İktidar pembe tablo çizse de geçim sıkıntısı ülkeye yayıldı. Bu sorunu en derin yaşayanlar ise emekliler. Neredeyse her ürüne gelen son zamlarla 7 bin 500 liraya sabitlenen maaşlarla emekliler ya çocuklarından destek alıyor ya da üç kuruşa çalışmak zorunda kalıyor.

Karın tokluğuna yaşam
Ziram Öztürk, emekli olduğu halde çalışmak zorunda. (Fotoğraflar: BirGün)

Deniz GÜNGÖR

Türkiye’de yaklaşık 15 milyon emekli var. Emeklilerin önemli bir bölümü 7 bin 500 liralık aylıkla yaşam mücadelesi veriyor. Geçim sıkıntısını en derinden hissedenleri arasındaysa ilk sıradalar. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘‘Vatandaşımızı enflasyona ezdirmedik’’ dese de durum öyle değil. Emekliler ayakta kalmak için çocuğundan harçlık almak, çocuğunun eski kıyafetlerini giymek zorunda kalıyor. Evlerine misafir olduğumuz emekliler, açlığa mahkûm edildiklerini, imkânları olsa memleketlerine döneceklerini söylüyor. Nazmi Çelik, ‘‘Şu an cebimde 3-5 lira para var’’ diyerek isyan ediyor.

TÜM HARÇLIKLARIMI ÇOCUĞUMDAN ALIYORUM

Emekli Ertuğrul Kalafatoğlu, milyonlarca emekliden sadece biri. Kalafatoğlu, 6 bin 500 lira kök maaşının seyyanen zamla birlikte 8 bin 120 liraya çıktığını aktarıyor. 4 bin lira kira verdiğini ve çocuğuyla birlikte yaşamasa İstanbul’da geçinemeyeceğini söyleyen Kalafatoğlu, ‘‘Bir ekmek 8 lira, et desen 300 lira civarı. Nasıl alacağız biz bunu? Emekli olduktan sonra taksicilik yapıyordum rahatsızlanınca onu da bırakmak zorunda kaldım’’ ifadelerini kullanıyor. Kalafatoğlu, ‘‘Biz çocuklarımız olmasa ayakta duramayız. Market alışverişini onlar yapıyor’’ diyor. Başını sokacak evi olsa memleketine döneceğini anlatan Kalafatoğlu ‘‘Parasız kalmak çok zor. Ay sonunu getiremiyoruz. Harçlığımı bile çocuklarımdan alıyorum, bunca zaman çalışan birisi olarak çocuğumdan 50-100 lira istemek çok ağırıma gidiyor’’ ifadelerini kullanıyor.

Aylık eline geçen 8 bin 120 lira ile sosyal hayatından feragat ettiğine dikkat çeken Kalafatoğlu, ‘‘Arkadaşlarımla dernekte oyun oynardık. Çay 5 lira oldu artık onu da bıraktım. Balık tutuyordum o da pahalandı’’ diyor. Kalafatoğlu, dışarı çıktığı zaman en az 150-200 lira harcadığını ve artık çıkmadığını söylüyor. En son tatile ise 10-15 sene önce gittiklerini aktaran Kalafatoğlu, ‘‘Tatile para ayıramazsın ki. Diyelim ki en yakın yer olan Şile’ye gitsek orada da kalacak yer yok. Bir yerde kalalım desek o da para. İmkânlar el vermiyor’’ diye konuşuyor.

TORUNLARIMA PARA VEREMİYORUM

Emekli maaşı 7 bin 500 lira olan Nazmi Çelik ise maaşının bankadan eve gelene dek bittiğini bu nedenle de kredi kartıyla yaşadığını anlatıyor. ‘‘Maaşımız bitince öyle köşede bekliyoruz’’ diye konuşan Çelik, ‘‘Markete git, manava git bak para yok cepte. Kredi kartlarını ödeyemiyoruz’’ ifadelerini kullanıyor. 3 kişilik bir ailede yaşadığını söyleyen Çelik, ‘‘Kira verdiğin kadar elektrik, doğalgaz, su parası geliyor. Yazın bile doğalgaz yüksek geliyor. İstanbul’da geçinmek zor artık. Şimdi çocuğum bizimle ama elbet o da evlenecek sonra ne yapacağız bilmiyorum. Duysunlar bizi, emekliler aç’’ diye konuşuyor.

En son çalışırken rahat geçinebildiğini söyleyen Çelik, 2005 yılında emekli olduğundan beri geçim sıkıntısı yaşadığını söylüyor. Hiç tatil yapmadığını söyleyen Çelik, ‘‘Torunlarıma harçlık veremiyorum. Şu an cebimde 3-5 lira para var. Pazara gideceğim para yok. Nasıl olacak bu iş?’’ diye soruyor.

YAŞADIKLARIMIZI HAK ETMİYORUZ

Eşinin de kendisinin de emekli olduğunu belirten Nurhayat Vicnelioğlu, eşinin hâlâ çalıştığını söylüyor. Vicnelioğlu, ‘‘Ortaklaşa giderleri halletmeye çalışıyoruz. Artık orta sınıf bile değiliz’’ diyor. Geçim sıkıntısını 2 yıldır çok derinden hissettiğini aktaran Vicnelioğlu, ‘‘Halk Ekmek 5 lira, fırında 8 lira. Et 500 lirayı buldu. Temizlik ve gıda 10 kat arttı. Markete gidince 1500 lira gidiyor en az. Nasıl yetecek 7 bin 500 lira?’’ diye soruyor. ‘‘Kiracı olsaydım 7 bin 500’ü bırak iki 7 bin 500 olsa yetmezdi’’ diyen Vicnelioğlu, ‘‘Eskiden yedek temizlik malzemesi alabiliyordum şimdi onu da yapamıyorum’’ ifadelerini kullanıyor.

Eşinin emekli olmasının ardından 5 yıldır çalışmaya devam ettiğini söyleyen Vicnelioğlu, ‘‘Bu yaşadıklarımızı kimse hak etmiyor. Enflasyon emeklilere en büyük kazık oldu. Yurtdışındaki emekliler rahat geçinirken biz sürünüyoruz. Hükümetin değişmesi lazım. Tek yüzükle gelip milleti çukura gömdüler” diyor.

ÇOCUKLARIMIN KIYAFETİNİ GİYİYORUM   

Emekli olduğu andan itibaren terzilik yapan Ziram Öztürk ise evinin kentsel dönüşüme girmesiyle kira veremeyeceği için oğluyla birlikte yaşadığını söylüyor. Öztürk, eskiden 100 liraya market alışverişi yaptıklarını ancak şimdi 400-500 lirayla torbanın dolmadığına işaret ediyor. ‘‘İyi para kazansam neden gelip burada terzilik yapayım?’’ diye soran Öztürk, ‘‘61 yaşına geldim, emekli oldum. Maaşım yetmiyor diye çalışıyorum. Çalışmak zorunda olmasak gençlerin önünü açardık’’ diyor. Öztürk, ‘‘Oğlumun yanına taşınmasaydım geçinemezdim. Eşimin, benim ve oğlumun maaşıyla geçinmeye çalışıyoruz. Kazandığım parayı kiraya verseydim ne yiyecektim ne yapacaktım?’’ ifadelerini kullanıyor.

Öztürk, ailesiyle dışarıdan yemek yiyemediklerini ifade ederken ‘‘Bizim hakkımız yok mu?’’ diye de soruyor. Öztürk çocuklarının giymedikleri kıyafetleri giydiğini söyleyerek, ‘‘Emekliler artık kendi çocuğundan para bekliyor. Çok zor 7 bin 500 liraya geçinmek ve emeklinin İstanbul’u bırak Türkiye’nin her yerinde yaşaması zor artık” diyor.

KREDİ KARTI OLMASA ALIŞVERİŞ YAPAMIYORUZ

İnşa mühendisi Tanju Şulan, şu anda 8 bin 200 lira emekli aylığı alıyor. Şulan, ‘‘Yıllarca yurtdışına gittim geldim, senelerce çalıştım ve bizim bedelini peşinen ödediğimiz refah payını devletimizin bize vermediğini düşünüyorum’’ diyor. Ülkede zamlar ardı ardına gelirken emekliye yapılan yüzde 25’lik zammın yetersiz olduğunu söyleyen Şulan, ‘‘Emekliler olarak biz bunu hak etmedik. Burada bir adaletsizlik sahtekârlık var’’ ifadelerini kullanıyor. Emeklilerin yoksulluk zinciri içerisinde daha çok yara aldığını aktaran Şulan, ‘‘Emekliye yapılan yatırım ölü yatırımdır diye düşünüyorlar. Biz yatırım aracı değiliz, bedelini peşinen ödediğimiz ve emekli olduktan sonra yaşam tarzımızdan taviz vermeden yaşayabileceğimiz ücret dengesinin kurulmasını istiyoruz’’ diye konuşuyor.

Emekli Tanju Şulan, market market gezerek en ucuzunu seçip alışveriş yapmak zorunda kaldıklarını söylüyor. 

Şulan son olarak şunları söylüyor: ‘‘Bakkaldan alışveriş noktasında bizler çok sıkıntı yaşıyoruz. Bir damacana su 35 liradan 50 liraya çıktı. Temel gıdaları saymıyorum bile. Sosyal hayat ancak kapı önlerinde, mahalle içinde. 8 bin lira maaşla elektrik, doğalgaz, su ve market alışverişi nasıl olsun? Markette de en ucuzunu bulmaya çalışıyoruz. Kredi kartı kullanmayan emekli kalmadı.’’