Eğer siz de bir türlü zayıflayamayanlardansanız bu röportajı es geçmeyin, Cem Yılmaz’ın dediği gibi “Sevgi? İçimizde” ama belki hafiflemenin yolu da gerçekten içimizdedir.

Kaynak: Haber Merkezi
Kalıcı zayıflamanın yolu da içimizdeki sevgiden mi geçiyor?

Röportaj: Sinem Gündem

Dengede olmak günümüzde ne kadar zor. Uzun mesai saatleri, kendimizi, ellerimizle vahşileştirdiğimiz bir dünyada var etme çabamız derken bir yerden patlak veriyoruz. Sağlıksızız hem ruhen hem bedenen… En büyük problemlerimizden biri de fazla kilolar hatta obezite. Ama çözümü de yok değil, evet zor bir çözüm çünkü iş yine kendi duygu durumumuzu anlamaya kendimizi popüler tabirlerle değil, gerçekten içeriden bir yerden sevmemize bakıyor. Üzerine bir de bize ağırlık veren duygularımızdan özgürleşirsek bedenimiz de hafifliyor. Ece Benligiray Hafiflemenin Kutsal Kitabı’nı yazdı. Kısa sürede de ikinci baskısını yaptı kitap. Benligiray diyor ki “Özellikle kadınlarda kilolu olma sebepleri güçlü ve güvende olma ihtiyacı, yani alanını genişletmek”

Hafiflemenin Kutsal Kitabı adında bir kitap çıkardınız. Ne anlatıyor, hafiflemek nasıl kutsal olabilir?

Aslında anlattığım hafiflemeden çok bedenin kutsallığı, çünkü dönüp bakınca bu dünya üzerinde var olabilmemiz için tek enstrümanımız beden. Ama yaşadığımız bütün deneyimleri bedenimizde biriktirip ondan uzaklaşıp sesini duymaz hale gelip hırpalayıp yargılayıp kendimizi yerden yere vurduğumuz için bedeninin kutsallığını da unutuyoruz. Üzüldüğünde yemek, mutlu olduğunda yemek, canın sıkıldığında yemek… Hareket etmemek, tembellik etmek... Bunların hepsi aslında bedene iyi gelmeyen şeyler. Bedenimizin bize verdiği hizmetin kutsallığını unutup ona hizmet etmekten vazgeçiyoruz.  

Bedenin kutsallığı zayıflamaktan mı geçiyor peki?

Kilo ağırlaştırıyor. Aslında duygusal ya da zihinsel bir ağırlaşma bu. Kamplara gelen kadınlardan biri yazmıştı, “Düşüncelerim hafifleyince bedenimin de hafiflediğini hissediyorum” demişti. Neşeli, pozitif duygular hep hareketli; onlar geçiyor, gidiyor, çok kalmıyor ama üzüntü, mutsuzluk, haksızlığa uğramışlık, hayal kırıklığı hep ağır. Olumsuz duyguların tamamı insanın omuzlarını çöktürür. Bu ağırlık bir süre sonra bedenimizde davranışa döndüğünde yeme içmede dengesizlik, hareketsizlik, uykusuzluk ya da fazla uyku haline dönüşür. Bedendeki sonucunu da kilo olarak ortaya çıkarır. Hafif tarafa geçmek için önce bu ağırlıklardan özgürleşmek lazım.

                                                       Ece Benligiray

Biz toplum olarak duygu ve dram odaklıyız sanırım…

Duygusal ama duygu yönetimi çok düşük bir toplumuz. O zamanında kazanılmış savaşlardan tut, bugün yaşadığımız ekonomik sıkıntılara kadar hepsinin altında toplumunun duygusallığı var ama duygu yönetimimiz düşük. Yemekle çözüyoruz, uykusuzlukla çözüyoruz.

Ne yapmalı?

Bizi ne ağırlaştırıyor onu fark edip onlardan özgürleşmek gerek. Kitapta bunlarla ilgili yöntemler var ki kişi kendine rehberlik edebilsin, kendi iyileşme sürecini desteklesin. Kitapta küçük teknikler veriyorum. Duygusal dünyanda neleri tuttun, nelere tutundun, nelerle kendini ağırlaştırıyorsun bunları keşfet. Sonra da beden mabedini en hafif şekline girecek şekilde yeniden hesapla.

Zayıflayamamanın nedenleri ne?

En çok karşılaştığım güçlü olma ihtiyacı. Bedenen güçlü olma, baş etme ya da güçlü olayım ki kendimi var edeyim, kontrol edebileyim düşüncesi. Görünür olmak, yani alanını genişletmek. Aslında insanın kendi içsel gücü hepsini yapmaya kadir ama sonradan öğrenilmiş ya da çocukluk döneminde karşı karşıya kalınmış güçlü figürler bile etken bu durumda. Anne kiloluysa her şeyi yönetiyorsa diyor ki kişi “Büyüdüğümde böyle olayım ve ben de yöneteyim”. Bir diğer neden de güvende hissetmek ki o da yine güce bağlanıyor. Sevilmek, değer görmek, saygı görmek, yeterlilik duyguları aslında bir güvende olma hikayesi.

Erkekler peki onlar bu hikâyenin neresinde?

Erkekte tam öyle çalışmıyor sistem ama kadınlar erkekleri geçerek güçlü olacağını zannettiği için bir de üzerine kendi doğasıyla çatışarak tekrar bir güce ihtiyaç duyduğu için kadında daha kronik daha kemikleşmiş kilo problemleriyle karşılaşıyoruz.

“ÇOK YEMEK KENDİMİZLE MESAFEMİZİ DOLDURMA ÇABASI”

Duygusal açlık? Duygusal boşluktan yemek mesela… Bu duygusal boşluk nasıl kapatılır?

Kişi kendinden uzaklaştıkça duygusal boşluğu artar. Çok yemek de kendimizle olan mesafemiz doldurma çabası. Çocukluktan başlayarak kendimizden adım adım uzaklaşıyoruz. Yüzeye çıkan gerekçe, işle ilgili yaşadığın bir tatsızlık ya da sevgiliyle bir tartışma ya da ekonomik buhranlar oluyor ama asıl neden kendinden uzaklaşmak. Tanıdıkça sevmediğimiz yönlerimizi de sever hale geliyoruz. Çünkü sevmediğimiz yönlerin var edicisi aslında bizler değiliz. Çocuklukta maruz kaldıklarımız ağırlıklı. Biz hiçbirinin suçlusu değiliz ama sorumluluğunu alıp değiştirmekle mükellefiz. Öz şefkat yükselince öz bakım becerileri de artıyor. Kendini daha değeriyle sever hale geliyorsun.

Kitaptaki yöntemler uygulandığında gerçekten rejim yapmadan kalıcı zayıflayabiliyor muyuz?

Yükleri atıyorsun ve yükleri attıktan sonra dengede kalmayı öğreniyorsun. Bana sosyal medyadan ulaşıp “Kitabı okumaya başladım. Daha başlar başlamaz öyle şeyler değişti ki hayatımda kilo vermeye başladım. Şu kadar kilo verdim, bu kadar kilo verdim” yazan çok kişi var. Aslında her şey insanın zihniyle ruhunu dengelenmesinde yatıyor. Çocukluk travmalarıyla da bağlantılı oluyor, güncel stresle de doğuyor bu durumlar. Bu arada mutlu olmak zorunda değiliz ama tatmin başka bir şey. Duygusal dayanıklılığı arttırırken biraz çocukluğa, derinlere indiğimiz için dengede olmak kalıcı oluyor.

Biz fazla kilodan konuşuyoruz ama çok zayıf olmanın da altında bir duygusal problem var o zaman?

Çok zayıfların temelinde genelde yok olma dürtüsü var. Varlığımla bir şey ifade edemiyorum duygusu. Bu arada mesleki başarısı, akademik başarısı, evliliği istediği kadar başarılı olsun, o içerideki kısık sesin söylediği etkiliyor onu.  

“BEDEN OLUMLAMASI YÖNLENDİRİLMİŞ BİR ALGI”

Şimdi beden olumlama çağındayız, çok şişman olmak da süper güzel çok zayıf olmak da. Beden olumlamanın bu kadar revaçta olduğu bir dönemde neden “Hafiflemenin Kutsal Kitabı”nı yazdınız?

Popüler sevilen bir şey varsa altında bir ajanda mutlaka vardır.

Beden olumlamanın altında bir ajanda mı var diyorsunuz?

İllaki vardır, olanı olduğu gibi kabul et, süper ama ideal bedeninde olmak her anlamda sağlıklı olmaktır. “İdeal kilodayım. İdeal sağlığımdayım. Hayatımdan tahminim ve neşeliyim” diyorsan bununla ilgili problem yok ama beden olumlaması da yönlendirilmiş bir algı ve altındaki imzayı görmek lazım.