"Kapitalizm çirkin yüzünü saklayamıyor. Bu sistemin evcilleştirilmesi hakkında konuşanlar ise yanılıyor. Pandora belgelerinde görülen kapitalizmin kendisidir."

Kapitalizmin kirli yüzü

George Monbiot

Zenginlerin paralarını gizlediği belirsiz bölgelerden veya uzak adalardan bir belge sızıntısı olduğunda, bu haftaki gibi Pandora belgeleri yayımlandığında kendimize böyle şeylerin nasıl olabileceğini soruyoruz. Büyük servetin off-shore hesaplara aktarılmasını, vergilendirilmeden ve kamuoyundan gizlenmesini sağlayan küresel bir sisteme nasıl ulaştık? Siyasi seçkinler bunu “kapitalizmin kabul edilemez yüzü” olarak kınıyor. Ancak bu kapitalizmin gerçek yüzüdür.


SÖMÜRGECİLERİN 'TERRA NULLİUS'LARI

Kapitalizm tartışmalı olarak uzak bir adada doğdu. Portekizliler 1420'de Madeira'yı sömürgeleştirmesinden birkaç on yıl sonra, daha önce var olan her şeyden farklı bir sistem geliştirdi. Adaya ismini verdikleri ormanları keserek (Madeira'nın Portekizce tanımı ahşap) bu ıssız alanda yeni ekonominin inşa edilebileceği bir "terra nullius" yarattılar. Cenova ve Flanders'daki bankerlerin finanse etmesiyle Afrika'dan köleleştirilmiş insanları şeker üretimi için bu adaya taşıdılar. Toprağın, emeğin ve paranın eski toplumsal anlamlarını yitirdiği ve ticarete konu metalar haline geldiği bir ekonomi geliştirdiler.

Madeira'nın bu zengin topraklarında bol odunu yakıt olarak kullanan köle emeği, daha önce hayal bile edilemeyecek bir üretkenlik elde etti. Bu küçük ada 1470'lerde dünyanın en büyük şeker üreticisi oldu. Madeira'nın ekonomisinin, onu daha öncekilerden ayıran başka bir özelliği daha vardı: Adanın doğal zenginliklerini inanılmaz bir hızla işlemesi. Şeker üretimi 1506'da zirveye ulaştı. 1525'te üretim neredeyse yüzde 80 oranına yükseldi. Ancak sorun şu ki, erişilebilir odun kaynakları tükeniyordu. Bir kilogram şekerin rafine edilmesi için 60 kilogram odun gerekiyordu. Adanın daha dik ve daha uzak yerlerinden odun kesilmesi için daha fazla köle emeğine ihtiyaç duyuldu. Bu durum aynı zamanda ormandan birkaç endemik türün neslinin tükenmesine neden oldu.

ADADAN BİR VERGİ CENNETİ YARATILDI

Portekizliler daha sonra sermayelerini yeni sınırlara kaydırdı. Sao Tome, Brezilya ve daha sonra Karayipler'de şeker işletmeleri kurdular ve her durumda kaynakları tüketerek devam ettiler. Çevre tarihçisi profesör Jason Moore'un dediği gibi, kapitalizmin birikim modelinin merkezinde yeni coğrafi sınırların ele geçirilmesi ve tüketilmesi yer alır. Madeira'da yaşanan ekoloji ve üretim krizleri de sistemin sapkın sonuçları değil, sistemin kendisidir. Madeira bir süre sonra başta şarap üretimi olmak üzere birçok yeni ürüne yöneldi. Adanın şimdi bir vergi cenneti olarak işlev görmekle suçlanması ve Pandora belgelerinde yer alması şaşırtıcı olmamalı. Ekonomisi yağmalanmış ve ekolojik olarak tükenmiş bir ada başka ne yapabilir?

İNGİLİZ FONLARIYLA KURGULANAN SİSTEM

1847'ye gelindiğinde İngiltere, Portekizlilerin kapitalist çabalarını gölgede bırakan bir imparatorluğun merkezindeydi. Peki, Charlotte Brontë'nin 1847 yılında yayımlanan Jane Eyre isimli romanında da konu alan "İngiliz fonları" neydi? İngiltere, üç yüzyıl boyunca diğer ulusları sistematik olarak yağmaladı. Afrikalı insanları ele geçirip onları Karayipler ve Kuzey Amerika'da çalışmaya zorladı. Sanayi Devrimi'ni güçlendirmek için ihtiyaç duyduğu malzemeleri Hindistan'daki şaşırtıcı zenginlikleri sömürerek elde etti. Bu hırsızlığı sisteme entegre etmek için yeni bankacılık ağları gerekti. Bunlar, bu hafta ürkütücü gerçekleri tekrar ortaya çıkan off-shore finansal sistemin temellerini attı. "İngiliz fonları" da kapitalizm olarak adlandırılan ve dünyayı tüketen sömürge ekonomisi için oluşturulan bir araçtı.

Kapitalistler suçlarını temizlemeye yönelik girişimlerde de bulundu. Madeira'nın ilk sömürgecileri, adanın yedi yıl süren ve ormanın çoğunu yok eden bir yangın sonucu yok olduğu yönünde bir efsane yarattı. Ancak böyle bir doğal afet olmadı. Yangınlar insanlar tarafından çıkarıldı ve Madeira'yı kül içinde bıraktı.

PERİ MASALLARI ARTIK İNANDIRICILIKTAN UZAK

Kapitalizmin sahte tarihinde bir de "Başlangıçta tüm dünya Amerika'ydı" diyenler oldu. Ancak Madeira'dan farklı olarak Amerika'da yerleşik bir nüfus vardı ve burada da bir "terra nullius" yaratılması için yerli halkın öldürülmesi veya köleleştirilmesi gerekiyordu. Halklar ise çok çalışmayla servetin elde edildiğine ikna edildi ve bu, kapitalizmin peri masalında insanlık tarihine vurulan en büyük propaganda darbesiydi.

Sömürge ekonomisi ise hiç bitmedi. Halen akıllı enstrümanların yardımıyla yoksul ulusların kaynakları ücretsiz olarak ele geçirilmeye devam ediliyor. Gerçek servetini paravan şirketler aracılığıyla "İngiliz fonları"na aktaran yozlaşmış elitler off-shore vergi cennetleri yoluyla ve gizlilikle varlığını sürdürüyor. İnsanları ve ekolojileri yakan bu gizli paraların Amazon, Batı Afrika, Batı Papua gibi doğal zenginliklere sahip her bölgeyi tutuşturduğunu görebilirsiniz. Sermayedarlar ise gezegen tükenirken dikkatinizi derin okyanus tabanına veya uzaya çevirip spekülasyonlar üretebilir. Paralarını ve ahlâklarını denizde tutan gruplar tarafından hem tüketici hem de tüketilen olarak işe alınmamız da cabası.

Madeira'da başlayan yerel ekolojik felaketler küresel bir felakete dönüşüyor. Kapitalizmi "evcilleştirmek" ya da kapitalizmde "reform yapmak" hakkındaki tüm konuşmalar bu sistemin ne olduğuna ilişkin yanlış bir fikre dayanıyor. Pandora belgelerinde gördüğümüz şey kapitalizmdir.

The Guardian'dan çeviren BirGün Çeviri Kolektifi