Kadıköy Tiyatroları Platformu, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü için yayınladığı bildiride sorunları ve çözüm önerilerini listeledi. Bağımsız Tiyatro Birliği tarafından da yazılı açıklama yayımlandı.

Kaynak: Haber Merkezi
Kadıköy Tiyatroları Platformu'ndan 27 Mart Dünya Tiyatro Günü Bildirisi

Kadıköy Tiyatroları Platformu, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü için bildiri yayımladı.

Bildiride tiyartorlarla ilgili sorunlar şöyle sıralandı:

● Türkiye’de tiyatrolar ticari işletme olarak görülüyor. Oysa tiyatrocu tüccar değildir. Sanatın üretici gücü hafife alınıyor.
● Türkiye’de üzücü her ne olursa olsun sadece tiyatrolar ve konserler eğlence yapılamaz diye iptal ediliyor. Sanatın dönüştürücü gücünün farkına varılmıyor. Oysa tiyatro sanatsal bir edimdir. Sanata her zaman ihtiyaç vardır.
● Türkiye’de tiyatrolardan alınan vergiler yüksektir. Ekonomik krizin de etkisiyle kazanılmış görülen bütün para; vergi, sgk, faturalar ve ödenebilirse yevmiyelere ve maaşlara gitmektedir. Yatların, pırlantaların ÖTV'sinin sıfırlandığı bu ülkede, sürdürülebilir sanat için vergiden muaf olmak istiyoruz!
● Çeşitli Belediyeler tarafından düşük bütçeli yapılan alımların karşılığı nakliye, kira, maaşlar, yevmiyeler, faturalar, vergilere harcanmaktadır ve varoluş nedenlerinin aksine belediyeler ve kamu kuruluşlarının sanata desteği yeterli olmamaktadır. 
 ● Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yılda bir defa ağır yükümlülüklerle ve çok geç bir zamanlamayla verdiği, adaletsiz ve şeffaf olmayan küçük bütçeli maddi destek de yetersizdir!

Çözüm olarak ise şu öneriler dile getirildi:

1. Tiyatro Yasasına ihtiyacımız var: Anayasamızın 64. maddesindeki haklarımızın fark edilmesi ve Sosyal Devlet algısının yaşatılması için bu yasanın temel taşlarını oluşturacak bir Tiyatro Yasası gerekmektedir.

2. Destek Mekanizmalarına ihtiyacımız var: Tiyatronun finansal ve mekânsal ihtiyaçlarının çeşitli destek programlarıyla karşılanması, kültürel ve toplumsal kimliğimizin ifadesini gösteren tiyatro sanatının, sürdürülebilir olmasını sağlayacaktır. Bu bağlamda, bağımsız tiyatroların sorunlarına yönelik ortak politikalar geliştirilmesi gerekmektedir.
       
3. Uluslararası Alanda Görünürlüğe ihtiyacımız var: Tiyatromuzun uluslararası görünürlüğünü artıracak adımlar, kültürel alışverişi ve tiyatronun evrensel dilini zenginleştirecektir. Türkiye’de yazılan oyunların, farklı dillere çevirilerinin teşvik edilmesi ve bu eserlerin erişilebilir bir veri tabanında toplanması gerekmektedir. 

4. Uluslararası Serbest Dolaşıma ihtiyacımız var: Kültürel ve sanatsal varlığımızı uluslararası alanda ifade edebilmek ve sanatsal vizyon ve etkileşimi artırmak adına bağımsız Tiyatro ve sanat emekçilerine tüm dünyaya serbest dolaşım hakkının sağlanması gerekmektedir.

Bağımsız Tiyatro Birliği de saat 17.30'da Ankara Batıkent Metro Meydanı'ndaki buluşma öncesi yazılı açıklama yayımladı.

Açıklama şöyle:

"Kötü zamanların içinden geçerken, yoksulluk ile boğuşurken de olsa hâlâ seyircimiz ve bizler var isek 27 Mart Dunya Tiyatro Gününü kutluyoruz, varız burdayız, sokaklar sahneler bizim diyoruz... Küçük kurnazlıklar, büyük ve plânlı eyyamcılıkların tuzağına düşer, küçük çıkarların peşinde, idealler yiter geleceğe leke kalır, bazen  daha da kötüsü tarihin çöplüğüne gider o idealler, o boyun eğilen bezirgânlarla birlikte...

Acıdır kendi çığırtkanlığını, teslimiyetini normalleştirmeye çalışmak, bahaneler yaratarak, durumun vahametini görmezden gelmek, ortak dil aramak.. hele de sanat insanları, aydınlardan böyle yaşayanlar, pesimistler, liberal aymazlığa gönül düşürenler çoğalırsa vah ki o toplumlara... Dünyada savaşları, ateş çemberine düşen insanlığı, giderek çölleşen doğayı görmezden gelmek, karanlığa sürükleyenlere koşarak gitmek, "baak biz burdayız,  biz memleketin cicileriyiz.. kim gelse, kim boğulsa karanlıklarda  farketmez"  diye çığırmak, arkasını dönüp keyfetmek, toplumdan soyutlanarak 'işine bakmak' özcesi;  "dünyaya boşverenlerden olmak" genelde sanat insanlarına, özelde toplumun muhalif sesi olan tiyatroya aykırıdır.. Bunun  bahanesi  "tiyatro siyaset üstüdür" demek olamaz çünkü değildir, partiler üstü olabilir ya da olmayan parti tiyatrosudur o da doğrudur seçim kendinindir. Genelde ise; bir felsefesi dünya görüşü, bakış  açısı, toplumsallığı taşımalıdır sanat ve tiyatro, böyle biliriz böyle öğrendik emek katan hocalarımızdan...  Bizler hep beraber yolu 'mum ışığıyla' bile olsa aydınlatan, sahnesinin pırıltılarından umut devşiren olmalı, ve güzel günlere yürüyenlerle yanyana, sese ses katarak yürüyenleriz..

Tiyatro Engisizyon zamanlarından, savaşlardan, yoksulluk ve yoksunlukların içinden bile gülen yüzünü ağlayanın önünde tutarak, inatla yürümüş insanın insanlığın ortak değeri olarak, malzemesi de insan olan ve toplumun en orta yerinde, insana en yakın olan sanattır.. Zor günlerde olsak da, ötesi daha ilerde daha zoru bekliyor olsa da, öğrendiğimiz bildiğimiz gibi eyleriz.. Gün karanlıksa; seyircimize sahnemize topluma aynı anda karanlıktır inatla ışımak, karanlığa direnenlerle gülümseyen, oyunlar kuran, danslarla, horonlarla, halaylarla türkülerimiz şarkılarımızla, sahneleri  alanları dolduran ve karanlığın efendilerini ürküteniz! Güzel günlere yürüyelim neşemizi umudumuzu bölüşelim, tiyatronun gücünü paylaşalım... Tiyatro hayattır Hayat Sokakta!"