İlk albümleri Fantezi Müzik ile isimlerinden yerli sahnede çokça bahsettiren Jakuzi, geçtiğimiz haftalarda yeni albümü Hata Payı’nı sevenleri ile buluşturdu. Söz ve müzik konusunda özgünlüklerini koruyan Jakuzi ile yeni albümlerini konuştuk. • Yeni albümünüz Hata Payı yayınlandı. İlk albümünüze göre ne gibi değişiklikler var bu albümde? Bu albüm genel olarak, kısaca daha öznel ve karanlık […]

Jakuzi’nin müziği klişeleri yıkıyor

İlk albümleri Fantezi Müzik ile isimlerinden yerli sahnede çokça bahsettiren Jakuzi, geçtiğimiz haftalarda yeni albümü Hata Payı’nı sevenleri ile buluşturdu. Söz ve müzik konusunda özgünlüklerini koruyan Jakuzi ile yeni albümlerini konuştuk.

• Yeni albümünüz Hata Payı yayınlandı. İlk albümünüze göre ne gibi değişiklikler var bu albümde?

Bu albüm genel olarak, kısaca daha öznel ve karanlık diyebilirim. Daha içine kapanık. İkinci albüm ilkinin devamı getirme ve beklentiyi karşılama açısından hep gerer ama bu albüm bir noktadan sonra kendine içine döndü. İlkine göre daha yalnız. Hitap ettiği, muhatap aldığı kişi daha çok kendisi. Fantezi Müzik’te birçok kişi ve durum vardı diyebiliriz. Bu daha yalnız bir albüm.

• Nasıl geçti yeni albüm kayıt süreci?

Şarkıların bir kısmını bu 2 yıl içinde biriktirdik, demolarla ele eleye ilerledik. Kayıt sürecinin ilkinden tek farkı akustik davul kayıtları almış olmamız.

• Şüphe şarkınızın klibinde Esme Madra ve Cem Özeren’i görüyoruz. Bu klip fikrinin çıkışını nasıldı?

Yönetmenimiz Eli Kasavi ile izlenmek, eyleme hazırlanmak, prova etmek gibi konuları konuşuyorduk. Klibi bu misyonlar, statüler üzerine kurmak istedik. Esme Madra sevdiğim, beğendiğim bir oyuncu. Çoğunluk filmini çok sevmiştim. Cem ile klip vesilesiyle tanıştık.

• “Jakuzi” için grup değil de proje demeyi tercih ediyorsunuz. Nedir bunun sebebi?

Grup dinamiklerinin belirleyici olmasındansa proje olarak ele alındığından daha rahat hareket edebileceğimizi düşünmemizden dolayı.

• Şarkı sözleriniz oldukça ilgi çekiyor. Nelerden besleniyorsunuz yazarken?

Kişisel gelgitler daha çok. Bazen çok güçlü hissederken bir an sonra kırılganlaşmak. Bir zırh-maske ile performansta kendi ortaya koyarken anonimleşecek kadar duygu paletini genişletmek ve bir hayalete dönüşmek. Kısacası kendi hikâyemden yola çıkıp bunu fantastikleştirerek aslında odak noktamdaki, merkezimdeki gerçeği-dramayı bir kurguyla yumuşatma fikrinden besleniyorum.

• Synthesizer’lar yükselişte. Sebebi ne sizce?

Herhalde 80’lerin çeşitliliğini yeni farkediyor olmak olabilir. Müzik üretme şekli olarak o dönemdeki yaklaşım şuanki müzisyenlerin kafasında da yeni pencereler acıyor. İşin trend ve hype kısmı da var elbette ki ancak bir yandan da bundan rahatsızlık duymuyorum. Akustik ve şehir ozancılığı oynama klişesindense bu yükselişteki hali daha heyecanlı buluyorum.

• Son dönemlerde alternatif sahneden birçok sanatçı çıkmaya başladı. Uzun vadede bu isimlerden kalıcı olanların diğerlerinden hangi yönleriyle ayrılacağını düşünüyorsunuz?

Kanaat önderi gibi davranmaktan kaçınan, kendine karşı dürüst olmaya çalışan, müziği markalarla işbirliği yapma solüsyonu olarak görmeyenlerin ya da kısaca daha katmanlı duygular ve nitelikli acılarla-sevinçler ile bir hikâye anlatan kahramanların kalıcı olacağını düşünmek istiyorum ama “burası Türkiye”.

• Pride dönemi yaklaşıyor. Queer sanat üzerine ne düşünüyorsunuz? Jakuzi’den bir pride mesajı isteyebilir miyiz?

Madır Öktem’i severek takip ediyorum. Dudakların cengi ile yarattığı performans alanını çok değerli görüyorum. Queer sanatı üzerinde çok bir fikrim yok, ahkâm keser gibi konuşmak istemem. Keyifle takip ediyorum sadece. Hayat kendin olabildiğinde güzel ve hayatımızda, çevremizde buna hasretiz. Sizi seviyoruz!