AYCAN KARADAĞ Karaburun’un kıl keçisi yetiştiriciliği ile ünlü 450 yıllık mahallesi Yaylaköy’de, 1955 yılında meydana gelen heyelanın ardından, Mülga Toprak ve İskân Genel Müdürlüğü’nce heyelan durum raporu hazırlandı. Raporda, mahallenin altından geçen derede aşınma olduğu, kayma sahasının geniş olmasından dolayı teknik tedbir ile (istinat duvarı, derenin ıslahı gibi) kaymanın durdurulmasının mümkün olmadığı, evlerin sağlam bir […]

Karaburun Yaylaköylü Halime Çakmak: Ata yadigârımıza sahip çıkacağız

AYCAN KARADAĞ

Karaburun’un kıl keçisi yetiştiriciliği ile ünlü 450 yıllık mahallesi Yaylaköy’de, 1955 yılında meydana gelen heyelanın ardından, Mülga Toprak ve İskân Genel Müdürlüğü’nce heyelan durum raporu hazırlandı.

Raporda, mahallenin altından geçen derede aşınma olduğu, kayma sahasının geniş olmasından dolayı teknik tedbir ile (istinat duvarı, derenin ıslahı gibi) kaymanın durdurulmasının mümkün olmadığı, evlerin sağlam bir yere taşınması ve mahallenin tamamen kaldırılmasının gerektiği bildirildi.

Bunun üzerine Yayla, Bakanlar Kurulu kararı ile ‘Afet bölgesi’ ilan edildi. Bölgede yaşayanların Maliye Hazinesi mülkü olan Karareis Mahallesi’ne taşınması için ‘Yer Seçimi Protokolü’ düzenlendi. Ancak o dönem mahallenin taşınması için herhangi bir işlem yapılmadı. 1983’te, Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nce yeni bir inceleme yapıldı. Hazırlanan tarama etüt raporunda, heyelanın aktivitesini kaybettiği, mahallede genel hayatı etkileyecek bir heyelanın meydana gelmeyeceği belirtildi.

Öte yandan yıllardır RES’lerle başı belada olan Karaburun Yayla Mahallesi, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile ‘Afet Bölgesi’ ilan edilmesinin ardından mahallede yaşayanlar ise endişeli olmak ile birlikte mahallerini bırakmamakta kararlı duruyorlar. BirGün Gazetesi olarak Yaylaköy’e giderek köylüler ile görüştük. 75 yaşındaki Halime Çakmak, köylerini bırakmayacaklarını söyleyerek, “Bu köy bizim ata yadigârı. Yaylaköy için canımızı veririz” dedi.

“BU KÖY BİZDEN TORUNLARIMIZA KALACAK”

Yaylaköy Muhtarı İsa Arıcı, kendilerine mahallenin heyelan bölgesi olduğuna dair kâğıt geldiğini ifade ederek, “Bir rapor geldi sadece. Şuraya gideceksiniz diye de bir şey gelmedi. Ama zamanında yaşanan bir olay var. Bu yüzden köy halkı olarak tedirginiz. Ne yapacağız diye düşünüyoruz. Kimse gitmek istemiyor. Bu köy bizim. 52 hanenin ne olacağını merak ediyoruz. Köy dışında yaşayıp da ziyarete gelen, hasat zamanı gelen çok insanımız var. Köyümüz çok güzel. Bu köyden taşınmak istemiyoruz. Her şeyimiz var burada. AFAD gelir burayı güçlendirir. Tehlikeli olan evleri taşır. Bu sorunda hallolur. Bu köy bizden torunlarımıza kalacak. Köyümüzü bırakmak istemiyoruz” diye konuştu.

“BU KÖYDE HEYELAN GÖRMEDİK Kİ…”

90 yaşındaki Kamil Arıcı ise doğma büyüme Yaylaköylü olduğunu ve köyde heyelan olmadığını ifade ederek, “Burada 1962 yılında bir karar çıktı. Ama karar nasıl çıktı, o zamanın şartlar neydi bilmiyoruz. Burasını heyelan bölgesi seçmişler. Sonra ise bu köyden bizim için taşınma kararı verdiler. Aldılar bizi, Allahın dağı Karareis köyüne. Buraya 10 km uzaklıkta. Elektriği, suyu, kanalizasyonu olmayan bir köy. Şimdi bile eşek ile gidiliyor. Köylü tabii orada duramamış. Köylüye ev vermişler ama tamamına değil. 72 haneden 52 haneye ev verilmiş. Zaten birçok köylüde orada duramadı. Tekrar Yayla köye geldi. Ardından ise 1983 yılında verdikleri rapor ile kendilerini çürütmüşler. Yine aynı raporda, ‘Burası heyelan bölgesi değildir’ deniyor. Ne olduysa, kim kurcaladıysa yeniden böyle bir durum ortaya çıktı. Yine Karareis köyüne gönderiyorlar. Karareis’teki o evler yıkık, harabe. O evlerde zamanında satılmış. Hala o bölgede elektrik, su, kanalizasyon yok. Karaburun yarım adasında keçiliğin yapıldığı tek yer. Bunu bitirecek. Rüzgârgülleri kendi çıkarları doğrultusunda bu köylüyü bir abluka altına aldılar. Şimdi köylüye iyi bakıyorlar. Burada amaçları bu köyü kaldırmak. 1962 yılında verilen karar ne kadar uygulanabilir bilmiyorum. Burada herkes malına mülkine sahip çıkar. Çocuklarımız gelir. Köy olarak değil bölge olarak varız. Burada heyelandan zarar gören olmadı. Ben hep bu köydeyim. Bu köyde heyelan görmedik ki?” diye belirtti.

“ATA YADİGÂRI”

75 yaşındaki Halime Çakmak ise, mahallelerinden gitmeyeceklerini dile getirerek, “Ben 10 yaşındaydım bu köyde bir heyelan oldu dediler. Geldiler buraya. Ama bir şey yoktu burada. Senelerdir de heyelan falan olmadı. Bu köyü çok seviyoruz. Bu köyü kaldırılması konuşuluyor. Ya niye bizim köyü kaldırıyorsunuz? Ne istiyorsunuz bizim köyden. Gelsinler sıkıntılı bir yer varsa düzeltsinler. Yıkık 65 sene oldu bu iş olalı. Taşımak isteyenleri tutacağız yakalarından. Başka türlü olmaz. Suyumuz güzel, yerimiz güzel. Atamızı nasıl bırakalım. Bu köy bizim ata yadigârı. Yayla Köy için canımızı veririz” dedi.