilinen’ Ersönmez Yarbay, şimdilerde İYİ Parti’de siyaset yapıyor. Salı Söyleşisi’nin konuğu olan Yarbay, “OHAL kalkmadan bir seçim yapılmamalı” diyor

İYİ Parti Genel İdare Kurulu Üyesi Ersönmez Yarbay: OHAL’de seçime gidilmemeli

SEBAHAT KARAKOYUN

MSP ve RP sonrasında AKP’de politika yapan ve kuruluş aşamasında İYİ Parti’ye geçen Ersönmez Yarbay, İYİ Parti’nin haftasonu gerçekleştirdiği olağanüstü kurultayda, partisinin Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi seçildi. Bu haftaki Salı Söyleşisi’ne konuk olan Ersönmez Yarbay ile ülkenin içinde bulunduğu ortamı, olası seçim ittifaklarını konuştuk. OHAL ortamında seçimin sakıncalarına işaret eden Yarbay, “OHAL kalkmadan bir seçim yapılmamalı” dedi.

»Kuruluşundan itibaren bulunduğunuz AKP’den kopuş sürecinizden söz eder misiniz?
AK Parti’yi ikiye ayırıyorum, 2002-2009 arası ve 2009’dan sonrası. 2009’dan itibaren AK Parti ile derin görüş ayrılıklarımız ortaya çıktı. Sivil bir çizgiyi temsilen kurulan parti hızla demokrasiyi zayıflatan, insan hakları konusunda daralmalara giden bir politika izlemeye başları ve “devletin dediği doğrudur” anlayışına geçildi. 2013’den itibaren de başkanlık sistemi tartışması başlatılarak bu yaklaşım perçinlendi. Ben başkanlık sisteminin özellikle İslam ülkelerinde çok kütü sonuçlar doğuracağını düşünüyorum. İslam toplumlarında itiraz kültürü olmadığı için işler kötüye gider. Başkanlık sistemiyle Türkiye’nin geleceğini iyi görmüyorum tekrar parlamenter sisteme geçilmesi, Meclis’in etkili olması gerekir. AK Parti yıllardan beri tek parti dönemini ‘valiler CHP’nin il başkanıydı’ diye eleştirirken şimdi aynı duruma düştü. Valiler AK Parti’nin il başkanı gibi ya da il başkanları vali gibi. Bu durum Türkiye’nin geleceği açısından iyi değil. Ülke ancak tüm renklerinin temsilini mümkün kılan bir sistemle nefes alabilir.

»Türkiye şu anda nefes alabilir durumda mı size göre?
Türkiye şu an nefes darlığı çekiyor. Çünkü düşünceler açıkça ifade edilemiyor. Şiddete dönüşmediği sürece her görüş rahatlıkla açıklanabilmeli. Milletvekillerinin, gazetecilerin dokunulmazlığı onlar açısından değil toplum açısından önemlidir aslında. Milletvekillerinin cezaevine atılması seçmen iradesine saygısızlıktır.

» Eski dava arkadaşlarınız olan Saadet Partisi de İyi Parti arasında bir ittifak mümkün görünüyor mu?
Saadet Partisi- İYİ Parti- Demokrat Parti ittifakı olsa iyi olur düşüncesi var. Ben cumhurbaşkanlığı seçimine her partinin kendi adayı ile girmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak aday belirlenirken ikinci turda tur dikkate alınarak isim belirlenmesine özen gösterilmelidir. Milletvekili seçimi içinse doğru olan seçim barajının kaldırılmasıdır. İttifak baraj sorununu çözmeye yönelik bir hamle olarak düşünülüyor ancak tavanda yapılan ittifaklar her zaman tabana yansımıyor. Ben AK Parti-MHP ittifakının da her iki partinin toplam oyunun altında oy alacağını düşünüyorum.

»AKP’nin Saadet Partisi’ni de MHP ile kurduğu ittifaka dahil etme çabalarına ilişkin ne söylemek istersiniz?
Şu anda Saadet Partisi kamuoyunda oy oranının çok üstünde bir ilgi görüyor. Temel KaramollaOğlu iktidara teslim olmayan kimlikli bir politika izliyor. Karamollloğlu’nun açıklamaları parti tabanında kabul gören, teşkilatın görüşünü yansıtan açıklamalardır. Saadet Partisi’nin ittifaka dâhil olmaması AK Parti-MHP ittifakının tüm muhafazakarları temsil etmediğini göstermesi bakımından önemli.

“İlk iki partiden biri olur”
»Türkiye’de muhalefetin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz, İYİ Parti’nin bu çerçevede rolü ne olacak?
Türkiye’de sadece iktidar değil muhalefet sorunu var. İktidar her zaman olur ama demokrasilerde muhalefet olmak zorunda. İYİ Parti bu boşluğu dolduracaktır. Kendi diliyle eleştirmek, doğruyu göstermek. Biz onu yapıyoruz, iktidar sesini yükseltince muhalefet de yükseltiyor. İçeriğin ağırlığını yükseltmek gerekiyor.
İYİ Parti insan haklarına dayalı, kuvvetler ayrımının tam yürürlükte olduğu, tekrar parlamenter sistemin kurumsallaştığı bir sistem kuracaktır.

»İYİ Parti AKP tabanının ilgisini çekebilir mi?
Halk arayış içinde olmaz, muhalefet partisi arayışları canlandırır, arayışa sevk eder. Seçmeni kendi haline bırakamayız. Düşünmesini sağlayacak argümanlarla gitmeliyiz. Seçmen “Doğru söylüyorlar” demeli. Muhalefet partileri yapacağını söylemelidir. Eleştirmek yetmiyor. İYİ Parti Türkiye’de ikinci parti olur, yani ilk iki partinin içine girer. İYİ Parti –AK Parti, İYİ Parti-CHP… Öyle bir beklentim var.

»AKP’nin çıkışı gibi bir çıkış yapılabilir mi?
Halk o tip partileri seviyor. İYİ Parti de AK Parti’nin ilk çıkışı gibi bir sistemi hedefliyor. Ama bunu ne kadar halka anlatabilir, halkı ne kadar düşünmeye sevk edebilir?

»Kuşatılmış bir medya ortamı var, halka nasıl ulaşacaksınız?
Türkiye’de seçimi medya kazandırmaz, kaybettirir. Bakın iktidar gazeteleri az satıyor. Az satmak ne demek, az okunuyor demek. Muhalefet gazeteleri çok satıyor, bunların sözüne önem veriliyor demektir. Refah Partisi tecrübesi var. 1994 seçimlerinde hem İstanbul Büyükşehir hem Ankara Büyükşehir kazandık. O süreçte bizi destekleyen tek Milli Gazete vardı. Seçimleri medya kazandırmaz, tavsiye ettikleri partiler kazanmaz. Seçimleri halka doğru şeyler söyleyen, halkı ikna eden partiler kazanır. O nedenle medyayı çok önemsemiyorum. Hatta medya bazen yanlış bile yaptırır. “Bütün basın bizden…” gibi peki oylar bizde mi?

“Seçim anketlere bağlı”
»Sizce erken seçim olur mu?
Anketleri çok eleştiririm ama iktidar partisi-ittifak yüzde 55’i aşıyorsa anketlerde, erken seçim olabilir. Anketleri okuyorum ama o rakamların nasıl hazırlandığını, hangi amaçla hazırlandığını bilmediğim için çok sağlıklı bulmuyorum onları. Muhalefet de anketlerden yüksek oy alıyorsa seçim için bastırır biran önce erken seçim olsun diye.

»Şu anki tabloyu nasıl görüyorsunuz?
Tabloyu bulanık görüyorum. İktidar da muhalefet de işe hazır değil. Biz İYİ Parti olarak seçimlere girme hakkı kazandık ama biraz daha çalışmamız gerekiyor. Beş aylık bir parti bir anda seçim atmosferine giremez. Zamanında yapılan seçim bizim için daha iyidir. Seçim olması değil güvenli seçim önemli.

»İttifak yasasındaki son düzenlemeler şüpheleri artırdı seçim güvenliğine dair
Türkiye’nin esas tartışması gereken birinci konu seçimlerin adil bir ortamda, sağlıklı bir ortamda yapılmasıdır. Rekabet eşitliğinin sağlanmasıdır. Cumhurbaşkanı parti genel başkanı. Ama Cumhurbaşkanı olduğu için devlet imkanlarını kullanabiliyor. Muhalefet aynı imkanları kullanabiliyor mu? Birinci önceliğimiz seçim adaletinin sağlanmasıdır. Seçimde rekabet ortamının adil bir şekilde sağlanması, devlet imkanlarının adil biçimde dağıtılmasıdır. OHAL kalkmadan bir seçim yapılmamalıdır. Hatta OHAL’de seçime gidilirse seçimlerin boykotu bile tartışılmalıdır.

iyi-parti-genel-idare-kurulu-uyesi-ersonmez-yarbay-ohal-de-secime-gidilmemeli-446690-1.

“Adı diktatörlük olur”
»İktidar partisinin de seçimlerin güvenliği kaygısı olması gerekmez mi?

Kaygısı olmalıdır. Seçimlerin göstermelik olduğuyla ilgili bir kanı oluşursa halkta, bu herkesi etkiler. Türkiye’nin imajını da çok kötü etkiler. Seçimlerin güvenilir olması iktidar partisinin elini güçlendirir.

Şaibeli bir seçimden iktidar olarak çıkmak kendi kendini aldatmak olur. Ama o gelen sistemin adı diktatörlük olur.

»Saadet Partisi’nin Diyarbakır’da bir toplantı önerdiler. HDP’nin ötekileştirildiği bir ortamda Saadet’ten bu yönde daha farklı sesler geliyor. İYİ Parti’den de zaman zaman böyle çıkışlar var. Siz nasıl bakıyorsunuz?
Temel Karamollaoğlu’nun o görüşüne katılıyor ve destekliyorum. Sadece, “Türkiye bölünmesin” demek yetmez. Ülkenin bölünmemesi için gereken tedbirlerin alınması gerekir. O bölgedeki insanların görüş ve düşüncelerine önem verilmesi gerekiyor. Onların bir arada yaşama inançların güçlendirilmesi gerekiyor. Onun için de oraya el uzatmak gerekiyor. Onların da uzattığımız eli tutmalarını sağlamak gerekiyor. Her zaman barış savaştan iyidir.

»Bu anlamda HDP’ye yönelik ne söylersiniz? Seçime operasyonlarla gidiyor?
HDP kanun ile kurulmuş yasal bir partidir. Suça teşvik, insan hayatını ortadan kaldırmaya yönelik eylemler mutlaka cezalandırılmalıdır. Tartışarak müzakere ederek ortak yaşayabiliriz, birbirimizi yok sayarak yaşayamayız.

“Kantarın topuzu kaçıyor”
»Yaşananlar suçu cezalandırma mı operasyon mu size göre?
Bazen kantarın topuzu kaçıyor. Hukuk devletinde yasalar ne yazıyorsa vatandaşın görüşü, etnik kökeni ne olursa olsun eşitlik vardır. İktidar partisi de elinden geldiği kadar yargının bağımsızlığına gölge düşürecek eylem ve işlemlerden kaçınmalıdır. Yargı bağımsızlığını korumak yürütmenin görevidir. İleride bir gün adil yargılama ihtiyacı onun için de doğabilir. Kim güçlü ise onun borusu öterse hukuk devleti olmaz.

»Şu an güç kimde ise onun sözü geçiyor..
Nice güçlü görünen insanlar bir gün bakıyorsunuz hakim karşısına çıkıyor. Nice zayıf görünen insanlar bir gün bakıyorsun ki yargılayan oluyor. Biz bunları hep yaşadık. Onun için sadece kendi hayatımıza baktığımız zaman bile yargı bağımsızlığını, yargı tarafsızlığını, yargıya güvenin ne kadar önemli olduğunu anlarız.

Tek adam eleştirisi
»15 Temmuz sonrası çok sayıda operasyon yürütüldü ancak siyasi ayağa hiç bir şey yapılmadığı eleştirileri var.

Tek adamın bir toplumu ne hale getirdiğine bakmak için FETÖ’ye bakmak gerekiyor. Yıllardır tek bir adama biat edilmiş, sözü kanun kabul edilmiş. Bu mücadelenin bir sonu olmalıdır. Her gün tutuklama haberi mücadeleye güç katmıyor, toplumu tedirgin ediyor.

Saddam hatırlatması
»Ülkenin gidişatı için ne söylersiniz? Giderek tırmandırılan bir gerilim, ayar verme hali, “Ben yenilmezim” tavrı gözlüyor musunuz?

Bütün bunlar , “Yenilir miyiz” tedirginliği. Derinlerde bir endişe var ve dışa vuruluyor. İnsan kendi gücünü iyi bilmelidir.
Saddam’ı düşünelim. Diyordu ki “Gelin çölü size mezar edeceğiz”. Geldiler , Saddam ortada yoktu. Hava atmak kolay. Attığınız havanın sonuçlarına hazır olmanız gerekiyor. Sonsuz güç vehmine kimsenin kapılmaması gerekiyor. Gücümüzün sınırlı olduğunu unutmamalıyız. Kendi varlığını müdafaa edeceksin ama bunu yaparken başkasının varlıklarını da tehdit etmeyeceksin. Onların da yaşaması gerektiğine inanacaksın.

Gül’ün adaylığı
»Abdullah Gül’ün Saadet’ten adaylığı konuşuluyor.

Ben Gül’ün aday olacağını düşünmüyorum. CHP, İYİ Parti, AKP’den bir kısım insan gidip, “Ülkenin sana ihtiyacı var, aday ol” derse olur, diğer türlü olmaz, bu nedenle aday olma ihtimalini düşük buluyorum. Aday olma ihtimali yine de az da olsa var.

»Son olarak bir zamanlar birlikte siyaset yaptığınız Erdoğan’la ilgili neler söylemek istersiniz?
Bizi suçlarken “Erdoğan düşmanlığından dolayı bir yerdesiniz” diyorlar. Ben Erdoğan düşmanı değilim. Erdoğan’ın iyiliği için de düşüncelerimi söylüyorum. Erdoğan düşmanlığı üzerinden muhalefeti doğru bulmuyorum. Şahıslar gelip geçicidir. İlkeler etrafında yapılmalıdır bu muhalefet. Tamam, iktidar artık dinlenmelidir ama biz “İktidarın şu yapmadıklarını yapacağız” demeliyiz. Sadece Erdoğan karşıtlığı üzerinden yapılan siyaset kısır bir siyasettir. Erdoğan bana Başbakanlık bile verseydi kabul etmezdim. Biz kişilerden çok sistemin kötü yanlarına karşıyız.