Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Bir-gün gazetesi

EVRİN GÜVENDİK
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Bir-gün gazetesi yazarı Hrant Dink'in uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirmesi gözleri Türkiye'deki gazetecilere yönelik saldırılara ve faili meçhul cinayetlere çevirdi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin listesine göre, 1909'da öldürülen Hasan Fehmi Bey'den bu yana 61 gazeteci cinayeti işlendi. Dink ise listeye eklenen 62. gazeteci oldu. Gazetecilere yönelik faile meçhul cinayetlerin arasında Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Musa Anter, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı ve Metin Göktepe ve önceki gün işlenen Dink cinayeti ilk sırada. Gazeteci cinayetlerinin yanı sıra Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Necip Haplemitoğlu ve Danıştay saldırısı da, faili meçhul cinayetler gerçeğini gözler önüne seren saldırılar olarak tarihe geçti. Başbakan Erdoğan'ın "faili meçhul cinayetlerin tozlu raflardan indirileceği ve aydınlatılacağı" yönündeki sözlerine rağmen AKP döneminde somut adım atılmazken, Türkiye, AKP hükümeti döneminde önce Danıştay'a ardından da Dink'e yapılan saldırılarla sarsıldı.

TÜRKİYE'Yİ SARSAN SUİKASTLER
APDİ İPEKÇİ SUİKASTİ:
İstanbul'da 1 Şubat 1979 tarihinde, ülkücü terörist Mehmet Ali Ağca tarafından tabancayla öldürüldü. Papa'ya suikast girişiminde bulunduğu için yıllarca İtalya'da hapis yatan Ağca, Türkiye'de de yargılanıp hapis cezasına çarptırılsa da, İpekçi cinayetinde tetiği çektiren karanlık güçler tam olarak aydınlatılamadı.

KEMAL TÜRKLER : TİP ve DİSK'in kurucu Kemal Türkler, Türkiye'nin 12 Eylül öncesi suikaste kurban verdiği isimler arasında yer aldı. 22 Temmuz 1980'de karanlık ellerin hedefi olan Türkler cinayeti de aydın-latılamayan faili meçhuller arasında yerini aldı.

MUAMMER AKSOY: Türk Hukuk Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy, 31 Ocak 1990'da, Ankara'da uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirdi. Üzerinden 16 yıl geçen cinayet konusunda da olumlu hiçbir gelişme sağlanamadı.

ÇETİN EMEÇ: Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç, 7 Mart 1990'da İstanbul'da şoförü ile birlikte faili meçhul cinayete kurban gitti.

BAHRİYE ÜÇOK: Eski Senatör ve milletvekillerinden Doç. Dr. Bahriye Üçok, 1990'h yıllarda, Muammer Aksoy'un ardından aynı kaderi paylaştı. Üçok, 6 Ekim 1990'da evine gönderilen kitap paketini kapısının önünde açmaya çalışırken içine yerleştirilen bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirdi.

TURAN DURSUN: TRT'ye birçok dini program hazırlayan, kitap ve yazılarında dine karşı çıkan Dursun da, Üçok ve Aksoy gibi 1990 yılındaki faili meçhul cinayetler zincirinin kurbanı oldu. Dursun, faili meçhul kurşunlara, Üçok'tan kısa bir süre önce 6 Eylül 1990 yılında hedef oldu.

UĞUR MUMCU: Faili meçhul cinayetler içerisinde Türkiye'yi derinden sarsan Uğur Mumcu suikastı 24 Ocak 1993 yılında gerçekleşti. Cumhuriyet gazetesi yazarlarından araştırmacı-gazeteci Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'de Ankara'daki evinin önündeki aracına bindiği sırada aracına önceden yerleştirilen bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirdi. Birkaç gün sonra ölümünün 14. yıldönümünde anılacak olan Mumcu cinayetinin arkasındaki sis perdesi de bugüne kadar tam olarak aralanamadı.

AHMET TANER KIŞLALI: Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinde ders veren Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı da 21 Ekim 1999'da evinin önünde bombalı saldırıda yaşamını yitirdi.

NECİP HABLEMİTOĞLU: Ankara Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaparken Türkiye'de ve yurtdışında faaliyet gösteren bölücü terör örgütleri ve Alman vakıfları üzerine yaptığı araştırmalarla tanınıyordu. Hablemitoğlu da 18 Aralık 2002'de Ankara'daki evinin önünde faili meçhul cinayete kurban gitti.

DANIŞTAY SALDIRISI: Dink suikastiyle ayağa kalkan Türkiye, geride bıraktığımız yılda da Danıştay üyelerine yapılan saldırı ile sarsıldı. 17 Mayıs 2006'da Danıştay bin8asına elini kolunu sallayarak, belindeki tabancayla giren Alparslan Arslan adındaki bir avukat, Danıştay 2. Dairesi üyelerinin yaptığı toplantıyı bastı. Dairenin türban karşıtı kararı nedeniyle saldırıyı gerçekleştirdiğini söyleyen Arslan'ın saldırısı sırasında Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin yaşamını yitirdi. Arslan, kaçarken silahıyla birlikte yakalandı.

'Demokrasi karşıtı güçler yine sahnede'
SENDİKALAR
» DİSK:
Hrant Dink'e sıkılan kurşun gelişmekte olan Türkiye demokrasisine ve düşünceye sıkılan kurşundur. Saldırı, Türkiye'deki karanlık güçlerin işbaşında olduğunun göstergesidir.

» TÜRK-İŞ: Bu alçakça suikast yalnızca Dink'e değil, ülkemize, ülkemizin huzuruna, toplumsal barışa ve istikrarına yönelik bir saldırıdır. Özellikle son dönemde ülkemiz etrafındaki ateş çemberinde yaşanan gelişmeler, uluslararası alanda yaşananlar, ermeni sorunuyla ilgili gelişen olaylar dikkate alındığında bu alçakça saldırının ülkemizi istikrarsızlaştırmak isteyen güçlerin hain bir planı olduğu açıkça ortadadır.

» EĞİTİM SEN: Türkiye demokrasisine sıkılan bu kurşunlarla, muhalif seslere gözdağı verilmek istenmiştir. Saldırı sonucu yaşamını yitiren Dink'in demokrasiye olan inancı, kurşunlarla boğulmak istenmiştir. Ancak Türkiye'yi bu kurşunlarla yeniden karışıklıklara, kaos ortamına sürüklemek isteyen güçler amaçlarına ulaşamayacaklardır. Eğitim Sen bu alçakça saldırıyı kınamakta, faillerin ve arkasındaki güçlerin derhal yakalanıp kamuoyuna açıklanmaları gereğinin büyük bir aciliyet olduğunu ifade etmekte ve merhum Dink'in ailesine ve sevenlerine başsağlığı dilemeyi bir borç bilmektedir.

» HABER-SEN: Dink'in hunharca katledilmesini demokrasiyi ve özgürlükleri içine sindiremeyen güçlerce yapılan bir saldırı olarak değerlendiriyoruz. Sendikamız basın özgürlüğüne, demokrasiye ve ülke halklarının bir arada yaşama isteklerine yapılan saldırıyı lanetlemektedir.

» YAPI YOL SEN: Demokrasi karşıtı güçler bir kez daha sahnede. Türkiye'nin aydınlık yüzlerinden Dink'in katledilişinin üzüntüsü içerisindeyiz. Tüm demokrasi güçlerine, ailesine ve gazetenize başsağlığı diliyoruz.

» TARIM ORKAM-SEN: Uzun bir süredir toplumda yaratılmak istenen kargaşa ve çatışmayı körüklemek isteyenlerin ülkenin değişik yerlerinde geliştirdikleri linç gösterilerinin hedefinde olan kişilerden biri olan Gazeteci yazar Dink alçakça katledilmiştir. Bu ülkede yaşamaktan onur duyan ama son yazısında belirttiği gibi kendisini "Güvercin Tedirliğinde Hissettiren" bir duyguya kapılmasına neden olan ve bu ülkede barışı, kardeşliği istemeyen güçlerin inadına bir arada yaşamak isteyen tüm halka vermek istedikleri bir gözdağıdır. » DİSK/GENEL-İŞ SENDİKASI: Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dink'in katledilmesini barbarca ve insanlık dışı bir eylem olarak nitelendiriyor ve kınıyoruz. Dink'in öldürülmesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin çoğulcu yapısına, demokratikleşme sürecine darbe vurmak isteyenlerin ve ülkemizi ve halkımızı birbirine düşürmek isteyen güçlerin kışkırtma eylemidir.

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ
» ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ:
Örgütümüz Dink'in düşünce özgürlüğünü savunduğu için hedef seçildiğine inanmaktadır. Türkiye Çumhuri-yeti'nde yaşayan tüm vatandaşların haklarının korunmasını, yetkililerin olayı kınamasını ve cinayetin kapsamlı olarak araştırılmasını bekliyoruz.

» TESEV: Dink hepimizin bildiği gibi inandıklarını korkmadan ifade eden, Türkiye'nin demokratikleşmesi için çalışan, insan ve azınlık haklarının yerleşmesi için çaba harcayan önemli bir kanaat önderiydi. Bu olay Türkiye'nin çağdaşlaşması ve Avrupa Birliği ile beraberliği yolunun önüne konulmuş bir taştır. Bununla beraber diğer ülke parlamentolarının sözde ermeni soykırımını tanımasının kolaylaşmasına yol açabilecek bir aksiyondur. Batı ile Türkiye arasındaki gerilimi artırması da beklenmelidir. Bundan sonra Türkiye'deki çağdaşlaşma ve batılılaşma taraftarları olarak birbirimize daha çok destek vererek yola devam edersek Dink'e olan manevi borçlarımızı bir nebze ödemiş olabiliriz.

» İNSAN HAKLARI DERNEĞİ GENEL BAŞKANI YUSUF ALATAŞ: Hrant Dink'e sıkılan kurşunlar, ülke barışına, demokrasisine ve insan haklarına sıkılmıştır. Hrant Dink'i kısmen yeşermeye başlayan demokrasi, barış ve hoşgörü ortamından rahatsız olanlar, polis devleti anlayışını ve militarizmi terk etmek istemeyenler öldürmüştür. Kim olursa olsun lanetle anılacaklardır. Ama bir Hrant gider, bin Hrant gelir.