Berlin, korona krizinin eğitim krizine dönüşmemesi için birçok önlem alsa da altyapı eksikliği, yükün çoğunluğunu öğretmenler, öğrenciler ve velililerin omuzlarına yüklüyor

Kapalı okullar, öğrenci, aile ve öğretmenlere büyük yük getiriyor

Egehan Ünlü – Berlin

Koronavirüs yüzünden kapanan okullar ve uzaktan eğitim; öğrenci, veli ve öğretmenleri bugüne kadar karşılaşmadıkları sorularla karşı karşıya bıraktı. Okulların imkânları, öğrencilerin sosyo-ekonomik arka planları ve öğretmenlerin teknoloji aşinalığı gibi faktörler ise bu sorulara verilen farklı cevapların arkasında yatıyor. Biz de BirGün Avrupa olarak okulların kapalı kalmasıyla nasıl başa çıkıldığını eğitim sisteminin içindeki insanlarla konuşarak genel resmi çizmeye çalıştık.

Korona salgınıyla mücadele kapsamında, dünyada birçok şehirde olduğu gibi Berlin’de de okulların kapatılması kararı verildi. 17 Mart’ta yürürlüğe giren kararla, çalışması sistemin ayakta tutulması için gerekli olan sağlık ve bakım personeli, polis ya da itfaiyeci gibi mesleklerde çalışanların çocukları dışındaki çocuklar, yerinde eğitimden mahrum kaldı. Şu an için ise okulların tekrar ne zaman açılacağı bilinmiyor.

Okulların kapalı kalması; çalışma, eğitim ve özel yaşamla ilgili birçok sonuç doğuruyor. Okullar bir yandan eğitim ve öğretim görevini, diğer yandan da çocukların gün içinde bakımını üstlenerekailelerin iş hayatına katılabilmesine olanak sağlıyor. Buna ek olarak okullar aile içi sorun yaşayan çocuklara sosyal destek sağlarken, bazı çocukların da ücretsiz sıcak öğünlere erişebildikleri tek yer.Bu sebeplerle okulların kapanması hem çocukların eğitimleri hem de ailelerin iş hayatına devam edebilmeleri konusunda büyük sorunlar yaratıyor. Yoksul veya problemli ailelerde yaşayan çocuklar için okulların kapalı olması daha büyük bedeller anlamına geliyor.

'OKULLARIN UZUN SÜRE KAPALI OLMASI EĞİTİMİ SEKTEYE UĞRATIYOR'

Yapılan araştırmalara göre öğrencilerin örneğin tatillerde okuldan uzun süre uzak kalması bilgi kaybına neden olarak eğitimi sekteye uğratıyor. Bu durum eğitim seviyesi düşük ailelerin çocukları için daha fazla geçerli. Çünkü bu aileler çocuklarına, onların zihinsel gelişimini destekleyecek veya okulda öğrenilen bilgileri pekiştirecek etkinlikleri sunmakta yetersiz kalabiliyor. Bunun dışında birbiri üzerine inşa edilecek şekilde hazırlanan eğitim müfredatlarındaki beklenmedik boşluklar, eğitim programlarının takibinde sorunlar doğuruyor. Özellikle temel bilgilerin öğrenildiği ilkokul yıllarında oluşacak aksamalar gelecek yıllardaki eğitim için tehlike arz ediyor.

'BERLİN’DE UZAKTAN EĞİTİMDE ALTYAPI EKSİK'

Berlin’deki okullar da (Almanya’da eğitim eyaletlerin yetki alanında bulunuyor) öğrencilerin müfredattan geri kalmalarını engellemek için dersleri dijital veya matbu araçlarla uzaktan eğitimle telafi etmeye çabalıyor. Ancak eğitimde dijitalleşmeyle ilgili merkezi altyapıdüzenlemelerinin bugüne kadar yeterince yapılmamış olması;okullar, uygulayıcı öğretmenler ve hatta aynısınıfa giden öğrenciler arasında bile farklı neticeler veriyor. Salgın sonucunda ortaya çıkan bu çapta bir uzaktan eğitim ihtiyacına,her okulun kendi çözüm aradığı, merkezi altyapının ise yetersiz kaldığı gözlemleniyor. Bazı okullar uzaktan eğitimde olumlu sonuçlar alırken, birçok okul ve öğrenci ise geride kalmış gibi görünüyor.

Eğitim ve Bilim Sendikası (GEW) Berlin şubesinin okullardan sorumlu yöneticisi, aynı zamanda öğretmenlik yapan Lydia Puschnerus, yaptığımız görüşmede temel sorunun merkezi hazırlıkların eksikliği olduğunu anlatıyor. Örneğin, Berlin’de son yıllarda eyalet çapında kullanıma giren “Lernraum” adlı portala Şubat ayına kadar aylık ortalama erişim 60.000 civarında seyrediyorken sadece 19 Mart’ta 1,5 milyondan fazla erişim gerçekleşmişti. Portal aşırı yüklenme sebebiyle bir süre kullanım dışı kalınca birçok öğretmen alternatif sistemlere yönelmişti.

kapali-okullar-ogrenci-aile-ve-ogretmenlere-buyuk-yuk-getiriyor-715808-1.

'HERKES KENDİ BAŞININ ÇAREİNE BAKMAYA ÇALIŞIYOR'

Puschnerus hukuki altyapının öğretmenlerin uzaktan eğitim vermesini kapsayacak şekilde hazırlanmamış olmasının da sorunlar yarattığını belirtiyor. Örneğin öğretmenlerin hukuken dijital araçları kullanma mecburiyeti bulunmuyor. Devletin üstlenmesi gereken altyapı yatırımlarından yıllarca yapılan tasarruflar da dijital eğitimi kullanmak isteyen öğretmenlerin işini zorlaştırıyor.

Berlin’de bir ilkokulda öğretmenlik yapan Sophia* da koordinasyon eksikliğinden rahatsız. Okul müdürünün kendilerine sadeceöğrencilere ders materyallerini sağlamalarıve de sorun yaşayan çocuklarla iletişime geçmeleri talimatı verdiğini aktaran Sophia, her öğretmenin kendi çözümlerini bulmaya çalıştığını ekliyor. Öğretmenlerin dijital sistemlere aşinalığınınfarklıolması ve de mevcut duruma eşit seviyede uyum sağlayamaması da sorunları beraberinde getiriyor. Bazı öğretmenler ödev kâğıtlarını postayla gönderirken, diğerleri online platformlarda ders verebilecek seviyede bulunuyor. Bu da Sophia’ya göre öğretmenler arasında huzursuzluklara sebep oluyor. Öğretmenlerin bu konuda birbiriyle kıyaslanması da öğretmenlerin kendilerini yetersiz hissetmesine yol açıyor. Ancak buna rağmen birçok öğretmen kendilerine düşen görevi olabildiğince yerine getirmeye çalışıyor.

Berlin’de 10. sınıfa giden 15 yaşındaki Burcu da durumdan rahatsız. Burcu’nun okulu uzaktan eğitimi şu ana kadar sadece internet sayfasına yükledikleri ödev yapraklarıyla sağlıyor. Öğrenciler da bu yapraklardaki ödevleri bitirip ya öğretmenlere e-maille gönderiyor ya da teslim etmek için okulların açılmasını bekliyor. Yani her öğrenci ödevleri tek başına yapıyor. Okulda öğretmenlerden yeterince destek göremediklerini söyleyen Burcu, öğretmenlerin dijital araçlardan daha fazla yararlanmasını, en azından telefonla kendileriyle iletişime geçmelerini istiyor. Ev ödevlerinde anlayamadığı yerleri ise ya Youtube videolarıyla anlamaya çalışıyor ya da sınıf arkadaşlarıyla kurdukları Whatsapp gruplarında tartışıyorlar. Burcu ayrıca evde öğrenme motivasyonunun düşük olduğunu, dikkatinin çabuk dağıldığını ve bütün arkadaşlarının da aynı tecrübeleri yaşadığını vurguluyor.

'UZAKTAN EĞİTİME ERİŞİM EŞİTSİZLİKLERİ SU YÜZÜNE ÇIKARIYOR'

Puschnerus uzaktan eğitimin öğrencileri ve velileri büyük zorluklarla karşı karşıya bıraktığını da belirtiyor. Bu durumdan özellikle Almanca bilgisi yeterli olmayan veya yoksul ailelerin çocukları muzdarip. Dijital eğitim için gerekli desteği çocuklarına dil veya eğitim yetersizliği yüzünden sağlayamayan aileler ile bilgisayar ile hızlı internete erişimi olmayan düşük gelirli ailelerin çocuklarıuzaktan eğitim olanaklarından geri kalıyorlar. Ancak yeni durum sadece bu grupları değil eğitimli ve yüksek gelirli aileleri de zorluyor. Puschnerus durumu şöyle özetliyor: “İster eğitimli ister eğitimsiz olsun 3 çocuğu olan hiçbir ailede 3 bilgisayar yok, eğer ebeveyn aynı zamanda çalışmak zorundaysa çocuklarına destek olması mümkün değil.”

Bazı öğrencilerin mağduriyetinin çok daha fazla olduğunu Sophia da söylüyor: Örneğin mülteci yurdunda kalan bir öğrencisine ne yaptıysa ulaşamadığını üzülerek vurguluyor. 7 çocuğundan birisine ders verdiği bir velinin ise e-mail adresi dahi olmadığını, bu yüzden de kendisinin ona bir e-mail adresi aldığını anlatıyor. Okulların öğrencilere tahsis ettiğie-mail adreslerini ise tüm öğrencilerin aktive edemediğini ekliyor.

'VELİLERİN ÖĞRETMENLİK YAPMASI BEKLENMEMELİ'

Berlin-Brandenburg Türk Veliler Birliği’nden(TEVBB) Turgut Hüner de velilerin çocuklarına öğretmenlik yapmasının zor olduğunu aktarıyor. Kendilerine ulaşan ve sorunları aktaran velilere desınıf öğretmenleriyle iletişime geçmelerini ve de en azından çocuklara ders çalışabileceklerişartları sağlamaya çalışmalarını öneriyor,bu boşluğun da tatil olmadığını vurguluyor.

Hüner ayrıca Eyalet Hükümeti’nin yeni uygulamaya koyduğu “Lernbrücken” (Eğitim Köprüleri) adlı programa işaret ediyor. Bu programınamacı sunulan uzaktan eğitim yöntemlerine erişimi zor olan öğrencilere destek olmak. Program görevlileri öğrencilerle iletişime geçip evlerine ödev kâğıtlarını götürüyor, sorunlarını dinliyor ve onlara destek oluyor. Hüner Berlin’de üniversite olgunluk sınavlarının(Abitur)ertelenemeyişini ise eleştiriyor. Stresli bir ortamda sınava girecek öğrencilerin notlarının beklenenden düşük olmasının kaçınılmaz olduğunu sözlerine ekliyor.

OKULLAR AÇILMADAN NORMALLEŞME ZOR

Berlin Korona krizinin eğitim krizine dönüşmemesi için birçok önlem alsa da altyapı eksikliği, yükün çoğunluğunu öğretmenler, öğrenciler ve velililerin omuzlarına yüklüyor. Öğrencilerin sosyo-ekonomik arka planı, öğretmenlerin dijital sistemlere aşinalığı ve bunları kullanmaya istekliliği ile okulların altyapısındaki farklılıklar da uzaktan eğitimin her öğrenci tarafından farklı tecrübe edilmesine yol açıyor. Bunun dışında okulların sağladığı öğünler, sosyal danışma ve koruma hizmetlerinin kesilmesi de özellikleyoksul ailelerin çocukları için önemli eksiklikler manasına geliyor.

Bunlara ek olarak da velilerin çocuklarına evde bakma yükümlülüğü çalışmaimkânlarınıkısıtlıyor. Tüm bu boyutlar göz önünde bulundurulduğunda, okulların kapalı kalması normale dönüşün önündeki büyük engellerden biri olarak karşımıza çıkıyor.