İzmir İnciraltı kıyılarındaki yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapan Çakalburnu Lagünü’nün 4’te 3’ü deniz maruluyla kaplandı. Dokuz Eylül Üniversite’sinden Prof. Dr. Doğan Yaşar “Körfez artık alarm veriyor” dedi.

İzmir’de deniz kirliliği büyüyor: Körfez çok hasta

GEYSU MALAY

İzmir Körfezi’nde sıklıkla görülen deniz marulu, yılın ılık geçen dönemlerinde ciddi oranda artıyor. Çakalburnu Lagünü’nün neredeyse 4’te 3’ü deniz marulu ile yeşile boyanmış durumda. Dokuz Eylül Üniversite’sinden Prof. Dr. Doğan Yaşar, denizlerin besine doyduğunu gösteren bu oluşumun oradaki doğal yaşamı negatif etkilediğini söyledi.

Denizlerin uzun süredar foseptik olarak kullanıldığını dile getiren Prof. Dr. Yaşar, “Dünya ve Türkiye nüfusunun yüzde 80’i denize 200 kilometre bandında yaşadığı için atıklar doğrudan denize gidiyor. Denizlerde gördüğümüz plankton patlamalarının ya da deniz marulu gibi oluşumların tek temel nedeni ortamdaki besinin artmasıdır. Besin çoksa ve hava ılık gidiyorsa deniz suyundaki organizma sayısında artış yaşanır” diye konuştu.

KAÇAKLARIN ÖNÜ KESİLMELİ

İzmir’in Avrupa’nın en iyi arıtma tesisine sahip olduğunu fakat kaçaklar yüzünden bu tarz durumlarla karşılaştığımızı söylen Prof. Dr. Yaşar, şunları dile getirdi: “Denizi bir insan gibi düşündüğümüz zaman deniz hasta diyebiliriz. Semptomları var. Biter mi dersek bitmez. Arıtma tesisleri verimli çalıştırılmalı ve kaçakların da önü kesilmeli. İzmir’de yapılan çok büyük bilimsel yanlışlar var. Mesela; dereler betonlandı ve o suyun içindeki ağır metalleri çekecek olan toprak betonun altında kalmış oldu. Artık bunlar doğrudan denize geliyor. İşte bu insan kaynaklı bir olay. 2003 yılından beri konuşuyorum. Derelerden temiz su gelmediği sürece biz bunları çekeceğiz. Yerel ve merkezi yönetimin aslında yapacak çok şeyi var ve bir an önce gerekli tedbirleri almalılar. Mesela; Çiğli arıtmadan gelen suları daha iyi arıtıp tarıma kazandırmalıyız. Böylelikle hem denizi hem tarımı kurtarmış oluruz. Şu an en kurak dönemlerimiz diyoruz fakat daha hiçbir şey görmedik. Bu bize pahalı tarım ürünleri ve pahalı enerji olarak da yansıyor.”

Yaşar, sözlerini şöyle sonlandırdı: “1955 yılından günümüze geldiğinde ise kirlilik ciddi bir boyuta geldi. Bunun çözülmesi için fabrikalar arıtma tesislerini açmalı. Arıtma tesisleri sübvanse edilmek zorunda. Ya da fabrikalar denize olan bölümleri kapatılacak. Körfez hasta. Artık körfeze bir şey yüklememek gerekiyor. Derelerin temizlenmesi gerekiyor. Fabrikaların sıkı denetlenmesi gerekiyor.”