KADER çalışanları eylemde: Dayanışma çağrısı
Kadın Adayları Destekleme Derneği (KADER) çalışanları, mobbinge maruz bırakıldıkları ve hak ihlalleri yaşadıklarını belirterek dün basın açıklaması düzenledi. Dernek ofisinin önünde bir araya gelen onlarca kişi, KADER çalışanlarının yanında olduklarını vurguladı ve yönetime adım atma çağrısı yaptı.
Kadın Adayları Destekleme Derneği (KADER) çalışanları mobbing, düşük ücret ve sendikal hakların ihlal edildiği gerekçesiyle basın açıklaması düzenledi.
DİSK Sosyal-İş üyesi çalışanlar, dernek yönetiminin günlerdir süren görüşmelere karşın sendika ile masaya oturmadığını ve taleplerine muhatap bulamadıklarını söyledi.
Taleplerini ve maruz bırakıldıları sömürüyü dile getirmek için bir araya geldiklerini belirten KADER çalışanlarını, siyasi parti temsilcileri ve kadın örgütleri de yalnız bırakmadı.
Cumhuriyet'in haberine göre; derneğin Mecidiyeköy'deki ofisinin önünde bir araya gelen onlarca kadın, dayanışma çağrısı yaptı.
SİSTEMATİK TACİZ BOYUTUNDA MOBBİNG
Çalışanlar tarafından yapılan basın açıklamasında ise, yaşanan hak ihlalleri şöyle sıralandı:
"Bizler KADER’de (Kadın Adayları Destekleme Derneği) çalışan kadınlar olarak aylardır hak ihlalleri ile karşı karşıyayız. KADER, 97 yılında bir grup feminist tarafından, tüzüğünde her kadının örgütlenme özgürlüğüne özellikle vurgu yapan ve bunun için mücadele eden her kadını destekleyeceği beyanı ile kurulmuş bir dernek. Maalesef mevcut yönetimle artık, kuruluşundaki amaç ve ilkelerden son derece uzaklaşmış bir kuruma dönüşmüş görünüyor.
KADER’in şu anki yöneticileri, kendi bünyesinde çalışan kadınların ağır ekonomik kriz ortamında gelir düzeyini korumak adına hiçbir çaba sarf etmediği gibi yan hakları dahi olmadan çalıştırmakta hiçbir beis görmemektedir. Aksine bu çalışma koşullarının insani olmadığını dile getirdiğimizde ise KADER Yönetim Kurulu Başkanı Nuray Karaoğlu, bizlere sistematik bir biçimde taciz boyutunda mobbing uygulamaktadır.
Yönetim Kurulu Başkanı Nuray Karaoğlu ile diyalog kurma olanaklarımızın bütünüyle yok olması üzerine, örgütlü olma gücünün bilinciyle DİSK’e bağlı Sosyal-İş’te sendikalaştık. Sendikamız tam olarak bir aydır KADER Yönetim Kurulu Başkanı Nuray Karaoğlu’ndan, Yönetim Kurulu ile birlikte görüşme yapmak üzere randevu almaya çalışmaktadır. Sözde hak savunucusu olan bu dernek 'yetkili sendika değil, görüşmek zorunda mıyım' tavrı ile diyalog yollarını kapatmıştır.
Sendikanın randevu talebinden sonra Yönetim Kurulu Başkanı Nuray Karaoğlu, Yönetim Kurulu üyesi Yasemin Öz ve derneğin avukatının da olduğu bir 'personel toplantısı' gerçekleştirdik. Bu toplantıda kendilerine taleplerimizi ilettik. Taleplerimizin başında maaşlarımıza en az asgari ücrete gelen zam oranında zam yapılmasıydı, ancak toplantıdan sonra hesaplarımıza yatırılan maaşımıza yapılan zam oranı sadece %13,5 olduğunu öğrendik. Her STK’nın çalışanlarına zam yapmamak için öne sürdüğü, fon kuruluşunun bütçesi bu kadar açıklaması dışında bir cevap alamadığımız gibi bunun köle gibi çalışın demek olduğunu yinelediğimizde ise hayrete düştüklerini, koşullarımızın yasalara uygun ve bizleri gözeten şekilde hazırlandığını iddia ettiler."
DÜŞÜK ÜCRETLERLE FAZLA MESAİ!
Çok düşük ücretlerle, sürekli mesaiye kalarak çalıştıklarını belirten çalışanlar, açıklamaya şöyle devam etti:
"Performansımızın mobbing yapılarak ölçüldüğü, sürekli kamera ile izlenen ve şeffaf bir iletişimin olmadığı bir kadın örgütünde çalışan bizlere söylenen tek şey her şeyin hukuka uygun olduğudur. Ve daha dün 5 Mart’ta öğlen arasından döndüğümüzde işyerinde iş için bize teslim edilen telefonlara el koyduğunu gördük. Yetmemiş gibi bize bir açıklama yapmaksızın çalıştığımız bilgisayarlara ne olduğunu bilmediğimiz bir program yüklendi. Hukukları da kadın örgütü olmaktan anladıkları da bu.
Bahsettikleri hukuk, sermayeyi güçlendiren işçi düşmanı burjuva hukukudur. Sırtlarını dayadıkları bu hukuk katledilen binlerce kadının faillerini aklayan hukuktur. İliç’te güvencesiz şartlarda çalışıp göçük altında kalan işçilerin faillerini cezalandırmayan hukuktur. Binlerce insanı KHK’larla işsiz ve güvencesiz bırakan hukuktur. LGBTİ+’ların evlerini kapatıp onları evsiz bırakan, nefret cinayetlerini meşrulaştıran, iş bulmalarını imkansız kılan bir hukuktur. Sığındığınız sistemin altında işçilerin, kadınların, LGBTİ+’ların ahı var.
Bizler aylardır yaşadığımız bu köle düzenine karşı örgütleniyoruz, susmuyoruz, haklarımızı kazanana dek, sendikamızla görüşülüp ILO Sözleşmesi imzalanana dek mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz! Yaşasın sınıf dayanışması."