Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Emre ve Sosyal Demokrasi Vakfı Onursal Başkanı Ercan Karakaş'ın konuşmacı olarak katıldığı  'Acil Demokrasi Paneli' Kültürpark'ta bulunan İzmir Sanat merkezinde yapıldı

İzmir’de Acil Demokrasi Paneli

ARDA ÖZARDA

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Emre ve Sosyal Demokrasi Vakfı Onursal Başkanı Ercan Karakaş'ın konuşmacı olarak katıldığı 'Acil Demokrasi Paneli' Kültürpark'ta bulunan İzmir Sanat merkezinde yapıldı.

DEMOKRASİYİ HERKES İÇİN İSTEMELİYİZ

Son 17 senede ülkenin demokrasi ve anayasadan uzaklaştığına değinen Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, “Şu an ülkenin içinde geçtiği durum tam anlamıyla bir anayasasızlaştırma durumu. Demokrasi sadece bizlerin değil tüm nesillerin ihtiyacı olduğu bir düzen. Anayasadan uzaklaşma ile demokrasiden uzaklaşma eş anlamda diyebiliriz. Demokrasiyi herkes için istemeliyiz. Bizim gibi düşünmeyenler için ne kadar demokrasi istiyorsak o kadar demokratiğizdir. Bu ülke de bir tür sandık fetişizmi yapıldı. Demokrasi sandıksız olmaz ama sandık kullanılarak katledilebilir. Biraz önce de bahsettiğim anayasasızlaştırma projesi Türkiye’yi 15 Temmuz darbe girişimine getirdi. Anayasa değişimine karşı çıktığımız dönemlerde ‘bu anayasa hesap vermeyi ortadan kaldırıyor’ demiştik. Tam da öyle oldu. Biz İran değiliz diyoruz ama İran’da bile bakan olabilmek için meclisin onayı gerekiyor. Başkanlık sistemini rehabilite edeceklerini söylüyorlar, ortada bir sistem yok ki rehabilite edesiniz. Bir bilinmezlik ortasındayız. Hukukun üstünlüğü yerine bireylerin üstünlüğü ön planda. Meclisteki partilerde sistemi tartışmak yerine bakanları, şahısları tartışıyorlar. Önceliklerimizi değiştirmeliyiz. 23 Haziran’dan sonra bir değişim rüzgârı başladı. Fakat rehavete kapılanları görüyorum. Rehavetten kurtularak bir ağ örer gibi toplumu işlemeliyiz. Sorumluluğumuz çok yüksek” dedi.

SİYASİ DEMOKRASİ YETMEZ, HER ALANDA DEMOKRASİ GEREKLİ

Tüm Dünya’da bir demokrasi buhranı yaşandığını ve bu buhranının tehlikeli olduğunu söyleyen Sosyal Demokrasi Vakfı Onursal Başkanı Ercan Karakaş ise, “Avrupa’da şu an bir demokrasi buhranı var. Çoğu Avrupa ülkesinde vatandaşlar artık sandığa bile gitmiyorlar. Türkiye’de de demokrasinin inandırıcılığını kaybetmesi an meselesi. Vatandaşların sandığa gitmemeyi tercih etmesi maalesef yakın gözüküyor. Şu an yaşanan göçmen sorunları bir popülizm. Halkın sorunlarına kılıf geçirmek için, halkı oyalamak için göçmenleri öne atıyorlar. Siyasi demokrasi yetmez. Eğitim, sağlık, barınma, insanca yaşam gibi konularda da demokrasi gerekli. Cumhurbaşkanı bu ülkenin tarihinde hiç olmadığı şekilde sadece bir kesimin Cumhurbaşkanı oldu. Demokrasi dışı bir rejim gerçekçi değil. Demokrasiyi tekrar tekrar derinleştirmek ve daha demokratik bir hale getirmek gerekir” diye konuştu.

ERDOĞAN’IN TEK DÜŞÜNCESİ SARAY NASIL GÜÇLENİR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onun rejiminin halktan tamamen koptuğunu vurgulayan CHP Genel başkan yardımcısı Doç. Dr. Yunus Emre de, “Demokratik siyaset halkın taleplerini önemsemeli. Siyaset toplumun meselelerine odaklanmalı. Türkiye’de maalesef bir süredir biz buradan uzaklaştık. Erdoğan rejimi toplumun ihtiyaçlarının üzerine yönelmek yerine bu meseleleri sarayı nasıl güçlendirir temalı yaklaştı. Kişiselleştirilmiş bir devlet yönetiminden yarar gelmez. Türkiye’de uzun bir süredir kurumsal işleyiş devre dışı. Bütün süreçler şahşileşti. Tüm yollar saraya çıkıyor. Türkiye’ye yaptırmak istediğinizi yaptırmanın yolu Recep Tayyip Erdoğan’ı sıkıştırmaktan geçiyor. Cumhuriyet rejiminde hiç kimsenin ayrıcalığı yoktur. Herkesi denetleyen bir kurum vardır. Biz cumhuriyet ve demokrasiden uzaklaştıkça bu değerlerden de uzaklaştık. Kurumları korumadan insanları korumalıyız. Kurumları korurken güncellemekten, yenilemekten korkmamak gerekir. Cumhuriyet Halk Partisi 100 yıllık bir tarihi var. Bu uzun tarihinde birçok değişim yaşamış bir parti. Aynı şekilde Türkiye’de 100 yıl içinde çok büyük bir değişim yaşadı. Biz kendimizi Mustafa Kemal Atatürk’ün nesli olarak görüyoruz ve onun vizyonunu yakalamak, anlamak zorundayız. Erdoğan ve rejiminin toplumun önüne koyduğu hedefler yok. AKP içinde bulunmak sadece iktidarın gücünden yaralanmak anlamına geliyor. AKP rejimi yavaş yavaş çöküyor” dedi.