Ekonomik zorluklar nedeniyle tiyatrosunu satışa çıkarmak zorunda kalan Müjdat Gezen, “Ben hiçbir zaman boş salona oynamadım. Ama dolusu bile zarar eden bir salonda 17 yıl ürettim. Artık dayanma gücüm kalmadı” dedi.

Kapalı gişe bile bizi yaşatmadı

Işıl ÇALIŞKAN 

Ekonomik krizin etkileri her geçen gün derinleşirken kültür ve sanat alanındaki tahribat da bir o kadar artıyor. Pandeminin ardından ekonomik krizle mücadele etmek zorunda kalan sanat emekçileri bir bir sahnelerini kaybediyor. Kepenk indiren onlarca tiyatro sahnesine yenisi eklendi: Müjdat Gezen Tiyatrosu. İstanbul Bahariye’de bulunan 1991 yılından beri faaliyet gösteren tiyatro yüzlerce oyuna ev sahipliği yaptı. Usta oyuncu Müjdat Gezen’in binbir emekle yaşattığı tiyatro, şimdi ise ekonomik zorluklar nedeniyle kepenk indiriyor. Tiyatro binasını satışa çıkardığını açıklayan Müjdat Gezen ile konuştuk. 

İstanbul Bahariye’de bulunan Müjdat Gezen Tiyatrosu’nu satışa çıkardınız. Bu Türk tiyatrosu için çok üzücü bir haber. Tiyatro nasıl kapanma aşamasına geldi?

Çok basit. Biz aslında kapalı gişe oynuyoruz ama gelen elektrik yakıt giderleri, sigorta, stopaj vergi, maaşlar giderleri karşılamıyor. Bilet satış fiyatlarımız ortalama 50 ve 90 lira arasındaydı. En son ayda 52 bin TL elektrik faturası geldi. Biz zaten en çok haftada 2 oyun oynuyoruz. 7 ay sezon, tiyatronun kapalı olduğu 5 ayda da personelin sigortası, stopajı, maaşı ödenmek zorunda. Büyük bir gider ve çok düşük bir gelir. Bu yakıta ve elektriğe gelen zamlar bizi batmaya doğru götürüyordu. Onun için ben de çözümü tiyatro binasını satışa koymakta buldum.

FİYATLARI ARTIRMAYA GÖNLÜM EL VERMEDİ

Bilet fiyatlarını artırmayı düşünmediniz mi?

Biz halk tiyatrosuyuz. Bizi izlemeye öğrenci ya da emekli geliyor. Bilet fiyatını yükselttiğimizi farz edelim, bu sefer de seyirci mağdur olacak. Zaten ekmek, domates, peynir, et almaya zorlanan seyirciye gel bir de tiyatroya yüksek para öde demeye gönlüm el vermedi doğrusu. 

Ekonomik nedenlerden dolayı pandemiden bu yana çok sayıda tiyatro kepenk indirdi. İçinde bulunduğumuz bu dönem sanat tarihinde nasıl anılacak?

Bir ülkenin ekonomisiyle, yönetim sistemiyle sanata verilen değerle parelel olarak düşünebiliriz. 

Tiyatroların kapanmaması için ne gerekiyor?

Ben bunu kitap ve gazete satışlarıyla da eş orantılı görüyorum. Mesela kâğıda gelen zam. Yayınevlerine bakın, yayımladıkları kitap sayısı en iyi ihtimalle yüzde 50 düştü. Kitapların arka kapağındaki fiyatlara baktığınız zaman birçok gerçeği görüyorsunuz. İnsanlar karnını mı doyursun, kitap mı satın alsın yoksa tiyatroya mı gitsin? Bir ülkenin ekonomisi bozulduğu zaman her şeye etki ediyor. Tiyatro da bunların arasında ne yazık ki kültürden çok eğlence olarak görülüyor. Ben hiçbir zaman boş salona oynamadım. Ama dolusu bile zarar eden bir salonda 17 yıl ürettim artık dayanma gücüm kalmadı. 

Müjdat Gezen

DEVLETTEN HİÇ YARDIM ALMADIM

Tiyatrosuna sahip çıkmak devletin görevi değil mi?

Benim hayatımda hiç sponsorum olmadı. Devletten hiç tiyatro yardımı da almadım. Hiçbir zaman Kültür Bakanlığı’na başvurup tiyatroma yardım edin demedim. Zaten tiyatrolara Bakanlığın yardım ettiği rakamlar sembolik. Ancak sponsorlukla olabilirdi. Ben de yüzümü kızartıp kimseye bana sponsorluk yapar mısın diyemedim, demedim de. Bugüne kadar da dişimi sıkıp kimseye hiçbir şikâyette bulunmadım ama buraya kadarmış.

Müjdat Gezen Sanat ve Kültür Merkezi çalışmalarına devam edecek değil mi?

Tabii tabii. Orada çok ciddi oranda öğrencimiz var. Biz kayıtları açıyoruz. Aynı günün akşamı kayıtlar doluyor. Konservatuvarımız zaten ücretsiz. Eylül’de sınava girip ekimde eğitime başlıyoruz. Orası benim ölümümden sonra da yaşasın diye planlandı. Nitekim yönetim kurulunda, okulun yönetiminde hep öğrenciler var. Okul müdürü bile bizim eski öğrencimiz. Orası benden sonra da yürür.

Tiyatro eğitimi anlamında ne aşamadayız şu an sizce? 

Ben başka kurumları eleştirmek istemem ama bizim okulun eğitim sistemi dışarıdan göründüğü gibi. Öğrencilerimiz hayatlarında başarılı oldular, ödüller kazandılar. Birçok öğrenci ödüllerini okuluna ithaf etti. Bunlar da mutluluk verici şeyler. 

Bu iş biraz usta çırak ilişkisidir, sanatta eğitim bence biraz gelenekseldir. O nedenle oraya iyi bakmak lazım. Ama vakıf üniversitelerinde çok yüksek paralarla eğitim yapıldığını biliyorum.

Sanatçılar her geçen gün daha fazla yasak, sansür ve baskıya maruz bırakılıyor. Seçimin üzerinden henüz birkaç gün geçmişken bu haberlerin ardı arkası kesilmiyor. Yeni döneme dair öngörüleriniz neler?

Ülkede iktidar değişmedikçe bu devam edecek. Bu baskı rejimi uzundur vardı. İçinden geçtiğimiz ama bir türlü çıkamadığımız bir sistemle yönetiliyor Türkiye. Sevmiyorlar sanatı.

Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un görevine devam edeceği açıklandı. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu kararı?

Değerlendirmeye değer bile bulmuyorum. 

Sanatçılar tüm bu baskı rejiminin karşısında ne yapmalı?

Mesleklerine devam etmeliler. Sanatı ve sanatçıyı hiçbir şey yıldırmamalı. Bunun Hitler zamanında da örnekleri var. Sanatçı dirençli olmak zorunda. Başka yolu yok.