Duruşma salonlarında yaşanan hukuk skandallarına bir yenisi daha eklendi. İstanbul Adliyesi’nde duruşma esnasında yaşananlar asker

AYSEL KILIÇ

Duruşma salonlarında yaşanan hukuk skandallarına bir yenisi daha eklendi. İstanbul Adliyesi’nde duruşma esnasında yaşananlar asker ve yargı işbirliğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Aralarında Atılım Gazetesi Yazı İşleri eski Müdürü Hatice Duman’ın da bulunduğu, 9 tutuklu, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek duruşma için Beşiktaş’ta bulunan adliyeye getirildi. Cezaevi ring aracından indirilen  tutuklulardan Mehmet Ali Polat, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) mağduru çocuklar için slogan attı. Polat’ın slogan atmasına tahammül göstermeyen jandarma, tekme ve tokatla Polat’a saldırdı. Saldırı adliyenin nezarethanesinde de sürdü.
MAHKEMENİN GÖZÜ ÖNÜNDE
Siyasi tutuklulara yönelik kötü muamele ve fiziki saldırılar Mahkeme Başkanı'nın gözleri önünde de davam etti. Saldırıya maruz kalan tutuklu Mehmet Ali Polat yaşadıklarını mahkeme başkanına anlatarak, jandarmalar hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Polat, görevli astsubayın kendisini tehdit ettiğini ve “Ben doğuda kelle kulak topladım. Size göstereceğim” dediğini iddia etti.Hakim, Polat'ın konuşmasını yarıda keserken, salonda görevli astsubay ise duruşmaya müdahale etti, tutukluları nezarethaneye götürmek istedi.
Avukatların ve tutukluların itirazı üzerine askerler tutuklulara müdahale etti.  Tutuklular yerlerde sürüklenerek, darp edilerek salondan çıkarıldı. Mahkeme heyeti saldırıyı izlemekle yetindi. Olaylar karşısında fenalık geçiren aileler de polisin müdahalesi ile dışarı çıkarılarak salon boşaltıldı. Henüz tamamlanmayan duruşma ileriki bir tarihe ertelendi.
Avukat Ercan Kanar, müvekkiline yönelik saldırının hapishaneye dönüşte de davam ettiği bildirdi. Müvekili Polat’ın kendisine mektup gönderdiğini belirten Kanar, ‘’Müvekkilim bana gönderdiği mektupta, jandarmanın rink aracında kendisini yere yatırarak üzerlerine çıkıp darp ettiklerini yazıyor. Müvekkilimin kötü halde olduğu Cezaevi Müdürü tarafından da görülüyor. O halde içeri alınmayarak doktora gönderiliyor’’ dedi. Kanar, müvekkiline yönelik saldırıya ilişkin suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.

Avukatlar suç duyurusunda bulundu
Mehmet Ali Polat’a yönelik jandarma saldırısına tanıklık eden avukatlar jandarmalar hakkında suç duyurusunda bulundu. Başka dava nedeni ile Adliye bahçesinde bekleyen avukatlar Naciye Demir ve İnan Akmeşe savcılığa suç duyurusunda gördüklerini şöyle anlattı: ‘’ O esnada bahçede duruşma bekliyordu. Tutuklulardan birinin slogan atması üzerine, jandarma saldırdı. Daha sonra adliyenin nezarethanesinden de vurma sesi geliyordu. Jandar içerde de dövüyor, buna karşılık tutuklu, ‘insanlık onuru işkenceyi yenecek’ sloganını atıyordu. Tutuklunun can güvenliğinden endişe duyduk. Savcıyla görüşme yapıp, jandarma hakkında işlem yapılmasını istedik.’’
=
‘O polis neden hâlâ görevde?'
Esenyurt'ta 19 Kasım 2009 tarihinde Alaattin Karadağ’ı ‘dur ihtarına uymadığı’ gerekçesiyle silahla vurarak öldüren polisin yargılanmasına başlandı. Polis Oğuzhan Vural'ın "kasten adam öldürmek", "görevi kötüye kullanmak", kişilerin malları üzerinde usulsüz tasarruf" suçlarından tutuksuz olarak yargılandığı davanın duruşması, Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. İzmir Emniyet Müdürlüğü'nde görevine devam eden tutuksuz sanık Oğuzhan Vural, ifadesinde "dur" ihtarında bulunarak havaya iki el ateş ettiğini, ardından Karadağ'ın yere yığılmış bedenini gördüğünü iddia etti. Karadağ ailesinin avukatlarından İbrahim Ergün ise iddianamede olayın "çatışma" olarak geçmesine itiraz etti.
'AMACI SADECE KAÇMAKTI'
Ergün, "Alaattin, polis ile karşılaştığında kaçmaya kalkmış. Açıktır ki amacı sadece kaçmaktır. Olay yerine yaklaşık iki saat boyunca ambulansın gelmeyişi de bir çok şeyi açıklamaktadır" dedi. Olayın yargısız infaz olduğunu söyleyen Ergün, bunun cezasız kalmaması gerektiğini söyledi. Alaattin Karadağ'ın ağabeyi Abdullah Karadağ ise sanık polisin tutuksuz yargılanmasına şu ifadelerle tepki gösterdi: "Baklava çaldılar diye çocuklara aylarca ceza verildi. Bu adam kasten adam öldürmek suçundan yargılanmasına rağmen neden hala polisliğe devam  ediyor."
Vural'ın tutuklanması talebi reddedilirken, duruşma 9 Kasım'a ertelendi.
=
Pazarcılara, zabıtalı çevik kuvvetli saldırı
AvcIlar Mustafa Kemal Mahallesi’nde 40 yıldır kurulan semt pazarının belediye tarafından kaldırılmak istenmesine pazarcılar tepki gösterdi. Pazarcılar kamyonlarla getirdikleri meyve ve sebzeleri Avcılar Belediyesi önüne döktü.  Bu arada belediye zabıtaları ve çevik kuvvet polisinin pazarcılara saldırdı. Kısa süren şiddetli çatışma ve arbedenin ardından 3'ü ağır olmak üzere 10 pazarcı yaralandı. Pazarclar Odası Denetim Kurulu Başkanı Altan Akbulut, Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci’yi eleştirdi. Akbulut, “Bu mücadele demokratik bir hak arama mücadelesidir. Ancak Belediye Başkanı taleplerimize karşılık vermiyor. Doğuda, güney doğuda savaşmış özel harekatçı komandolardan oluşan tam bir saldırı ekibinin ve çevik kuvvetin saldırılarına maruz kaldık” dedi. Akan Var İstanbul
=
Genç yüzücü trafik canavarına yenildi
Şehremini Lisesi öğrencisi olan ve 11 Haziran Cuma günü sabahı okulun önünde yayalara yeşil ışık yandığı sırada yolun karşısına geçmeye çalışırken, Özel Halk Otobüsü'nün çarptığı yüzücü Sevi Karahan, öğrencilerin karne aldığı dün sabah vefat etti.
Trafik kazasında ağır yaralanarak İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'nde hemen beyin ameliyatına alınan, omurga, kalça kemiği ve çenesinde de kırık tespit edilen Sevi'nin tüm çabalara rağmen kurtarılamaması büyük üzüntü yarattı.
Yüzme Federasyonu da internet sitesinde başsağlığı mesajı yayımlayarak, ''Geçirdiği trafik kazası sonucu bir süredir Çapa Tıp Fakültesi'nde yaşam mücadelesi veren ENKA Spor Kulübü sporcularından Sevi Karahan, bu sabah hayata gözlerini yumdu. Sevi'ye Tanrı'dan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyoruz'' ifadelerine yer verdi.
=
IMF’yi protesto ettikleri için tutuklandılar
İstanbul'da geçen yıl yapılan IMF toplantısını protesto amacıyla Beyoğlu'ndaki gösteride, polis helikopterine havai fişek fırlattıkları, bazı ev ve iş yerlerine molotofkokteyli attıkları iddiasıyla 2 kişi tutuklandı.
M.D ve M.T, buradaki işlemlerin ardından tutuklanarak cezaevine konuldu. Bu arada, aynı konuyla ilgili H.S'nin de İstanbul'da gözaltına alındığı ve Beyoğlu Adliyesi'ne sevk edildiği öğrenildi.
=
22 ay tutuklu yargılandı
tazminatını istiyor
İzmir ve Manisa'da 2007 yılının ağustos ayında düzenlenen uyuşturucu operasyonları çerçevesinde gözaltına alınıp 22 ay tutuklu kalan kişi tazminat davası açtı.
İzmir Barosu avukatlardan Tolga Turgut, İzmir ve Manisa'da 2007 yılının ağustos ayında düzenlenen uyuşturucu operasyonları çerçevesinde gözaltına alınıp 22 ay tutuklu kalan müvekkilinin beraat ettiğini belirterek, müvekkili için tazminat davası açacaklarını bildirdi.
Avukat Tolga Turgut, 2007 yılının ağustos ayında İzmir, Torbalı ve Manisa'nın Turgutlu ilçesinde düzenlenen 20 kişinin gözaltına alındığı ve yaklaşık 38 kilo esrar ele geçirilen operasyonlara ilişkin davanın 10 Haziranda yapılan karar duruşmasında, ''çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak'' ve ''uyuşturucu ticareti yapmak'' suçlarından yargılanan ve 22 ay cezaevinde kalan müvekkili Mehmet Salih Erden'in beraat ettiğini belirtti.
Müvekkilinin uyuşturucu ticaretiyle ilgisinin olmamasına karşın, operasyon çerçevesinde tutuklandığını kaydeden Turgut, şöyle dedi;
'Operasyon çerçevesinde polisin takip ettiği bir kişi, müvekkilimizi arkadaşı olduğu için ziyaret etmiş. Müvekkilimiz bu nedenle gözaltına alınıp tutuklandı. Geçen yıl nisan ayında mahkemenin ara kararıyla tahliye edildi. 22 ay boyunca Buca Cezaevinde kaldı. Ailesi büyük sıkıntılar çekti. 3 yıl boyunca yargılandı ve büyük mağduriyete uğradı.
'TUTUKLU YARGILAMA İSTİSNAİDİR'
CMK'ya göre tutuklama bir tedbirdir. Diğer tedbirlerin yetersiz kalabileceği durumlarda uygulanabilecek istisnai bir durumdur. Ancak uygulamada tutuklama ilk başvurulan tedbir olmaktadır. Müvekkilimizin uğradığı mağduriyetin giderilmesi için tazminat yoluna başvuracağız.''
Mehmet Salih Erden ise suçsuz yere Buca Cezaevi’nde kaldığını öne sürerek, ''Aile olarak büyük sıkıntı çektik. Bu sıkıntıların sonucu şoför olarak çalışan babamın gözleri kör oldu. Şu an bir gözü yüzde 10 oranında görüyor. Bunu raporla belgeledik. Cezaevinden çıktıktan sonra yakınlarımın dahi kuşkulu bakışlarına maruz kaldım. Beraat ettiğim için sevinçliyim ama hiç bir insan suçsuz yere cezaevinde yatmamalı'' dedi.
DOKUZ SANIK TUTUKLANDI
Uyuşturucu ticareti suçundan suçlu bulunan 9 sanık, 4'er yıl 2'şer ay, 1 sanık da 6 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
=
YÖK, öğrencileri fişlediğini inkâr ediyor
Yükseköğretim Kurulu(YÖK), üniversitelerde öğrencilerin fişlendiğine yönelik haberlerin asılsız olduğunu öne sürdü. BirGün fişlemeye yönelik belgeleri ortaya çıkarmıştı.
YÖK Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, YÖK tarafından üniversitelere gönderilen yazının kimi öğrencilerin fişlenmesine yönelik olduğuna ilişkin haberlerin basın yayın organlarında yer aldığı hatırlatıldı.
Söz konusu yazının öğrenci yahut öğretim üyelerinin fişlenmesine yönelik hiçbir unsuru içermediği, iddiaların tümüyle dayanıksız olduğu iddia edilen açıklamada, "yazının geneli itibariyle faaliyetlere ve terör örgütlerine yönelik olarak toplumsal dayanışmayı artırıcı" akademik etkinlikleri içerdiği kaydedildi. Açıklamada, şöyle denildi:
“İlgili yazıda sırasıyla, bölücülüğe karşı yapılacak bilimsel çalışmaların desteklenmesi, bölge üniversitelerinde eğitim ve öğretimin aksamaması için yeterli sayıda akademik ve idari personelin temini, bölgedeki üniversitelerin sanayi kuruluşları ile işbirliği yaparak bölgenin ekonomik kalkınması için ihtiyacı olan ara insan gücünün tespit edilmesi, öğrencilerin bölgede barınma ihtiyaçlarının çağdaş normlara göre düzenlenmesi ve bunun yanı sıra sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karşılanması ile sportif faaliyet imkanlarının arttırılması, diğer illerdeki tarihi ve turistik yerleri ziyaret imkanlarının sağlanması, bölgedeki üniversite hastanelerinin temel sağlık hizmetlerine katılımlarının arttırılması amacıyla halka gezici sağlık hizmeti sunması ve Nevruz etkinliklerinin istismara yol açılmadan yerine getirilmesi konularına yer verilmiştir.”
YÖK açıklamasında, yazının ekinde sıralanan bu hususların hiçbirinin kesinlikle öğrenci veya öğretim üyelerinin fişlenmesine, buna yönelik bilgi toplanmasına, öğretim üyesi veya öğrencilerine ait mevcut bilgilerin başka kurumlarca paylaşılmasına yönelik olmadığını da söyledi.
=
Yeni rotaları Strasbourg...
ZEYNEP KURAY

Ankara yürüyüşünü tamamlayan kayıp yakınları, yürüyüşü Birgün’e anlattı. 15 senedir sürdürdükleri mücadeleyi halka taşımaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten kayıp Hasan Ocak’ın abisi Hüseyin Ocak, hissettiklerini anlatırken yıllardır süren adalet çığlıklarını TBMM’den sonra Avrupa  İnsan Hakları Mahkemesi’nin bulunduğu Strasbourg’a kadar yürüyerek taşımayı düşündüklerini duyurdu.
Bu yolculuk sayesinde hakikatlere biraz daha yaklaştıklarını düşündüğünü belirten Hüseyin Ocak, bu uzun yürüyüş sayesinde İnsanlarda hesap sorma bilincinin biraz daha fazla geliştiğine inandığını söyledi. Yolda karşılaştıkları bir çok insan da gözaltında kaybedilenler için bir çok şey yapabilme kararlılığı ve istemini de  gördüğünü ifade eden Ocak, bu ilerlemenin kendisine biraz daha sevk ve heyecan verdiğini ifade ederek bu duygunun  tüm yorgunluğunu götürdüğünü söyledi.  Ocak, ‘’Ankara yürüyüşü sadece büyük bir mücadelenin küçük bir parçası. Bundan sonra bu sesi dünyaya taşımayı hedefliyoruz’’ dedi.
“ARTIK EZBERLERİ YIKMA ZAMANI”
Cemil Kırbayır’ın Abisi Mikail Kırbayır, yürüyüş sırasında halktan büyük bir ilgi gördüklerini söyledi.
Durmuş beyinlerin, durmuş iradelerin nihayet kıpırdamaya başladığına tanık olduklarını dile getiren Kırbayır, ‘’Demek ki bir şey kurcalandığı zaman ve kararlı  bir mücadele verildiği zaman mutlaka halka kavuştuğunu açıkça gördük ve hissettik. Çünkü halk omuz vermeye hazır ancak onu harekete geçirebilmektir esas olan. Ben sürekli halkın içinde olan bir insanım zaten. Halkımın ihmal edildiğinin farkındayım. Ve bu konuda da sık sık söylediğim bir söz vardır, o kendini ilerici, demokrat olarak tanıtıp kendi egolarından başka bir şey düşünmeyenlere lanet olsun ki, kendi halkını kendine sağır sayıyor, kendi halkından kopuk yaşıyor. Çünkü halk ile bütünleştiğin sürece, halk seni zaten kucaklar. Gittiğimiz her yerde bizi kucakladığı gibi. O yüzden halkı başkalarının kucağına atanlar utansın’’ dedi.
‘YÜRÜYÜŞ BOYUNCA ABİM YANIMDAYDI’
Bu yürüyüş sayesinde kayıp aileleri olarak senelerdir üzerlerinde büyük bir yük ile yaşadıklarını belirten Nurettin Yedigöl’ün Kardeşi Muzaffer Yedigöl, kaybedilmiş abisine karşı görevini yerine getirmek için bu yürüyüşü yaptığını belirti.
Meclis’ten bir şeyin  çıkacağını tahmin etmediğini dile getiren Yedigöl, ama en azından vicdanen bir şeyleri yapabilmenin, yaşatılan vahşetin karşısında sessiz kalmayıp  mücadeleyi sürdürebilmiş olmanın mutluluğu içinde olacağını ifade etti.
Bütün bu yol boyunca, kilometreleri abisinin resmiyle yürürken abisinin yanında olduğunu hissettiğini dalgın gözlerle anlatan Yedigöl, ‘’40 dereceleri aşan sıcaklıkta yürürken o bana güç verdi.  Ankara’ya doğru ilerleyen her adımımda buradaydı.  Bana destekti. O yüzden yorucu geçen her günün sonunda başımı yastığa rahat ve huzurlu bir biçimde koyuyordum’’ dedi.
Yedigöl,’’Ben Bursa’da Mardin Bilge köyünden köyleri yakıldığı için Bursa’ya göç etmiş bir ailenin evine konuk oldum ve ben çok etkilendim. Kürt halkının bu kadar misafirperver, bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum çünkü onlarla daha önceleri hiç yaşamamıştım. Bize kendi yuvalarını açtılar, bize kendi yataklarını verdiler, acılarımızı paylaştılar” şeklinde konuştu.

‘Sanki yeniden
oğluma kavuştum’
2004’te jandarmalar tarafından kaybedilen Tolga Baykal Ceylan, annesi Kadriye Ceylan, duygularını, “Ben zaten oğlumu kaybettikten sonra kendimi tamamen bırakmıştım. Ailem dahil olmak üzere toplumun her kesimindeki iletişimi koparmıştım. Ama benimle aynı acıları yaşamış olan kayıp aileleriyle tanıştıktan sonra Tolga’nın akıbetini bulmak ve sorumluların yargılanması açısında yeniden içimde bir ışık umudu doğdu. Bu duyguyu  bu grup sayesinde yeniden yaşayabildim ve kayıp yakınlarından ve insan hakları savunucularından oluşan bu grubun sanki beni tekrar sanki beni oğlumla kavuşturan bu grup olacak gibi hissediyorum” sözleriyle anlattı yaşadıklarını.
=
Tanıklar konuşuyor, gerçekler tartışılıyor
Gerçek ve Adalet inisiyatifi, önemli tarihsel olayların tanıklarının bir araya getirileceği ve tanıklıkların paylaşılacağı bir etkinlik düzenliyor. Ankara’da iki gün sürecek etkinlik İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) toplantı salonunda bugün başlıyor.
Etkinlik’te kayıp yakınları, Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi, 1 Mayıs 77 Katliamları’nın tanıkları yaşadıklarını anlatacak. Tanıklar içerisinde Nilgün Soydan Türker, Mehmet Tursun, Ahmet Türk, Ömer Kurt ve Abdullah Demirtaş da var. Ayrıca İsmail Beşikçi, Cengiz Güleç, Orhan Miroğlu’nun da içerisinde olduğu 9 aydın da konuşmacılar arasında yer alıyor.
Etkinlik, İHD, TİHV, Mazlum- Der, KESK, Alevi Berktaşi Federasyonu, Halkevleri, Barış Meclisi, ÇHD, TTB, 78’liler Girişimi, GöçDer, Yakay- Der, Meya- Der, Diyarbakır Barosu, BDP, EMEP, ESP, EHP, SDP, Sosyalist Parti ve Yeşiller Partisi’nin katılımıyla gerçekleşecek. Serhat Boztaş Ankara
=
Başsavcı İlhan Cihaner’e tahliye
Erzurum için suç duyurusu...
Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki "terör örgütü üyesi olmak" ve Yargıtay'daki "görevi kötüye kullanmak" suçlamalarıyla devam eden davaların dosyalarını birleştirme kararı aldı. Davaların birleştirilmesinin ardından İlhan Cihaner'in tutukluluk koşullarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek salıverilmesi istendi.
Cihaner'in Yargıtay'da yargılanmasına dün devam edildi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen, "İrtica İle Mücadele Eylem Planı" davası ile Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen, Cihaner'in yargılandığı dava dosyasının CD'ler üzerinden incelendiğini belirtti.
Ülker, Erzurum'da görülen, aralarında İlhan Cihaner ve Saldıray Berk'in de bulunduğu sanıkların yargılandığı dava dosyası ile Yargıtay 11. Ceza Dairesi'ndeki dava dosyası arasında "şahsi ve fiili irtibat" bulunduğu gerekçesiyle, her iki dava dosyasının Yargıtay 11. Ceza Dairesi'ndeki dava dosyası ile birleştirilmesine oybirliğiyle karar verildiğini açıkladı.
10 SANIK VAR
Ülker, tutukluluk koşullarının oluşmadığına kanaat getirerek, Cihaner'in de aralarında bulunduğu 10 sanığın "derhal salıverilmesini" istedi. Daire Başkanı Ülker, tüm sanıkların derhal salıverilmeleri için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılmasına ve sanıklar hakkında adli kontrol uygulanmasına yer olmadığına hükmetti. Davada İlhan Cihaner, Recep Gençoğlu, Nedim Ersan, Ersin Erkut, Murat Yıldız, Sabri Barkın İnce, Kıvılcım Üstel, Şenol Bozkurt, Şinasi Demir ve Orhan Esirgen hakkında tutuklama kararı verilmişti.
Daire Başkanı Ülker, tüm sanıkların derhal salıverilmeleri için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına ve sanıklar hakkında adli kontrol uygulanmasına yer olmadığına hükmetti.

‘Dosyaları göndermeyen 2. Ağır Ceza için işlem yapın’
YARGITAY 11. Ceza Dairesi, tutuklu yargılanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkındaki dosyayı Yargıtay'a göndermeyen Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve heyeti hakkında suç duyurusunda bulundu. Daire, İstanbul'a gönderilen dava dosyasının özel kurye ile Yargıtay'a gönderilmesine, ayrıca dosyayı talimata rağmen Yargıtay'a göndermeyen Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve heyeti hakkında Adalet Bakanlığı'nın kararı beklenmeksizin suç duyurusunda bulunulması, işlem yapılması için Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasına karar verdi.
=
Savaşı sayılarla anlattı
Genelkurmay Başkanlığı, basın bilgilendirme toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Başkanı Tümgeneral Fahri Kır'ın açıklamasında son günlerde yaşanan saldırıların "artarak devam edeceği" uyarısı dikkat çekti.
Kır'ın açıklamasında saldırıların artacağı kaydedilirken operasyonların da yoğunlaşacağına ilişkin bilgiler yer alıyor. Tümgeneral Fahri Kır, "terörle mücadelenin kararlılıkla devam ettiğini" kaydediyor.
Öte yandan Genelkurmay’ın dünkü toplantısında mart ayından bu yana yaşanan çatışmaların "bilançosu" da açıklandı.
Kır’ın verdiği bilgiye göre, PKK, teslim olanlar haricinde en az 130 kayıp verdi. Kayıpların 100’e yakını 20 Mayıs’ta Kuzey Irak'ta havadan gerçekleştirilen operasyonlar sırasında öldürüldü. Bu süreçte 60 PKK'li teslim oldu. Aynı dönemde gerçekleştirilen saldırı ve operasyonlarda ise 43 TSK mensubu öldü.
SINIRÖTESİ BİR GÜN SÜRDÜ
16 Haziran’da 3 komando bölüğü ve bir özel kuvvetler taburu ile Kuzey Irak’a yönelik gerçekleştirilen sınırötesi operasyon ise aynı gün sonlandırıldı. Operasyonda 5 PKK'li öldürüldü. Tümgeneral Kır, operasyon sonrasında PKK'liler arasındaki telsiz konuşmalarına göre 20 PKK'linin öldüğünü söyledi.
Tümgeneral Kır, yapılan değerlendirmelerde 1 Haziran’a kadar mayın saldırısı gibi riski az eylemlerde bulunan PKK'de, bir “gevşeme ve dağınıklık ortaya çıktığı” için örgütün eylemleri hızlandırdığını söyledi.

Operasyon ve çatışmalar hız kesmeden sürüyor
DÜN yurt genelinde çatışmalar sürdü.  Hakkâri'nin Şemdinli ilçesine bağlı Konur ile Uğuraçan köyleri arasındaki gece yarısı meydana gelen çatışmada bir korucu yaşamını yitirdi, 3 korucu yaralandı.
Dün öğlen saatlerinde ise Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca bölgesinde bir grup PKK’linin termal kameralarda tespit edilmesi üzerine, bölgede yoğun bir askeri hareketlilik başladı. Bölgede başlatılan operasyonlara helikopterler de katıldı.
Gümüşhane'nin Kelkit ilçesi kırsalında Erzincan il sınırına 20 kilometre uzaklıkta çıkan çatışmada 3 PKK'linin öldüğü bildirildi.
Erzincan ve Gümüşhane jandarma ekiplerinin istihbarat çalışmaları sonrasında Kelkit’e bağlı Tütenli köyü kırsalında operasyon düzenlendi. Arazi taraması sırasında bir grup PKK'li ile karşılaşıldı. 'Dur' ihtarına ateşle karşılık verilmesi üzerine sıcak temas yaşanırken, 3 PKK'linin öldüğü bilgisi verildi.

‘İskenderun saldırısının arkasında İsrail yok’
GENELKURMAY Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler ise basın bilgilendirme toplantısında soruları yanıtlarken, ABD ile istihbarat paylaşımının sorunsuz devam ettiğini söyledi. Tümgeneral Güler ayrıca, Reşadiye ve İskenderun’a yönelik saldırıların arkasında "İsrail’in olduğuna" ilişkin yorumları kesin bir dille yalanladı.
Güler, “Bu değerlendirmeler
gerçek dışıdır” dedi.
=
BDP’li Yıldız: Şekil itibari ile olan ‘Açılım’ da bitti
BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız, Barış Grubu'ndakilerin  tutuklanmasıyla birlikte 'Açılım'ın bittiği tartışmalarını “Öz itibariyle zaten açılım yoktu, şekil itibariyle vardı. O da dün bitti” şeklinde değerlendirdi.
Yıldız “Bu insanlar Habur’dan giriş yapalı 7-8 ay oldu, suçlularsa o günde suçlulardı, ne değişti de 7-8 ay sonra tutuklandılar?”diye sordu. Yıldız Başbakan Erdoğan’ın BDP’li belediyelere yönelik suçlamalarına “Ellerinde BDP’li belediyelerle ilgili dosya var ve savcılığa vermiyorlarsa namerttirler” karşılığını verdi.
‘DÜZ OVADAKİ DE TUTUKLANDI’
Açılım sürecinin en önemli argümanlarından birinin ‘PKK silah bıraksın, dağdan düz ovaya insin siyaset yapsın” görüşü olduğunu da kaydeden Yıldız “Peki ne oldu bu süreçte? Bırakın dağdakilerin düz ovaya inip siyaset yapmasını, düz ovadakilere siyaset yaptırmadılar. Bin 500 partilimiz içeride. Düz ovadakilerin partisi kapatıldı, genel başkanı ve milletvekiline yasak getirildi. Sonuç olarak özü itibariyle zaten bir açılım yoktu, şekli anlamda açılıma da dünkü tutuklamalarla son verdiler” diye konuştu.
Barış Grubu'nun 7-8 ay önce Türkiye’ye geldiğini hatırlatan Yıldız, “O insanlar suçluysa o günde suçluydu, hukuk mu değişti, yasalar mı değişti, ne oldu 7-8 ayda suçun mahiyeti mi değişti. Ne değişti, bu insanlar bugün tutuklandı?” diye sordu. ANKA
=
Öcalan: Erdoğan beni tehdit etti
ABDULLAH Öcalan, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasıyla kendisini tehdit ettiğini öne sürdü ve “Direneceğim, kimliğimden, onurumdan taviz vermeyeceğim, son nefesime kadar onurumla direneceğim. Benim gördüğüm kadarıyla devlet barış yapmaktan korkuyor, PKK de devrim yapmaktan korkuyor” dedi.
ANF’nin haberine göre, avukatlarıyla görüşen Öcalan, AKP’nin Kürt sorunu karşısındaki tutumuna değindi. Öcalan, “Buradaki pozisyonumun barış ve demokratik çözüm olduğunu, bu konuda ciddi adımlar atılması halinde bu rolümü oynayacağımı ama Hükümetin böyle bir yaklaşımı olmadığını söyleyebilirim” dedi.
ANGLOSAKSON SİYASET ÇÖZÜME ENGEL
Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın kurulduğunu anımsatan Öcalan, “Muammer Güler, İçişleri Bakanıyla birlikte İngiltere’ye gitmiş. Bunlar yine icazet almaya gitmişler. Yeni konsept uygulamaya konacak. Aynen ‘90’lı yıllarda Doğan Güreş’in İngiltere’ye gidip 'yeşil ışık' alması gibi. Ne yazık ki yüz yıldır Kürdistan’ın kaderini İngilizler belirliyor. Sadece İngiltere demek de doğru değil, Anglosakson siyasetidir bu. Buradan Müsteşara bir uyarım olacak. Eski politikalarında, imha temelindeki politikalarda ısrar ederlerse, geçmişte yaşandı, görüldü, bu çok kötü sonuçlara yol açacaktır” diye konuştu.
Öcalan, ayrıca şunları söyledi: “Anglosakson politikalar bu çözüme engel oldu. İngiltere ve ABD, Anglosakson siyaseti Irak’a müdahaleyi önlerine koymuşlardı, Ecevit buna karşı çıkıyordu, Kürt meselesinin çözümünde de atmak istediği adımlar vardı, bu nedenlerle Ecevit’i tasfiye ettiler. Bu güçler Güney’de kendilerine bağlı bir Kürt federe devleti karşılığında Kuzey Kürtlerinin ve PKK’nin ezilmesine, tasfiyesine onay verdi. Kuzey’deki Kürtler Anglosakson’a bağlı Güney oluşumuna feda edildi.”
=
Avukat değil
savaş çığırtkanı!
KAPATILAN DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'e yumruklu saldırıda bulunan İsmail Çelik, Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmasında tahliye oldu. Çelik'in avukatı Serkan Karaduman, tahliye kararını değerlendirirken "PKK'ya atılan ilk yumruk" yorumunda bulundu. Karaduman, saldırgan müvekkilinin Ahmet Türk'ten özür dilemediğini kaydetti.
Muş'un Bulanık ilçesinde 15 Aralık 2009'da DTP'nin kapatılmasını protesto edenlere açtıkları ateş sonucu 2 kişinin ölümü, 4 kişinin de yaralanmasına neden olmaktan tutuklanan 2 kişinin güvenlik nedeniyle Samsun'da görülen davasını izleyen Ahmet Türk, 12 Nisan 2010'da adliye önünde Çelik'in yumruklu saldırısına uğramıştı. Olayın ardından gözaltına alınan Çelik, tutuklanmıştı.
Basına kapalı olarak Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde gerçekleştirilen davanın ilk duruşmasında mahkeme heyeti Çelik'in tahliyesine karar verdi.
Çelik'in avukatı Serkan Karaduman, müvekkili Çelik'in mahkemede söylenmesi gerekenleri söylediğini ve Ahmet Türk'e yumruk attığı için pişman olmadığını söyledi.
“PKK’YA ATILAN İLK YUMRUK”
Karaduman, "İsmail, saldırıdan sonra milletten ve devletten özür diledi. Çünkü olaydan hemen sonra polis ve askerlerimiz şehit olmuştu. Burası kurtuluş mücadelesinin adımının atıldığı ilk şehirse, PKK'ya atılan ilk yumruksa eğer, bundan dolayı hiç kimsenin laf söyleme hakkı yoktur. Gerekli savunmamızı yaptık. İsmail konuşması gerekenleri konuştu" dedi.
“PARAM OLSA PKK’LI DERİM”
Ahmet Türk'ün davacı olmadığını da hatırlatan Karaduman şöyle konuştu:
"Ahmet Türk'e PKK'lı diyemiyorum. Param olmadığı için tazminat davasını göze alamıyorum. Nitekim bu ülkede şehit vermemizin sebebi biz değil, PKK ve onlara destek verenlerdir" dedi.
=
4 ÇALIŞMA YAŞAMI
SGK, sonunda madenci ailelerine maaş verecek
Sosyal Güvenlik Kurumu, kayıp maden işçilerinin ailelerine maaş bağlanamadığı için yapılan haberler üzerine bir açıklama yaptı. Kurum, göçük altındaki her iki madenci için maaş bağlama işlemlerinin sürdüğünü belirterek, sigortalılarımız Dursun Kartal’ın hak sahiplerine 23 Haziran  tarihinde, Engin Düzcük’ün hak sahiplerine ise 26 Haziran tarihinde ölüm gelir ve aylıkları PTT aracılığıyla ödenecektir.” denildi.
SGK’dan yapılan açıklamada; Zonguldak’taki Karadon Kömür Ocağında 17 Mayıs tarihinde yaşanan iş kazası sonucunda vefat eden ve henüz göçükten çıkarılamayan Engin Düzcük ve Dursun Kartal’ın hak sahipliklerine ilişkin bilgiler verdi. İki madencinin hak sahiplerine, gelir ve aylık ödenmesinde bir gecikme yaşanmaması için haziran ayında ödeme yapmak için Engin Düzcük’ün hak sahiplerine 21 Mayıs  tarihinde, Dursun Kartal’ın hak sahiplerine de 27 Mayıs  tarihinde gelir ve aylık bağlama işlemlerinin ihtiyaten yapıldığı kaydedildi. Açıklamada ayrıca, “Zonguldak Valiliğince Dursun Kartal’ın nüfustan düşürülme işlemi tamamlanmış, Engin Düzcük’ün nüfustan düşürülme işlemi de sonuçlanmak üzeredir. Kurumumuzca herhangi bir gecikmeye ve mağduriyete neden olunmadan sigortalılarımızın hak sahiplerine gelir ve aylıkları bağlanmıştır” ifadeleri kullanıldı.
=
Kamu emekçisine promosyon müjdesi
Kamu emekçilerinin maaş ödemeleri dolayısıyla bankalarla yapılan anlaşmalardan sağlanan gelirin tümü emekçilere verilecek. Daha önce sağlanan gelirin  yüzde 70’i kamu emekçilerine ödeniyordu. Konu son olarak Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ve beraberindeki heyetin, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı ile yaptığı görüşmede gündeme geldi. Memur-Sen heyeti, görüşmede, Devlet Memurları Kanunu’nda yapılması planlanan değişikliklere yönelik görüşlerini iletip, memurların çözüm bekleyen sorunları Yazıcı’ya iletti.
YAZI ERDOĞAN’IN ÖNÜNDE
Gündoğdu, yaptığı açıklamada, banka promosyonlarının ödenmesi konusunda yayımlanan Başbakanlık Genelgesi ile promosyondan sağlanan kaynağın yüzde 70’inin çalışanlara dağıtılmasının, yüzde 30’luk kısmının ise kurum ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmasının kararlaştırıldığını anımsattı. Memur-Sen’e bağlı Eğitim-Bir-Sen’in Milli Eğitim Bakanlığında en fazla üyeye sahip olmasının ardından yaptıkları görüşmelerde, banka promosyonlarının tamamının personele ödenmesi konusunda talepte bulunduklarını ifade eden Gündoğdu, Kurum İdari Kurulu’nda yaptıkları müzakereler sonunda bu taleplerinin kabul edildiğini söyledi. Bu uygulamanın tüm kurumları kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması için Devlet Personel Başkanlığına yazılı başvuruda bulunduklarını dile getiren Gündoğdu, Bakan Yazıcı ile yaptıkları görüşmede bu taleplerini hatırlatıp, başvurularının akıbetini sorduklarını belirtti.
Gündoğdu son olarak, şunları kaydetti:
‘’Bakan Yazıcı, bu konuda çalışmaları olduğunu, promosyonların tamamının ödenmesiyle ilgili yazının Başbakanlığa sunulduğunu bildirdi. Yanımızda son durumu öğrenmek için Başbakanlık Müsteşarlığını aradı. Yazının Başbakanlıkta imzada olduğunu öğrendik. Sayın Başbakan’ın imzasıyla birlikte promosyonlar yüzde 100 çalışanlara ödenecek.  Başbakan’ın imzasıyla promosyon uygulaması istismar konusu olmaktan çıkacak. Çünkü maalesef yöneticilerin tutumuna bağlı olarak sağlanan imkanlar farklı amaçlar için kullanılabiliyordu.”
=
Parmakları kesilen işçiye komik tazminat
İzmir’de çalıştığı iş yerinde 4 parmağını kaybeden işçiye 5 bin lira tazminat ödenmesine hükmedildi.
Alınan bilgiye göre, Veysel Çiçek, 2004 yılının aralık ayında, İzmir’de çalıştığı plastik firmasında iş kazası geçirdi. Sağ elindeki 4 parmağı kesilen işçi, El ve Mikro Cerrahi Hastanesine kaldırıldı.
AYAK PARMAĞI ELİNE DİKİLDİ
Çiçekçi’nin ayak başparmağı başarılı bir operasyonla eline dikildi. Hastane masrafları iş yeri sahipleri tarafından karşılandı. Veysel Çiçek’in SSK raporuna göre yüzde 38, Adli Tıp Kurumu raporuna göre de yüzde 43 oranında iş göremez olduğu belirlendi.
40 BİN LİRALIK TAZMİNAT DAVASI AÇTI
Veysel Çiçek, 2006 yılında iş yeri sahipleri hakkında İzmir 9. İş Mahkemesinde 40 bin lira manevi, bin lira da maddi tazminat istemiyle dava açtı.
Bilirkişi raporuyla davalı patronun kazanın oluşumunda yüzde 50 oranında kusurlu olduğu tespit edildi.
Yargılama sonunda mahkeme, patronun Çiçek’e 5 bin lira tazminat ödenmesine hükmetti.
YÜZDE 43 İŞ GÖREMEZ VE İŞ BULAMAZ
Çiçek’in Avukat Uluğ İlve Yücesoy, kararı temyiz ettiklerini bildirdi.
Yücesoy, eşine ve çocuğuna bakmak zorunda olan Çiçek’in açlık sınırının altında bir yaşama mahkûm edildiğini savunarak, “Zaten yoksul olan müvekkilimiz yaşamını nasıl devam ettirebilir? Adli Tıp Kurumu raporuna göre yüzde 43 oranında iş göremez denilen kişi iş de bulamaz. İnsanlık onuruyla bağdaşmayan bu tazminat tutarını kabul etmemiz mümkün değildir.
Biz yerel mahkemenin bu kararının bozulacağına inanıyoruz” dedi.
=
Kardemir Demir Çelik’te neler oluyor
Karabük Demir Çelik Fabrikası (KARDEMİR)’ndan çıkarılan işçiler fabrikayı bastı. Polis barikatını aşmak isteyen işçiler polislere yumruk atınca ortalık karıştı.
KARDEMİR’de işten atılmalar sonucu yaşanan gerginlik devam ediyor. İşten atılan Kenan isimli işçi 15 metrelik yüksek gerilim hattının geçtiği direğe çıkarken, “Benim buradan ölüm iner” diyerek intihar eylemine başladı. Kardemir’de huzur bozmak, izinsiz yürüyüş yapmaktan dolayı bir grup işçinin işine son verildiği iddia edildi. İşçilerin işine son verilmesinin ardından bir grup işçi ve yakınları şehir merkezinden KARDEMİR’e yürüdü. KARDEMİR’in girişinde çevik kuvvete direnen işçiler ilk bariyeri aşıp
KARDEMİR’in içine girdi. Polis işçilere biber gazı attı.
=
İşten atılan işçi
ölüm orucuna başladı
Dursun Şentürk adlı sağlık işçisi, işten atılması üzerine Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde ölüm orucu eylemine başladı. Şentürk, işe alınana kadar eylemini sürdüreceğini belirtiyor.
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde taşeron sağlık işçisi olarak çalışırken dün gece işten atılan Dursun Şentürk, hastane önünde ölüm orucu eylemine başladı. Dev Sağlık-İş Sendikası üyesi olan Şentürk, sendikanın ölüm orucuna karşı çıkacağı gerekçesiyle eylemini bağımsız yapıyor.
Dursun Şentürk, işe gitmediği gerekçesiyle iki gün önce hakkında tutanak tutulduğunu, dün gece de hiçbir hakkı verilmeden iş akdinin feshedildiğini söyledi.
Taşeron şirketin, haklarını vermeyeceğini söylediğini aktaran Dursun Şentürk, Dev Sağlık-İş’in ölüm orucu eylemine karşı çıkacağı için bireysel olarak ölüm orucu eyleylemine karşı çıkacağı için bireysel olarak ölüm orucu eylemine başladığını ifade etti. Şentürk, haklarını alana kadar eylemini hastane önünde sürdüreceğini dile getirdi.
=
Uludağ’da mahkeme kararları uygulansın
Dev Sağlık-İş Sendikası, Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’nün Bursa 4. İş Mahkemesi’nin taşeron işçi çalıştırılmasını yasaklayan kararının uygulamasını istedi.
Dev Sağlık-İş Sendikası Bursa şube üyeleri, Altıparmak’taki Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı, mahkeme kararının uygulanmasını istdi.
DİSK, KESK, TMMOB, TÜMTİS üyelerinin destek verdiği eylemde, “İnsan ihaleyle çalıştırılmaz” yazılı pankart açıldı.
Dev Sağlık-İş Güney Marmara Temsilcisi Derya Öztürk, yaptığı açıklamada Uludağ Üniversitesi’nin Bursa 4. İş Mahkemesi’nin aldığı ‘taşeron işçi çalıştırılamaz’ kararının uygulamasını istedi. Öztürk, taleplerini haykırmak için 23 Haziran’da Ankara’da olacaklarını kaydetti.
Dev Sağlık-İş Uludağ Üniversitesi işyeri temsilcisi Fikret Sarıgül ise, üniversite hastanesinde hemşire, radyoloji teknisyeni, laborant, tıbbi sekreter, hastabakıcı 150 bine yakın sağlık emekçisinin yapılan ihaleler aracılığı taşeron şirketlerde çalıştırıldığını söyledi, bu koşullara rağmen örgütlendiklerini belirtti. Sarıgül, 23 Haziran’da Ankara’da olacaklarını belirtti, topladıkları imzaları Meclis’e götüreceklerini ifade etti, 25 Haziran’da da Sağlık Bakanlığı’na gideceklerini duyurdu.
=
240 orman
işçisi alınacak
Yaz sezonunda özellikle orman yangınlarına karşı etkili mücadele içine giren Muğla Orman Bölge Müdürlüğü, 240 işçi alımı yapacak. Başvurular Muğla ve Aydın İŞKUR Müdürlüklerine yapılırken, başvurular 21 Haziran Pazartesi günü saat 10.00’da sona erecek.
=
Yunanistan, genel grev dalgalarıyla sallanıyor
Yunanistan’da kamu ve özel sektör çalışanları 23 ve 29 Haziran’da 24 saatlik genel grev yapacak. Yunanistan’da kamu ve özel sektör çalışanları “hükümetin bütçe açığının daraltılması çalışmaları çerçevesinde uygulamaya koyduğu ekonomik önlemlerle sosyal güvenlik yasa tasarısını” protesto etmek amacıyla 23 ve 29 Haziranda 24’er saatlik genel grev kararı aldı.
İşçi Sendikaları Federasyonu 29 Haziran için 24 saatlik grev çağrısı yaparken, Omonia Meydanı’nda hükümetin ekonomi politikasına karşı protesto gösterisi düzenleyen Yunanistan İşçi Cephesi Örgütü (PAME) de 23 Haziran’da 24 saat iş bırakma kararı aldığını açıkladı.
Bu arada, hükümetin bütçe açığının daraltılması çalışmaları çerçevesinde uygulamaya koyduğu ekonomik önlemler çerçevesinde hazırladığı, ancak halkın büyük bölümünün itiraz ettiği yeni sosyal güvenlik yasa tasarısının 23 Haziran’da parlamentoya getirileceği bildirildi.
Yunan basınında çıkan haberlere göre, emeklilik yaşının kadın ve erkekler için eşitlendiği tasarıda, en erken emeklilik yaşı 60 olarak belirlenirken, emeklilik için daha önce 37 olan çalışma yılının 40’a çıkarılması, emeklilik maaşlarının, ödenen sigorta primi miktarına göre belirlenmesi ve 2018 yılından itibaren emekli maaşlarında yüzde 7 oranında kesintiye gidilmesi öngörülüyor.
METRO GREVİ SÜRÜYOR
Öte yandan, Atina’da metro çalışanlarının işten çıkarılmalara karşı önceki gün başlattığı grev sürerken, kentteki yaşam durma noktasına geldi.
Atina’da günde yaklaşık 650 bin kişinin yararlandığı metronun durması nedeniyle Atinalılar okul ve iş yerlerine gitmekte zorluk çekerken, seferleri yüzde 50 oranında artırılan otobüsler nedeniyle de kargaşa yaşanıyor.
=
İşçileri taşıyan
römork devrildi: 1 ölü
Söke’de sabah tarım işçilerini tarlaya götürmekte olan traktörün arkasındaki römork devrildi. Kazada bir emekçi  yaşamını yitirdi, 6 tarım işçisi de yaralandı.
Söke’ye bağlı Özbaşı köyünden dün sabah tarlaya pamuk çapasına tarım işçilerini götüren Mehmet Ali Tokur yönetimindeki 09 ES 094 plakalı traktör’ün arkasındaki römorkla bağlantıyı sağlayan pim, toprak yoldaki zemin bozukluğundan meydana gelen sarsıntı ile yerinden çıktı.
İçerisinde 15 işçinin bulunduğu römorkun devrilmesi sonucu işçilerden Şerife Deniz (49) hayatını kaybederken, 6 emekçi de yaralandı. Özbaşı Köyü Yedek altı mevkiinde meydana gelen kazada yaralanan işçiler şunlar:
Ayşegül Alp (43), Nemciye Alp (36), Eşref Deniz (73), Fatma Özev (50), Meryem Sarı (52) ve Zühre Deniz (47) Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı.
=
Eğitim Sen’liler pasif görevlere veriliyor
=
EKONOMİ 5
GDO’lu mısır ve soyaya onay çıktı
Türkiye 2009 Ekim'inde yayınlanan yönetmelikten sonra "Var mı yok mu" diye tartışılan GDO'lu ürünlere resmi olarak kapılarını açtı. Genetiği değiştirilmiş 16 çeşit mısır ve üç çeşit soyanın gıda ve yem amaçlı kullanılabileceğine karar verildi.
Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) için uygunluk denetimi yapan bilimsel komite, iki önemli karar aldı.
İlk kararla, bir ürünün GDO'lu sayılabilmesi için öngörülen eşik değer belirlendi. Eşik değer, Avrupa Birliği'nin kabul ettiği binde 9 oldu.
Eşik değeri aşan oranda GDO içeren ürünlerde bu durum etikette belirtilecek. Binde 9'un altında GDO içeren ürünlerde ise etiketleme zorunluluğu yok.
“GDO’LU SOYA VE MISIR RİSKLİ DEĞİL”
Komite, aynı kararda, genetiği değiştirilmiş üç çeşit soyanın gıda ve yem amaçlı kullanımında risk olmadığına hükmetti.
Bilimsel komitenin diğer kararı ise 16 çeşit genetiği değiştirilmiş mısırla ilgili sonuçları içeriyor. Komite, genetik olarak değiştirilmiş T25 kodlu mısır için uygunluk vermedi.
Ancak diğer 16 mısır çeşidinin 12'si yem ve gıda, dördü ise sadece yem amaçlı kullanılabilecek. Kararı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı da onayladı.
Karar, bazı tartışmalara da yol açacak gibi görünüyor. Uzmanlar, komitenin yeterli ve gerekli incelemeyi yapmadığını öne sürüyor ve Avrupa Birliği'nin onay verdiği genetiği değiştirilmiş türlere otomatik bir onay verildiğini savunuyor.
Karardaki bir ayrıntıya da dikkat çekiliyor. Bilimsel komite, onay verdiği genetiği değiştirilmiş mısır türlerinin konserve, un, irmik ve mamulleri gibi doğrudan tüketim dışında kullanılmasını risksiz buldu. Uzmanlar, bu ürünlerde kullanımın ne tür riskler içerdiğinin açıklanması gerektiğini vurguluyor.
=
Soruşturma var bilgi yok, altınlar var kaydı yok
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Varlık Barışı başladığından bu yana 39 şüpheli işlem bildiriminin incelendiğini kaydetti. Kayıp altınların soruşturma konusu olduğunu belirten Şimşek bilgi verilemeyeceğini söyledi.
Şimşek, TBMM'de gazetecilerin, CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi'nin, “Varlık Barışı Kanunu kapsamında Türkiye'ye geldiği bildirilen 64 ton altının ilgili kamu kuruluşlarının kayıtlarında gözükmediği” iddialarını yanıtladı.
Maliye Bakanlığı olarak, Varlık Barışına ilişkin verileri, kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaştıklarını anımsatan Şimşek, belirtilen rakamların da kendilerinin verdiği rakamlar olduğunu söyledi.
Şimşek, Maliye Bakanlığı verilerinin beyana dayalı olduğuna işaret ederek, beyanda bulunan mükellefin, Varlık Barışından yararlanması için 1 ay içinde varlıkları Türkiye'ye getirmek zorunda olduğunu, aksi halde yararlanamadığını anlattı.
“Beyan edildiği halde, bunun getirilmemesi, vergi incelemesini ya da MASAK'ın harekete geçirilmesini gerektirmiyor mu?” sorusuna Şimşek, “Bu çerçevede MASAK'a şimdiye kadar 39 şüpheli işlem bildirimi olmuş, MASAK bu konuları incelemiştir. Vergi denetimi konusunda, vergi mahremiyeti nedeniyle herhangi bir şirket veya mükellef hakkında, sizlerle bilgi paylaşmamız mümkün değil. Tabii ki Maliye Bakanlığı gerekli görürse, bunları inceler” karşılığını verdi.
ÜLKEDE Mİ DİYE İNCELENİYOR
Şimşek, beyan çerçevesinde, verilerin kamuoyuyla paylaşıldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mükellefin Varlık Barışında, ilerde yapılacak incelemelerden, matrah artırımı anlamında yararlanabilmesi için beyanın gereğini yerine getirmesi lazım. Beyanın gereği de 1 ay içerisinde, bu varlıkların ülkeye getirilmesidir, bu da kanunla düzenlenmiştir. Getirmedilerse, o zaman bundan yararlanamazlar. Maliye Bakanlığı gerekli görürse, onu inceler. Kara para aklamayla ilgili MASAK, görevini yerine getiriyor. Maliye Bakanlığı olarak da biz her zaman, gerekli gördüğümüzde mükelleflerimizi inceleriz; bu çerçevede veya herhangi bir çerçevede. Vergi mahremiyeti nedeniyle şu anda kimi incelemeye alıp almadığımızı, kimin beyanda bulunduğu halde bu varlığı Türkiye'ye getirip getirmediği hususunda sizlerle bir veri, bilgi paylaşamam. Beyan edilen varlıkların Türkiye'ye getirilip, getirilmediği hususu mükellefin hukukuyla ilişkili bir husustur. Altınla ilgili bir beyan söz konusu ama bu beyan sonrasında ülkeye getirilip getirilmediği incelenen bir husus.”
'KARA PARA OLSA KAYDA GEÇERDİ'
Hamzaçebi'nin, kara para aklama amacıyla bu beyanın verilip verilmediğine yönelik sorusunun anımsatılması üzerine Şimşek, kara para aklamasının olabilmesi için varlığın Türkiye'ye getirilip, kayda geçirilmesi gerektiğini belirtti. Kayda geçirilmemesi halinde aklamanın olamayacağına dikkati çeken Şimşek, “Varlık Barışı başladığından bu yana şüphe üzerine, bu çerçevede 39 inceleme söz konusu olmuş. MASAK, gerektiğinde, ilerde inceleme sonuçlarını kamuoyuyla paylaşır. Hükümet, olarak biz gereğini yapıyoruz. Türkiye, bir hukuk devletidir, kara para aklanlanmasına hiçbir şekilde biz izin veremeyiz. Altın beyanı da o çerçevede değerlendirilmelidir” diye konuştu.
=
Çekirdek aile sarsılıyor, evlenen az, boşanan çok
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), geçen yılın evlenme ve boşanma istatistiklerini açıkladı. Buna göre 2009 yılında 591 bin 742 çift yuva kurarken, 114 bin 162 çift boşanmayı tercih etti. Resmi verilere göre 2008 yılında 641 bin 973 çift dünya evine girmişti. Bu rakam geçen yıl 591 bin 742 çifte geriledi. Kaba evlenme hızı 2009 yılında binde 8,23 oldu. İlk kez evlenen çiftler arasındaki ortalama yaş farkı 3,3 seviyesinde kaldı. 2009 yılı verilerine göre ortalama ilk evlenme yaşı erkekler için 26,3, kadınlar için 23. Erkek ile kadın arasındaki ortama ilk evlenme yaşı farkı 3,3 olurken, bölgesel düzeyde en yüksek ortalama ilk evlenme yaşı, erkeklerde 27,2, kadınlarda 24,1 ile İstanbul Bölgesi'nde görüldü. Sosyololar  geçim sıkıntısının çekirdek aile yapısı anlayışının değiştirmeye başladığı görüşündeler.
=
Çin hız kesiyor, dünya ekonomisi büyüyor
Dünya Bankasına göre Çin ekonomisi hız kesme işaretleri veriyor.
Bankanın tahmininde, sanayi üretimi ve diğer ana göstergelere göre geçen yıl hızla toparlanan ekonominin bu yıl yavaşladığı değerlendirmesinde bulunuldu.
Dünya Bankası, Çin'in bu yıl yüzde 9,5 ve gelecek yıl da yüzde 8,5 oranında büyüyeceği tahmininde bulundu. Bankaya göre, dünya ekonomisi bu yıl yüzde 3,2 ve gelecek yıl yüzde 3,3 oranında büyüyecek.
=
Merkez Bankası
faizleri değiştirmedi
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, kısa vadeli faiz oranlarını değiştirmedi. Buna göre, gecelik faiz oranları, borçlanmada yüzde 6,50, borç vermede ise yüzde 9 olarak uygulanacak. Kurul, temel (çekirdek) enflasyon göstergelerinin yıl sonu hedefinin altında ve orta vadeli hedeflerle uyumlu seyretmeye devam edeceğini belirtti.
Merkez Bankası tarafından açıklanan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Kararında, ayrıca, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki düşüşün ve emtia fiyatlarındaki gevşemenin etkisiyle enflasyonun Nisan Enflasyon Raporu;nda öngörülenden daha olumlu bir görünüm arz ettiğine ve bu durumun enflasyon beklentilerini de olumlu yönde etkilediğine dikkat çekildi.
=
10 DIŞ HABER
İran’a daha sert önlemler geliyor
Brüksel’de buluşan AB liderleri, İran’a uygulanacak yeni yaptırımların Birleşmiş Milletler’in aldığı kararların ötesinde olacağını açıkladı. Önlemlerin ayrıntıları önümüzdeki ayın başlarında yine Brüksel’de yapılacak olan Avrupalı dışişleri bakanlarının toplantısında belirlenecek.
Bildiride yaptırımların ticaret odaklı olacağı, sivil ve askerî amaçla kullanılan malları da kapsayacağı ifade edildi. Daha ileri önlemler ise diğer İran bankalarını ve sigorta şirketlerini de içine alacak kısıtlamalar şeklinde olacak. İran devletinin gemicilik hattı ve onun ortağı olduğu hava kargo şirketi de bu kararlardan etkilenecek.
DEVRİM MUHAFIZLARI’NA YASAKLAR
Ülkenin candamarı olan gaz ve petrol endüstrisini zora sokacak yaptırımlar yeni yatırımlara, teknik desteğe ve teknoloji transferlerine engel olacak. Devrim Muhafızları’na yeni vize yasakları gelecek.
İran’ın uluslararası topluluğun endişelerini gidermesi için verilen fırsatları değerlendirmemesinden ötürü üzüntü duyduğunu belirten Avrupa Konseyi, gelinen koşullarda bu yeni önlemleri almanın kaçınılmaz haline geldiğini öne sürdü.
ABD’nin yayınladığı listede İran’ın nükleer programının başındaki Devrim Muhafızları’ndan iki üst düzey kişi yer alıyordu. Aynı listede ülkenin büyük bankalarından biri ve devlet gemicilik hatlarına ait 5 şirket ve daha önceki yaptırımlardan ad değiştirerek kurtulmaya çalışan 71 gemi de var.
‘KİBAR BİR ÇOCUK GİBİ OLACAKSINIZ!’
“İran yaptırımlarımızı delmeye çalışmaktan vazgeçmeyecek o yüzden finansal baskılara devam etmeliyiz” diyen ABD Kongresi de aynı zamanda Birleşmiş Milletler kararlarından daha büyük yaptırımlar için yasa taslağı hazırlıyor.
Bu haber İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın “Batı, Tahran’a yaptıkları için cezalandırılmayı hak etti. Sizi cezalandıracak ve kibar bir çocuk gibi pazarlık masasına oturtacak şartlarımız var” diyerek uranyum zenginleştirme planlarını hızlandırdıklarını ve 4 yeni atom araştırma tesisi kuracaklarını söylemesinin ardından geldi.
Yeni önlemlerle beraber ABD vatandaşları yaptırım kapsamındaki şirketlerle iş yapamayacak. Ayrıca bu tasarı İran’la iş yapacak yabancı şirketlere de uyarı anlamını taşıyor.

Medvedev: Ortak hareket etmeliyiz
Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, İran’ın nükleer programıyla ilgili uluslararası görüşmelere başlaması için Moskova ve Washington’ın ortak hareket etmesi gerektiğini söyledi. Medvedev, ‘The Wall Street Journal’ gazetesine verdiği demeçte, ABD ve AB’nin, İran’a yönelik yaptırımları Güvenlik Konseyi’nde alınan kararın ötesine geçerek genişletme planını eleştirdi. Rusya’nın Güvenlik Konseyi’nin yaptırım paketine desteğine atıfta bulunan Medvedev, “Böyle bir şey birkaç yıl önce olanaksız olurdu” dedi. Washington’ın İran’a ilave yaptırımlar uygulayarak kaybedeceği bir şey olmadığını belirten Medvedev,  “BM’de ortak karar üzerinde değerlendirme yaptığımızda üzerinde uzlaşmaya vardığımız bu değildi. Birlikte hareket etmeliyiz. Eğer bunu başarabilirsek arzu ettiğimiz sonuçlara ancak o zaman ulaşabiliriz” diye konuştu.
İRAN’A S-300 YOK
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrey Denisov, BM yaptırımları nedeniyle İran ile askeri işbirliğini dondurmadıklarını, ancak S-300 füze savunma sistemlerini de vermeyeceklerini söyledi. İtar-Tass ajansının haberine göre Denisov, yaptığı açıklamada, “Rusya olarak İran’a sert yaptırımlar uygulanmasına hâlâ karşıyız. Rusya ve Çin’in ortak çabaları sayesinde İran’a karşı daha sert önlemler paketi engellendi” dedi. Denisov, BM Güvenlik Konseyi kararının İran’ın uluslararası toplulukla daha fazla işbirliği yapma çağrısı olduğunu, uluslararası topluluğun İran’a karşı yaptırım sinyallerini çok önceden verdiğini kaydetti. Rusya’nın İran ile askerî işbirliğini sona erdirme gibi bir niyetinin olmadığını söyleyen Denisov, “Güvenlik Konseyi kararı askerî işbirliği alanındaki tüm satışları yasaklayan hükümler içermiyor" dedi.
=
Estonya’ya ‘evet’
İzlanda yolda
AB devlet ve hükümet başkanları, AB’ye 2004 yılında katılan eski Doğu Bloku ülkelerinden Estonya’nın 2011 başında Avro Bölgesi’nin 17’inci üyesi olmasına onay verdi. AB zirvesi kararlarında, enflasyonun mayıs ayı sonunda yüzde 2,8 düzeyinde olduğu, bütçe açığının geçen yıl yüzde 1,7 düzeyinde kaldığı ve kamu borç stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 7,2 ile oldukça düşük seviyede bulunduğu Estonya’nın Avro Bölgesi’ne giriş için tüm kriterleri karşıladığı belirtildi.
İZLANDA AB YOLUNDA
AB liderlerinin Brüksel’deki zirvesinde, NATO üyesi İzlanda’nın, kriterleri yerine getirmeye oldukça yakın olduğu belirtildi. İzlanda halihazırda pek çok Avrupa ülkesinin uyguladığı ve taraflar arasında seyahat serbestisi sağlayan Schengen sınır düzenlemelerine taraf olmuş durumda.
İzlanda uzun yıllardır Atlas Okyanusu’nun kuzeyindeki balıkçılık alanlarını AB üyeleriyle paylaşmamak ve bu alandaki sıkı kurallara tâbi olmamak için üyelikten uzak duruyordu. İzlanda’nın üye olmak için AB kuralları uyarınca balina avından da vazgeçmesi gerekli.
=
Kırgızistan’da ölü sayısının
artmasından korkuluyor
Kırgızistan’daki geçici hükümetin Başbakanı Roza Otunbayeva, ülkenin güneyinde çıkan etnik çatışmalarda ölenlerin sayısının 2 bine yaklaşmış olabileceğini söyledi.
Rusya’nın saygın gazetelerinden Kommersant’a konuşan Otunbayeva, Oş ve Celalabad kentlerinde Özbeklerle Kırgızlar arasında çıkan çatışmalarda ölenlerin sayısının, resmî olarak açıklananın 10 katı olabileceğini kaydetti.
Kırgızistan Sağlık Bakanlığının son verilerine göre çatışmalarda 191 kişi ölmüştü. Bölgedeki gözlemciler, çatışmalarda ölenler hemen aynı gün gömüldüğü için hükümetin açıkladığı sayıların çok düşük olduğunu ileri sürüyordu.
WHO: 1 MİLYON KİŞİ ETKİLENDİ
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO), Kırgızistan’daki etnik çatışmalardan “300 bini mülteci, 1 milyon kişinin doğrudan veya dolaylı olarak etkilendiğine ilişkin bir senaryo üzerinde çalıştığı” bildirildi.
WHO’nun acil yardım programı koordinatörü Giuseppe Annunziata, bu sayıların “en kötü senaryoya göre” açıklandığını söyledi. Annunziata, 300 bin kişinin çatışmalardan kaçmak için sınırı geçmeyi başarmış olabileceğini, 700 bin kişinin ise ülke içinde göç etmiş olabileceğini belirtti.
RUSYA ENDİŞELİ
Kırgızistan’daki olaylardan duyduğu endişeyi dile getiren Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, olayların daha da kötü bir duruma gelebileceğini ve Kırgızistan’da Taliban tarzı radikal bir hükümetin başa geçmesinden kaygılandıklarını kaydetti.
Medvedev, Kırgızistan’daki Birleşik Devletler üssüyle ilgili bir soru üzerine, “Bu üssün geleceği Kırgız hükümetinin ellerinde. Bu üs ve benim bu konudaki konumum da açıkça bunun sonsuza kadar var olmaması yönünde” diye konuştu.
=
İsrail, şimdi de Lübnan’a yüklendi
İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Lübnan limanlarından kalkacak bütün gemilerden Lübnan hükümetinin sorumlu olduğunu söyledi.
Barak yaptığı yazılı açıklamada, Beyrut’tan hareket edecek, içinde çoğu Lübnanlı kadınların bulunduğu ‘Meryem’ adlı yardım gemisine atıfta bulunarak, “Lübnan hükümetine açıkça söylüyorum; Gazze’ye denizden uygulanan ablukayı delmeye çalışmak amacıyla buraya gidecek gemilerden siz sorumlusunuz” dedi.
İsrail Savunma Bakanı, gemilerin Aşdod limanına demir atmayı reddetmesi durumunda çıkabilecek tehlikeli ve şiddetli bir çatışma durumunda kullanılmak üzere silah, cephane ve patlayıcı maddeler bulundurulmasını da Lübnan hükümetinin engellemesi gerektiği uyarısında bulundu.
LÜBNAN VE MISIR’DAN TEPKİ
İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı Dani Ayalon da Beyrut’tan hareket edecek gemiyle ilgili olarak, “Vazgeçmelerini istiyoruz. Bu gemiyi gönderirlerse, onu durdurmak zorundayız, bu İsrail’in kendini savunmasıdır. Gemi insani yardım götürmek istemiyor. Bu, Hamas’ı güçlendirmek için bir provokasyon” dedi.
Lübnan Başbakanı Saad Hariri ve Mısır Başbakanı Ahmed Nazif, İsrail’in uyarılarına tepki gösterdi. Hariri ve Nazif, “İsrail hükümeti Lübnan’ı tehdit etmeye devam ediyor. Avrupa’dan gelen gemiler var. İsrail Savunma Bakanı Gazze’ye yardım gönderen Avrupa ya da başka ülkelere saldıracak mı?” dedi.
=
‘Soykırım’ tasarısı
İsrail Parlamentosu’nda
İSRAİL’de yayımlanan Haaretz gazetesi, İsrail Parlamentosu’nun (Knesset) bu ay sonunda ‘Ermeni soykırımı’ konusunu ele alması beklendiğini belirtirken hükümet ile Knesset arasında varılan bir anlaşma uyarınca görüşmelerin Genel Kurul’da değil, büyük bir olasılıkla Dış İşleri ve Savunma Komisyonu’nda yapılacağını kaydetti.
Gazeteye göre, ‘Ermeni soykırımı’ konusunun Knesset’te ele alınmasını ilk kez bir yıl kadar önce talep eden, Meretz partisi Genel Başkanı Haim Oron ise, “Bu konunun çok büyük bir anlamı olduğunu düşünüyorum ve bu nedenle daha önce böyle bir görüşme yapılmasına karşı çıkanlar tarafından Türkiye ile bağlarımızı kötüleştirmek için kullanılmasını istemiyorum” diye konuştu.
=
İdam mangası gitti
zehirli iğne geldi
Vİetnam’da idama mahkûm olanların cezası idam mangasıyla değil, zehirli iğneyle infaz edilecek. Ulusal Meclis’in önceki günkü toplantısında, idam mahkûmlarının cezasının bundan böyle ‘idam mangası’yla değil zehirli iğneyle infaz edilmesi kararı aldığı açıklandı. Değişiklik gelecek yıl yürürlüğe girecek. Yeni yasa, idam edilenlerin yakınlarına cesedi alıp defnetme hakkı da tanıyor. Vietnam’da ekonomik yolsuzluklardan uyuşturucu kaçakçılığına kadar birçok suç ölümle cezalandırılıyor. Ülkede çoğu uyuşturucuyla bağlantılı olmak üzere her yıl ortalama 100 kişi idam ediliyor.
Ulusal Meclis’in daimi komitesi, idam cezalarını infaz etmek için daha insani bir yöntem bulunması gerektiğini bildirmişti. Komite, insanları zehirli iğneyle idam etmenin “daha az acı verdiğini”, “mahkûmların bedenlerinin bozulmadığın”ı, “daha ucuz olduğunu” ve idam mahkûmlarının üzerindeki psikolojik baskıyı azalttığını bildirmişti.
Vietnamlı kimi milletvekilleri ise idam mangalarının kalması gerektiğini savunarak, bunun suç artışının önüne geçmede caydırıcı olacağını belirtmişti. Uluslararası insan hakları örgütleri, ölüm cezasında idam mangası kullandığı için Vietnam’ı eleştiriyor.
=
Kolombiya’da maden faciası: 16 işçi öldü
Kolombİya’nın kuzeybatısındaki San Fernando kömür madeninde meydana gelen grizu patlamasında 16 işçi öldü, 50 işçi göçük altında kaldı. Kurtarma çalışmalarını yürüten Kızılhaç yetkilileriyle Kolombiya Devlet Başkanı Alvaro Uribe’nin makamından yapılan açıklamaya göre, madende grizuya neden olan yoğun metan gazı birikiminden ötürü çalışmaların aksadığı bildirildi. Mahsur kalan işçilerin hayatta kalma olasılığının az olduğunu belirten yetkililere göre, patlama sırasında 2 kilometrelik galeri yolunda 71 işçi bulunuyordu. 22 özel komando birliği de, kurtarma çalışmalarına sevk edildi. Kolombiya Devlet Maden Kurumu Başkanı Mario Ballesteros, madenin, ölümcül kazalara karşı, yıllık geniş güvenlik denetiminden geçen ay geçtiğini aktardı.
=
2 YAŞAM
TAKSAV ‘İthaki’ye
yolculuğunu sürdürüyor...
Fahrettİn ErdoĞan

Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf Kadıköy Şubesi’nin bu yıl 12.’sini düzenlediği “Doğada Çocuk ve Sanat Şenliği” 13 Haziran’da Ömerli’de Çınarlı piknik alanında yapıldı. Vakfın emektarı, müdürü, yılların yorup eskitmesinin aksine (enteresan bir şekilde) daha da gençlik ve enerji verdiği Vahap’ın “İki gözüm önüme aksın tek tek saydım, 427 kişi vardı” şeklindeki yeminli sözlerini abartılı bulduğum için kendimce bir hesap yapmaktan kaçınmadım. (Elbette bir de “yeminini” inandırıcı bulmamıştım.. Çünkü Vahap’ın gözü hep arkasındadır; baksa baksa arkaya bakabilirdi.) Ve bu parmak hesabının sonunda ilk kez hak vermek durumunda kaldım kendisine.
Çünkü, yıl boyunca süren toplam 17 atölyenin çalışmalarına 150-160 kişinin devam ettiği, ailelerin, Vakıf dostlarının ve arkadaş çevrelerinin hep birlikte şenlikte yer aldıkları düşünüldüğünde 500’e yakın bir katılımla şenliğin gerçekleştirildiği söylenebilirdi.
Şenliğin niteliğini belirleyen şey kuşkusuz ki, belli bir ölçüt olsa bile katılım sayısı değildir. Vakfın Kadıköy Şubesi Başkanı Basri Akçelik’in açılış konuşmasında vurguladığı ve şenlikte yaşanılanlardan da tanık olduğumuz “İnsanların gittikçe yalnızlaştırıldığı, düşenin dostunun olmadığı, tüketimin pompalandığı bir yaşam biçimine inatla ‘DUR’ diyenlerin, herkesin eşit, kendini özgürce ifade edebileceği, karşılıklı iletişim içinde öğrenip ürettiği bir toplum yaratılması için çaba gösterenlerin, zihinsel ve fiziksel enerjilerini birleştirdikleri” bu ÇATI’nın, yine bu amaca uygun bir etkinlik gerçekleştirmesidir..
Nâzım Hikmet, Orhan Kemal ve Ahmet Arif’in de şiirleri okunarak anıldığı şenlikte Akçelik’in, Yunanlı ozan Kavafis’in “İthaki” şiirine yaptığı vurgu, TAKSAV’ın yaşamsal, kültürel ve sanatsal üretim alanını özetler nitelikteydi.
Akçelik’in konuşmasının bu bölümü şöyleydi: “TAKSAV, toplumsal olarak da kültürel yaşamın gelişimine bilimsel, özgürlükçü ve demokratik bir anlayışla katkı sunmaya, üretken ve araştırıcı düşüncelerin gelişebilmesinin ortamını sunmaya özel önem vermiştir.
Bunun ne kadarının yapılıp yapılamadığı önemli bir soru olsa da, daha önemli olan soru ‘O yolda yürünüp yürünmediği’dir.
Yani Kavafis’in İthaki şiirinde belirttiği gibi, varılmak istenen o muhteşem adaya belki ulaşılamayacaktır fakat İthaki’nin kendisi o adaya yapılan yolculukta kazanılan değerlerin toplamıdır.
Bu açıdan, bugün burada bulunan herkesin ortaklaşa üretmeye çalıştıkları TAKSAV ortamı, işte bu değerin kendisidir.
Vakfın 1993 yılında kuruluş deklarasyonunda belirttiği “Rahat nefes alabileceğimiz bir atmosfer” işte bizlerin bu şenlik/piknikte tanık olduğumuz atmosferdi.
ÖZGÜRLÜKÇÜ, ÜRETKEN, SORGULAYICI ÇOCUK
Keman, gitar, piyano, yan flüt, bağlama, yaratıcı drama, resim, heykel, dans ve satranç atölyelerinin gösterilerinden oluşan etkinlik programı “bir şiir” dinler gibi geçti.
Vakıf çalışmalarına katılan çocuklardan birinin annesi olan Mine Soralcan ve bebekliğinden beri Vakfa geldiğini, Vakıf’ta büyüdüğünü söyleyen İlke Başak Güven’in konuşmalarının ardından programı, Ayşegül Akgül, Eylül Doğa Asuman, Neval Çep ve Berfin İlayda Onat’tan oluşan çocuklar yürüttüler.
Elbette her birinin perfonmansını tek tek yazmak olanaklı değil. Fakat, kitle karşısında ilk kez sahne alan, yanlışsız tamamlamaya çalıştıkları mini konserlerine çocukların tamamının ne kadar önem verdiğini söylemek gerekiyor.
Yaratıcı Drama Atölyesi’nde yer alan ve yaptıklarıyla kendilerine “büyümüş de küçülmüş” dedirten çocuklar ise, kendi yazdıkları ve sergiledikleri oyunlarıyla yetişkinlere “ayrımcılığın, ötekileştirmenin, farklı olana karşı düşmanlığın insanlık için ne kadar tehlikeli olduğunu; dostluğun, eşitliğin, birlikte bir orman gibi kardeşçe yaşamanın gerekliliğini” anlattılar.
Ne çocuklar ezberciydi, ne büyüklerine özeniyorlardı, ne büyüklerinden aferin almak için çabalıyorlardı ve ne de büyüklerin onlardan böyle bir beklentisi vardı. Hani genellikle bütün toplumsal kümelenmelerde çocuklar “politik mesajın” bir nesnesi haline getirilirler. Bunun sol versiyonları da çocukları bir büyük gibi davranmaya iterek, ajitasyon makinesi haline getirirler. Oysa burada yaşanan ve görülen şey, çocukların tamamen sağlıklı bir çocuk gibi, ne düşünüyorlarsa öyle, ne hissediyorlarsa öyle, nasıl yapması gerekiyorlarsa öyle olduklarıydı. Üretkendiler, özgürdüler, eleştirel ve sorgulayıcıydılar ve her şeyden önemlisi de çocuktular...
DOĞADA OLMAK TAM BİR ZİYAFETTİ...
Hayatımızda çok önemli yeri olan, umudumuzu ve duygularımızı sürekli diri tutan sevgili Ali Asker, Kadıköy Vakfın etkinliğine ilk kez katıldı sanırım. Etrafını saran, hal hatır soran, kendisi ve çocuğuyla fotoğraflar çektiren kalabalıktan fırsat bulup da birkaç şey soramamak bir eksiklik oldu bu yazı için. Ali Asker’in şarkılarına eşlik ederken aklımızda olan ise yine onun bir şarkısının sözleriydi: “Senin sesin yenilgi tanımaz/ Bu abluka dağılacak.”
Mavigöç ve Yenidem Müzik Kolektifi’nin şenliğe tad veren ayrı renkleri; çocukların ve yetişkinlerin katıldıkları eğlenceli yarışmalar, resim ve heykel atölyelerinin “happining” etkinlikleri ve burdan çıkan ürünlerin sergilenmesi, satranç atölyesinin kurduğu masalarda karşılıklı ter dökenlerle tam bir ziyafetti doğada olmak...
Yazıyı okuyan yetişkinlere söylenebilecek son mesajı aslında Satranç Atölyesi çalışmalarını yıllardır üstlenen Tarık Hocamız özetledi: “Çocuklarınızı TAKSAV’sız, TAKSAV’ı çocuksuz bırakmayın!..”
=
Kızı için yazdı,
242 bin dolara satıldı
AMERİKAn roman ve hiciv yazarı Mark Twain’in 24 yaşında menenjitten ölen kızı Olivia “Susy” Clemens’a ithaf ettiği eseri, açık artırmada 242 bin 500 dolara satıldı.
Tahmin edilenin iki katı fiyata alıcı bulan ve henüz yayımlanmamış “A Family Sketch” adlı el yazması 64 sayfalık eserin, Twain tarafından 1896 veya 1897’de kaleme alındığı tahmin ediliyor. Twain’in çocukluk anılarını da içeren eser, ünlü yazarın otobiyografisinin kayıp bölümü olarak tanımlanıyor.
Sotheby müzayede evi, başlangıçta Susy’e ithaf edilen eserin daha sonra Twain’in tüm ailesi ve arkadaşlarını içeren, çocukluğundan izler taşıyan bir öyküye dönüştüğünü belirterek, 120 bin ila 160 bin dolar arasında satılması beklenen eserin fiyatının, 4 kişinin yarışında hızla yükseldiğini kaydetti.
Eser, medya yöneticisi James S. Copley tarafından satılan 200 adet Twain mektubu, el yazması ve fotoğrafları arasında bulunuyordu.
Mark Twain, 1910’da 74 yaşında yaşamını yitiren Samuel Langhorne Clemens’in takma adıydı.
=
Altın Palmiyeli film Documentarist’te
İSTANBULBelgesel Günleri’nin üçüncüsü 22 Haziran’da başlıyor. 27 Haziran’a dek sürecek festival kapsamında, son dönemde dünya festivallerinde ödüller kazanmış birçok önemli belgesel ilk kez İstanbul’a uğrayacak.
Documentarist’in programındaki sürpriz filmlerden biri de geçtiğimiz günlerde kısa film dalında Altın Palmiye kazanan Serge Avedikian’ın ‘Hayırsızada’ (Chienne d’Histoire) adlı animasyonu...
1910 yılında İstanbul sokak köpeklerinin Hayırsızada’ya sürülerek ölüme terk edilmelerini konu alan Hayırsızada, ayrıca Avrupa ve Osmanlı arasındaki ilişkilere ve o döneme egemen olan yaklaşımlara ışık tutuyor.
Türkiye-Fransa ortak yapımı filmin prodüksiyonunda Anadolu Kültür’ün imzası var.
Kısa metraj dalında Altın Palmiye’nin sahibi olan filmin yönetmeni Avédikian, belgesel ve kurmaca filmlerinin yanı sıra, oyunculuk ve tiyatro yönetmenliği ile de tanınıyor.
“Hayırsızada geçmişten bahsediyor gibi görünse de aynı zamanda günümüzü anlatıyor. Geçmişi anlatmak yetmez, bugünü de konuşmalıyız. Filmin Türkiye’den Anadolu Kültür’ün ortak yapımıyla gerçekleştirilmiş ve bu şekilde Türkiye’nin Cannes Film Festivali’nde temsil edilmiş olmasından gurur duyuyorum” diyen Avédikian, Cannes’daki ödül konuşmasında Bursa’nın Sölöz köyünden olan dedesini de anmıştı.
Avédikian ayrıca İstanbul köpekleri üzerine bir de belgesel hazırlıyor.
=
‘Yerli ikamet okulları’ dosyası açılıyor
Kanada'da kurulan 'hakikat ve uzlaşma' komisyonu, yerlilerin kuşaklar boyunca kendi kültürel kimliklerini terk etmek zorunda bırakılmasına yönelik hükümet politikasının kurbanlarının durumunu görüşmek için ilk oturumunu yaptı.
Komisyonun çalışmaları, Kanada hükümetince bundan birkaç yıl önce alınan bir karara dayanıyor. Kanada başbakanı o dönemde yerli toplumundan özür dilemişti. Komisyon, çocukluğunda yatılı okullarda kalan yerlilerin, o dönemde yaşadıklarını topluma anlatmalarını teşvik ediyor. Komisyon başkanı, anlatılacak hikâyelerin Kanadalılara kendi tarihlerinin "daha önce duymadıkları, hissetmedikleri ve görmedikleri bir yüzünü göstereceği ama bu sürecin sonunda daha da güçlenerek çıkacaklarını" söyledi.
Kanada'da yerliler uzun yıllar boyunca hükümet tarafından finanse edilen ve çeşitli kilise organlarınca yönetilen yatılı okullarda kalmaya zorlanmışlardı.
Yerli toplumlardan 150 bine varan sayıda çocuk, 1970'li yıllara kadar 'Yerli İkamet Okulları' olarak anılan bu okullara devam etmişti. Okulların amacı ise çocukları yetiştirmek olarak  açıklansa da, asıl maksat onları Avrupalı Kanada toplumu içinde asimile etmekti. Bu okullarda çok sayıda çocuğun fiziksel ve cinsel tacize uğradıkları ortaya çıkmış, kendi kimliklerini terk etmek zorunda bırakılmışlardı. 1870'lerin sonunda açılmaya başlayan ve yirminci yüzyılın büyük bir kısmında faaliyet gösteren yerli yatılı okullarının sonuncusu 1996 yılında kapatılmıştı. Bu okullarda okuyanlardan yaklaşık 85 bin kişi halen hayatta bulunuyor.
=
Aman dikkat
Ukrayna başkenti Kiev'de yapılan uluslararası ateş festivalinden bir kare. Ateşli hulohopu boynunda çeviren bu ateş cambazı dikkatinin doruğunda, biraz kaygı da yok değil...
=
Michelangelo’nun gizemi ortaya çıktı
Vatikan'da bulunan Sistine Şapeli'nin tavanının, bir gizemi sakladığı ortaya çıktı. Kilise tarafından yasaklanmış olmasına karşın Michelangelo Vatikan’da bulunan Sistine Şapeli’nin tavanına çizdiği resimlerin içine anatomik taslaklar da yapıp bunları ustaca saklamış.
Araştırmacılar Michelangelo’nun sakladığı anatomik resimleri şifreli bir teknikle yaptığı ve amacının bilimi hor gören Kilise ile dalga geçmek olduğuna inanıyorlar. Zekice gizlenen ve 500 yıldır farkedilemeyen insan beyni çizimleri bilim ile din arasındaki çatışmaya işaret eden şifre olabileceği belirtiliyor.  1508 ve 1512 yılları arasında Sistine Şapeli’ne duvar resimleri yapan Rönesans ustasının aynı zamanda birçok ceset üzerinde inceleme yapan başarılı bir anatomist olduğu için bir beynin neye benzediğini bilmesinin olağan olduğuna dikkat çekildi.
=
14 TELEVİZYON
17. yüzyıl ve İspanya...
YÜZBAŞI ALATRISTE                         atv / 23:20
Orijinal Adı: Alatriste Yönetmen: Agustin Diaz Yanes Oyuncular: Viggo Mortensen, Elana Anaya, Unax Ugalde, Eduard Fernandez, Eduardo Noriega, Ariadna Gil Türü: Savaş/Dram/Macera Yapım Yılı: 2006
İspanyol yazar Arturo Perez Reverte’nin, Yüzbaşı Alatriste’nin maceralarını anlatan roman serisinden uyarlanan ve İspanya’da gişe rekorları kıran filmde baş rolü Viggo Mortensen oynuyor. 17 yüzyıl İspanya’sında geçen film, cesur asker Yüzbaşı Diego Alatriste’nin maceralarına dayanıyor. Bir zamanlar krallığın emrinde savaşan cesur bir komutan olan Alatriste, artık maceradan maceraya koşan, aklı ve kılıcının yardımıyla “iş bitiren” bir maceracıdır. Dostlarına yardıma koşarken kendini bir komplonun kucağında bulan kahraman Alatriste, nice zorluklara rağmen öğrencisiyle birlikte engizisyonun elinden kurtulmayı başarır...

Prancer Ve Ben     TNT / 20:00
Orijinal Adı: Prancer Returns Yönetmen: Joshua Butler
Oyuncular: John Corbett, Stacy Edwards, Jack Palance
Türü: Fantastik/Dram Yapım Yılı: 2001
8 yaŞIndakİ Charlie, okuldan dönerken ağaçların arasında bir yavru ren geyiği bulur ve bunun Noel Baba’nın geyiklerinden biri olduğuna inanır. Geyik yavrusunu eve götüren Charlie’nin planı ona yılbaşına kadar bakmak ve Noel Baba geldiğinde ona iade etmektir. Charlie’nin ailesi ve çevresi ona pek yardımcı olmaz ve hatta sürekli alay ederler ama zamanla bu iyi niyetli çocuktan öğrenecekleri önemli bir ders vardır.


MESAJ    KANALTÜRK / 21:45
Orijinal Adı: Contact Yönetmen:  Robert Zemenckis
Oyuncular: Jodie Foster, David Morse, Jena Malone,  Geoffrey Blake, William Fichtner, Sami Chester
Türü: Bilimkurgu/Macera Yapım Yılı: 1997

Bİr astronom olan Dr. Eleanor Arroway uzayın derinliklerinden gönderilmiş olan bir sinyal keşfeder. O ve iş arkadaşlarını yaptıkları araştırmalar sonucunda bu mesajlarda gizemli bir makinenin planları olduğunu anlarlar. Uzaydan gelen sinyallerin yönlendirmesiyle bu makinenin yapımına başlanır. Ancak muallakta olan bir durum vardır. Bu makine insanlığın sonunu mu getirecektir yoksa batıl inançları sona mı erdirecektir? Makinenin yapımı ve sonrasında gerçekleşecek olaylar insanlığın geleceği açısından da büyük önem taşımaktadırlar.


BUZ HASADI    TV 8 / 01:15
Orijinal Adı: The Ice Harvest Yönetmen: Harold Ramis
Oyuncular: John Cusack, Billy Bob Thornton, Connie Nielsen Türü: Komedi/Macera Yapın Yılı: 2005

YarIm akıllı bir avukat, noel gecesinde bir cinayet işlemeye çalışarak, yerel çeteyi dolandırmaya kalkar. Ama bir striptiz kulübü sahibi olan ortağının çaldıkları paralarla ilgili başka planları vardır. Analyze This Analyze That’in yönetmeninden John Cusack ve Billy Bob Thornton’lu sürükleyici bir macera.


CANAVARLAR UZAYLILARA KARŞI    SİNEMA TV / 21:00
Orijinal Adı: Monsters Vs Aliens Yönetmen: Rob Letterman, Conrad Vernon Türü: Animasyon Yapım Yılı: 2009

‘Shrek 2’nin yönetmenlerinden Conrad Vernon ile "Shark Tale"in yönetmenlerinden Rob Letterman, DreamWorks animasyonu “Monsters vs. Aliens” için biraraya geldi. Film, bilimkurgu türünün vazgeçilmez kahramanları canavarlar ile uzaylıların mücadelesini animasyonun renkli dünyasına taşıyor. Kaliforniya’da yaşayan Susan Murphy’ye nikah gününde uzaydan gelen yapışkan maddelerle dolu bir meteor çarpınca genç kadının boyu uzamaya başlar ve 16 metreye ulaşır. Bunun üzerine askeri yetkililer harekete geçerek Susan’ı devlete ait gizli bir tesise götürür. Orada Susan’ın ismi değiştirilerek Ginormica adı verildikten sonra bir grup canavarla birlikte hapse atılır. Ancak uzaydan gelen esrarengiz bir robotun dünyaya saldırması üzerine bu grubun hapishane günleri kısa sürer. Çaresiz kalan ABD Başkanı, uzaylı robota karşı mücadele etmeleri ve dünyayı kurtarmaları için canavarlar grubunu görevlendirir.

Nerede o eski dizilerin tadı!
TRT ARŞİVİNDEN
TRT Haber / 14:05

Programda, geçmişten günümüze TRT ekranlarına gelen programlar, konserler, birbirinden ilginç yapımlara doğru nostaljik bir yolculuğa çıkılıyor. TRT Arşivinden programında bu hafta geçmişte TRT’de izlediğimiz dizilerden seçmeler ekranlara gelecek. Altın Kızlar’dan Uzaylı Zekiye’ye, Mavi Ay’dan Kartallar Yüksek Uçar’a kadar sıkı takipçisi olduğumuz birçok dizi TRT Arşivinden’de izleyicilerle buluşacak.
=
KÜLTÜR - SANAT 15
Dünyanın edebiyatı İstanbul’da toplanıyor
İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali (İTEF), 30 Ekim-2 Kasım tarihlerinde edebiyatseverlerle 30 farklı ülkeden 70 yazarı buluşturacak.Dünya edebiyatının önde gelen yazarları 4 gün boyunca söyleşiler, okumalar, edebiyat partileri ile İstanbullularla iç içe olacak.
Festivalin en önemli etkinliklerinden biri “Uluslararası Ahmet Hamdi Tanpınar Sempozyumu” olacak. Doç. Dr. Handan İnci tarafından hazırlanan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ve Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğiyle gerçekleşecek olan sempozyumun açılışında editörlüğünü Prof. Dr. Abdullah Uçman ve İnci’nin yaptığı Ahmet Hamdi Tanpınar-anma ve armağan kitabının da tanıtımı yapılacak. Eserleri 30’dan fazla dile çevrilen Ahmet Hamdi Tanpınar’ın editör ve çevirmenleri sempozyum kapsamında Türkiye’ye gelecekler. Tanpınar çevirmenleri İTEF ve Bakanlık işbirliğinde 31 Ekim Pazar günü İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı’nda ‘Türk Edebiyatının Dışa Açılması ve Çeviri Projeleri’ konulu bir panelde konuşacaklar.
EDEBİYATA DOYACAĞIZ
Bu yıl yeraltı edebiyatının çağdaş yorumcusu, ‘Underground’ isimli romanıyla tanıdığımız Rus edebiyatının en önemli isimlerinden Vladimir Makanin, Mısır’ın Nobelli yazarı Necip Mahfuz’un manevi oğlu ilan ettiği, çağdaş Mısır edebiyatının en önemli isimlerinden Gamal Gitani, ‘Tirza’ adlı romanı 21. yüzyılın en iyi romanlarından biri seçilen Arnon Grunberg ve ‘Limon Ağacı’ ile on binlerce okura ulaşan Sandy Tolan gibi yazarlar İTEF’e katılacak.
İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali kapsamında, yabancı yazarların Türkiye'den yazarlarla yapacakları tanışma-tartışma toplantılarından, festivalin de sponsoru “Hare Kahveli Likörler ile Edebiyat Sohbetleri”ne, Bahçeşehir Üniversitesi yazar-öğrenci buluşmaları, D&R Mağazaları’nda edebiyat okumalarından, 2 Kasım akşamı Ghetto'da düzenlenecek kapanış partisine kadar birçok etkinlik kitapseverleri bekliyor olacak.
=
Yann Tiersen geliyor
Onu ‘Amelie’ ve ‘Goodbye Lenin’ filmlerinin müziklerinden tanıdığımız ünlü Fransız müzisyen Yann Tiersen beş yıl aradan sonra 11 Temmuz’da İstanbul’da müzikseverlerle buluşuyor. Tiersen birçok müzik aletini bir arada kullanabildiği gibi, yalnızca gitar ve piyano ile çalışmalar yapabiliyor.
=
SPOR 13
Son gülen Lakers oldu
OZAN YILMAZ

NBA'de 2010 yılının şampiyonu Boston Celtics karşısında seriyi 4-3 kazanan Los Angeles Lakers oldu. Final serisinin son karşılaşması olan 7. maçta Los Angeles Lakers, Staples Center da Boston Celtics’İ 83-79 yenerek 16.şampiyonluğuna ulaştı. Mücadeleye ev sahibi avantajı ile çıkan Lakers ilk molaya 10-9 önde girdi.  Mola dönüşü baskıyı kıran Boston öne geçmeyi başardı ve başarılı bir ilk çeyrek çıkararak ilk periyodu 9 sayı farkla önde kapadı: 23-14.
İkinci periyoda da hızlı başlayan taraf ev sahibi Lakers oldu ve 9-0 lık seri yakalayarak rakibine 2. çeyreğin ilk 3 dakikasında sayı şansı vermedi. Fakat Boston toparlanmayı başararak oyunda dengeyi kurdu ve skor olarakta öne geçti. Etkili savunmasını devam ettireren Boston devreyi de 40-34 önde kapattı.
İYİ SAVUNMA, ETKİLİ HÜCUM
İkinci devreye müthiş bir başlangıç yapan Boston iyi savunmasının yanına etkili hücumunu da ekleyince fark bir anda Boston lehine 11 sayıya yükseldi: 47-36. Bu dakikada Lakers koçu Phil Jackson molaya gitmek zorunda kaldı. Mola dönüşünde seyirciyi de arkasına alarak farkı 6 sayıya indiren Lakers, rakibi mola almak zorunda bıraktı. 3. periyodun son 4 dakikasında oyun dengelendi. Lakers 3.periyodun son dakikalarını daha istekli oynayan taraf olmasına rağmen farkı ancak 4 sayıya indirebildi: 57-53.
4. periyoda iki takımında karşılıklı kaçırdığı şutlarla başlandı ve son periyodun ilk sayısı yaklaşık 2 dakika sonra Boston’dan geldi. Son çeyreğin ikinci diliminde kobe oyuna ağırlığını koymaya başladı ve kritik atışlarla takımını 4 sayı farkla öne geçirmeyi başardı: 68–64. Maçta son bölüme girilirken Paul Gasol’un attığı 2 sayı aradaki farkı 6'ya çıkarırken Boston’un işini de iyice zorlaştırdı.
Bu dakikalarda iki takımın da attığı karşılıklı 3'lükler maçı 79-76 ya getirirken Lakers'ın yıldızı Kobe Bryant'a kendisine yapılan tartışmalı faul sonucunda 2 atışı da sayıya çevirerek farkı 5 sayıya çıkardı. Maçın bitimine 25,7 saniye kala Celticsli Rejan Rondo’nun kritik üçlüğüyle maça müthiş bir heyecan gelmesine rağmen, kritik son anları iyi oynayan Los Angeles Lakers üst üste ikinci, toplamda ise 16. şampiyonluğuna ulaştı.

Kobe tarihe geçti
Kobe Bryant, Lakers’ta 5.şampiyonluğunu kazanarak, Lakers tarihinde en çok şampiyonluk yaşayan efsana oyuncu Magic Johnson'u'da yakalamış oldu. Kobe Bryant'a karşılaşmanın ardından MVP ödülü verildi. Öte yandan Los Angeles Lakers koçu Phil Jackson, koçluk yaptığı dönemde 11’inci şampiyonluğunu yaşarken, Los Angeles Lakers'ın başında 5. şampiyonluğunu yakalamış oldu. Phil Jackson kariyeri boyunca 19 kez final oynadı.
=
Türkiye-İsrail maçları iptal edildi
Avrupa Kadınlar Voleybol Ligi (B) Grubu'nda yer alan Türkiye'nin, İsrail ile yapacağı 4 maç, karşılıklı olarak iptal edildi. Avrupa Voleybol Konfederasyonu CEV’in, Türkiye ve İsrail'de yapılacak 2'şer maçta, evsahibi ekiplerin 3-0 galip sayılmalarının kararlaştırıldığı öğrenildi.
İsrail'in, Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırıda bulunmasının ardından iki ülke arasında gerilen ilişkiler spora da yansıdı. Gelişmeler sonrasında, Türkiye'nin, Avrupa Bayanlar Ligi'nde İsrail ile aynı grupta olması da ayrıca endişe yarattı. Türkiye Voleybol Federasyonu'nun (TVF) bu konuda CEV nezdinde yaptığı girişimler sonuç verdi. CEV, Türkiye'nin, grupta İsrail ile yapacağı karşılaşmaların oynanmamasını kararlaştırdı.
STATÜ GEREĞİ...
Bu arada, Avrupa Kadınlar Ligi finallerine Türkiye ev sahipliği yapacak. Bu nedenle doğrudan finallerde mücadele etme hakkı bulunan Bayan Milli Takımı'nın, statü gereği de grup maçlarını oynaması gerekiyor.
=
Marsel, Wimbledon ‘ana tablo’da
TÜRKİYE'yi pek çok uluslararası turnuvada temsil eden tenisçi Marsel İlhan, Wimbledon Tenis Turnuvası’nda ana tabloda yarışmaya hak kazandı. 11 numaralı seribaşı İlhan, 21 Temmuz Pazartesi günü İngiltere’de başlayacak Wimbledon Tenis Turnuvası elemelerinin 3. turunda, Hırvat Roko Karanusiç ile karşılaştı. Rakibine 7-5, 7-6 (7-4) ve 6-2’lik setlerle 3-0 üstünlük sağlayan başarılı tenisçi, ana tabloya adını yazdırmayı başardı.
İlk kez Wimbledon Tenis Turnuvası’nda yarışacak olan başarılı tenisçi, geçen yıl ABD Açık’ın, bu yıl da Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nın 2. turunda elenmişti. Marsel İlhan, bu yılki Fransa Açık Tenis Turnuvası’nda (Roland Garros) 3. eleme turunda yenilerek ana tabloya kalma başarısını gösterememişti.
=
Efes’te Jaspin Repesa dönemi başlıyor
GERİDE bıraktığımız sezonda şampiyonluğu Fenerbahçe Ülker'e kaptıran ve Euro League'de de başarılı olamayan Efes Pilsen önümüzdeki sezona iddialı hazırlanıyor. Lacivert-beyazlılarda Ergin Ataman'dan boşalan koç koltuğuna bir dönem Tofaş'ı da çalıştıran Jasmin Repesa getirildi. Avrupa'nın en tanınmış koçlarından olan Boşnak antrenör, 1997-2000 yılları arasında Bursa temsilcisi Tofaş'ta başarılı sonuçlara imza atmıştı. Repesa en son Hırvatistan ulusal basketbol takımını çalıştırmıştı.
Öte yandan, TBL’de transfer tüm hızıyla devam ediyor. Fenerbahçe Ülker başarılı guard Engin Atsür'ü kadrosuna kattıktan sonra iç transferde de Roko Ukic'in sözleşmesini uzattı. Aliağa Petkimspor da Erdem Türetken, Barış Güney, Levent Bilgin, Polat Kaya ve Önder Külçebaş ile ABDli Darlon Lamar Johnson’u renklerine bağladı. BirGün
=
KUPA GÜNLÜĞÜ
G. Afrika’da erken final ihtimali
»BREZİLYA'nın santrforu Nilmar, ikinci turda İspanya ile eşleşirlerse bunun erken final olacağını söyledi. Nilmar FIFA'nın resmi internet sitesine yaptığı açıklama, "Bana göre İspanya dünyadaki en iyi takımlardan biri. Aldıkları sürpriz yenilgiye rağmen hala favoriler. Ama bu sonuç diğer takımlara bir ders olmuştur. Dünya Kupası'nda her an her şey olabiliyor" ifadelerini kullandı.

Evra’dan dobra dobra
»DÜNYA Kupası’nda B Grubu'nda son maçlar öncesi 1 puanda kalan ve 2.tur şansını oldukça zora sokan Fransa'da Partice Evra "Küçük bir futbol ülkesi gibi hissetmeye başladık." dedi. Evra, EURO 2008'den dersler aldıklarını düşündüğünü açıklarken "Söyleyecek bir şey bulamıyorum ki. Bu bir afet. Onurumuz için Güney Afrika'yı yenmek zorundayız. Tur şansımız için mucize deniliyor." diyerek inancının tamamen bittiğini işaret etti.

Mesut Özil göklere çıkarıldı
»ALMAN basını, Almanya Ulusal takımının yıldızı Mesut Özil'e övgü yağdırdı. Die Welt ve Berliner Morgenpost gazeteleri ''Alman Messi'si için olgunluk sınavı'' başlığıyla yayımladıkları ortak haberde, Özil'in tek zayıf yanının, şu ana kadar gol atamaması olduğu belirtilerek, ''Oyunun geri kalan kısmı o kadar mükemmeldi ki, Dünya Kupası'nda, hakkında en fazla konuşulan oyuncu oldu'' denildi.

Günün programı
»14.30 E Grubu: Hollanda-Japonya (Durban)
»17.00 D Grubu: Gana-Avustralya (Rustenburg)
»21.30 E Grubu: Kamerun-Danimarka (Pretoria)

=