Saadet Partisi'nin 8'inci Olağan Büyük Kongresi Ankara'da gerçekleştirildi. Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç ile eski Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan'ın da katıldığı kongreye Adnan Yücel'in "Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek" şiirini okuyarak başlayan genel başkan Temel Karamollaoğlu, "Bizler laiklikten değil, sözde laikçilerden, sözde İslamcılardan, muhafazakârlık adı altında değerlerimizi istismar edenlerden çok çektik" ifadelerini kullandı. Karamollaoğlu, yeniden partisinin genel başkanı seçildi.

Karamollaoğlu: Laiklikten değil, değerlerimizi istismar edenlerden çektik

Saadet Partisi 8'inci Olağan Büyük Kongresi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde toplandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, yeniden partisinin genel başkanı seçildi.

Kongreye, Saadet Partisi Genel Başkanlığına adaylığını açıklayan ve daha sonra adaylık yarışından çekilen Mete Gündoğan ile eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Genel Başkanı Recai Kutan, eski Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de katıldı.

Karamollaoğlu'nun tek aday olduğu kongre, Kongrenin Divan Başkanlığına ise Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya seçildi.

Kongrede açıklamalarda bulunan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, sözlerine Adnan Yücel'in "Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek" şiirini okuyarak başladı.

Karamollaoğlu altılı masaya ilişkin, "Allah'ın izniyle bu masa, Türkiye'nin 13. cumhurbaşkanını belirleyecek, parlamento aritmetiğinde de çoğunluğu elde ederek, ülkemizin problemlerine hızlı ve kalıcı çözümler üretecektir" dedi.

Türkiye'de milyonlarca işsizin bulunduğunu ve yoksulluğun her geçen gün derinleştiğini ifade eden Karamollaoğlu, "İsraf almış başını gitmiş. Artık 'İhalelerde yolsuzluk yapılıyor' diyemiyoruz, adeta yolsuzluk yapmak için ihaleler yapılıyor" diye konuştu.

Temel Karamollaoğlu, devletin vazifesinin kimlik dayatmak değil, var olan kimliklerin devlet şemsiyesi altında huzur, barış ve güven içerisinde varlıklarını özgürce sürdürmesini sağlamak olduğunu dile getirdi.

'BİR ÜLKE DÜŞÜNÜN, KOCA KOCA ADALET SARAYLARI İNŞA EDİLSİN'

Ülkenin her ferdinin ortak problemlerine çözüm üretmek adına yola çıktıklarını ve bir masa etrafında bir araya geldiklerini belirten Karamollaoğlu, şunları kaydetti:

"Dün cumhuriyetimizin kuruluşunun yıl dönümüydü. Aziz vatandaşlarımızın Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik ediyor, daha nice yüzyıllara kavuşmayı diliyorum. Bu kongremiz de yeni başlangıcın ilk günü olarak tarihe inşallah geçecektir diye ümit ediyorum. Yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye, yeni dünya, yeni bir yüzyıl için besmelemiz çekiyor, kollarımızı sıvıyoruz. Yapacak çok işimiz, atacak çok adımımız var. Biz hasretle bekleyen insanlarımızın var olduğunu biliyoruz.

Bir hastalığı tedaviden önce teşhis şarttır. Şimdi sizlere 20 yılın sonunda gelinen bu noktada 2022 yılının Türkiyesi’nin röntgenini göstermek istiyorum. Ekonomi ülkemizin kanayan yarası haline gelmiştir. Diğer her şey sonuç. Adaletsizlik ve hukuksuzluk temel sebeptir. Gömleğin ilk düğmesidir adalet ve hukuk. Gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklenmesinin, hatta koparılıp bir kenara atılmasının sonuçlarını yaşıyoruz bugün.Bir ülke düşünün, milyonlarca vatandaşı terör şüphelisi ilan edilsin, yüzbinlercesi hakkında işlem yapılsın, on binlercesi de tutuklansın.

Bir ülke düşünün, koca koca adalet sarayları inşa edilsin, aynı zamanda yeni cezaevleri açılsın. Bir ülke düşünün ki cezaevleri tıklım tıklım dolsun. Adalet mekanizması siyasilerin elinde adeta bir kılıç gibi kullanılsın. İşinden, ekmeğinden, özgürlüğünden edilen KHK mağdurlarının feryadı arşı alaya ulaşmış olsun.

'İNSANLAR KONUŞMAKTAN, TWEET ATMAKTAN KORKAR HALE GELDİ'

İnsanlar konuşmaktan, tweet atmaktan korkar hale geldiler. Yasaklarla mücadele edeceğini söyleyenler yasakçı zihniyetin bizzat baş aktörü oldular. Adalet düğmesi yanlış iliklenince ekonomide de diğer alanlarda da duvara toslamamak mümkün değildir. Adaletin açığını kapatmadan, cari açığını kapatmak mümkün olamaz.

Hukuksuzluğun norm haline geldiği bir ülkede gelir dağılımındaki adaletsizliği gidermek mümkün değildir. Türkiyemizde milyonlarca işsizimiz var. Bakmayın siz kürsüde atılan nutuklulara milyarlarca liramız her yıl faiz lobilerine oluk oluk aktarılıyor. Milyonlarca asgari ücretlimiz açlık sınırının altında, geri kalan milyonlarca çalışanımız da ancak yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkum edilmiş. Reva görülen ücret bu mu olmalı Allah aşkına? Bugün bir telefon almak veya bir kafede oturmak bile kendisine lüks görülen evlatlarımız, siz iktidara geldiğinizde hayata gözlerini yeni açmıştı.

İktidara sesleniyorum, ne kabahati var bu gençlerin? 60-70 yıllık ekmek teknelerini kapatan esnafımızın, enflasyon nedeniyle çarşı - pazardan eli boş dönen ev kadınlarımızın, kantinde istediğini alamayan çocuklarımızın ne kabahati var? Yoksulluk her geçen gün maalesef derinleşiyor. “Bir test kitabı 100 lira olmuş, asgari ücretle çalışan babam nasıl alsın” bunu diyen gözyaşı döken 14 yaşındaki liseli kızımızı dinleyince nasıl duygulanmasın insan.

'İHALELER YOLSUZLUK İÇİN YAPILIYOR'

Ben işsiz kaldım, ekmek bulamadım, fabrikaya iş bakmaya gittim, kapının önünde bayat ekmeği adamdan rica ettim, ‘Tavuklarımız var, onlara götüreceğim’ dedim, eve döndüm, eşimle beraber karnımızı doyurabilmek için” diyen insanlarımızı görüp de nasıl kahrolmaz bir insan!

İhaleler yolsuzluk yapmak için yapılıyor maalesef. Allah’tan korkun. Devlet, millet borçlu… Geleceğimiz dahi ipotek altında. Eğitim denilince akıllarına sadece bina geliyor. Yatırım denince akıllarına gelen sadece beton ve asfalt.

'TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER NE ZAMANDAN BERİ REFERANDUM KONUSU?'

Ahlaki değerlerimiz ayaklar altına alınmış bulunuyor. Şimdi kalkmış bir de aileden, referandumdan bahsediyorlar. Evlilik yaşı 30’u geçmiş. Gençler mali imkansızlıklar nedeniyle evlenemiyor, boşanma oranı artıyor. Her gün bir başka kadın cinayeti işleniyor. Şiddet, cinayet, intiharlar almış başını gidiyor. Kimsenin umrunda değil. Temel hak ve özgürlükler ne zamandan beridir referandum konusu yapılıyor? Aileyi darmadağın eden sizler hangi yüzle aileyi ağzınıza alabiliyorsunuz?

Yeni dönem herkesin özgürce şiir yazabildiği bir dönem olacak. Ne derler acaba diye çekinmedik. Hasır üzerinde yatan Peygamber Efendimizi anlatmak kolay, yazlık- kışlık saraylardan vazgeçmek zordur. Erbakan Hocamızın davasından bir milim sapmadan izini takip etmek zordur! Yalana, iftiraya ve hakaretlere maruz kaldık... Dünden bugüne bu yolda savrulup gidenler oldu... Ancak işte bu salonda bir araya gelenler tavizsiz ve kararlı duruşlarından asla vazgeçmediler.

'SOYGUN DÜZENİNİ DEĞİŞTİRECEĞİZ'

Bizler laiklikten değil, sözde laikçilerden, sözde İslamcılardan, muhafazakârlık adı altında değerlerimizi istismar edenlerden çok çektik. Laiklik, herkesin dini, siyasi ve sosyal görüşlerini rahatlıkla ifa edebilmesinin teminatı olarak anlaşılmalı. Devletin vazifesi kimlik dayatmak değildir.Sorumluluklarımızı kuşanarak bir yola çıktık, bu masada sadece altı genel başkan yok. Emin olun, 85 milyon insanımız bu masada.

Bu masa, kaybedilecek seçimin ardından yaşanacak bir 5 yılın daha ülkemize ve insanımıza neye mal olacağını gayet iyi bilenlerin kurduğu bir masadır. Birileri algı fabrikalarında sürekli yeni düşmanlar, hainler, teröristler icat edip toplumu birbirine kırdırmak istiyor. Ancak kaybeden hep Türkiye oluyor, kazananlar ise daima bir avuç zadegan. Bilinsin ki bu devir kapanmıştır artık. 85 milyonun kazanacağı bir dönemi başlatıyoruz. Allah'ın izniyle bu masa, Türkiye'nin 13. cumhurbaşkanını belirleyecek, parlamento aritmetiğinde de çoğunluğu elde ederek, ülkemizin problemlerine hızlı ve kalıcı çözümler üretecektir

Bugünkü zihniyet çarpıktır, bugünkü düzen bozuktur. Biz bu bozuk düzeni, bu çarpık zihniyeti değiştirmek için mücadele ediyoruz. İşte bugün 'Bismillah' diyerek önümüzdeki seçimlerin startını veriyoruz. Bu seçimde milletimizle el ele, yürek yüreğe verecek, bu bozuk düzeni, bu rüşvetçi soygun düzenini değiştireceğiz"