Açılışı defalarca ertelenen ve geçen ekim ayında faaliyete başlayan İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi, sağlık emekçilerinin görevlendirmeyle çalışmaya başladığı hastanede sorunların sonu gelmiyor.

İzmir Sağlık Platformu: Şehir hastanesi var olan sorunları artırdı

BİRGÜN EGE

İzmir Sağlık Platformu, şehir hastaneleri ve acil servislerin sorunlarıyla ilgili açıklama yaptı. İzmir Tabip Odası Konferans salonunda yapılan basın açıklamasında, İzmir Bayraklı Şehir Hastanesinin açılmasıyla birlikte artan sorunlar dikkat çekilirken ayrıca Türkiye genelinde acil servislerde yaşanan sorunlar aktarıldı.

SES İzmir 1 No’lu Şube Eş Başkanı Hava Akcan, “İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi 2 bin 60 yataklı ve Sağlık Bakanlığı mevzuatına göre hastanenin etkili çalışması için 2 bin 500 uzmanlaşmış hekim, 3 bin 500 dolayında uzmanlaşmış hemşire ve sağlık memuru yine en az 300 sağlık çalışanı ve sağlık dışı personel gerekiyor. Bu hastanenin inşaatı ve açılmasına kadarki sürede bu personel hazırlığı yapılmamıştır. Bu nedenle daha önce uzun yıllardır İzmir, Ege Bölgesi ve hatta tüm ülkeden hastalara, gayet organize, etkili, kaliteli bir hizmet sunmakta olan hastanelerin öğretim üyeleri, uzmanları ve asistanları bu hastaneye görevlendirilerek aniden Şehir Hastanesi devreye sokulmuştur” diye konuştu.

HASTANELER PERSONELSİZ VE DONANIMSIZ BIRAKILDI

İzmir’deki hastanelerin tümünde önceden beri personel yetersizliği sorunu olduğunu belirten Akcan, “Örneğin Bozyaka ve Tepecik başta olmak üzere diğer bazı hastanelerden de yekûn miktarda öğretim üyesi, hekim ve asistan ile sağlık çalışanlarının şehir hastanesine görevlendirilmesi bu hastanelerin tamamen çökmesine buralarda sağlık hizmetinin verilmesinde ciddi sorunlarla karşılaşılmasına yol açtı. Hastanelerin hasta sayısında, burada kalan personele oranla artış oldu. Bu planlamaların yapılmadan Şehir Hastanesinin aniden açılması sağlık hizmetlerinde ciddi aksamalara yol açmış ve açacaktır. Ayrıca eski hastanelerin tıbbi ve tıbbi olmayan pek çok donanımı buraya taşınmış ve adeta bu hastaneler donanımsız bırakıldı” dedi. 

Sağlık çalışanlarının çalışma dışında hiçbir gereksiniminin gözetilmediğini vurgulayan Akcan, “Giyinme alanları, dinlenme odaları, nöbet alanları hiçbir şekilde insani ölçeklerde ve yeterli olarak yapılmamıştır. Aynı şekilde çalışanın günlük yaşam kolaylıklarını sağlayacak tedbirler alınmadığı gibi yemek mekânları, besine hızlı ulaşım ve yemek kaliteleri ve yeterlilikleri asla göz önüne alınmamıştır. Çalışanlar hastaneye ulaşım konusunda da ciddi sorunlar yaşamaktadırlar” ifadelerini kullandı. 

ACİL SERVİSLERDE CİDDİ BİR TIKANMA YAŞANIYOR

İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, Türkiye’de 2022 yılında acil servislere 130 milyon müracaat olduğunu söyledi. Bu rakamın 2023 yılında 150 milyonu aştığından söz eden bilgilendirmeler vardır. Oysaki birçok ülkede acil hasta sayısı nüfusun ortalama yüzde 50 si dolayındadır. Bu rakam yüzde 6’lara kadar da düşen ülkeler vardır. Örneğin bizim ülkemizde 336 milyon nüfusu olan ABD’dekine göre daha fazla acil hasta bakılmaktadır. OECD ülkeleri ortalaması yüzde 20 dolayındadır. Bizde ise nüfusumuzun iki katı, yüzde 200’lük bir acil servis popülasyonu vardır. Bu başlı başına genel sağlık sistemindeki çok ciddi aksamanın bir göstergesidir. Bunun birçok nedeni vardır. En önemli neden artık MHRS sisteminin dolması ve insanların artık olağan poliklinik randevusu alamaz hale gelmeleridir. Bunun yanı sıra acil servislerin 24 saat açık olması ücretsiz olması insanların mesai sonrası işgücü kaybı yaşamadan hızlı bir hizmet alma arayışı vb. nedenler söylenebilir” dedi.

Prof. Dr. Kaynak şunları söyledi: “Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi Acil Anabilim Dalından ayrılmaların sayısı ile ilgili Dekanlık 13 kişinin ayrıldığını açıkladı. Ancak burada 13 rakamının 19’dan daha az bir sayı olması sorunun olmadığı anlamına gelmeyecektir. Bu meslektaşlarımız durduk yerde neden ihtisas haklarından vazgeçmişlerdir. 8 hekim ise TUS’a girip kazanmış ve başlamışken neden yeniden TUS’a girmeyi göze alarak bu klinikten ayrılmıştır. Bu konu da izaha muhtaçtır. Türkiye’de ilk kez açılmış olan Acil Anabilim Dalı için çok üzücü bir durumdur. Bu klinikten ayrılmalar, burayı tercih edecek insanlar üzerinde caydırıcı etki yapabilir. Bu caydırıcı etki genişleyerek ülkemizin en başarılı tıp fakültelerinden birisi olarak fakültenin diğer bölümlerine de yayılabilir. Bu çok ciddi ve onarılmaz bir yara halini alabilir. Bu nedenle bu konudaki rahatsızlıkların bir an önce giderilmesi ve Dokuz Eylül Tıp Fakültesinde çalışma barışının yeniden tesisi yönünde çaba gösterilmesi gereklidir.”