Karaburun Bilim Kongresi’nin kapanış oturumunda, “2023 seçimlerine giderken ezilenlerin seçimi” konusunu tartışıldı. Oturumda konuşan SOL Parti PM Üyesi Barış İnce, “İkili bir görevimiz olduğunu düşünüyoruz. Saray rejiminin kaybetmesi ve düzen karşıtı bir muhalefet. Bunun için Sosyalist Güç Birliği’nde birlikteyiz” dedi.

Karaburun Bilim Kongresi’nde ‘seçim’ konuşuldu: “Saray rejiminin kaybetmesi ve düzen karşıtı bir muhalefet”

BİRGÜN EGE

16’ncı Karaburun Bilim Kongresi kapanış oturumu Alsancak Tarihi Havagazı’nda gerçekleştirildi. Oturumunda, “2023 seçimlerine giderken ezilenlerin seçimi” konusunu tartışıldı. Metin Çulhaoğlu anısına yapılan panelin konuşmacıları; SOL Parti, HDP, EMEP, TİP, TÖP ve TKH temsilcileri oldu. Oturumun ilk bölümünde, “Türkiye’nin nasıl bir eşikte olduğu, nasıl bir tablo karşısında olduğu” sorusu yanıtlandı.

SOL Parti PM Üyesi Barış İnce, 20 yılın sonunda yıllardır tartışılan AKP nedir sorusunun açıklığa kavuştuğunu belirterek, “Daha önceki baskı dönemine nazaran farkı eğitimden, sağlığa, toplumsal yaşamda bambaşka sistem yaratılıyor. Dini kuralların daha yoğun bir şekilde belki ileride anayasal düzenlemenin de yapılacağı bir sistemden bahsediliyor” dedi.

İktidarın artık büyük bir kesimi rızayla tutarken artık onu da kaybettiğini söyleyen İnce, “AKP geriledikçe genel oy tabanını kaybettikçe toplum içindeki yobaz gerici kesimi kendisine bağlayarak onların taleplerini öne çıkararak kendisinde tutmaya çalışıyor” diye konuştu.

EMEP Partisi MYK Üyesi Arzu Erkan da, “Tek adam ve ittifakının, arkasındaki sermaye güçlerinin ülkeyi yıkıma sürüklediği bir tablo var. Yoksulluğun derinleşmesi, anti demokratik uygulamaların artması, gerek ekonomide, siyasette, askeri açıdan bağımlılık ilişkilerin arttığı yerli ve yabancı tekellerin egemen hale geldiği bir tabloyla karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.

TİP MYK Üyesi Doğan Ergün, “Çatışmacı bir dönemden geçiyoruz. Ayrıca otoriterleşmenin arttığı bir dönemdeyiz” dedi. 2023’e gelirken üç önemli sürecin birbiriyle çakıştığını söyleyen Ergün, “Birincisi Saray rejiminin nasıl çökeceği, iki Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılı nasıl şekillenecek ve üç, Türkiye kendine nasıl bir pozisyon bulacak” diye ekledi.

TKH yöneticisi Behiç Oktay da Türkiye’nin aşması gereken üç önemli sorunun olduğunu söyleyerek, “Biri ekonomik kriz, yoksulluk, artan sömürü. Bunu aşmanın yolu da antikapitalist mücadelenin yükseltilmesinden geçiyor. İkinci sorun emperyalizm sorunu. Bunu da antiemperyalist mücadeleyle çözeriz. Üçüncü sorun da gericilik sorunu. Bu sorunları aşmak için laiklik mücadelesinin yükseltilmesi gerekiyor. Bu alanlarda bir araya gelmeli” dedi.

HDP PM Üyesi Emirali Türkmen ise, “Krizin bütün bedelini sonuçlarını yoksullara ve emekçiler üzerine yıkarak emekçileri işsiz, yoksulların daha yoksul bırakarak krizden çıkma arayışı içindedir” dedi. Türkmen 2023’ün yeni bir umudu yeşertmek isteyenlerin yeni bir başlangıç için önem taşıdığını söyledi.

TÖP Sözcüler Kurulu Üyesi Juliana Gözen de sürecin zorlu bir süreç olsa da devrimci imkânları da içinde barındırdığını söyleyerek, “Emek sermaye çelişkisinin bu kadar derinleştiği ve karşı karşıya geldiği bir dönem yaşanmamıştı. Salgın dönemi emek sermaye çelişkisinin karşı karşıya geldiği önemli bir zaman dilimiydi. Başka bir sistem ihtiyacını da açığa çıkarmış oldu. Bütün bu gelişmelere olası isyanlara gebe” diye konuştu.

İTTİFAK TARTIŞMALARI

Oturumun ikinci bölümünde ise, “seçim ve ittifak tartışmaları ile ne yapmalı” sorusu cevaplandı.

Barış İnce şunları dile getirdi: “Bu seçime ilişkin belli stratejiler yapılabilir. İlk turda cumhurbaşkanlığı seçiminin muhalefet tarafından kazanılması önemlidir. İkinci tura kaldığında yaşanılacak meseleler ve toplumun güven kaybı biraz daha merkez sağda duran bir seçmen var. İlk turda kazanacak adayın olması ve ama bu adayda da buranın da kabul edebileceği bir aday olması konusunda fikirler belirtilecektir. İkili bir görevimiz olduğunu düşünüyoruz. Saray rejiminin kaybetmesi ve düzen karşıtı bir muhalefet. Bunun için Sosyalist Güç Birliği’nde birlikteyiz.”

Laiklik meselesinin öne çıkarılması gerektiğini belirten İnce, “Önümüzdeki süreç zaten çetin bir sürece benziyor, farklı alanlarda bir arada buluşup mücadele edeceğimiz döneme gireceğiz” dedi.

Arzu Erkan ise, “Bu iktidar tek adam rejimi ve Cumhur İttifakı halk desteği azalmış ve çözülme yaşadığı ortada. Ama bunu kopuş olarak değerlendirmemeli. Bu çözülmeyi durdurmak üzere ya baskıyı zoru devreye sokacak ya da rızayı arttırmak için adımlar atacak” dedi.

Birçok iş yerinde ek zam ve promosyon talebiyle sendikal bürokrasiye rağmen gelişen eylemlerin olduğunu söyleyen Erkan, şöyle konuştu: “En acil ve demokratik talepler derken insanca yaşayacak bir ücret talebini en başa koymalıyız diye düşünüyoruz. Bütün bu sorunlar karşısında halk için ekonomi nasıl mümkündür, bu talepler nelerdir bir bunu belirlemek ve bunu belirledikten sonra örgütlenme biçimlerini nasıl hayata geçireceğiz? Barış mücadelesi de kuşkusuz ortaklık zemini sağlayacak şeylerin başında geliyor. Aynı zamanda Kürt sorunun demokratik halkçı çözümü. Bunlar temel başlıklar. Asıl olan taleplerin emekçiler tarafından sahiplenilmesini sağlamak.”

Doğan Ergün de, ‘Kurtuluş ve kuruluş için bir yol var’ çağrılarını hatırlatarak kurtuluştan kuruluşa ilerlerken de yolun hesaplaşma üzerinden inşa edileceğini ifade etti.

Behiç Oktay ise ‘Millet İttifakı’ ve ‘Altılı Masayı’ ele alarak konuşurken Emirali Türkmen de “Böyle bir Türkiye’de bizi şöyle bir görev bekliyor bu saray rejimini nasıl yıkacağız ve yeni bir rejim inşasında nasıl bir rolümüz olacak? En geniş ittifakı kurmalıyız bunun da adımını attık, 24’ ünde de açıklayacağımız ittifak, bunun birinci zemini” dedi.

Son olarak konuşan Juliana Gözen de seçimin önemli bir araç olduğunu söyleyerek “İhtiyacımız olan şey halkın acil ihtiyaçlarını merkeze alan ve bunu güç odağı olarak dayatan bir mücadele programıdır” ifadelerini kullandı.

Oturum konuşmaların ardından soru cevap bölümüyle sona erdi.