Feryal Öney yeni solo projesiyle dinleyenlerinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Öney, kadın mücadelesine ilişkin, “Bu mücadele tüm inadıyla devam edecek. Karamsar konuşmaya hiç gerek yok her şeye rağmen” dedi.

Kadın mücadelesi inadımızla sürecek
Feryal Öney bu akşam Kadıköy Sahne’de dinleyiciyle buluşacak. (Fotoğraf: Kerem Uzel)

Emrah KOLUKISA

Memleketin benzersiz topluluklarından Kardeş Türküler 30 yılı aşkın bir süredir dayanışmanın, kardeşliğin, toplumsal mücadelenin sesi, müziği olmaya devam ediyor. Kardeş Türküler deyince akla gelen ilk isimlerden biri de 1993’ten beri o müthiş sesi kulaklarımızda yankılanan; nefesiyle neşeyi, hüznü, aşkı ve kavgayı tüm yüreğimizde hissettiren Feryal Öney elbette. Zaman zaman solo projeleriyle de gündeme gelen Feryal Öney bu kez küçük ama heyecanlı bir grup eşliğinde (elbette Ayhan Akkaya başta olmak üzere) bir süredir stüdyoda provada. Bu akşam Kadıköy Sahne’de ilk kez izleyiciyle buluşacak ve devamında 6 şarkılık bir EP olarak dijital platformlarda erişime açılacak bu projeyi konser öncesi BirGün TV’de konuştuk.

Aslında senin daha önce de solo çalışmaların olmuştu ama sanki bu sefer işi biraz daha ileriye mi götüreceksin? Akla ilk gelen soru tabii Kardeş Türküler. Grup dağılmıyor herhalde, değil mi?

Hayır tabii ki, Kardeş Türküler devam ediyor. O çok özel bir proje bizim için. Yani zaman zaman sayı çoğalıp azalıyor, kişiler değişebiliyor, biz öyle bakıyoruz ona. Türkiye şartlarında, dünyada da öyledir ama grup diye bir şey kurduğunuzda insanlara çok bağlı, bağımlı bir yapı kuruyorsunuz ve o çekirdek dağıldığında o iş bitiyor. Oysa proje diye baktığınızda siz de rahatlıyorsunuz. O zaman kişilerden çok işin dramaturjisi, gidişatı, döneme dair sorduğu sorular, yani tabii ki müzik yapıyoruz, sanatın diliyle sorduğu sorular, bunlar önem kazanıyor ve devamlılığını sağlayabiliyorsunuz. Kısaca Kardeş Türküler devam ediyor. Edebildiği kadar edecek, 31. yıla girdik. 

31 yıl, dile kolay…

Haklısın… Evet 31 yıl, pandemiyi de atlattık ama atlatamayanlar da oldu ne yazık ki. Çünkü her ne kadar bunu böyle aşkla, amatör bir ruhla yapsanız da yaşamak zorundasınız, geçirmek zorundasınız. Türkiye’de birçok topluluk, birçok proje, özellikle pandemiden sonra devam edemedi. Çünkü müzisyenlerin, sanatçıların hali ortada. Biz onu atlattık diyoruz işte. Geçen yıl 30. yılımızdı ama kutlamalar falan olmadı tabii, önce 6 Şubat depremi hepimizi allak bullak etti. Sonra ekonomik kriz, yoksulluk vesaire boğuşurken bir de zaten kültürel ve siyasi iklim yeterince üzerimize geliyor… Yasaklarla, sansürle falan boğuşurken, depremin de yıkımlarıyla hiç tabii kutlama aklımıza bile gelmedi.

Çok doğru. Peki senin solo projene gelirsek… 8 Şubat’ta Kadıköy Sahne’deki konser bunun ilk ayağı olacak ve siz de bir süredir prova yapıyordunuz. Biraz anlatmak ister misin?

Benim ilk Kardeş Türküler ile profesyonelliğe adım atışım 1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde oldu. Ama sonrasında tabii ki hepimizin solo projeleri oluyordu ve hep bu solo projeler desteklenmiştir bizde. Ben de oldum olası solo işler yaptım, 1996’daki Hardasan Azeri Şarkıları albümünden beri… Şunu soruyorsun bir yerde: Solist olarak benim aslında bugüne kadar heves ettiğim şeylerin toplamı nedir? Ya da ben farklı bir yere evriliyor muyum? Şöyle mi olsa, böyle mi olsa diye tarif etmeye çalışırken bir sound çalışmasına girdik. Aslında çok enteresan bir şey değil, ama hani benim zevk aldığım şey bugün bu; gitar, bas gitar, davul var… Perksüyonlardan çok perküsyon-davul ikilisini ben seviyorum. Biraz Cem Karaca geleceğinden gelip, çünkü Cem Karaca bizim için çok öğretmendir, yani idolümüzdür, işte biraz 70’lere de giden ama bugünün dünyasına gelen bir sound… Şu anda birçok müzisyenin aklından geçen ya da projesini yaparken hep konuştuğu şeylerdir bunlar.

BATINİ DÜNYAYA GİREN REPERTUAR

Nasıl bir repertuar olacak?

Aslında herhangi bir sınırlama koymadık, yani caz yapıyoruz, funk ya da rock yapıyoruz gibi değil. Bazen caza yakın, bazen rock müziğe yakın bestelerin olduğu, tabii Feryal Öney deyince kadınların türküsünün yer aldığı, yine protest, böyle Alevi, Bektaşi deyişlerinden hareketle bugüne dair sözünü de söyleyen, Hacı Bektaştan, Yunus Emre’ye oradan Afe Bacı’ya, tasavvufi yani batıni dünyaya mutlaka giren bir repertuar olacak.

Dediğin gibi senin müziğinde kadınlar çok önde, bunda da şaşılacak bir şey yok. Yine de seni yakalamışken sorayım, kadın mücadelesi bağlamında 90’lardan bu yana nasıl bir çizgi görüyorsun?

Ben kadın hareketiyle, feminist hareketle üniversitede öğrenciyken tanıştım. İyi ki de feministim diyorum. Feminizme inanıyorum, hepimizi güçlendirdi, dayanışmayı öğretti, bir aradalığın ne kadar kıymetli ve güçlendirici olduğuna inandırdı. Gerçekten de çok başarılı olduğumuz dönemler var. 8 Mart’lar, 25 Kasım’lar ve Meclis’ten geçemeyen birçok şey mesela kadınların baskısıyla, daha doğrusu dik duruşuyla, inadıyla, çığlığıyla gündeme geliyor. Kadın hareketi konuşturuyor en azından ve unutturmuyor meseleleri. Yani bugün kadın cinayetleri hâlâ çok büyük bir sorun, sayı vermek istemiyorum ama biz şimdi burada konuşurken, nefes alırken bile bir kadının öldürülmesi tüyler ürpertici bir şey. Bu kolay kolay hemen hallolacak bir şey değil, yani bir yasa çıkarılmasıyla hallolacak bir şey değil mesela. Ama yasalar gerçekten çok erkek yasa ve buna çok izin veriyor.

İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkmamız gibi örneğin…

O zaten korkunç bir şey. Dolayısıyla bu mücadele tüm inadıyla devam edecek. Karamsar konuşmaya hiç gerek yok her şey rağmen…

Öte yandan önümüzde yerel seçimler var ve kadın aday sayısı hâlâ çok düşük, değil mi?

Çok acayip gerçekten. Ben bir de, belki çok özel bir örnek olacak ama Hacer Foggo’nun durumuna inanmıyorum. Genel seçimlerde de öyle oldu… Hacer kadar örgütleyici, yoksulu gerçekten tanıyan, resmen onların içinde yaşayan bir kadın ve örgütlüyor orada ve çözümler bulmaya çalışıyor… Tarlabaşı’nda, Sulukule’de neler neler yapmıştı geçmişti, ve bu kadar çalışan bir insanın aday gösterilmeyişi çok yanlış. Bizim muhalif dediğimiz -gerçi muhalefetin ne olduğunu da tartışıyoruz epeydir ama- partilerin bile bu erkek bakışını bir türlü çözememiş olmaları sahiden büyük mesele. 

Söyleşinin tamamını BirGün TV’de izleyebilirsiniz.