Alternatif rock grubu TNK, yeni albümü “Manik Depresif” ile dinleyici karşısında. Grubun vokalisti Caner Karamukluoğlu, “Bu, gitar müziğinin köklerine selam verirken güncel soundlar barındıran, klasik rock, punk, ska, flamenko hatta opera gibi tarzları kendi tarzımızda sentezlediğimiz kafası oldukça karışık bir albüm” diyor.

Kafası karışık bir albüm


Işıl ÇALIŞKAN

TNK, 18 yıla meydan okuyan Ankaralı bir Türkçe rock grubu. “Söyle Ruhum”, “Yine Yazı Bekleriz”, “Kalpsiz” şarkılarıyla dinleyicinin kalbinde yer eden grup, şimdi yeni albümü “Manik Depresif” ile müzikseverlerle buluştu. 12 parçadan oluşan albümün tamamı pandemi nedeniyle grup elemanlarının bireysel kayıt imkânlarıyla çevrimiçi olarak tamamlandı.

Albümün en büyük sürprizi ise TNK’nin Neşet Ertaş yorumu “Neredesin Sen”. Sözü daha fazla uzatmadan grubun vokalisti Caner Karamukluoğlu’na bırakalım.

► TNK, uzun bir aranın ardından geri döndü. Beklediğimize değecek bir albüm çıkmış ortaya. Manik Depresif’in hikâyesini sizden dinleyelim…
Beğenmenize çok sevindik. Manik Depresif albümünün bizim için en değerli olduğu kısım, albümün TNK adına bir tekrardan dönüş, dönüşüm ve yenilenme albümü olması. Bu albümü yapmaya karar verdiğimizde bundan sonra bu işin peşini bırakmayacağımızı ve dinleyicimizi bekletmeyeceğimizi ve en önemlisi müzikal zenginliği bir üst seviyeye taşıyacağımıza dair kendimize söz verdik. Bundan sonra olacaklar için bir ön gösterim niteliğinde. Bu, gitar müziğinin köklerine selam verirken güncel soundlar barındıran, klasik rock, punk, ska, flamenko hatta opera gibi tarzları kendi tarzımızda sentezlediğimiz kafası oldukça karışık bir albüm. Bu nedenle dinleyicinin hislerini oradan oradan oraya sürükleyen, zıt duygu durumları yaşatan ve bu vesile ile de adını “Manik Depresif” koymamıza sebep veren bir albüm.

TEMASSIZ MUTLULUK OLMAZ

► Pandemiyle birlikte ruh sağlığımızı korumak daha da zorlaştı. Bu süreçte en büyük ilaç olan müziğe yalnızca albümler vasıtasıyla erişebiliyor olmamız üzücü. Bu dinleyici tarafı. Peki müzisyenler açısından nasıl geçiyor süreç?
Canlı performans yapmadan geçen neredeyse bir seneden bahsediyoruz. Müzik sanatı hangi tür olursa olsun bir performans sanatıdır aynı zamanda. Bunun canlı sergilenmesi, dinleyiciyle buluşması olmazsa olmaz koşullarından diye düşünüyorum. Sahnede seyirciden yüz yüze aldığımız tepki bizim doğru motivasyonda kalmamıza, kendimizi doğru eleştirmemize ve aynı zamanda bu işi keyifle yapmayı sürdürmemize neden olan çok çok önemli bir konu. Bu olmadığında gerçekten zaten hayalleriyle yaşayan müzisyen iyice realitesinden uzaklaşıyor. Pandemi süresince her ne kadar çevrimiçi konserlerle bu eksiklik giderilmeye çalışıldıysa da hem dinleyicinin hem müzisyenin bu canlı teması yaşamadan mutlu olması mümkün değil.

► Müzisyenler için açıklanan bin liralık destek paketini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maalesef oldukça küçük bir rakam. Bu konunun bence iki yüzü var. Birincisi müzik emekçilerinin, ses teknisyenlerinin, sahne çalışanlarının, müzisyenlerin devlet nezdinde legalleşememesidir. Yani resmi bir tanım, bir kimlik belirlenmemiş olmasıdır. Bu insanların sosyal güvenlikleri yok, garantileri yok, devlet tarafından hiçbir destekleri yok. Bu vesile ile bu maddi yardımın biraz gözü kapalı ve anlaşılmadan yapıldığını görüyoruz. İkinci yüzü ise sanatın hâlâ Türkiye’de, gerçek bir meslek ve iş olarak hem devlet, hem de geniş sosyal çevreler tarafından kabul edilmemesidir. Fakat iyi tarafından bakacak olursak; bu konu yıllardır tartışılmıyordu ve bu yara kanamaya hep devam ediyordu. Pandemi vesilesiyle müzik ve sahne emekçileri bir araya gelip biraz da olsa seslerini çıkarabilme şansı buldu. Belki bu sesler yukarılarda da duyulmuştur ve “Evet hayatını sadece bu işle geçiren bakmak zorunda oldukları çocukları, aileleri olan insanlar var” denmiştir.

kafasi-karisik-bir-album-831401-1.

GİTARLAR AMERİKA’DAN

► Albüm grup elemanlarının bireysel kayıt imkânlarıyla çevrimiçi olarak tamamlanmış. Bu deneyimi nasıl anlatırsınız?
Kayıtları neredeyse tamamen çevrimiçi olarak hallettik. Herkes ayrı kendi stüdyosunda parçaların partisyonlarını çaldı ve ana merkez stüdyoya gönderdik, orada kahramanımız tonmeisterımız, gelen partisyonları birleştirip şarkıları ortaya çıkardı. Ama şarkıların demoları pandemiden önce hazır olduğu için bu süreç bizim için çok da sancılı geçmedi. Herkes ayrı şehirlerde hatta ülkelerde olmasına rağmen yine de bir şekilde albümü bitirebildik. Mesela gitarlarımız Amerika Denver’dan gelirken baslar Manisa’dan, vokallerse İstanbul’dan geldi.

Bizim gibi garaj müziği kafalı insanlar için tabii ki biraz ilginç bir tecrübeydi nihayetinde oldukça iyi bir sonuç aldığımızı düşünüyoruz hem sound, hem aranjeler açısından.

► Albümdeki parçalar TNK’nin deneysel ruhunu ortaya koyuyor. Deneysel müzik kavramına nasıl bakarsınız?
Tabii ki albümdeki şarkılara bunlar deneysel şarkılardır demek zor lakin TNK’yle ilgili insanların aklında bir stil ve sound var. Ve biz bu algının dışına çıktığımızı düşünüyoruz bu albümle. Bu açıdan bakarsak TNK için deneysel bir albüm olduğunu düşünüyoruz. Bütünüyle bir yenilenme süreci içerisine girdiğimiz bu dönemde; üretimimizi bu albümden sonra biraz daha bu tarafa doğru kaydıracağız. Gruptaki herkesin müzikal potansiyelini ortaya koyabileceği, belli çerçeveler içerisine yerleştirilemeyen parçalar üretmek istiyoruz.

***

NEŞET ERTAŞ BİR EFSANE

► Albümün sürprizi Neşet Ertaş’ın “Neredesin Sen” yorumu oldu. Şarkı düzenlemesinde hassasiyetleriniz nelerdi?
“Neredesin Sen” albümde en sevdiğimiz işlerden biri. Oldukça farklı bir yorum olduğunu düşünüyoruz bu haliyle. Armonik açıdan şarkıyı çok farklı bir yere taşıdık ama özünü hissini, o etnik perspektifini bozmamaya özen gösterdik. Bu yorum bizden 2014’lerde çıkmıştı fakat bir albüme koyup koymama konusunda hep tereddüdümüz vardı. Bu albüm çeşitlilik bakımdan çok uygun geldiği için şarkının yer alması gerektiğini düşündük. Neşet Ertaş bir efsane ve bu parçası en sevdiğimiz parçalarından biri.