Yeni yıla girerken kürtaj hakkı mücadelesini kazanan Arjantinli kadınların isyan bayrağını bugünlerde Polonyalı kadınlar taşıyor. Sağcı hükümetin kürtajı neredeyse tamamen yasaklaması üzerine Varşova sokaklarında "Benim bedenim, benim kararım" sloganı yankılanıyor. Gerici yönetimlere karşı kadın haklarını savunan kimi aktivistler ise cezaevlerinde alıkonuluyor.

Kadınlar boyun eğmiyor

DIŞ HABERLER SERVİSİ

Polonya'da binlerce kadın Anayasa Mahkemesi'nin kürtajı yasaklayan kararını yürürlüğe koyan sağcı PiS hükümetine geri adım attırmak için günlerdir başkent Varşova sokaklarında. Arjantin'de yeni yıla kürtaj hakkını elde ederek giren kadın aktivistlerin sembol olarak kullandığı yeşil fularları dalgalandıran Polonyalı kadınlar "Özgürlük, eşitlik, talep üzerine kürtaj" sloganlarıyla öfkesini haykırıyor.

YASAĞA LEGAL KILIF

Anayasa Mahkemesi'nin ekim ayında verdiği karar, geri döndürülemez fetal anormalliklerin olduğu durumlarda kürtaja izin veren 1993 tarihli yasayı anayasaya aykırı ilan etti ve tartışmalı yasa, hukuka dönüşme yolundaki son adım olan Polonya Hukuk Dergisi'nde bu hafta yayınlandı. Buna göre, kürtaja yalnızca tecavüz, ensest veya hamilelik kadının hayatını tehdit ettiğinde izin verilecek. Fetal anormallikten ötürü gebeliği sonlandırma ise her yıl ülkede yasal olarak yapılan kürtajların yaklaşık yüzde 98'ini oluşturduğu için bu karar, kürtajı neredeyse tamamen yasadışı hale getirdi. Katolik Kilisesi ile güçlü bağları olan Başbakan Mateusz Morawiecki liderliğindeki gerici hükümet ise söz konusu mahkeme kararını "yaşam hakkını korumayı sağladığı" iddiasıyla savundu.

Ancak Polonyalıların çoğunluğu kürtajın daha katı şekilde yasaklanmasına karşı çıktı ve kadın hakları savunucuları tepki olarak sokakları doldurdu.

'HENÜZ KAZANMADINIZ'

Hükümet yetkilileri, Covid-19 önlemleri nedeniyle protestoları yasa dışı ilan ettiği için kadınlar yasağı ihlal suçlamasıyla da karşı karşıya. Hatrı sayılır kitlesi olan ve eylemlerde kırmızı işaret fişekleri kullanan Women's Strike (Kadın Grevi) grubu liderlerinden Marta Lempart, eylem yaptıkları için kolluk güçlerinin kestiği para cezalarının ödenmeyeceğini belirtti. Lempart, kadın haklarını hedef alanları işaret ederek "Onlara cehenneme yaşatalım ki hayatlarının sonuna kadar hatırlasınlar" dedi ve eylemlere devam edeceklerini dile getirdi. Polonya'nın Sol Partisi üyesi Wanda Nowicka ise gericilere "Bu daha başlangıç" mesajı verdi. Nowicka, "Kadınlara karşı bu savaşı henüz kazanmadınız ve kazanamayacaksınız" açıklaması yaptı.

ÖFKENİN YÖNÜ DEĞİŞTİ

Gazeta Wyborcza'dan Ludwik Dorn ise hükümetin ülkede Covid-19 önlemleriyle artan eşitsizlik ve yoksulluk koşullarına yönelik öfke biriktiren halkın dikkatini dağıtmak için kadınların en temel haklarından birine saldırdığını savunuyor. Buna dair, "Şimdi en kötü zaman" diyen Dorn, şu ifadelere yazısında yer verdi: "Hükümet koronavirüs salgını ve aşının yaygınlaştırılmasıyla ilgili daha fazla hükümet karşıtı öfke yükselmeden önce tepkilerin odağını değiştirmek için kürtaj hakkına saldırmayı denedi ve kadınları karşısına aldı. Ancak bu kötü bir karar."

***

AKTİVİSTLER CEZAEVİNDE

Suudi Arabistan ve İran'dan iki kadın hakları aktivisti, cinsiyet eşitliği için mücadele verdiğinden yıllardır cezaevlerinde. Suudi Arabistan'da yasak olduğu dönem başta otomobil kullanma ve tek başına seyahat iznini savunduğu için "Terör faaliyetlerinde bulunmak ve dış desteklerle krallık sistemini değiştirmeye çalışmak" ile suçlanıp 2,5 yıldır cezaevinde olan Luceyn el Hezlul, Aralık ayında beş yıl sekiz ay hapis cezası aldı. Serbest bırakılmak için açlık grevine başlayan Hezlul'la ilgili Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR), Suudi yargı makamlarına, "Erken tahliyenin mümkün olduğunu düşünüyoruz ve bunu şiddetle teşvik ediyoruz” çağrısı yaptı.

İran'da ise türban takma zorunluluğunu protesto eden kadınların avukatlığını yaparken apar topar hapis cezasına çarptırılan Nesrin Sutude'nin cezaevinde hayati tehlikesi bulunuyor. Sutude, iki yıl önce gözaltına alındıktan sonra "Ahlaksızlığı teşvik etmek" gibi bir suçlamayla 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu süreçte sağlığı giderek kötüleşen Sutude, kalp krizi geçirmesi ve Covid-19'a yakalanması üzerine kısa süre serbest bırakılıp yeniden tutuklandı. Avrupa'dan barolar, Sutude'nin serbest bırakılması için İran makamlarına defalarca çağrı yapmasına rağmen haksız tutukluluğu halen sona ermedi.