Set işçileri güvencesiz çalışma koşullarına karşı tepkili: Yanma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyoruz, zararlı duman soluyoruz, iş güvenliği uzmanları bulunmayabiliyor, gerekli önlemler alınmıyor, yemek bile yiyemiyoruz…

Kamera arkasında görünmeyen sömürü

Meral Danyıldız

Dizi ve film platformu Netflix’in yeni Türk dizisi Atiye’nin dizi setinde çalışan Hasan Karatay’ın 2019’un Nisan ayında iş cinayeti sonucu hayatını kaybetmesi, dizinin yayınlanmasıyla bir kez daha gündeme geldi. Set çalışanları güvencesiz çalıştırılma koşullarına dikkat çekti. Konuya ilişkin BirGün’e konuşan set işçileri, fazla mesai saatlerinden ihmaller sonucu gelişen iş kazalarına kadar yaşadıkları sorunları anlattı.

YANMAKTAN SON ANDA KURTULDUM

İsmini vermek istemeyen eski bir set işçisi, yaklaşık beş yıl boyunca sektörde bulunmasına rağmen yaşadığı problemlerden ötürü şu anda maden işçiliği yaptığını kaydetti. Setlerde dumanlı ortamlara maruz bırakıldıklarını, yanma tehlikesi geçirdiklerini ifade eden işçi şöyle konuştu: “Yapay mağaranın içinde, maskesiz bir şekilde kapalı ve dumanlı ortamlarda çalıştığımız oluyordu. Ambulansa gidip on dakika oksijen soluyup sete tekrar geri dönüyorduk. Setteki bebeği senaryo gereği ağlatabilmek için ayağına vurdukları oluyordu. Biz bazı setlerde bomba patlatıyoruz, arabalar yuvarlıyoruz. Bunlara dair hiçbir önlem alınmıyor. Önlem alınabilmesi için birinin başına bir şey gelmesi gerekiyor. Ben Arka Sokaklar’da az kalsın yanıyordum. Bir yangın sahnesinde içeride kalmıştık. Zar zor çıktığımızda kafamızdan aşağı su dökmüşlerdi. Işıkçı arkadaşlarımız vinç ile yükseklere çıkıyorlar, vincin üzerine konulan ışıkları ayarlıyorlar. Vince çıkıp inerken, lamba asarken ışık lambası üstlerine düşüyor. Mesela bir kere kuru silah bir arkadaşımızın elinde patlamıştı. Kendisi ameliyat olmak zorunda kalmıştı. Sektör denetlenmediği için bu sıkıntılar sürekli var. Artık mesai bittikten sonra tekrar mesaiye başlamak için en az on saat geçmesi gerekiyor. Fakat bu on saatin üç saatinin yolda geçtiği oluyor. Bunlar sayılmıyor. O yüzden mecburen kamyonda yattığımız oluyordu. ‘Eve gittiğimize değmez’ diyorduk.”

İŞ YETİŞECEK DİYE YEMEK BİLE YİYEMİYORUZ

İsmini vermek istemeyen eski set işçisi, yaşanan ihmalleri şu şekilde anlattı: “Ödeme alamıyorduk. Tamamen sözleşmesiz, işverenin keyfine göre hareket ediliyordu. Bir görüntü yönetmeninin koluna ağaçtan seken ok saplanmıştı. O kadar kazaya açık bir ortamda çalışıyoruz ki… Oyuncuların sahnede kullandıkları kalkanı kameranın önüne koyuyorduk, bize doğru atış yapıyorlardı. Adam biraz dikkatsiz olsa okun bize saplanma ihtimali var. Mesela altı saatte bir yemek yememiz gerekiyor. Sahne yetişsin diye ekibe yemek yedirmiyorlardı. İş güvenliği uzmanına ise yalnızca bir dizide şahit oldum. Onun dışında hiçbir sette iş güvenliği uzmanıyla tanışmadım.”

TEHLİKELİ KOŞULLARDA ÇALIŞIYORUZ

Yaklaşık iki buçuk senedir dizi setlerindeki kamera departmanında aktif olarak çalışan K.Y. ise, çalışma saatlerinin çok uzun olduğunun altını çizdi. İş güvenliği uzmanlarını daha önce görmediğini ifade eden K.Y. kendisini şöyle ifade etti: “Atiye’nin yapımcısıyla benim şu anda çalıştığım yerin yapımcısı aynı şirket. Kamera departmanı içerisinde çok büyük tehlikeler barındırmıyor ama set çalışanları genel itibariyle tehlikeli işlerle ilgileniyor. Işık yapmak için direklerin üstüne, duvarlara, arabaların üstüne çıkıyorlar. Sahne gereği fon yapmaları gerekiyor, ikinci katlara tırmandıkları oluyor. Ben daha önce çalıştığım hiçbir dizide herhangi bir önlem göremedim. Fakat büyük ihtimalle Atiye’den dolayı şu anda bizim dizide son derece önlem alınıyor. Sette çalışma saatleri inanılmaz fazla. En iyi şirket olarak nitelendirilen yerde bile işçiler an az 12 saat çalıştırılıyor. Sürekli plansız yaşamamızdan dolayı psikolojik olarak yıpranıyoruz. İzin günümüz, ne zaman çalışacağımız belli değil. Bu sayede de tam anlamıyla verimli çalışamıyoruz.”

Beş senedir sektör içerisinde yer alan G.B. de, sigortaların düzenli olarak yatmadığından, az kişinin çok iş yaptığından söz etti. G.B. “İnsanları örgütsüzleştirilmeye alıştırmışlar. Taşeronluk sistemi sayesinde insanların birlikte mücadele etmesine engel oluyorlar. Bütün birimler aynı anda hareket edemiyor. Farklı kurumlardan sigortalanıyoruz. Bence temel problem de buradan kaynaklıyor” diyerek sözlerini noktaladı.

cukurda-defineci-avi-540867-1.