21 yıldır neredeyse tüm hakları gasp edilen işçi sınıfı, seçimi Erdoğan’ın kazanması halinde karanlıkla karşı karşıya kalacak. İşçi sendikaları temsilcileri, emek düşmanı tek adam rejimine karşı mücadele çağrısı yaptı.

Karanlık düzeni işçi sınıfı yenecek
Emekçiler 1 Mayıs’ta "İnsanca yaşayacak ücret" talep etmişti. (Fotoğraf: BirGün)

Dilan ESEN

İkinci tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçimini Erdoğan’ın kazanması halinde işçileri daha derin bir karanlık bekliyor. AKP iktidarının 21 yılında binlerce işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirirken milyonların kazanılmış hakları gaspedildi. Emeklilerden kadınlara, işçilerden gençlere kadar tüm emekçiler, 21 yılı mücadeleyle geçirdi. Erdoğan ise işçilere kaybettirirken sermayeye kazandırdı. İşçiler 28 Mayıs'ta kendilerine ölüm getiren mevcut sistemin devamına onay verecek ya da değiştirecek. Açlık, yoksulluk ve sefalete mahkûm edilen işçi sınıfı, “Tek adamın sermaye dostu düzenini kabul etmiyoruz” diyerek emek düşmanı iktidara karşı mücadele çağrısı yaptı.

AÇ VE YOKSUL BIRAKTILAR

Büro Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Bahadır Bedircioğlu, emekçilerin tek adam rejimi inşa edilmesinden itibaren giderek yoksullaştığına dikkat çekerken insanların sefalet düzeni içerisinde yaşam sürdürdüğüne değindi. Asgari ücretin ortalama ücret haline geldiğini aktaran Bedircioğlu, “Ülkenin yüzde 60’ına yakını asgari ücret düzeyinde bir ücretle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Yani açlık sınırının katbekat altında. Bu hafta sosyal güvenlik haftası ve sosyal güvenlik haftası emekli aylıklarının açlık sınırının altında kaldığı bir dönemde kutlanıyor” dedi.

AKP ve Erdoğan’ın gitmesi gerektiğini söyleyen Bedircioğlu, şunları dile getirdi: “Bunlar gelmeden önce emekli olan birisi asgari ücretin en az bir buçuk katı aylık almaktaydı. Şimdi altında kaldı. Bunlar gelmeden önce en az maaş alan kamu emekçisi asgari ücretin 2 buçuk katı maaş almaktaydı. Şimdi asgari ücret çevresinde maaş almakta. Ülke kaynaklarının haraç mezat satıldığı ve bu kaynakların hiçbirinden bu ülkenin yoksullarının, emekçilerinin, emeklilerinin yararlanamadığı bir düzenin mutlaka son bulması gerekiyor. Ayrıca ücretlilerin vergilerimizle oluşturulan düzenin mutlaka sona ermesi ve vergilerimizle oluşan bütçe kaynaklarının emekten, emekçiden, yoksuldan, çevreden yana kullanıldığı, sınıfsal tercihin sermayeden yana değil emekçilerden yana kullanıldığı bir düzenin oluşması için tek adam rejiminin gitmesi gerekiyor. Siyasallaşan tek adam rejimine bağlı yargının bağımsız hale gelebilmesi için tek adam rejiminin ve AKP iktidarının gitmesi gerekiyor.”

Haber-Sen Genel Sekreteri İbrahim Damatoğlu ise böyle bir dönemde kamu emekçilerinin sosyal hakları ve çalışma hayatına dair hak kayıpları yanında, ekonomik kazançları açısından da büyük kayıplar yaşadığı değerlendirmesinde bulundu. Ekonomik kayıpların her geçen gün derinleştiğini belirten Damatoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Hayat pahalılığı ve alım gücünün düşmesi en büyük dertlerden biri. Cumhurbaşkanlığı sisteminin değişmesiyle, kamu çalışanlarına verilecek zam oranlarını dahi tek adam belirler oldu. Yandaş sarı sendikaların da bunda katkısı elbette büyüktür. Tek adam rejimiyle birlikte kamu kurumlarında yozlaşma ve liyakatsizlik rekor kırdı. Ülkeyi anonim şirket gibi yöneteceğini dile getiren Saray, kamu hizmeti gören asırlık kurumlarımızı da bir A.Ş. mantığına büründürdü. Kamu kurumlarında neoliberal politikaların getirmiş olduğu yeniden inşa adı altında yapılmak istenen yapısal sözde reformlar, var olan sorunların çözümü bir yana, yaşanılan olumsuzlukları daha da derinleştirmiş ve çözüm noktasında içinden çıkılmaz bir durum oluşturdu. Net olarak görüldü ki tek adam rejimiyle birlikte çalışma hayatına dair birçok temel haklar, antidemokratik karar ve uygulamalar ile emekçilerden alındı.”

ÖLDÜRDÜLER

İnşaat-İş Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Tezcan Acu da ülkenin en büyük sorununun iş cinayetleri olduğuna vurgu yaparken AKP’nin iktidarda olduğu yıllar boyunca 30 binin üzerindeki işçinin bu cinayetler sonucu hayatını kaybettiğinin altını çizdi. İş cinayetlerinde ölen emekçilerin büyük çoğunluğunun inşaat işçisi olduğuna değinen Acu, şöyle konuştu: “Ekonomik koşullarımız da giderek kötü hal alıyor. Her türlü ağır çalışma ve ekonomi altında ezilen işçi sınıfı oluyor. Erdoğan işçi sınıfını tanımıyor. Grevleri yasaklıyor, sınıfı küçümsüyor. Hayatta kalma bir yanda ekonomi bir yanda. İşçiye ürettiğinden bir fayda gelmiyor. Tüm işçi sınıfının iktidara karşı cephe almamasının sebebinin yabancılaşma olduğunu düşünüyorum. Böylesi bir siyasi mücadele, bir seçimden ziyade kendi geleceği için mücadele etmenin yollarını aramalı. Kalan günler içinde bu iktidara karşı mücadeleyi göstermeli, bu da yeterli olmayacak devam edecek. Sınıf bilincini, işçi sınıfının tanınması adına sınıfı küçümseyen bu düzeni hem önümüzdeki seçimde hem de gelecekte mücadeleye hazırlanmalı. Mücadele edeceğiz, işçi sınıfı bu seçimlerde sandığa gidecek.”

***

ÖRGÜTLENMEYİ BİTİRMEK İSTİYORLAR

DİSK Genel Sekreteri ve Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu da ikinci turun daha fazla mücadele için bir sorumluluk ortaya çıkardığını söyledi. Erdoğan’ın tekrar iktidar olması durumunda daha kötü şartların emekçileri beklediğini belirten Serdaroğlu, buna karşı mücadele etmenin önemine değindi. “Kapitalizm ülkede uygulanmaya devam ettikçe işçiler olarak sorun yaşamaya devam edeceğiz” diyen Serdaroğlu, şunları dile getirdi: “Patronların güçlü olduğu düzende işçilerin yaşam şartları düzelemez. Sendikayla mücadele etmek şartlarını da yaratmak gerekiyor. Bugünkü iktidar sömürmeyi iştahlı şekilde uyguluyor, işçilerin kayıpları çok fazla. Başkanlık Sistemi’nde daha fazla karşımıza çıktığını görüyoruz. İşçiler patronların karşısında tamamen savunmasız. İşçilerin toplu iş sözleşmelerine müdahale edip daha düşük rakamlarla bitirdiği bir süreç var. Bu sistemi zorlayan bir siyasi anlayış var. Enflasyonun düşük gösterme uygulaması işçilerin cebinden çok daha fazla paranın alınmasına ve alım gücünün düşmesine neden oluyor. Bunun yolu da sınıftan yana sendikaların olmasından geçiyor. Ama bu engelleniyor.”

İşsizlik sorununun gün geçtikçe arttığından bahseden Serdaroğlu, “Siyasi iktidarın ilk geldiği günle bugün arasında devasa bir durum ortaya çıktı. Asgari ücretli bir tane Cumhuriyet altını alamayacak duruma geldi. Her halükârda işçilerin kaybettiği bir dönem yaşadık. Bu dönemin ortadan kaldırmanın yolu kapitalizmi değiştiremiyorsak bile bunu sosyalleştirecek bir iktidar olarak gerçekleştirmek gerekiyor. Birinci turda yapılamadı ama umudun kaybedilmemesi gerekiyor” diye konuştu.