Karantina günleri ve ümit

IŞIK ÖĞÜTÇÜ

Zor günlerden geçtiğimiz doğru, mecburen eve kapandığımız ve ne yapacağımızı şaşırdığımız da doğru. Bu bizler gibi sanatla, yazıyla, okumayla, araştırmayla zamanı her şekilde dolu geçen kişiler için ise yanlış. Bu uğraşıların hepsini normal zamanda müzenin ofisinde sürekli yaptığımdan sadece bana yardımcı olan eşyaları bu karantina günlerinde eve taşımak çalışmam için yeterliydi. Ben de onu yaptım.

Bu salgından dolayı şirketler personelini evlerine gönderip iş takiplerini evlerinden yapmalarını gerçekleştirmeleriyle benim uğraşım paralellik gösteriyor. Ama işler eve taşınınca diğer aile bireyleri işi eve getiren bizlerin ayak altında dolaşmamızdan memnunlar mı işte bakın bu soru işareti. Evin oturma odasını işgal etmiş durumdayım. Eşim titiz bir insan. Sehpayı, koltuğu, yastığı oraya buraya çekmemden, düzeni bozmamdan sanırım şikayetçidir. Ama korona hatırına şimdilik ses çıkarmıyor. Korona dediğiniz şeyde doğanın ahı aslında.

Doğaya bu kadar hoyratça davranır, her yeri beton yapar, ağaçları keser, nehirleri kurutur, denizleri doldurur, rüzgarın sesini keser, gereksiz kanal yapmayı planlar, doğanın canlılarını yok ederseniz, tabiat da sizi korona ile öper. Tabii bu biyolojik bir silah olarak insan tarafından üretilmediyse. Evde umudum yüksek. Çünkü bilim insanlarının bu salgına bir çare bulmak için geceli gündüzlü çalıştığını biliyorum. Ayrıca büyük bir özveriyle hasta olanlara yardımcı olan onları iyileştirmek için insanüstü bir gayret gösteren tüm sağlık ordusunun görev başında olduğunu gururla, gözlerim yaşararak takip ediyorum.

Karantina günlerinde tekrar okuduğum bu güne çok uygun gidecek Orhan Kemal’in Nazım Hikmet’le 3 buçuk yıl kitabında geçen umudumuzu yüksek tutmak için Nazım Hikmet’in mektubundan bir alıntı yapmak istiyorum: “Fert olarak bir insanın ümitsizliğe kapılması, kapılmaması yalnız kendini ilgilendirir, fakat mesela insanların hastalıklara karşı mücadelelerinin boş bir gayret olduğuna inanan bir doktorun doktorluk etmeye nasıl hakkı yoksa, ümitsiz bir yazarın da yazarlık etmeye hakkı yoktur. Kederli, mahzun, acılı olmak için sebepler mevcuttur, fakat ümitsiz olmak için tek bir sebep mevcut değildir.” Büyük insanlık ümidi ve başarma azmiyle Covid-19’u da aşacaktır.